Yıl 1992 olsa gerek bir arkadaşımla birlikte Eskişehir'e gelmiştim. Merhum Molla İzettin Yıldırım'ın ikamet ettiği Tanış sokaktaki dört katlı Risale-i Nur medresesinde; zatı aliniz, Urfalı şair Atilla Maraş ve o zamanın et ve Balık Kombinası müdürü Hasan Gençdal da sohbete iştirak etmişlerdi.
Malumu olduğu üzere yeme içme bahanedir asıl olan sohbettir. Öyle güzel bir ortamda Zat-ı aliniz Risale-i nur dersini can kulağıyla dinleyip Bediüzzaman Said Nurs'inin yazdığı eserlerin muhteşem olduğunu ifade ettiniz.
Oslo görüşmeleri ile başlayan, Mit tırları, ve nihayet onbeş temmuz darbesini yapmak üzere vahşice kendi insanını bombalayan ekibin o gaddar ve mel'un yapısı gün geçtikçe Feto ile bağlantılı olarak kabul edilen darbe girişiminden sonra, bazı yazar ve çizerlerin Fetoyu yerden yere vururken ancak bunu başka bir mecraya sürükleyip ve adeta fırsat kollar gibi Said Nurs'iyidebu işin içine çekmeye çalışmak ve suçlamak gizli bir projenin parçaları olsa gerek.
Sayın Müftüoğlu ! nerede ise bir ömür boyu Said Nurs'i hakkında en ufak bir menfi söylemde bulunmamanız takdire şayan iken, Feto olayından sonra Said Nurs'iyi suçlamanız izahtan varestedir.
Sayın Atasoy Müftüoğlu! Said Nursi'nin yazdığı Zülfikar kitabının Hz. Ali (r.a.) tarafından kendisine yazdırıldığını iddia ederken kitabın hangi bölümünün ve hangi sayfasında böyle bir ifadenin yer aldığını yazmanız gerekirdi. Doğruyu bilmek herkesin en tabii hakkıdır. Bu hususta hiç bir şey belirtmeden sadece kitabın ismini vermek hakkaniyete asla uygun değildir Okuyucuyu yanıltmaktan başka..
Eğer bu gün şeriat mahkemeleri olsaydı böyle bir beyanatın ispat edilmemesi halinde mahkeme hakkınızdanasıl bir hüküm verirdi dersiniz.
Said Nurs'nin gerek sağlığında ve gerekse vefat ettikten sonra en az bin defa eserleri mahkemeye verilmiş din adamları, uzmanlar, prof.lar tarafından mahkemelere ibraz edilen bilirkişi raporlarının hiç birinde sizin iddianızı destekler bir tek cümle ye rastlanmamıştır. Eğer öyle olsaydı rejimin uygulayıcıları yeri göğü titretirlerdi. Mahkemeler bu eserleri didik didik etti ve beraat kararı verdiler. Dünyada hiçbir eser bu kadar mahkemeye sürüklenmedi ve bu kadarda tetkik edilmedi.
Malumunuz günümüzde güya İslam adına çıkmış silahlı ve gaddar bazı örgütler var. Bunlar çıktı diye haşa İslam'ı ve Hz. Muhammedi(a.s.m.) mi suçlamak gerekiyor.. Bunların yanlışını İslam'a mal etmek hangi insafın eseri olabilir?
Said Nurs'i hiç bir zaman Kur'an ve sünnetin dışında her hangi bir yola yola tevessül edilmemesini ve yazılan Risale-i Nurların Kur'anın biri tefsiri olduğunu beyan etmiştir.
Bir hakim bir dava dosyasını okumadan karar verse adaleti berbat eder. Bir avukat dosyayı okumadan mahkemeyi takip etse aldığı davanın mahvolmasına sebep olur.
Ne acı gerçektir ki günümüzün bazı aydınları tenkit ettikleri kitapları okumadan ve anlamadan o kitap hakkında bazı dedikodularla amel ediyorlar. Eğer bu hususta ciddi bir araştırmanız var ise, hangi TV kanalında olursa olsun, Said Nurs'inin kitapları üzerinde sohbet etmeye sizi davet ediyorum. İddiasını ispat eden haklı, edemeyen haksız olacaktır. Aydın olmanın gereğini sizden istemek en tabii ve vazgeçilmez hakkımızdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
Yazar Atasoy Müftüoğluna itiraz namedir
Yıl 1992 olsa gerek bir arkadaşımla birlikte Eskişehir'e gelmiştim. Merhum Molla İzettin Yıldırım'ın ikamet ettiği Tanış sokaktaki dört katlı Risale-i Nur medresesinde; zatı aliniz, Urfalı şair Atilla Maraş ve o zamanın et ve Balık Kombinası müdürü Hasan Gençdal da sohbete iştirak etmişlerdi.
