Fransız Guyanası’nda uydu fırlatma törenini izlemiştim. Geriye sayım başladığında önce saatler, sonra dakikalar ve nihayet saniyeler sayılıyordu. Dün bir kez daha aynı duyguyu yaşadım. 120 saatin dolmasını saat saat, dakika dakika takip ettik. Erdoğan-Putin görüşmesini ise an be an yaşadık.
İki liderin görüşmesinden adı “Soçi Mutabakat Muhtırası” olan ama aslında Suriye’de yeni dönemin temellerinin atıldığı bir sonuç çıktı. ABD ile varılan 120 saatlik anlaşmadan sonra Rusya ile de YPG’lilerin 30 kilometre derinliğin altına çekileceği 150 saatlik bir süre başlayacak. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na denk gelen bu sürenin sonunda sınırımızda Türk ve Rus ortak devriyesi başlayacak.
Şimdiye kadar birçok krizi birlikte yöneten Erdoğan ile Putin, bir anlamda “Yeni Suriye” sürecini de başlatmış oldular. 8 yıl iç savaş yaşayan Suriye’de tarihi bir sürece giriliyor. Bir anlamda normalleşmenin ayak sesleri duyuluyor. Bu süreçte belli ki Türkiye ile Rusya işbirliği içinde olacak. Putin’in açıklamalarından, Esad’ın gölgesinin ve Kürtlerin ruhunun o salonda dolaştığı sonucu çıkardım. Çünkü Putin, Kürtlere özel bir vurgu yaptı. “Suriye hükümeti ile Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler arasında geniş kapsamlı bir diyaloğun başlaması gerekir” dedi. Bu da gösteriyor ki, Putin, bundan sonra Kürt kartını güçlü bir şekilde kullanacak. Buradaki asıl sorun, Kürt denilince kimi muhatap alacağı olacak. PKK-YPG’yi alırsa tehlikeli olur.
İkinci bir nokta ise beklendiği gibi Putin, Suriye rejimi ile Türkiye’yi yakınlaştırmaya yönelik çabasını sürdürdü. “Bölgede barış ve istikrarı Türkler ve Suriyeliler birlikte sağlayacak” dedi.
Erdoğan ise varılan anlaşmadan duyduğu memnuniyeti, “Tarihi bir mutabakata imza attık” sözleriyle ortaya koydu. “Putin’le vardığımız mutabakatın Suriye’de yeni bir dönemi başlatacağına inanıyorum” diye konuştu. Belli ki iki lider bundan sonra da Suriye’nin kaderini etkileyecek kararlara imza atmaya devam edecekler.
TARİH SAATLERE SIKIŞTI
Akordion gibi tarihin sıkıştığı bazı dönemler oluyor. 8 yıl süren iç savaş ve Suriye sınırında kurulmak istenen terör koridoru açısından 1 haftalık süreyi öyle görüyorum. Dün ise tarih adeta saatlere sıkışmış vaziyetteydi. Erdoğan, 17 Ekim’de ABD ile 120 saatlik geri çekilme sürecini başlatıp, sınırımızda terör devleti kurma projesini akamete uğrattı. 5 yıl demiyorum tam 5 gün sonra ise Putin’le yaptığı anlaşma ile bu kazanıma yeni halkalar eklemeyi başardı. Erdoğan’ın, Barış Pınarı harekâtını başlatarak aslında yeni Suriye sürecinin düğmesine bastığı bugün daha iyi anlaşılıyor.
Mutabakat muhtırası ile Barış Pınarı harekâtında kontrol altına aldığımız Rasul Ayn ile Tel Abyad’ı içine alan 32 km derinliğindeki bölgenin statüsü Türkiye lehine kayda geçirilmiş oldu. Türkiye kazanımını tahkim etti.
İkinci önemli nokta ise bugün saat 12’de başlamak üzere 150 saat içinde YPG’nin sınırımızdan 30 kilometre derinliğe çekilmesi kararı alındı. Böylece Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar olan hat 30 kilometre derinlikte PKK-YPG’den temizlenmiş olacak. Bu süre tamamlandıktan sonra ise Türkiye ile Rusya 10 kilometre derinlikte ortak devriyeye çıkacak. Mutabakat muhtırasında kafaları karıştıran Kamışlı ayrıntısı vardı. Belli ki Rusya’nın talebiyle Kamışlı konusunda özel bir durum oluşmuş. Ancak İletişim Başkanlığı tarafından daha sonra geçilen mesajla bu konudaki karışıklık giderilmiş oldu. 10 kilometrelik hattaki Türk-Rus ortak devriyesinin Kamışlı’nın üstünden Irak’a kadar olan hattı kapsadığı belirtildi.
Türkiye açısından kritik bir nokta da Münbiç konusuydu. Hatta ABD ile yaşadığımız sürtüşme Münbiç’teki YPG varlığı nedeniyle başlamıştı. 150 saatin sonunda YPG’liler, Tel Rıfat ve Münbiç’ten de çekilecekler.
UYGULAMA ÖNEMLİ
Türkiye ile Rusya arasında varılan mutabakatın başarısını elbette ki uygulama gösterecek. Alınan bu kararların uygulanmasını denetlemek için iki ülke tarafından müşterek bir denetim mekanizmasının kurulması önemli. Çünkü Rus uçağının düşürülmesinden sonra iki ülke genelkurmayı arasında bir kırmızı hat kurulmuştu. O günlerden çok iyi biliyorum, böylece birçok krizin önüne geçilmiş ve karşılıklı güven oluşmuştu.
Erdoğan-Putin görüşmesini izlerken bir yandan da Suriye’deki geri çekilme sürecini takip ediyorduk. 120 saat doldu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan bilgi aldıktan sonra Soçi yolunda, “Tam manasıyla verilen sözler yerine getirilmiş değil. Neticeleri alacağız,almamız gereken adımları atacağız. Taviz verirsek, terör örgütünün önünü açmış oluruz” açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın sıcağı sıcağına yaptığı değerlendirme aynı zamanda ABD’ye yönelik bir uyarıydı. 120 saat doldu ama belli ki nefes nefese takip edeceğimiz süre tamamlanmadı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir SELVİ
Suriye’de nasıl bir süreç başladı?
Fransız Guyanası’nda uydu fırlatma törenini izlemiştim. Geriye sayım başladığında önce saatler, sonra dakikalar ve nihayet saniyeler sayılıyordu. Dün bir kez daha aynı duyguyu yaşadım. 120 saatin dolmasını saat saat, dakika dakika takip ettik. Erdoğan-Putin görüşmesini ise an be an yaşadık.
İki liderin görüşmesinden adı “Soçi Mutabakat Muhtırası” olan ama aslında Suriye’de yeni dönemin temellerinin atıldığı bir sonuç çıktı. ABD ile varılan 120 saatlik anlaşmadan sonra Rusya ile de YPG’lilerin 30 kilometre derinliğin altına çekileceği 150 saatlik bir süre başlayacak. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na denk gelen bu sürenin sonunda sınırımızda Türk ve Rus ortak devriyesi başlayacak.
Şimdiye kadar birçok krizi birlikte yöneten Erdoğan ile Putin, bir anlamda “Yeni Suriye” sürecini de başlatmış oldular. 8 yıl iç savaş yaşayan Suriye’de tarihi bir sürece giriliyor. Bir anlamda normalleşmenin ayak sesleri duyuluyor. Bu süreçte belli ki Türkiye ile Rusya işbirliği içinde olacak. Putin’in açıklamalarından, Esad’ın gölgesinin ve Kürtlerin ruhunun o salonda dolaştığı sonucu çıkardım. Çünkü Putin, Kürtlere özel bir vurgu yaptı. “Suriye hükümeti ile Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler arasında geniş kapsamlı bir diyaloğun başlaması gerekir” dedi. Bu da gösteriyor ki, Putin, bundan sonra Kürt kartını güçlü bir şekilde kullanacak. Buradaki asıl sorun, Kürt denilince kimi muhatap alacağı olacak. PKK-YPG’yi alırsa tehlikeli olur.
İkinci bir nokta ise beklendiği gibi Putin, Suriye rejimi ile Türkiye’yi yakınlaştırmaya yönelik çabasını sürdürdü. “Bölgede barış ve istikrarı Türkler ve Suriyeliler birlikte sağlayacak” dedi.
