Taziyeler, gerek İslam ahlakı açısından gerekse de toplum ahkâmı açısından çok önemli bir yere sahiptir. Taziyeler; acının paylaşıldığı, düşene destek sağlanıldığı, bir nebze de olsa taziye sahibinin acısının dindirildiği bir gelenek, bir emirdir. Bu güzel kültür, bu düşünceli emir ne yazık ki son dönemlerde deformasyona uğramış, taziye sahiplerine yük olmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır. Bu durumu tetikleyen birçok etken olsa da bu etkenlerin en başında şüphesiz taziye yemekleri gelmektedir. Evet, İslam’da taziye yemeği vardır lakin bu yemek bugün uyguladığımız şekilde değildir. Taziyeye gelen herkese 2 öğün yemek dağıtmak gibi bir durum söz konusu değildir. Taziye yemeği komşu, yakın akraba ve dostlar tarafından yapılır, taziye sahibi konumunda olan aileye ikram edilir. Acısı olan taziye sahipleri, bir de yemekle uğraşmasınlar diye onlara bu şekilde destek olunur.
Bizim kültürümüzde ise önceleri taziye yemekleri yine taziye ziyaretine gelen herkes için yapılırdı lakin taziye yemeklerini asla taziye sahibi yapmazdı. Her gün ya da her öğün yakın bir akraba veyahut bir dost yemeği üstlenir hem hayır amaçlı hem de destek olma amaçlı masrafları ve yapım işlerini kendisi yapardı. Çünkü önceleri insanlık ve dostluk vardı. Para gibi değersiz şeyler henüz insanların arasına bir perde olmamıştı. Eski insanlar için dostluk ve hatır her şeyden önce gelirdi. Günümüzde ise insanların para ve servet hırsına bürünmesi bu kültürü deformasyona uğratmış, taziye yemekleri kalkmasa da yapan kişiler değişmiştir.
Günümüzde hiç kimse yemek yapma işini üstlenmeyince insanlar tarafından ayıplanmamak için taziye sahibi yemeği kendisi yapmak zorunda kalmış dahası bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmüştür. Taziye evi masrafları, yemek masrafları, çay, kahve ve su masrafları derken taziye, sahibine büyük bir yük olmuştur. Önceleri bu tür işler taziye sahibinin yakınları ve dostları tarafından yapılırken şimdilerde ise taziye sahibine bırakılmış, yerine getirilmediği zamanlarda ise toplum tarafından ayıplanmıştır.
İslam’da böyle bir kültür yoktur. Yaşadığımız bölgede olan yemek verme kültürü de deforme edilmiştir. Her ne kadar yetkililer bu hususa el atmaya çalışsa da bu yanlışın bir türlü önüne geçilememiştir. Zaten acısı olan bir aileye bir de böyle külfetleri yükleyerek onları yıpratmanın hem İslam’da hem de kültürümüzde yeri yoktur. Bir insan ölecek ve kalanlar da onun arkasından kebaplarla, etli ekmeklerle ziyafet çekecek… Bu ne aklidir ne de mantıklıdır.
Daha sonraları taziye sahipleri ölen kişi için bir yemek tertip eder ve bu yemeği de fakir fukaraya ikram ederse elbette bunda bir mahsur yoktur. Gücü yetiyorsa ve bu yemekten ihtiyacı olanlar yararlanıyorsa elbette yapılsın ama bunu bir mecburiyetmiş gibi lanse edip, uygulanmayınca da toplum olarak bu durumu ayıplamak tamamen saçmalıktır.