Malumu olduğu üzere yeme içme bahanedir asıl olan sohbettir. Öyle güzel bir ortamda Zat-ı aliniz Risale-i nur dersini can kulağıyla dinleyip Bediüzzaman Said Nurs'inin yazdığı eserlerin muhteşem olduğunu ifade ettiniz.
Oslo görüşmeleri ile başlayan, Mit tırları, ve nihayet onbeş temmuz darbesini yapmak üzere vahşice kendi insanını bombalayan ekibin o gaddar ve mel'un yapısı gün geçtikçe Feto ile bağlantılı olarak kabul edilen darbe girişiminden sonra, bazı yazar ve çizerlerin Fetoyu yerden yere vururken ancak bunu başka bir mecraya sürükleyip ve adeta fırsat kollar gibi Said Nurs'iyidebu işin içine çekmeye çalışmak ve suçlamak gizli bir projenin parçaları olsa gerek.
Sayın Müftüoğlu ! nerede ise bir ömür boyu Said Nurs'i hakkında en ufak bir menfi söylemde bulunmamanız takdire şayan iken, Feto olayından sonra Said Nurs'iyi suçlamanız izahtan varestedir.
Sayın Atasoy Müftüoğlu! Said Nursi'nin yazdığı Zülfikar kitabının Hz. Ali (r.a.) tarafından kendisine yazdırıldığını iddia ederken kitabın hangi bölümünün ve hangi sayfasında böyle bir ifadenin yer aldığını yazmanız gerekirdi. Doğruyu bilmek herkesin en tabii hakkıdır. Bu hususta hiç bir şey belirtmeden sadece kitabın ismini vermek hakkaniyete asla uygun değildir Okuyucuyu yanıltmaktan başka..
Eğer bu gün şeriat mahkemeleri olsaydı böyle bir beyanatın ispat edilmemesi halinde mahkeme hakkınızdanasıl bir hüküm verirdi dersiniz.
Said Nurs'nin gerek sağlığında ve gerekse vefat ettikten sonra en az bin defa eserleri mahkemeye verilmiş din adamları, uzmanlar, prof.lar tarafından mahkemelere ibraz edilen bilirkişi raporlarının hiç birinde sizin iddianızı destekler bir tek cümle ye rastlanmamıştır. Eğer öyle olsaydı rejimin uygulayıcıları yeri göğü titretirlerdi. Mahkemeler bu eserleri didik didik etti ve beraat kararı verdiler. Dünyada hiçbir eser bu kadar mahkemeye sürüklenmedi ve bu kadarda tetkik edilmedi.
Malumunuz günümüzde güya İslam adına çıkmış silahlı ve gaddar bazı örgütler var. Bunlar çıktı diye haşa İslam'ı ve Hz. Muhammedi(a.s.m.) mi suçlamak gerekiyor.. Bunların yanlışını İslam'a mal etmek hangi insafın eseri olabilir?
Said Nurs'i hiç bir zaman Kur'an ve sünnetin dışında her hangi bir yola yola tevessül edilmemesini ve yazılan Risale-i Nurların Kur'anın biri tefsiri olduğunu beyan etmiştir.
Bir hakim bir dava dosyasını okumadan karar verse adaleti berbat eder. Bir avukat dosyayı okumadan mahkemeyi takip etse aldığı davanın mahvolmasına sebep olur.
Ne acı gerçektir ki günümüzün bazı aydınları tenkit ettikleri kitapları okumadan ve anlamadan o kitap hakkında bazı dedikodularla amel ediyorlar. Eğer bu hususta ciddi bir araştırmanız var ise, hangi TV kanalında olursa olsun, Said Nurs'inin kitapları üzerinde sohbet etmeye sizi davet ediyorum. İddiasını ispat eden haklı, edemeyen haksız olacaktır. Aydın olmanın gereğini sizden istemek en tabii ve vazgeçilmez hakkımızdır.