İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Meclis’te Gara’da PKK’nın şehit ettiği 13 vatandaşımızla ilgili bilgi verdikten sonra “Allah şahittir, o Murat Karayılan’ı bin parçaya bölmezsek... Tekrar şeref sözü veriyorum” demişti.
Soylu daha önce de “Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün” diye söz vermişti.
Soylu’nun Gara operasyonuyla ilgili konuşmalarında Murat Karayılan’ı hedef göstermesi, “Murat Karayılan Gara’daymış. Operasyondan kısa süre önce orayı terk etmiş” söylentisinin yayılmasına neden oldu. Önemli bir iddia olduğu için araştırdım. Ama doğru çıkmadı. Karayılan ve Cemil Bayık bir süredir Kandil’den başlarını çıkaramıyorlarmış. Daha çok Kandil’in İran kontrolündeki bölgesinde kalmayı tercih ediyorlarmış. İran’ın Gara’ya yaptığımız operasyonu kınaması beni şaşırtmamıştı. Çünkü İran, Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ı Türkiye’ye karşı koruyor.
KANDİL’DE
Murat Karayılan Gara’da değilmiş ama PKK’nın Kandil ve Sincar’dan sonra oluşturmak istediği alternatif komuta kontrol merkezi yerle bir edilmiş. PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, “Gara operasyonunun temel amacı HPG’nin komuta kontrol merkezini işlemez hale getirmekti. Bu operasyonda temel hedef gerillanın komuta kontrol merkezini etkisiz kılmaktı” demişti. Yeni kurulan telsiz sistemleri ortadan kaldırılmış. “PKK’yı 5 yıl geriletecek bir darbe vuruldu” deniliyor.
PKK, zorla kaçırıp operasyonun başında şehit ettiği 13 sivil vatandaşımızı ise 2 yıldır Gara’da “zindan” adını verdiği yerde tutuyormuş. Bir kez daha şehitlerimizin ruhu şâd olsun.
GARA’YA GİDEN MİLLETVEKİLİ
İçİşlerİ Bakanı Süleyman Soylu, Gara’ya giden milletvekilinin HDP Ağrı MilletvekiliDirayet Dilan Taşdemir olduğunu açıkladı. Soylu’nun açıklaması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Taşdemir hakkında soruşturma açtı. HDP milletvekili Taşdemir ise “Bunun kocaman bir yalan ve iftira olduğunu göstereceğiz” dedi. Bu durumda Taşdemir hakkında düzenlenecek olan fezlekeyi görmek gerekecek. Çünkü dokunulmazlığının kaldırılması istenirken, fezlekede Taşdemir hakkında yer alacak deliller önem kazandı.
SÜLEYMANİYE’DEKİ BULUŞMALAR
Ancak görünen o ki Taşdemir tek değil. Bunu Gara için söylemiyorum. PKK’nın diğer kamplarına gittiği ya da Süleymaniye’de PKK’lılarla buluştuğu tespit edilen başka HDP milletvekillerinden söz ediliyor.
O nedenle İçişleri Bakanı Soylu’nun Taşdemir’in Gara’ya gittiği açıklaması çok fazla bir şaşkınlığa yol açmadı. “Sadece biri miymiş?” yorumlarına neden oldu.
HDP milletvekillerinin PKK’lılarla buluşmaları ve PKK kamplarına gittiklerine ilişkin dosya açılırsa çarşı karışabilir.
PERVİN BULDAN’IN ÇIKIŞI
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıtını kastetmiyorum. Buldan, Kandil’de Murat Karayılan’la olan fotoğraflarını gösteren Soylu’ya, onların çözüm sürecinde çekildiği yanıtını verdi. Benim kastettiğim ise Buldan’ın Gara’dan sonra muhalefetin HDP’nin çizgisine yaklaştığına ilişkin sözleri. Buldan, “Keşke daha önceki dönemlerde HDP’nin yanında diğer muhalefet partileri de durabilseydi. Keşke muhalefet, ‘Bunlar haklı’ diyebilseydi, bugün Türkiye bu durumda olmayacaktı” dedi.