Erdoğan ise varılan anlaşmadan duyduğu memnuniyeti, “Tarihi bir mutabakata imza attık” sözleriyle ortaya koydu. “Putin’le vardığımız mutabakatın Suriye’de yeni bir dönemi başlatacağına inanıyorum” diye konuştu. Belli ki iki lider bundan sonra da Suriye’nin kaderini etkileyecek kararlara imza atmaya devam edecekler.
TARİH SAATLERE SIKIŞTI
Akordion gibi tarihin sıkıştığı bazı dönemler oluyor. 8 yıl süren iç savaş ve Suriye sınırında kurulmak istenen terör koridoru açısından 1 haftalık süreyi öyle görüyorum. Dün ise tarih adeta saatlere sıkışmış vaziyetteydi. Erdoğan, 17 Ekim’de ABD ile 120 saatlik geri çekilme sürecini başlatıp, sınırımızda terör devleti kurma projesini akamete uğrattı. 5 yıl demiyorum tam 5 gün sonra ise Putin’le yaptığı anlaşma ile bu kazanıma yeni halkalar eklemeyi başardı. Erdoğan’ın, Barış Pınarı harekâtını başlatarak aslında yeni Suriye sürecinin düğmesine bastığı bugün daha iyi anlaşılıyor.
Mutabakat muhtırası ile Barış Pınarı harekâtında kontrol altına aldığımız Rasul Ayn ile Tel Abyad’ı içine alan 32 km derinliğindeki bölgenin statüsü Türkiye lehine kayda geçirilmiş oldu. Türkiye kazanımını tahkim etti.
İkinci önemli nokta ise bugün saat 12’de başlamak üzere 150 saat içinde YPG’nin sınırımızdan 30 kilometre derinliğe çekilmesi kararı alındı. Böylece Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar olan hat 30 kilometre derinlikte PKK-YPG’den temizlenmiş olacak. Bu süre tamamlandıktan sonra ise Türkiye ile Rusya 10 kilometre derinlikte ortak devriyeye çıkacak. Mutabakat muhtırasında kafaları karıştıran Kamışlı ayrıntısı vardı. Belli ki Rusya’nın talebiyle Kamışlı konusunda özel bir durum oluşmuş. Ancak İletişim Başkanlığı tarafından daha sonra geçilen mesajla bu konudaki karışıklık giderilmiş oldu. 10 kilometrelik hattaki Türk-Rus ortak devriyesinin Kamışlı’nın üstünden Irak’a kadar olan hattı kapsadığı belirtildi.
Türkiye açısından kritik bir nokta da Münbiç konusuydu. Hatta ABD ile yaşadığımız sürtüşme Münbiç’teki YPG varlığı nedeniyle başlamıştı. 150 saatin sonunda YPG’liler, Tel Rıfat ve Münbiç’ten de çekilecekler.
UYGULAMA ÖNEMLİ
Türkiye ile Rusya arasında varılan mutabakatın başarısını elbette ki uygulama gösterecek. Alınan bu kararların uygulanmasını denetlemek için iki ülke tarafından müşterek bir denetim mekanizmasının kurulması önemli. Çünkü Rus uçağının düşürülmesinden sonra iki ülke genelkurmayı arasında bir kırmızı hat kurulmuştu. O günlerden çok iyi biliyorum, böylece birçok krizin önüne geçilmiş ve karşılıklı güven oluşmuştu.
Erdoğan-Putin görüşmesini izlerken bir yandan da Suriye’deki geri çekilme sürecini takip ediyorduk. 120 saat doldu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan bilgi aldıktan sonra Soçi yolunda, “Tam manasıyla verilen sözler yerine getirilmiş değil. Neticeleri alacağız,almamız gereken adımları atacağız. Taviz verirsek, terör örgütünün önünü açmış oluruz” açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın sıcağı sıcağına yaptığı değerlendirme aynı zamanda ABD’ye yönelik bir uyarıydı. 120 saat doldu ama belli ki nefes nefese takip edeceğimiz süre tamamlanmadı.