CHP’li Enis Berberoğlu ve HDP’li Leyla Güven ile Musa Farisoğulları’nın milletvekilliği düşürüldü ama tartışması bitmedi.
HDP farklı illerden Ankara’ya yürüme kararı alırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Başkanı Şentop’u hedef aldı. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, Meclis Başkanı Şentop’la sarayda görüştü ve milletvekillerinin düşürülmesi talimatını verdi” dedi. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri üzerine Meclis Başkanı Mustafa Şentop’la görüştüm. Kılıçdaroğlu’na tepkiliydi. “Talimatla iş yapmaya alışkın olanlar başkalarını da kendileri gibi sanır, başkalarını bu şekilde itham eder. Hangi gerekçeyle olursa olsun, ‘Anayasa ve İçtüzük hükümleri uygulanmamalıdır’ diyenleri ciddiye almak mümkün değildir” dedi.
Üç milletvekilinin milletvekilliklerinin düşürülmesi konusunda yürütülen tartışmalardan biri de durumun dönem sonuna bırakılmasıyla ilgili. Şentop’a bunu da sordum. İlk yanıtı, “Bu bilgi temelsiz ve şimdiye kadarki uygulamalarla bağdaşmamaktadır” oldu. “Neden” diye sordum. “Altını çizerek belirtiyorum: Bazılarının iddia ettiği gibi dönem sonuna bırakılmış tek bir kesin hüküm yoktur. Bir işleyişte teamülden söz edebilmek için birden fazla uygulama gerekir. Oysa bu konuda tek bir örnek bile yoktur” diye karşılık verdi.
BİREYSEL BAŞVURU BEKLENEMEZ MİYDİ?
Bir de Enis Berberoğlu’nun, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru var. Bu infazı kesmez mi, bireysel başvurunun sonucu beklenemez miydi?
Şentop bu konuyu hukukçulara inceletmiş. Ama ben yine de sordum. “Bireysel başvurunun Anayasa’nın 84. maddesinin ikinci fıkrası ve Meclis İç Tüzüğü’nün 136. Maddesinin ikinci fıkrası hükümleri karşısında *bireysel başvuru kesin hükme engel değil; TBMM bireysel başvurunun sonuçlanması için kesin hükmü bekletemez, kanaatine varıldı” dedi.
CHP’nin gündeme getirdiği bir konu var. O da Anayasa’nın 83.maddesine göre Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi için dönem sonunun beklenmesi iddiası. Meclis Başkanı Şentop’a sordum.
“Anayasanın 83. maddesinden söz edenlerin maddeyi iyi okuyup doğru anlamadıklarını görüyorum” diye karşılık verdi. Bunun üzerine, anlaşılmayan nokta nedir? diye sordum. Meclis Başkanı şu karşılığı verdi, “Sanırım 83.Maddenin 4’ncü fıkrasını kastediyorlar. İlgili fıkrada,“Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır” deniliyor. Bu hükümle, milletvekilliğinin düşürülmesi arasında bir alaka yok. Orada değiliz. O konu geçmiş, o tartışma tüketilmiş. Yargıtay kararını verirken, bu hükümle alakalı tartışmalar yapmış ve sonunda bir karar vermiş. Karar kesinleşmiş. TBMM Başkanlığı kesinleşmiş yargı kararlarını tartışamaz; doğru karar yanlış karar diye ayıramaz; beğendiği kararları uygulayıp beğenmediği kararları bir kenara koyamaz. TBMM Başkanlığı “kesin hüküm” var mı yok mu, ona bakar. Ortada kesin hüküm vardır; onun gereği Anayasa 84/2’ye göre yerine getirilmiştir.”
KILIÇDAROĞLU’NA MEYDAN OKUDU
CHP milletvekili Enis Berberoğlu söz konusu olunca Şentop, Kılıçdaroğlu’na “Gelsin, dosyaya basının huzurunda birlikte bakalım” diye çağrı yaptı. Kılıçdaroğlu ne yanıt verir, orasını bilemiyorum ama Şentop, “Enis Berberoğlu hakkındaki kesin hükmün TBMM’ye geliş tarihi ise daha eskidir. Sayın Berberoğlu’nun dosyasındaki evrakı da tek tek biliyorum. ‘Milletvekillerinin dosyasına girdi’ denilen uzman görüşü veya bir mütalaa yok. İddia sahibi iddiasına güveniyorsa gelsin, dosyaya basının huzurunda bakalım. O uzman görüşünü bulsun ve göstersin. Aksi halde yalan söylemiş olacaktır” diye meydan okudu.
ERDOĞAN’IN AYASOFYA STRATEJİSİ
CUmhurbaşkanı Erdoğan, dün gece TRT’deki söyleşide Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması konusunda çok önemli açıklamalar yaptı. Onları paylaşacağım.
İstanbul’un fethinin 567’nci yıldönümü nedeniyle Ayasofya’da Fetih suresinin okutulmasına milletimizin gösterdiği yoğun ilgi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuyu tekrar değerlendirmesine yol açtı.
İkincisi ise Yunanistan’ın, Ayasofya konusundaki küstahça yaklaşımı Türkiye’yi rahatsız etti. Hem de öyle böyle değil. Erdoğan, TRT’deki programda Yunanistan’a, “‘Sakın ha Ayasofya’yla ilgili orayı camiye çevirmeyin’ Türkiye’yi siz mi idare edeceksiniz, biz mi?” diye tepki gösterdi.
Yunanistan, Ayasofya konusunda ne kadar bastırırsa, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması sürecini hızlandırmış olur. Benden uyarması.
YOL HARİTASI
Bir anlamda Ayasofya stratejinin parametrelerini verdi.
İki ayaklı bir çalışma yürütülüyor.
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla hukukçulardan oluşan bir grup çalışıyor. Arşivler açıldı, Ayasofya’nın 24 Kasım 1934 tarihli kararname ile müzeye dönüştürülme sürecini inceliyor.
2- Danıştay 10.Dairesi 2 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya’yla ilgili başvuruyu görüşecek. Çok değerli hukukçulardan oluşan 10.dairenin tarihi öneme haiz bir karar vermesini bekliyorum. Danıştay’ın Kariye camiye ilişkin verdiği karar Ayasofya sürecine de ışık tutuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’a işaret etti:
“Türkiye’nin kurumları var. Böyle bir adım atılacaksa bunun yetki sahipleri bellidir. Parlamentosu var,bunun Danıştay’ı var. Dolayısıyla buralar kararını verir. Bu karar verildikten sonra da icra makamı gerekli olan adımı atar. Bunu için de sizden izin almaya,müsaade almaya asla tevessül etmez. Bugün Sayın Bahçeli açıklama yaptı. Bu şeyi gösterir,bu ülkenin dinamiklerinde tutuşan, yanan bir şey var. Şu anda biz hukuk devleti olarak Danıştay’ın vereceği kararı bekliyoruz. Danıştay kararını verir, Danıştay kararını verdikten sonra da atılması gereken adım neyse bu adımlar da ona göre atılır” dedi.
Erdoğan’ın bu sözleri ile yol haritası belli oldu. Önce Danıştay kararını verecek ardından, Erdoğan, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması için gereken adımı atacak. Ayasofya açısından tarihi bir süreç başlıyor.
BARAJ DÜŞÜYOR, İTTİFAKLAR ENGELLENİYOR MU?
AK Parti ve MHP yöneticileri cuma günü bir araya geldiler. Siyasi Partiler ve Seçim Yasası konusunda iki partinin önce ayrı ayrı çalışması, sonra heyetlerin ortak çalışma yapması kararı alındı. AK Parti’deki heyetin başkanlığını Hayati Yazıcı üstlendi. Grup başkanvekilleri Bülent Turan ve Özlem Zengin ile hukukçu milletvekillerinden oluşan bir heyet kurulacak. MHP’de ise grup başkanvekilleri Erkan Akcay ile Levent Bülbül ilgileniyor. Partiler ittifak yaptığında seçim barajı ile ittifak yapmadan seçime giren partiler için seçim barajının ayrı olması hatta barajın sıfıra çekilmesi, Türkiye milletvekilliğinin tartışılması, daraltılmış seçim bölgesi gibi seçenekler üzerinde duruluyor. Ama henüz karar alınacak bir seviyeye gelmiş değil. Muhtemelen ekim ayından sonraya kalacak.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir SELVİ
Şentop’tan Kılıçdaroğlu’na sert karşılık
CHP’li Enis Berberoğlu ve HDP’li Leyla Güven ile Musa Farisoğulları’nın milletvekilliği düşürüldü ama tartışması bitmedi.
HDP farklı illerden Ankara’ya yürüme kararı alırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Başkanı Şentop’u hedef aldı. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, Meclis Başkanı Şentop’la sarayda görüştü ve milletvekillerinin düşürülmesi talimatını verdi” dedi. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri üzerine Meclis Başkanı Mustafa Şentop’la görüştüm. Kılıçdaroğlu’na tepkiliydi. “Talimatla iş yapmaya alışkın olanlar başkalarını da kendileri gibi sanır, başkalarını bu şekilde itham eder. Hangi gerekçeyle olursa olsun, ‘Anayasa ve İçtüzük hükümleri uygulanmamalıdır’ diyenleri ciddiye almak mümkün değildir” dedi.
Üç milletvekilinin milletvekilliklerinin düşürülmesi konusunda yürütülen tartışmalardan biri de durumun dönem sonuna bırakılmasıyla ilgili. Şentop’a bunu da sordum. İlk yanıtı, “Bu bilgi temelsiz ve şimdiye kadarki uygulamalarla bağdaşmamaktadır” oldu. “Neden” diye sordum. “Altını çizerek belirtiyorum: Bazılarının iddia ettiği gibi dönem sonuna bırakılmış tek bir kesin hüküm yoktur. Bir işleyişte teamülden söz edebilmek için birden fazla uygulama gerekir. Oysa bu konuda tek bir örnek bile yoktur” diye karşılık verdi.
BİREYSEL BAŞVURU BEKLENEMEZ MİYDİ?
Bir de Enis Berberoğlu’nun, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru var. Bu infazı kesmez mi, bireysel başvurunun sonucu beklenemez miydi?
Şentop bu konuyu hukukçulara inceletmiş. Ama ben yine de sordum. “Bireysel başvurunun Anayasa’nın 84. maddesinin ikinci fıkrası ve Meclis İç Tüzüğü’nün 136. Maddesinin ikinci fıkrası hükümleri karşısında *bireysel başvuru kesin hükme engel değil; TBMM bireysel başvurunun sonuçlanması için kesin hükmü bekletemez, kanaatine varıldı” dedi.
BERBEROĞLU’NUN DOKUNULMAZLIĞI YENİDEN KALDIRILMALI MIYDI?
CHP’nin gündeme getirdiği bir konu var. O da Anayasa’nın 83.maddesine göre Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi için dönem sonunun beklenmesi iddiası. Meclis Başkanı Şentop’a sordum.
“Anayasanın 83. maddesinden söz edenlerin maddeyi iyi okuyup doğru anlamadıklarını görüyorum” diye karşılık verdi. Bunun üzerine, anlaşılmayan nokta nedir? diye sordum. Meclis Başkanı şu karşılığı verdi, “Sanırım 83.Maddenin 4’ncü fıkrasını kastediyorlar. İlgili fıkrada,“Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır” deniliyor. Bu hükümle, milletvekilliğinin düşürülmesi arasında bir alaka yok. Orada değiliz. O konu geçmiş, o tartışma tüketilmiş. Yargıtay kararını verirken, bu hükümle alakalı tartışmalar yapmış ve sonunda bir karar vermiş. Karar kesinleşmiş. TBMM Başkanlığı kesinleşmiş yargı kararlarını tartışamaz; doğru karar yanlış karar diye ayıramaz; beğendiği kararları uygulayıp beğenmediği kararları bir kenara koyamaz. TBMM Başkanlığı “kesin hüküm” var mı yok mu, ona bakar. Ortada kesin hüküm vardır; onun gereği Anayasa 84/2’ye göre yerine getirilmiştir.”
KILIÇDAROĞLU’NA MEYDAN OKUDU
CHP milletvekili Enis Berberoğlu söz konusu olunca Şentop, Kılıçdaroğlu’na “Gelsin, dosyaya basının huzurunda birlikte bakalım” diye çağrı yaptı. Kılıçdaroğlu ne yanıt verir, orasını bilemiyorum ama Şentop, “Enis Berberoğlu hakkındaki kesin hükmün TBMM’ye geliş tarihi ise daha eskidir. Sayın Berberoğlu’nun dosyasındaki evrakı da tek tek biliyorum. ‘Milletvekillerinin dosyasına girdi’ denilen uzman görüşü veya bir mütalaa yok. İddia sahibi iddiasına güveniyorsa gelsin, dosyaya basının huzurunda bakalım. O uzman görüşünü bulsun ve göstersin. Aksi halde yalan söylemiş olacaktır” diye meydan okudu.