Pervin Buldan nasıl memnun olmasın? Bir dönemler Paris’teki Kürt konferansına katıldığı için Ahmet Türk ve arkadaşlarını ihraç eden SHP’den, Gara’da 13 vatandaşımızı katleden PKK’yı değil, Cumhurbaşkanı’nı suçlayan CHP’ye gelindi.
Belli ki Gara’dan önce ve Gara’dan sonra sözü, sadece terörle mücadele için geçerli değil. Siyaset açısından da yeni bir dönem başlıyor.
Bu süreçte Kürt sorununun çözümünde elini taşın altına koyan ve HDP’den sonra en çok Kürt seçmenin oyunu alan AK Parti’ye büyük görev düşüyor. Gara’da PKK ile mücadele ederken, Ankara’da yeni politikalar üzerinde yoğunlaşılması gerekiyor.
ERDOĞAN YENİ ANAYASA İÇİN ÖNŞARTSIZ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Cumhuriyet’in yüzüncü yılını yeni bir anayasa ile taçlandırma çağrısı yapmış, “Tercihimiz tüm siyasi partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır” demişti.
Erdoğan, yeni anayasa konusunda STK’lar dahil tüm kesimleri katkı vermeye davet etmiş, “Ne kadar değiştirirsek değiştirelim, anayasanın ruhuna derçedilen darbe ve vesayet izini silmek mümkünolmuyor” diye konuşmuştu.
Ancak gözden kaçan bir nokta vardı. Erdoğan ısrarla yeni bir anayasa yapma çağrısında bulunurken, tüm kesimleri buna katkı yapmaya davet ederken, yeni anayasa şöyle olacak ya da böyle olacak diye bir açıklamadan kaçınmıştı.
Erdoğan’ın çağrısı üzerine yeni anayasa tartışmaları yoğunlaştı. Bu arada muhalefet, parlamenter sisteme dönüşle ilgili olarak ayrı anayasa çalışması yapmamıştı ancak şubat ayında ortak bir anayasa platformu kurmak için harekete geçmişti. Erdoğan’ın yeni anayasa çıkışı ile muhalefetin kurgusu değişti.
İSTENMEYEN TARTIŞMALAR
Bu arada iktidar cephesinden yeni anayasa hakkında yapılan açıklamalar ise kafa karışıklığına neden oldu. Yeni anayasa çalışmaları başlamadan tartışma farklı zeminlere kaymaya başladı. Belli ki Erdoğan da tartışmanın farklı mecralara kaydığını fark etmiş olmalı ki MKYK toplantısında bu konuda bir uyarıda bulunma ihtiyacı hissetti.
ERDOĞAN’IN UYARISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MKYK toplantısında başında, yeni anayasa hedeflerinin devam ettiğini, yeni ve sivil bir anayasa için çabalarını sürdüreceklerini belirtiyor. Ama ardından bir uyarıda bulunuyor. “Bizim yeni anayasa konusunda belirlenmiş hiçbir şeyimiz yok. Biz Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasa yapması gerektiğini prensip olarak söylüyoruz. Bunu yapmak için tüm kesimlere çağrı yapıyoruz. Ancak bizim yeni anayasa için belirlenmiş bir ilkemiz, kriterimiz yok. Onun için ‘Yeni anayasada şunu yapacağız, bunu yapacağız’ demeyin. Yeni anayasayı tüm siyasi partilerin ve STK’ların katılımı ile yapacağız. O nedenle bizim belirlenmiş bir ilkemiz yok” diyor.
İKİ İLKE
Yeni anayasa konusunda istekli olan Cumhurbaşkanı, bunun geniş katılımlı yapılmasını önemsiyor. O nedenle de henüz masaya oturulmadan bir önşart koymayı doğru bulmuyor.
İKİKIRMIZI ÇİZGİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa çalışmalarının önşartsız olarak başlaması gerektiği inancını ifade etti. Ancak bunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden vazgeçildiği anlamına gelmesi istenmiyor. Bir önemli nokta daha var. O da Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili özen. O nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Anayasa’nın ilk dört maddesi cumhur ittifakının kırmızı çizgileri arasında yer alıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir SELVİ
Karayılan Gara’da mıydı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Meclis’te Gara’da PKK’nın şehit ettiği 13 vatandaşımızla ilgili bilgi verdikten sonra “Allah şahittir, o Murat Karayılan’ı bin parçaya bölmezsek... Tekrar şeref sözü veriyorum” demişti.
