1- AK Parti’de görev üstlenmiş eski bakanlardan oluşmasın. Böylece AK Parti’den ayrılanların kurduğu parti yerine yeni bir parti imajı verilmek istenmişti. Ayrıca eski bakanların bagajlarının yeni partiye taşınmasına engel olmuşlardı. Sadullah Ergin ve Nihat Ergün hariç.
2- Ali Babacan’ı gölgelememek için Abdullah Gül’ün geride durması kararı alınmıştı. Böylece arka planda Abdullah Gül’ün gerçek lideri olduğu, Ali Babacan’ın ise emanetçi konumuna düştüğü bir tablo istememişlerdi.
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Karar gazetesindeki röportajını görünce aklıma bazı sorular üşüştü.
Ali Babacan’ı gölgelememek için kendini geriye çeken Abdullah Gül neden öne çıkmak istedi? Ali Babacan’ın yetersiz kaldığını düşündüğü için mi, yoksa Ali Babacan’ın tahmin ettiğinden daha fazla öne çıktığını gördüğü için mi? Ali Babacan’ı gölgelemeyeyim derken, kendisinin gölgede kaldığını mı düşündü?
Cumhurbaşkanlığı senaryolarını konuşurken AK Parti’den yetkili bir isim “Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül değil, Ali Babacan olduğunu düşünüyorum” demişti.
Abdullah Gül durup dururken konuşma ihtiyacı hissedince, yoksa bu öngörü doğru mu çıkıyor diye düşünmeden edemedim.
Abdullah Gül’ün, her derdin devası olarak sunduğu parlamenter sistemin en büyük mağduru kendisi olmuştu.
Özal’dan ve Demirel’den daha fazla oy alarak cumhurbaşkanı seçildiği halde 367 kararı ile cumhurbaşkanı olması engellenmişti.
Bakanı olarak görev yaptığı Refahyol hükümeti, parlamento içindeki ayak oyunlarıyla yıkılmak istenmişti. Koalisyon ortağı DYP bölünüp DTP kurulmuş, Refahyol’u Meclis’te deviremeyenler 28 Şubat sürecini başlatmış, seçilmiş Başbakan Erbakan’ı istifa ettirmişlerdi.
Abdullah Gül’ün Erbakan’a eşlik ettiği Genelkurmay ziyareti sırasında bir general Başbakan’a omuz atmıştı.
Parlamenter sistem döneminde Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatılmıştı. Abdullah Bey’in Kanal 7 televizyonunda başörtüsüyle ilgili bir konuşması kapatma delilleri arasında yer almış, parti yönetiminde yer alanlarla birlikte Gül’ün de mal varlığı dondurulmuştu.
Bu kadar yeter mi?
MÜMTAZ’ER FORMÜLÜ
Mümtaz’er Türköne, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin attığı bir tweet’le gündem oldu.
Bahçeli’nin tweet’inde söz ettiği Mustafa Türköne, Ankara’nın yoksul bir ilçesi olan Mamak’ta şehit edilmiş bir ülkücü. Bahçeli şehadetinin 41. yılında Mustafa Türköne’yi anarken, “Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir” demişti. Bahçeli ikinci bir tweet daha attı. Mümtaz’er Türköne’nin suçlu olup olmadığına yargının karar vereceğini, kendisinin adil ve hakkaniyetli yargılama talep ettiğini söyledi. Ama geçmişte kendisine eleştirilerde bulunduğunu hatırlattığı Mümtaz’er Türköne hakkında sıcak ifadeler kullanmayı sürdürdü. Büyüklük bunu gerektirir. Geçmişe dönüp eski defterleri açmak küçüklere yakışır ama büyük insanlar buna tenezzül etmez.
TAHLİYE FORMÜLÜ
Mümtaz’er Türköne’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretten aldığı hapis cezası da var. Ama asıl büyüklük izzetinefsine zor gelen birisinin adalet hakkını savunabilmektir.
Mümtaz’er Türköne için bir formülden söz ediliyor. Türköne, FETÖ üyeliğinden 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Zaman gazetesindeki bazı yazıları delil olarak görülen Türköne, yaklaşık 4.5 yıldır hapiste. Dosyası temyiz aşamasında olan Türköne için şöyle bir formül konuşuluyor. Türköne’nin terör örgütü üyeliğinden değil, terör örgütü üyesi olmadığı halde onu meşru göstermek, teşvik etmek ve propagandasını yapmak suçundan dolayı cezalandırılması gerektiği savunuluyor. Mümtaz’er Türköne dosyasını inceleyen savcı da yerel mahkemede o yönde değerlendirme yapmış. Mümtaz’er Türköne, Terörle Mücadele Yasası’nın 7. maddesinin birinci fıkrasına ve TCK’nın 314. maddesine göre 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. O nedenle bir süre daha hapis yatması gerekiyor. Ancak temyizde bozulur da 7. maddenin ikinci fıkrasındaki terör propagandası yapmaktan ceza alırsa, yattığı hapis cezaları dikkate alınarak cezaevinden çıkma imkânı doğacak. İki ceza arasında bir fıkra var ama biri hapiste tutuyor, diğeri tahliye ediyor. Dileğim, Mümtaz’erTürköne’nin bir önce özgürlüğüne kavuşması...
ÇOKLU BARO TEKLİFİ MECLİS’E SUNULUYOR
ÇOKLU baro kurulmasına imkân veren teklif, bugün AK Parti ve MHP milletvekillerinin ortak imzasıyla Meclis Başkanlığı’na verilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Daha demokratik bir baro yapısında kararlıyız” dedi.
Teklife göre;
1- 5 binin üzerinde üyesi bulunan barolarda 2 bin üye ile yeni baro kurulabilecek.
2- Her baroya 2 delegenin verildiği sistem değiştirilecek. Her baroya 3 delege verilecek. Başkanlar doğal delege olacak.
3- Seçimlerde nispi temsil sistemine geçilmeyecek, çarşaf liste uygulaması devam edecek.
4- 300 üyeye bir delegenin verildiği sistem değişecek. 5 bin üyeye bir delege verilecek.
AK Parti ve MHP kararlı. Teklifin Meclis tatile girmeden önce çıkarılması hedefleniyor. Çoklu baro sistemine karşı çıkan İstanbul Barosu öncülüğündeki barolar da çıkarmamakta kararlı. Çoklu baro teklifinin Meclis’e sunulduğu saatlerde, İstanbul Barosu çoklu baro düzenlemesine karşı Çağlayan Adliyesi’nin önünde miting düzenleyecek.
Bakalım kimin dediği olacak...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir SELVİ
Abdullah Gül neden konuştu?
1- AK Parti’de görev üstlenmiş eski bakanlardan oluşmasın. Böylece AK Parti’den ayrılanların kurduğu parti yerine yeni bir parti imajı verilmek istenmişti. Ayrıca eski bakanların bagajlarının yeni partiye taşınmasına engel olmuşlardı. Sadullah Ergin ve Nihat Ergün hariç.
2- Ali Babacan’ı gölgelememek için Abdullah Gül’ün geride durması kararı alınmıştı. Böylece arka planda Abdullah Gül’ün gerçek lideri olduğu, Ali Babacan’ın ise emanetçi konumuna düştüğü bir tablo istememişlerdi.
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Karar gazetesindeki röportajını görünce aklıma bazı sorular üşüştü.
Ali Babacan’ı gölgelememek için kendini geriye çeken Abdullah Gül neden öne çıkmak istedi? Ali Babacan’ın yetersiz kaldığını düşündüğü için mi, yoksa Ali Babacan’ın tahmin ettiğinden daha fazla öne çıktığını gördüğü için mi?
Ali Babacan’ı gölgelemeyeyim derken, kendisinin gölgede kaldığını mı düşündü?
Cumhurbaşkanlığı senaryolarını konuşurken AK Parti’den yetkili bir isim “Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül değil, Ali Babacan olduğunu düşünüyorum” demişti.
Abdullah Gül durup dururken konuşma ihtiyacı hissedince, yoksa bu öngörü doğru mu çıkıyor diye düşünmeden edemedim.
Abdullah Gül’ün, her derdin devası olarak sunduğu parlamenter sistemin en büyük mağduru kendisi olmuştu.
Özal’dan ve Demirel’den daha fazla oy alarak cumhurbaşkanı seçildiği halde 367 kararı ile cumhurbaşkanı olması engellenmişti.
Bakanı olarak görev yaptığı Refahyol hükümeti, parlamento içindeki ayak oyunlarıyla yıkılmak istenmişti. Koalisyon ortağı DYP bölünüp DTP kurulmuş, Refahyol’u Meclis’te deviremeyenler 28 Şubat sürecini başlatmış, seçilmiş Başbakan Erbakan’ı istifa ettirmişlerdi.