Hem kültür olarak hem de insanlık olarak bir önceki nesilden bile çok çok geride kalmış durumdayız. Bir yakınının taziyesi olunca günlerce belki de haftalarca seferber olan, varını yoğunu ortaya koyup destek olan bir nesilden; “Lahmacun yağsız olmuş. Böyle yemek mi verilir?” diyen bir nesil yetişmiştir. Yakınının taziyesi olunca haftalarca televizyon dahi izlemeyen bir nesilden, 10 dakika taziye evinde oturmayan, taziye ziyaretinde bulunmayan bir nesle gelmiş durumdayız. İslam dayanışma ve yardımlaşma dinidir. Acısı olana destek, ona külfet olarak değil başındaki külfeti sırtlanarak olunur. İnsan insanla vardır, onun desteği ile onun yardımı ile bir bütündür. Ziya Paşa’nın da dediği gibi:
"Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi
Âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ahmet Furkan Demir
Taziyelerdeki yemek rezaleti
Taziyeler, gerek İslam ahlakı açısından gerekse de toplum ahkâmı açısından çok önemli bir yere sahiptir. Taziyeler; acının paylaşıldığı, düşene destek sağlanıldığı, bir nebze de olsa taziye sahibinin acısının dindirildiği bir gelenek, bir emirdir. Bu güzel kültür, bu düşünceli emir ne yazık ki son dönemlerde deformasyona uğramış, taziye sahiplerine yük olmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır. Bu durumu tetikleyen birçok etken olsa da bu etkenlerin en başında şüphesiz taziye yemekleri gelmektedir. Evet, İslam’da taziye yemeği vardır lakin bu yemek bugün uyguladığımız şekilde değildir. Taziyeye gelen herkese 2 öğün yemek dağıtmak gibi bir durum söz konusu değildir. Taziye yemeği komşu, yakın akraba ve dostlar tarafından yapılır, taziye sahibi konumunda olan aileye ikram edilir. Acısı olan taziye sahipleri, bir de yemekle uğraşmasınlar diye onlara bu şekilde destek olunur.
Bizim kültürümüzde ise önceleri taziye yemekleri yine taziye ziyaretine gelen herkes için yapılırdı lakin taziye yemeklerini asla taziye sahibi yapmazdı. Her gün ya da her öğün yakın bir akraba veyahut bir dost yemeği üstlenir hem hayır amaçlı hem de destek olma amaçlı masrafları ve yapım işlerini kendisi yapardı. Çünkü önceleri insanlık ve dostluk vardı. Para gibi değersiz şeyler henüz insanların arasına bir perde olmamıştı. Eski insanlar için dostluk ve hatır her şeyden önce gelirdi. Günümüzde ise insanların para ve servet hırsına bürünmesi bu kültürü deformasyona uğratmış, taziye yemekleri kalkmasa da yapan kişiler değişmiştir.
Günümüzde hiç kimse yemek yapma işini üstlenmeyince insanlar tarafından ayıplanmamak için taziye sahibi yemeği kendisi yapmak zorunda kalmış dahası bunu yapmak zorunda olduğunu düşünmüştür. Taziye evi masrafları, yemek masrafları, çay, kahve ve su masrafları derken taziye, sahibine büyük bir yük olmuştur. Önceleri bu tür işler taziye sahibinin yakınları ve dostları tarafından yapılırken şimdilerde ise taziye sahibine bırakılmış, yerine getirilmediği zamanlarda ise toplum tarafından ayıplanmıştır.
İslam’da böyle bir kültür yoktur. Yaşadığımız bölgede olan yemek verme kültürü de deforme edilmiştir. Her ne kadar yetkililer bu hususa el atmaya çalışsa da bu yanlışın bir türlü önüne geçilememiştir. Zaten acısı olan bir aileye bir de böyle külfetleri yükleyerek onları yıpratmanın hem İslam’da hem de kültürümüzde yeri yoktur. Bir insan ölecek ve kalanlar da onun arkasından kebaplarla, etli ekmeklerle ziyafet çekecek… Bu ne aklidir ne de mantıklıdır.
Daha sonraları taziye sahipleri ölen kişi için bir yemek tertip eder ve bu yemeği de fakir fukaraya ikram ederse elbette bunda bir mahsur yoktur. Gücü yetiyorsa ve bu yemekten ihtiyacı olanlar yararlanıyorsa elbette yapılsın ama bunu bir mecburiyetmiş gibi lanse edip, uygulanmayınca da toplum olarak bu durumu ayıplamak tamamen saçmalıktır.
Hem kültür olarak hem de insanlık olarak bir önceki nesilden bile çok çok geride kalmış durumdayız. Bir yakınının taziyesi olunca günlerce belki de haftalarca seferber olan, varını yoğunu ortaya koyup destek olan bir nesilden; “Lahmacun yağsız olmuş. Böyle yemek mi verilir?” diyen bir nesil yetişmiştir. Yakınının taziyesi olunca haftalarca televizyon dahi izlemeyen bir nesilden, 10 dakika taziye evinde oturmayan, taziye ziyaretinde bulunmayan bir nesle gelmiş durumdayız. İslam dayanışma ve yardımlaşma dinidir. Acısı olana destek, ona külfet olarak değil başındaki külfeti sırtlanarak olunur. İnsan insanla vardır, onun desteği ile onun yardımı ile bir bütündür. Ziya Paşa’nın da dediği gibi:
"Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi
Âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi."