SELAM DOST.

Hele yazımıza başlamadan önce balıkları rahat bırakın diyeceğim…

Bazı balık beyinliler anlamayacak, sonra bize ne diyorsun diyecekler!

Biz deyi verelim ğari Urfa şivesi anlamıyorsanız aha eğe şivesi babo…

Ne ise biz yine bildiğimiz şiveyle anlatalım, Google ye sorarsınız, bilmeseniz

Yahu önce Halil-i ul rahmana balıklı göl demeyin Halil-i ul rahmana bu bir…

İki… O havzanın anasını ağlattınız ne kadar açgözlüsünüz…

Bizi yaratan İbrahim demiş İbrahim’in memleketine bereket yağdırmış,

Lakin hemen arkasından nemrutlar türemiş, Urfa’yı yemişler…

Bakın nasıl yemişler…

M.S. Bin altı yüz yıllarında Halepliye inene büyük yol dağları…

Hz. Davut un mabettin in yeri olduğunu daha önce demiştik…

Birkaç İbrahim-i nemrutlara inat kazı çalışması yaptı… Yapıyor!

Ve o güzelim mağaralar otaya çıktı, karşı taraflarda da mağara var…

İnanın, O dede Osman mahallesinin altı hep mozaik ve mağaralarla dolu!

Ne ise halil-i ul rahman dünyada eşi olmayan tek yer lakin mahvettiniz…

Önce oksijen soluma alanlarını iğrenç yapılarla çevirdiniz dağlarına ev yaptınız!

Etrafına ucube pasajlar yaptınız, doğal göle akan suları kestiniz…

Şimdide çöküntüler yaşıyorsunuz, o tüneller pasajlar orada olmaz!

Halil-i rahmanı ve enzilğa gölünü rahat bırakın samimi olun…

Alın tünelinizi pasajlarınıza başka yerde yapın arif kardeşlerim anladiz mi looooo!

BALIKLAR BİR GİDERSE FERİŞTAHİZ GELSE GERİ GELMEZ!

Karakoyunumuzu geri verin

Bak hele bak, nasıl kapitalizm kölesi bazı kişiler Urfa’ya nasıl hiç yapmışlar!

Tarih bir milletin Yargıtay’ıdır, bir gün birileri çıkar sizden hesap sorar…                                    Yaptıklarınız size geri döner, unutunuz bura İbrahim’in memleketi…

Nerde bir Nemrut varsa mutlaka bir İbrahim çıkar haaaa demedim mi?

Yahu yok muydu şöyle akıllı bir şehir plancısı zeki bir mühendis…

Hacı Yusuf kâmil konağını altı yani köprübaşı köprüsü çökecek!

Neredeyse yüz yıllıktır, bahçıvan iş merkezi ile birlikte çökecek!

Konumuz o değil esas mesele oraları nasıl kapatırsınız. Ne hakla!

Urfa’nın Ciğerleri sayılan karakoyun deresi yaratanın bize lütfuydu!

On dokuzuncu yüz yılında oralarda balık avlanır değirmenler çalışırdı…

Etrafında bağlar bahçeler vardı, etrafı çimeceklerle doluydu…

Tarihi köprüler hanlar hamamlar vardı, enva-i tür kuşlar bülbüller vardı!

Önce kanalizasyon bağladılar, sonra şehir çöplüğü yaptılar utanmadan!

En son çare; ucube anıtlarla, pasajlarla, üzerini kapadılar halkı hiçe sayarak!

Kısacası kardeşlerim bir İbrahim aranıyor, yıkmalı on, on beş km. alanı

Yıkmalı atlas sinemasının arkasındaki dükkânları…

Yıkmalı bahçıvan iş merkezini…

Yıkmalı yer altına gömülmüş park bahçeleri ucube anıtları…

Yıkmalı pıyaza pasajını…

Bak Fırat yakın… Aha orada, akıtın suları o derin vadilere…

Millet gondollarla teknelerle gezi turuna çıksın, balık avlasın köprübaşında!

Ciğerlerimiz oksijen solusun, en derinden, şairler türesin en yazarından!

Şafak mimozanlasın benim karakoyun deremde…

Yıkılacak o kadar iğrenç yapılar var ki…

Ama Şanlıurfa’ya kim sahip çıkacak yaaaaaaaaaaa …

Biz söyledik tarihe not düşme adına… İbrahim’e yakın nemruda uzak 

İsteyen gül atar isteyen diken saplar gül de bizim dikende bayyyy