Kimi müşteki, kimi mağdur olarak ifade veriyor. Seçil Erzan, Denizbank’ın şube müdürü. Fon işini Denizbank Florya Şubesi’nden yürütmüş. İşlemlerin bir kısmı Denizbank şubesinde gerçekleştirilmiş. Bankanın antetli kâğıdı ve kaşesi kullanılmış. Bazı evraklarda Denizbank’ın operasyon müdürü Asiye Öztürk imza atmış. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Aydoğdu’nun ismini güvence olarak kullanmış.
Herkes araştırılıyor, herkesin ifadesine başvuruluyor. Ama bir tek Denizbank hariç. Bir de Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu bu işten muaf.
ERDOĞAN DA TATMİN OLMAMIŞ
Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ifadesine ya da en azından bilgisine neden başvurulmadı sorusu büyük bir muammayı oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuda ikna olmamış ki, “Bankanın en üst düzey yöneticileriyle ilgili de şu anda bütün soruşturmalar devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kısa zamanda netice alırız” dedi.
BDDK KARARI VAR
Ortada BDDK’nın kararı var. O yüzden Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ifadesi alınamaz denilebilir. BDDK kararının farkındayım. Ama isterseniz yazımın sonunu bekleyin.
Seçil Erzan soruşturmasında en önemli kırılma noktasını BDDK’nın 14.8.2023 tarihli “Yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığı” şeklindeki kararı oluşturuyor. BDDK’nın kararı nedeniyle Seçil Erzan ve Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ile Mehmet Aydoğdu hakkında ‘zimmet’ suçlaması nedeniyle açılan soruşturmada takipsizlik kararı veriliyor.
VERECEKLERİ BİLGİLER ÖNEMLİYDİ
Böylece Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ifadesine başvurulması mümkün olmuyor. Oysa Seçil Erzan fona para toplarken Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ismini referans olarak kullanıyor. Seçil Erzan olayı henüz yargıya intikal etmeden önce Hakan Ateş olaya müdahale ediyor.
Seçil Erzan’a, bunun zimmet suçu olmadığını, kendisine avukat tutacaklarını telkin ediyor. O nedenle Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun mahkemede vereceği bilgiler olayın aydınlatılması açısından yararlı olabilirdi.
Neyse, bu fırsat şimdilik kaçırıldı. Ama müştekilerin avukatları, BDDK’nın kararının iptali yönünde hukuki mücadelelerini sürdürüyorlar.
SAVCILIK YAZI YAZMIŞ
Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kapsamında, 24 Nisan 2023 tarihinde Hakan Ateş’in Başsavcılık’ta hazır bulundurulması için Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne, yine aynı tarihte Mehmet Aydoğdu’nun Başsavcılık’ta hazır bulundurulması için Eyüpsultan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılı olarak talimat vermiş.
MOSTUROĞLU’NUN ÖNEMLİ SORUSU
Bu noktada Av. Şekip Mosturoğlu’nun sorusu devreye giriyor. Mosturoğlu katıldığı bir yayında, “Savcı dördüncü aydan yedinci aya kadar bankacıların ifadesini alabilirdi. Neden almadı?” diye sormuştu.
Sahi bu arada bankacıların ifadesi neden alınmadı?
AKŞENER, EKREM İMAMOĞLU’NU NEDEN HEDEF ALDI
MERAL Akşener’in herkese her şey söyleyeceğini düşünürdüm de Ekrem İmamoğlu’nu hedef alacağını rüyamda görsem inanmazdım.
O nedenle Meral Akşener’in grup konuşmasını izledikten sonra, İYİ Parti’de değerlendirmeleri önemli olan isimlere ulaşıp “Akşener, bu cümlede Ekrem İmamoğlu’nu mu kastetti?”diye sorma gereği duydum.
İKİNCİ FATİH DEMİŞTİ
Çünkü Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu’nu ‘İkinci Fatih’ ilan etmişti. Yüzünde Rabbi Yessir görmüştü. Saraçhane’de, “Ekrem yeni başlıyor” diyerek çak işareti yapmışlardı. Daha da öte cumhurbaşkanı adadıydı. 6’lı Masa’dan kalktıktan sonra Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olması koşuluyla dönmüştü.
Yani bir anlamda Ekrem İmamoğlu için siyasi hayatını riske atmıştı. Bunu baba, oğula yapmaz. Ama ana, oğula yapmıştı.
İMAMOĞLU’NUN KARİYER PLANI
Geldiğimiz noktada ise Meral Akşener, “Bu mücadeleyi başkasının yazdığı senaryoya figüran olmadan, başkalarının siyasi kariyerine zıplama tahtası olmadan yapacağız” dedi.
Bu sözün muhatabı doğrudan Ekrem İmamoğlu. Akşener’in burada İmamoğlu’nun sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hedefini kastettiğini zannetmiyorum. İmamoğlu’nun 2028 yılında cumhurbaşkanı adayı olma hedefine gönderme yaptığını düşünüyorum.
Belli ki abla ile kardeşin arasına kara kedi girmiş. Ama ben bu derecede olduğunu bilmiyordum.
AKŞENER’İN TAVRI
İYİ Parti’nin seçimlere “Hür ve müstakil” olarak girme sürecini yakından takip etmeme rağmen bu yazıyı yazmak için Meral Akşener’in açıklamasını bekledim.
Haberin Devamı
Neden? Çünkü Meral Akşener, CHP’nin teklifi üzerine ikinci kez toplanıp seçimlere kendi başına girme kararının yeniden alındığı GİK toplantısında, “CHP’den yeni bir teklif gelirse değerlendirecek miyiz? Bu karar kesin mi?” diye soran GİK üyelerine, “Kararımız kesindir” yanıtını vermişti. Buna rağmen Meclis kürsüsünden deklare etmesini bekledim.
ÖZÜ BAŞIMIZA
Meral Akşener, ”Bu mücadeleyi omuzlarımızda sadece ve sadece milletimizin bize yüklediği sorumlulukla vereceğiz. Bu mücadeleyi başkasının yazdığı senaryoya figüran olmadan, başkalarının siyasi kariyerine zıplama tahtası olmadan, başkasının sevabına da günahına da ortak olmadan, özü başımıza birlikte hür ve müstakil olarak vereceğiz” dedi.
İYİ Parti geleceği açısından doğru ama riskli bir karar aldı. Şimdiye kadar seçimlere kendi başına girmediği için partinin kimliği oluşmamıştı. ‘İYİ Parti demek sanki CHP’ye seçim kazandırma partisi demek’ gibi bir algısı oluşmuştu.
MANDA HİMAYE
Meral Akşener ilginç bir itirafta bulundu. “Adına ittifak dedikleri manda ve himaye tuzağına geçit vermeyeceğiz. Türk milletine ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu maskeli baloya boyun eğmeyeceğiz” dedi. Kurulduğu günden bu yana girdiği her seçimde ittifak yapan İYİ Parti, demek ki manda ve himaye altındaymış.
Meral Akşener bunu itiraf etmiş oldu.
AKŞENER’E HAKARET AYIBI
Meral Akşener, 6’lı Masa’dan kalktığında da siyasi hayatının en ağır hakaretlerine maruz kalmıştı. Üzerine sifon çeken ahlaksızlar çıkmıştı. Şimdi de CHP’nin işbirliği önerisi kabul edilmedi ya, CHP medyasından küfür ve hakaret sezonunu açtılar. Hem de Özgür Özel’in çok makul bir açıklama yapmasına rağmen.
“Girdisi çıktısı” bile ağıza alındı. Pes doğrusu.
CHP, bu medyadan ve bu dilden kurtulmadığı sürece seçim kazanamaz.
GÖKHAN GÜNAYDIN’IN KONUŞMASI
Topuğuna sıkmak derler ya tam bu işe oturuyor.
İYİ Parti’nin Genel İdare Kurulu, CHP’nin işbirliği önerisini görüşmek üzere toplanmış. Tam o sırada CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, muhalif bir kanalda yayına çıkıyor. “İYİ Parti seçim ittifakını reddederse kendi bilecekleri iştir. Bunun hem CHP hem de İYİ Parti tabanında bir karşılığı olacaktır” diyor.
Bu açıklama yıldırım hızıyla o sırada toplantı halinde olan GİK’e ulaşıyor. Bazı GİK üyeleri telefonlarından yayını izliyorlar. Toplantıda hava değişiyor. CHP ile ittifaka karşı çıkanların eli güçleniyor. “İbret almadılar” yorumu yapılıyor.
Sonuç ortada.
Gökhan Günaydın iyi ki iktidara yakın bir medyada konuşmamış. Yoksa Erdoğan konuşturmuş derlerdi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Abdulkadir SELVİ
Denizbank yöneticileri Ponzi Seçil olayında ifadeye çağrılmış
Kimi müşteki, kimi mağdur olarak ifade veriyor. Seçil Erzan, Denizbank’ın şube müdürü. Fon işini Denizbank Florya Şubesi’nden yürütmüş. İşlemlerin bir kısmı Denizbank şubesinde gerçekleştirilmiş. Bankanın antetli kâğıdı ve kaşesi kullanılmış. Bazı evraklarda Denizbank’ın operasyon müdürü Asiye Öztürk imza atmış. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Aydoğdu’nun ismini güvence olarak kullanmış.
Herkes araştırılıyor, herkesin ifadesine başvuruluyor. Ama bir tek Denizbank hariç. Bir de Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu bu işten muaf.
ERDOĞAN DA TATMİN OLMAMIŞ
Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ifadesine ya da en azından bilgisine neden başvurulmadı sorusu büyük bir muammayı oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuda ikna olmamış ki, “Bankanın en üst düzey yöneticileriyle ilgili de şu anda bütün soruşturmalar devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kısa zamanda netice alırız” dedi.
BDDK KARARI VAR
Ortada BDDK’nın kararı var. O yüzden Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ifadesi alınamaz denilebilir. BDDK kararının farkındayım. Ama isterseniz yazımın sonunu bekleyin.
Seçil Erzan soruşturmasında en önemli kırılma noktasını BDDK’nın 14.8.2023 tarihli “Yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığı” şeklindeki kararı oluşturuyor. BDDK’nın kararı nedeniyle Seçil Erzan ve Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ile Mehmet Aydoğdu hakkında ‘zimmet’ suçlaması nedeniyle açılan soruşturmada takipsizlik kararı veriliyor.
VERECEKLERİ BİLGİLER ÖNEMLİYDİ
Böylece Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ifadesine başvurulması mümkün olmuyor. Oysa Seçil Erzan fona para toplarken Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun ismini referans olarak kullanıyor. Seçil Erzan olayı henüz yargıya intikal etmeden önce Hakan Ateş olaya müdahale ediyor.
Seçil Erzan’a, bunun zimmet suçu olmadığını, kendisine avukat tutacaklarını telkin ediyor. O nedenle Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun mahkemede vereceği bilgiler olayın aydınlatılması açısından yararlı olabilirdi.
Neyse, bu fırsat şimdilik kaçırıldı. Ama müştekilerin avukatları, BDDK’nın kararının iptali yönünde hukuki mücadelelerini sürdürüyorlar.
SAVCILIK YAZI YAZMIŞ
Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kapsamında, 24 Nisan 2023 tarihinde Hakan Ateş’in Başsavcılık’ta hazır bulundurulması için Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne, yine aynı tarihte Mehmet Aydoğdu’nun Başsavcılık’ta hazır bulundurulması için Eyüpsultan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılı olarak talimat vermiş.
MOSTUROĞLU’NUN ÖNEMLİ SORUSU
Bu noktada Av. Şekip Mosturoğlu’nun sorusu devreye giriyor. Mosturoğlu katıldığı bir yayında, “Savcı dördüncü aydan yedinci aya kadar bankacıların ifadesini alabilirdi. Neden almadı?” diye sormuştu.
Sahi bu arada bankacıların ifadesi neden alınmadı?
AKŞENER, EKREM İMAMOĞLU’NU NEDEN HEDEF ALDI
MERAL Akşener’in herkese her şey söyleyeceğini düşünürdüm de Ekrem İmamoğlu’nu hedef alacağını rüyamda görsem inanmazdım.
O nedenle Meral Akşener’in grup konuşmasını izledikten sonra, İYİ Parti’de değerlendirmeleri önemli olan isimlere ulaşıp “Akşener, bu cümlede Ekrem İmamoğlu’nu mu kastetti?”diye sorma gereği duydum.
İKİNCİ FATİH DEMİŞTİ
Çünkü Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu’nu ‘İkinci Fatih’ ilan etmişti. Yüzünde Rabbi Yessir görmüştü. Saraçhane’de, “Ekrem yeni başlıyor” diyerek çak işareti yapmışlardı. Daha da öte cumhurbaşkanı adadıydı. 6’lı Masa’dan kalktıktan sonra Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olması koşuluyla dönmüştü.
Yani bir anlamda Ekrem İmamoğlu için siyasi hayatını riske atmıştı. Bunu baba, oğula yapmaz. Ama ana, oğula yapmıştı.