Abdullah Gül’ün Erbakan’a eşlik ettiği Genelkurmay ziyareti sırasında bir general Başbakan’a omuz atmıştı.
Parlamenter sistem döneminde Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatılmıştı. Abdullah Bey’in Kanal 7 televizyonunda başörtüsüyle ilgili bir konuşması kapatma delilleri arasında yer almış, parti yönetiminde yer alanlarla birlikte Gül’ün de mal varlığı dondurulmuştu.
Bu kadar yeter mi?
MÜMTAZ’ER FORMÜLÜ
Mümtaz’er Türköne, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin attığı bir tweet’le gündem oldu.
Bahçeli’nin tweet’inde söz ettiği Mustafa Türköne, Ankara’nın yoksul bir ilçesi olan Mamak’ta şehit edilmiş bir ülkücü. Bahçeli şehadetinin 41. yılında Mustafa Türköne’yi anarken, “Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir” demişti. Bahçeli ikinci bir tweet daha attı. Mümtaz’er Türköne’nin suçlu olup olmadığına yargının karar vereceğini, kendisinin adil ve hakkaniyetli yargılama talep ettiğini söyledi. Ama geçmişte kendisine eleştirilerde bulunduğunu hatırlattığı Mümtaz’er Türköne hakkında sıcak ifadeler kullanmayı sürdürdü. Büyüklük bunu gerektirir. Geçmişe dönüp eski defterleri açmak küçüklere yakışır ama büyük insanlar buna tenezzül etmez.
TAHLİYE FORMÜLÜ
Mümtaz’er Türköne’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretten aldığı hapis cezası da var. Ama asıl büyüklük izzetinefsine zor gelen birisinin adalet hakkını savunabilmektir.
Mümtaz’er Türköne için bir formülden söz ediliyor. Türköne, FETÖ üyeliğinden 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Zaman gazetesindeki bazı yazıları delil olarak görülen Türköne, yaklaşık 4.5 yıldır hapiste. Dosyası temyiz aşamasında olan Türköne için şöyle bir formül konuşuluyor. Türköne’nin terör örgütü üyeliğinden değil, terör örgütü üyesi olmadığı halde onu meşru göstermek, teşvik etmek ve propagandasını yapmak suçundan dolayı cezalandırılması gerektiği savunuluyor. Mümtaz’er Türköne dosyasını inceleyen savcı da yerel mahkemede o yönde değerlendirme yapmış. Mümtaz’er Türköne, Terörle Mücadele Yasası’nın 7. maddesinin birinci fıkrasına ve TCK’nın 314. maddesine göre 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. O nedenle bir süre daha hapis yatması gerekiyor. Ancak temyizde bozulur da 7. maddenin ikinci fıkrasındaki terör propagandası yapmaktan ceza alırsa, yattığı hapis cezaları dikkate alınarak cezaevinden çıkma imkânı doğacak. İki ceza arasında bir fıkra var ama biri hapiste tutuyor, diğeri tahliye ediyor. Dileğim, Mümtaz’er Türköne’nin bir önce özgürlüğüne kavuşması...
ÇOKLU BARO TEKLİFİ MECLİS’E SUNULUYOR
ÇOKLU baro kurulmasına imkân veren teklif, bugün AK Parti ve MHP milletvekillerinin ortak imzasıyla Meclis Başkanlığı’na verilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Daha demokratik bir baro yapısında kararlıyız” dedi.
Teklife göre;
1- 5 binin üzerinde üyesi bulunan barolarda 2 bin üye ile yeni baro kurulabilecek.
2- Her baroya 2 delegenin verildiği sistem değiştirilecek. Her baroya 3 delege verilecek. Başkanlar doğal delege olacak.
3- Seçimlerde nispi temsil sistemine geçilmeyecek, çarşaf liste uygulaması devam edecek.
4- 300 üyeye bir delegenin verildiği sistem değişecek. 5 bin üyeye bir delege verilecek.
AK Parti ve MHP kararlı. Teklifin Meclis tatile girmeden önce çıkarılması hedefleniyor. Çoklu baro sistemine karşı çıkan İstanbul Barosu öncülüğündeki barolar da çıkarmamakta kararlı. Çoklu baro teklifinin Meclis’e sunulduğu saatlerde, İstanbul Barosu çoklu baro düzenlemesine karşı Çağlayan Adliyesi’nin önünde miting düzenleyecek.
Bakalım kimin dediği olacak...