Soylu daha önce de “Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün” diye söz vermişti.
Soylu’nun Gara operasyonuyla ilgili konuşmalarında Murat Karayılan’ı hedef göstermesi, “Murat Karayılan Gara’daymış. Operasyondan kısa süre önce orayı terk etmiş” söylentisinin yayılmasına neden oldu. Önemli bir iddia olduğu için araştırdım. Ama doğru çıkmadı. Karayılan ve Cemil Bayık bir süredir Kandil’den başlarını çıkaramıyorlarmış. Daha çok Kandil’in İran kontrolündeki bölgesinde kalmayı tercih ediyorlarmış. İran’ın Gara’ya yaptığımız operasyonu kınaması beni şaşırtmamıştı. Çünkü İran, Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ı Türkiye’ye karşı koruyor.
KANDİL’DE
Murat Karayılan Gara’da değilmiş ama PKK’nın Kandil ve Sincar’dan sonra oluşturmak istediği alternatif komuta kontrol merkezi yerle bir edilmiş. PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, “Gara operasyonunun temel amacı HPG’nin komuta kontrol merkezini işlemez hale getirmekti. Bu operasyonda temel hedef gerillanın komuta kontrol merkezini etkisiz kılmaktı” demişti. Yeni kurulan telsiz sistemleri ortadan kaldırılmış. “PKK’yı 5 yıl geriletecek bir darbe vuruldu” deniliyor.
PKK, zorla kaçırıp operasyonun başında şehit ettiği 13 sivil vatandaşımızı ise 2 yıldır Gara’da “zindan” adını verdiği yerde tutuyormuş. Bir kez daha şehitlerimizin ruhu şâd olsun.
GARA’YA GİDEN MİLLETVEKİLİ
İçİşlerİ Bakanı Süleyman Soylu, Gara’ya giden milletvekilinin HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir olduğunu açıkladı. Soylu’nun açıklaması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Taşdemir hakkında soruşturma açtı. HDP milletvekili Taşdemir ise “Bunun kocaman bir yalan ve iftira olduğunu göstereceğiz” dedi. Bu durumda Taşdemir hakkında düzenlenecek olan fezlekeyi görmek gerekecek. Çünkü dokunulmazlığının kaldırılması istenirken, fezlekede Taşdemir hakkında yer alacak deliller önem kazandı.
SÜLEYMANİYE’DEKİ BULUŞMALAR
Ancak görünen o ki Taşdemir tek değil. Bunu Gara için söylemiyorum. PKK’nın diğer kamplarına gittiği ya da Süleymaniye’de PKK’lılarla buluştuğu tespit edilen başka HDP milletvekillerinden söz ediliyor.
O nedenle İçişleri Bakanı Soylu’nun Taşdemir’in Gara’ya gittiği açıklaması çok fazla bir şaşkınlığa yol açmadı. “Sadece biri miymiş?” yorumlarına neden oldu.
HDP milletvekillerinin PKK’lılarla buluşmaları ve PKK kamplarına gittiklerine ilişkin dosya açılırsa çarşı karışabilir.
PERVİN BULDAN’IN ÇIKIŞI
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıtını kastetmiyorum. Buldan, Kandil’de Murat Karayılan’la olan fotoğraflarını gösteren Soylu’ya, onların çözüm sürecinde çekildiği yanıtını verdi. Benim kastettiğim ise Buldan’ın Gara’dan sonra muhalefetin HDP’nin çizgisine yaklaştığına ilişkin sözleri. Buldan, “Keşke daha önceki dönemlerde HDP’nin yanında diğer muhalefet partileri de durabilseydi. Keşke muhalefet, ‘Bunlar haklı’ diyebilseydi, bugün Türkiye bu durumda olmayacaktı” dedi.