İMAMOĞLU’NUN KARİYER PLANI
Geldiğimiz noktada ise Meral Akşener, “Bu mücadeleyi başkasının yazdığı senaryoya figüran olmadan, başkalarının siyasi kariyerine zıplama tahtası olmadan yapacağız” dedi.
Bu sözün muhatabı doğrudan Ekrem İmamoğlu. Akşener’in burada İmamoğlu’nun sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hedefini kastettiğini zannetmiyorum. İmamoğlu’nun 2028 yılında cumhurbaşkanı adayı olma hedefine gönderme yaptığını düşünüyorum.
Belli ki abla ile kardeşin arasına kara kedi girmiş. Ama ben bu derecede olduğunu bilmiyordum.
AKŞENER’İN TAVRI
İYİ Parti’nin seçimlere “Hür ve müstakil” olarak girme sürecini yakından takip etmeme rağmen bu yazıyı yazmak için Meral Akşener’in açıklamasını bekledim.
Haberin Devamı
Neden? Çünkü Meral Akşener, CHP’nin teklifi üzerine ikinci kez toplanıp seçimlere kendi başına girme kararının yeniden alındığı GİK toplantısında, “CHP’den yeni bir teklif gelirse değerlendirecek miyiz? Bu karar kesin mi?” diye soran GİK üyelerine, “Kararımız kesindir” yanıtını vermişti. Buna rağmen Meclis kürsüsünden deklare etmesini bekledim.
ÖZÜ BAŞIMIZA
Meral Akşener, ”Bu mücadeleyi omuzlarımızda sadece ve sadece milletimizin bize yüklediği sorumlulukla vereceğiz. Bu mücadeleyi başkasının yazdığı senaryoya figüran olmadan, başkalarının siyasi kariyerine zıplama tahtası olmadan, başkasının sevabına da günahına da ortak olmadan, özü başımıza birlikte hür ve müstakil olarak vereceğiz” dedi.
İYİ Parti geleceği açısından doğru ama riskli bir karar aldı. Şimdiye kadar seçimlere kendi başına girmediği için partinin kimliği oluşmamıştı. ‘İYİ Parti demek sanki CHP’ye seçim kazandırma partisi demek’ gibi bir algısı oluşmuştu.
MANDA HİMAYE
Meral Akşener ilginç bir itirafta bulundu. “Adına ittifak dedikleri manda ve himaye tuzağına geçit vermeyeceğiz. Türk milletine ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu maskeli baloya boyun eğmeyeceğiz” dedi. Kurulduğu günden bu yana girdiği her seçimde ittifak yapan İYİ Parti, demek ki manda ve himaye altındaymış.
Meral Akşener bunu itiraf etmiş oldu.
AKŞENER’E HAKARET AYIBI
Meral Akşener, 6’lı Masa’dan kalktığında da siyasi hayatının en ağır hakaretlerine maruz kalmıştı. Üzerine sifon çeken ahlaksızlar çıkmıştı. Şimdi de CHP’nin işbirliği önerisi kabul edilmedi ya, CHP medyasından küfür ve hakaret sezonunu açtılar. Hem de Özgür Özel’in çok makul bir açıklama yapmasına rağmen.
“Girdisi çıktısı” bile ağıza alındı. Pes doğrusu.
CHP, bu medyadan ve bu dilden kurtulmadığı sürece seçim kazanamaz.
GÖKHAN GÜNAYDIN’IN KONUŞMASI
Topuğuna sıkmak derler ya tam bu işe oturuyor.
İYİ Parti’nin Genel İdare Kurulu, CHP’nin işbirliği önerisini görüşmek üzere toplanmış. Tam o sırada CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, muhalif bir kanalda yayına çıkıyor. “İYİ Parti seçim ittifakını reddederse kendi bilecekleri iştir. Bunun hem CHP hem de İYİ Parti tabanında bir karşılığı olacaktır” diyor.
Bu açıklama yıldırım hızıyla o sırada toplantı halinde olan GİK’e ulaşıyor. Bazı GİK üyeleri telefonlarından yayını izliyorlar. Toplantıda hava değişiyor. CHP ile ittifaka karşı çıkanların eli güçleniyor. “İbret almadılar” yorumu yapılıyor.
Sonuç ortada.
Gökhan Günaydın iyi ki iktidara yakın bir medyada konuşmamış. Yoksa Erdoğan konuşturmuş derlerdi.