Kızılkoyun Nekropolü bir diğer adıyla Edessa Nekropolü, Şanlıurfa Tılfındır Tepesi’nde yer alan antik kaya mezarlarından oluşmaktadır. Nekropollerin yapılışı Osroene Krallığına dayanmaktadır.
Osroene Krallığı yerel halk tarafından kurulan bir krallık olması sebebi ile Büyük İskender öncesi ve sonrası karma Poloteist Pagan inancına sahiptiler. Bu krallık M.S. 100'lü yıllarda Balıklıgöl havzasının kuzeyinde kayaları oyarak, kaya mezarları inşa etmeye başladılar. Bu nekropol kültürü Paganist Osroene, Paganist Roma-Bizans ve Hristiyan Roma-Bizans dönemlerinde kullanılıp alan genişletildi.
Tılfındır Tepesi, 1992 yılında İmar Planında çocuk parkı alanı olarak ayrılıp korumaya alınmış olsa da bu bölgede yapılaşmalar hala devam etmekteydi. Sit alanı olup korunması gereken bir alanda bu evlerin var olması buradaki tarihi dokuya zarar vermekte ve tarihi dokunun gün yüzüne çıkmasını engellemekteydi. 2006 yılında bu bölgede yol çalışması yapılırken denk gelinen mezarlar neticesinde yetkililer bu bölgeye yoğunlaştı ve 2008 yılında bölge sit alanı ilan edildi. 2011 yılında her ne kadar bu bölgedeki gecekondular yıkılıp kaya mezarları bulunmuş olsa da bu tarihi dokunun koruması, düzenlenmesi ve tanıtımı hiçbir zaman yapılmamıştır. Ta ki son dönemlere kadar…
Son yıllar içerisinde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu bölgede ummalı bir çalışma yapılmış bölge hem sosyal açıdan hem de tarihi açıdan değer kazanmıştır. Bölgenin hemen karşı tarafında bulunan yolda ve Nekropolün giriş kısmında, aydınlatma ve peyzaj çalışmaları gerçekleşti. Aynı zamanda antik mezarların yer aldığı obruklar da aydınlatılmış ve bu mezarlara giden yollar yapılmıştır. Buradaki çalışmalar sadece tarihi açıdan değil sosyal açıdan da olmuştur. Bölgeye Kızılkoyun Çay Bahçesi açılarak insanların tarihi doku karşısında güzel vakit geçirmesi sağlanmıştır.
Şüphesiz ki tarihi yapılarda en mühim olan işlem, yapının tanıtımıdır. Bu konuda da gereken tanıtımlar en güzel şekilde yapılıp bölge yerli ve yabancı turistlerin adeta ilgi odağı olmuş durumda. Balıklıgöl’e yakın olması hasebiyle de uğrak nokta haline gelen Kızılkoyun Nekropolü özellikle akşam saatlerinde oldukça güzel bir hâl almaktadır.
Bir yerde tarihi yapıyı ortaya çıkarmak elbette yeterli olmayacaktır akabinde bu bölgeye duyulan ulaşım ihtiyacı da karşılanmalıdır. Bu sorun da yine Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgeye tahsis edilen trambüs projesi ile çözüme kavuşmuştur. Üstelik trambüsler ve Balıklıgöl Ring hattı (63) 1 yıl süre ile ücretsiz hizmet vermiştir.
Tarihi 2000 yıla dayanan Roma Dönemine ait bu mezarların çok daha önceden koruma ve düzenlenmesi yapılıp Urfa’ya kazandırılması gerekmekteydi. Bu durum sadece Urfa’yı değil Dünya tarihini ilgilendiren bir olaydır. Bu hususu fark edip üzerinde durarak Kızılkoyun Nekropolü’nü Urfa’ya ve Dünya tarihine kazandıran Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeynel Abidin Beyazgül’e teşekkürlerimi sunuyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ahmet Furkan Demir
NEREDEN NEREYE KIZILKOYUN
Kızılkoyun Nekropolü bir diğer adıyla Edessa Nekropolü, Şanlıurfa Tılfındır Tepesi’nde yer alan antik kaya mezarlarından oluşmaktadır. Nekropollerin yapılışı Osroene Krallığına dayanmaktadır.