Pervin Buldan nasıl memnun olmasın? Bir dönemler Paris’teki Kürt konferansına katıldığı için Ahmet Türk ve arkadaşlarını ihraç eden SHP’den, Gara’da 13 vatandaşımızı katleden PKK’yı değil, Cumhurbaşkanı’nı suçlayan CHP’ye gelindi.
Belli ki Gara’dan önce ve Gara’dan sonra sözü, sadece terörle mücadele için geçerli değil. Siyaset açısından da yeni bir dönem başlıyor.
Bu süreçte Kürt sorununun çözümünde elini taşın altına koyan ve HDP’den sonra en çok Kürt seçmenin oyunu alan AK Parti’ye büyük görev düşüyor. Gara’da PKK ile mücadele ederken, Ankara’da yeni politikalar üzerinde yoğunlaşılması gerekiyor.
ERDOĞAN YENİ ANAYASA İÇİN ÖNŞARTSIZ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Cumhuriyet’in yüzüncü yılını yeni bir anayasa ile taçlandırma çağrısı yapmış, “Tercihimiz tüm siyasi partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır” demişti.
Erdoğan, yeni anayasa konusunda STK’lar dahil tüm kesimleri katkı vermeye davet etmiş, “Ne kadar değiştirirsek değiştirelim, anayasanın ruhuna derç edilen darbe ve vesayet izini silmek mümkün olmuyor” diye konuşmuştu.
Ancak gözden kaçan bir nokta vardı. Erdoğan ısrarla yeni bir anayasa yapma çağrısında bulunurken, tüm kesimleri buna katkı yapmaya davet ederken, yeni anayasa şöyle olacak ya da böyle olacak diye bir açıklamadan kaçınmıştı.
Erdoğan’ın çağrısı üzerine yeni anayasa tartışmaları yoğunlaştı. Bu arada muhalefet, parlamenter sisteme dönüşle ilgili olarak ayrı anayasa çalışması yapmamıştı ancak şubat ayında ortak bir anayasa platformu kurmak için harekete geçmişti. Erdoğan’ın yeni anayasa çıkışı ile muhalefetin kurgusu değişti.
İSTENMEYEN TARTIŞMALAR
Bu arada iktidar cephesinden yeni anayasa hakkında yapılan açıklamalar ise kafa karışıklığına neden oldu. Yeni anayasa çalışmaları başlamadan tartışma farklı zeminlere kaymaya başladı. Belli ki Erdoğan da tartışmanın farklı mecralara kaydığını fark etmiş olmalı ki MKYK toplantısında bu konuda bir uyarıda bulunma ihtiyacı hissetti.
ERDOĞAN’IN UYARISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MKYK toplantısında başında, yeni anayasa hedeflerinin devam ettiğini, yeni ve sivil bir anayasa için çabalarını sürdüreceklerini belirtiyor. Ama ardından bir uyarıda bulunuyor. “Bizim yeni anayasa konusunda belirlenmiş hiçbir şeyimiz yok. Biz Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasa yapması gerektiğini prensip olarak söylüyoruz. Bunu yapmak için tüm kesimlere çağrı yapıyoruz. Ancak bizim yeni anayasa için belirlenmiş bir ilkemiz, kriterimiz yok. Onun için ‘Yeni anayasada şunu yapacağız, bunu yapacağız’ demeyin. Yeni anayasayı tüm siyasi partilerin ve STK’ların katılımı ile yapacağız. O nedenle bizim belirlenmiş bir ilkemiz yok” diyor.
İKİ İLKE
Yeni anayasa konusunda istekli olan Cumhurbaşkanı, bunun geniş katılımlı yapılmasını önemsiyor. O nedenle de henüz masaya oturulmadan bir önşart koymayı doğru bulmuyor.
İKİ KIRMIZI ÇİZGİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa çalışmalarının önşartsız olarak başlaması gerektiği inancını ifade etti. Ancak bunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden vazgeçildiği anlamına gelmesi istenmiyor. Bir önemli nokta daha var. O da Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili özen. O nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Anayasa’nın ilk dört maddesi cumhur ittifakının kırmızı çizgileri arasında yer alıyor.