ERDOĞAN’IN AYASOFYA STRATEJİSİ
CUmhurbaşkanı Erdoğan, dün gece TRT’deki söyleşide Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması konusunda çok önemli açıklamalar yaptı. Onları paylaşacağım.
İstanbul’un fethinin 567’nci yıldönümü nedeniyle Ayasofya’da Fetih suresinin okutulmasına milletimizin gösterdiği yoğun ilgi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuyu tekrar değerlendirmesine yol açtı.
İkincisi ise Yunanistan’ın, Ayasofya konusundaki küstahça yaklaşımı Türkiye’yi rahatsız etti. Hem de öyle böyle değil. Erdoğan, TRT’deki programda Yunanistan’a, “‘Sakın ha Ayasofya’yla ilgili orayı camiye çevirmeyin’ Türkiye’yi siz mi idare edeceksiniz, biz mi?” diye tepki gösterdi.
Yunanistan, Ayasofya konusunda ne kadar bastırırsa, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması sürecini hızlandırmış olur. Benden uyarması.
YOL HARİTASI
Bir anlamda Ayasofya stratejinin parametrelerini verdi.
İki ayaklı bir çalışma yürütülüyor.
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla hukukçulardan oluşan bir grup çalışıyor. Arşivler açıldı, Ayasofya’nın 24 Kasım 1934 tarihli kararname ile müzeye dönüştürülme sürecini inceliyor.
2- Danıştay 10.Dairesi 2 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya’yla ilgili başvuruyu görüşecek. Çok değerli hukukçulardan oluşan 10.dairenin tarihi öneme haiz bir karar vermesini bekliyorum. Danıştay’ın Kariye camiye ilişkin verdiği karar Ayasofya sürecine de ışık tutuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’a işaret etti:
“Türkiye’nin kurumları var. Böyle bir adım atılacaksa bunun yetki sahipleri bellidir. Parlamentosu var,bunun Danıştay’ı var. Dolayısıyla buralar kararını verir. Bu karar verildikten sonra da icra makamı gerekli olan adımı atar. Bunu için de sizden izin almaya,müsaade almaya asla tevessül etmez. Bugün Sayın Bahçeli açıklama yaptı. Bu şeyi gösterir,bu ülkenin dinamiklerinde tutuşan, yanan bir şey var. Şu anda biz hukuk devleti olarak Danıştay’ın vereceği kararı bekliyoruz. Danıştay kararını verir, Danıştay kararını verdikten sonra da atılması gereken adım neyse bu adımlar da ona göre atılır” dedi.
Erdoğan’ın bu sözleri ile yol haritası belli oldu. Önce Danıştay kararını verecek ardından, Erdoğan, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması için gereken adımı atacak. Ayasofya açısından tarihi bir süreç başlıyor.
BARAJ DÜŞÜYOR, İTTİFAKLAR ENGELLENİYOR MU?
AK Parti ve MHP yöneticileri cuma günü bir araya geldiler. Siyasi Partiler ve Seçim Yasası konusunda iki partinin önce ayrı ayrı çalışması, sonra heyetlerin ortak çalışma yapması kararı alındı. AK Parti’deki heyetin başkanlığını Hayati Yazıcı üstlendi. Grup başkanvekilleri Bülent Turan ve Özlem Zengin ile hukukçu milletvekillerinden oluşan bir heyet kurulacak. MHP’de ise grup başkanvekilleri Erkan Akcay ile Levent Bülbül ilgileniyor. Partiler ittifak yaptığında seçim barajı ile ittifak yapmadan seçime giren partiler için seçim barajının ayrı olması hatta barajın sıfıra çekilmesi, Türkiye milletvekilliğinin tartışılması, daraltılmış seçim bölgesi gibi seçenekler üzerinde duruluyor. Ama henüz karar alınacak bir seviyeye gelmiş değil. Muhtemelen ekim ayından sonraya kalacak.