Osroene Krallığı yerel halk tarafından kurulan bir krallık olması sebebi ile Büyük İskender öncesi ve sonrası karma Poloteist Pagan inancına sahiptiler. Bu krallık M.S. 100'lü yıllarda Balıklıgöl havzasının kuzeyinde kayaları oyarak, kaya mezarları inşa etmeye başladılar. Bu nekropol kültürü Paganist Osroene, Paganist Roma-Bizans ve Hristiyan Roma-Bizans dönemlerinde kullanılıp alan genişletildi.
Tılfındır Tepesi, 1992 yılında İmar Planında çocuk parkı alanı olarak ayrılıp korumaya alınmış olsa da bu bölgede yapılaşmalar hala devam etmekteydi. Sit alanı olup korunması gereken bir alanda bu evlerin var olması buradaki tarihi dokuya zarar vermekte ve tarihi dokunun gün yüzüne çıkmasını engellemekteydi. 2006 yılında bu bölgede yol çalışması yapılırken denk gelinen mezarlar neticesinde yetkililer bu bölgeye yoğunlaştı ve 2008 yılında bölge sit alanı ilan edildi. 2011 yılında her ne kadar bu bölgedeki gecekondular yıkılıp kaya mezarları bulunmuş olsa da bu tarihi dokunun koruması, düzenlenmesi ve tanıtımı hiçbir zaman yapılmamıştır. Ta ki son dönemlere kadar…
Son yıllar içerisinde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu bölgede ummalı bir çalışma yapılmış bölge hem sosyal açıdan hem de tarihi açıdan değer kazanmıştır. Bölgenin hemen karşı tarafında bulunan yolda ve Nekropolün giriş kısmında, aydınlatma ve peyzaj çalışmaları gerçekleşti. Aynı zamanda antik mezarların yer aldığı obruklar da aydınlatılmış ve bu mezarlara giden yollar yapılmıştır. Buradaki çalışmalar sadece tarihi açıdan değil sosyal açıdan da olmuştur. Bölgeye Kızılkoyun Çay Bahçesi açılarak insanların tarihi doku karşısında güzel vakit geçirmesi sağlanmıştır.
Şüphesiz ki tarihi yapılarda en mühim olan işlem, yapının tanıtımıdır. Bu konuda da gereken tanıtımlar en güzel şekilde yapılıp bölge yerli ve yabancı turistlerin adeta ilgi odağı olmuş durumda. Balıklıgöl’e yakın olması hasebiyle de uğrak nokta haline gelen Kızılkoyun Nekropolü özellikle akşam saatlerinde oldukça güzel bir hâl almaktadır.
Bir yerde tarihi yapıyı ortaya çıkarmak elbette yeterli olmayacaktır akabinde bu bölgeye duyulan ulaşım ihtiyacı da karşılanmalıdır. Bu sorun da yine Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgeye tahsis edilen trambüs projesi ile çözüme kavuşmuştur. Üstelik trambüsler ve Balıklıgöl Ring hattı (63) 1 yıl süre ile ücretsiz hizmet vermiştir.
Tarihi 2000 yıla dayanan Roma Dönemine ait bu mezarların çok daha önceden koruma ve düzenlenmesi yapılıp Urfa’ya kazandırılması gerekmekteydi. Bu durum sadece Urfa’yı değil Dünya tarihini ilgilendiren bir olaydır. Bu hususu fark edip üzerinde durarak Kızılkoyun Nekropolü’nü Urfa’ya ve Dünya tarihine kazandıran Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeynel Abidin Beyazgül’e teşekkürlerimi sunuyorum.