Urfalı yazar Misbah Hicri COĞRAFYA KADERDİR” DİYE BİR KİTAP yayınladı. İyi hoş Urfalı kardeşlerimiz kitap yazma hususunda ne kadar çok yayın hayatına girerse elbette buna sevinmek lazım. Çünkü cehaletin karanlıkları ancak aydınlığın altın huzmeleri ile delinir.
Misbah bey’e söyledim sen bu kitabın başlığını neden böyle yazdın? Bu söz İbniHalduna ait. Bu sözün altına onun ismi yazılmalıydı. Verdiği cevap enteresan kitapta izah etmişim. Gel de ayıkla pirincin taşını diye bir laf var. Beyefendi okuyucu içerdeki yoruma bakarak mı kitap alıyor. Bu durum okuyucunun yanılmasına sebebiyet verir , senin olmayan bir sözü neden kitabına başlık yapıyorsun dedim. Bu başlık olmasa belki bir çok insan bu kitaba ilgi duymayacak.
Aynı kitabın 78’nci sayfasında Acık öğretim Fakültesinin sosyoloji Ders kitabınn 58 nci sayfasında bir profesörün “Adıyamanın dağ köylerinde bir adamın oğlu öldüğü zaman kendi gelinini kendine eş olarak alıyor. Yani geliniyle evleniyor diye bir diye rezilane bir ifade var.
Misbah Hicri bu ibareyi kendisi bulmuş gibi yapılan çalışmalardan hiç kaynak göstermeden kendisi bulmuş gibi kitabına aktarmış. O Profesörün isimini bile yazmamış, herhalde bilseydi yazardı o kitapta yazanların hepsini töhmet altında bırakmış.
Bu konuyu daha evvel araştırmacı yazar kardeşimiz Ömer Faruk Hilmi Şafak gazetesinde dile getirmiş bilahare Ticaret ve Sanayi odası Başkanvekili Osman Baysalda l4.l2.200l de Olay gazetesine aynı konuda beyanda bulunmuştu.
Bilahare M.KemalUğuzludurumu bana bildirdi Ömer Faruk Hilmi beyden Sosyoloji kitabını aldım ve bazı arkadaşlara haber vererek 23.l2.2011 de bir basın toplantısı yaptım, bu işin peşini bırakmamak için Recep Akyol ,M. Kemal Uğuzlu, Bilal Bebe Misbah Hicri, İlhami Doğan ve Celal Çiftçiyi de davet ederek Toplantıyı acizane düzenledim. Sadece basın toplantıları ile geçiştirilecek bir husus değildi.
Bilahare sayın Reisicumhur Abdullah Gül ve YÖK Başkanına yazı yazdım. Reisicumhurluk makamı konuyla ilgileneceklerini ifade ettiler. YÖk ise verdiği cevapta bu kitapta bir yanlışlık olduğunu ve düzeltileceğine dair cevap verdi. Bunun üzerine 29 Mart Mart 2012 de tekrar bir basın toplantısı yaptım.
Bu toplantıda sayın ağabeyimiz NACİ İPEK; CELAL ÇİFTÇİ ve BİLAL BEBE vardı ve basın OTUZ YILLIK YANLIŞ DÜZELTİDE “ diyemedyamız başlık attı.Misbah Hicri ise bu çalışmaların hiç birinden bahsetmiyor ve kendisinin buluşu imiş gibi yazıyor.
Misbah Hicri Kitabının 94 cü sayfasında “insanı yoktan var eden dildir” diyor cümleyi açmaya gerek var mı. Bazen bir tek kelime insanı nereye götürür.Büdiüzzaman derki: Menfi milliyetçiler milliyeti Mab’ud ittihaz ediyor.
Aynı 61nci sayfasında İki Kürt asker Bediüzzaman Said Nursinin yanına gider Cigerhundan bahsedilirBedizzamanın onun kafir olduğunu söyler asker Ciğerhundan bir parça okur Bediüzzaman ağlamaya başlar. Ben bizzat askerlik yapan o şahısla görüştüm rahmetli Şerafettin Elçinin yanında Bediüzamanın ağladığını söylememişti. İlaveler işi nereye götürüyor. Kocaman bir yalan
Bediiüzzaman Saidi Nurs’i, Abdulkadir Badıllı gibi şahsiyetlerle pavyonda çalışmış bir Kürt kadını olan Ayşe Şan ile yan yana getirmek nasıl bir felakettir. Bediüzzaman’ın bütün hayatı İslam a hizmet için geçmiş iken onu Sadece bir Kürt kimliğiyle ön plana çıkarmanın izahı olabilir mi? Çünkü o diyor ki hedefimiz İman ,hayat ve şeriattır.
Her kes hesabını Allaha verecek Bediüzzaman derki ; Bu asırda bir günah bir kalmıyor çoğalıyor ve o günah adedi sayısınca günahı işleyene yazılır. Mesela bir televizyon da bir yalan söylesem dinleyenler adedince yalan söylemiş olurum. Bu hamur çok su götürür birkaç misal durumu ortaya koymaktadır. Bunları yazmak zorundayım. Yoksa okuyucuları doğru bilgilendirmemekle onlara karşı hürmetsizlik etmiş olurum.
Çünkü “ Hakkın hatırı alidir hiç hatıra feda edilmez”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Abdulkadir İKBAL
“COĞRAFYA KADERDİR “ kimin sözü
Urfalı yazar Misbah Hicri COĞRAFYA KADERDİR” DİYE BİR KİTAP yayınladı. İyi hoş Urfalı kardeşlerimiz kitap yazma hususunda ne kadar çok yayın hayatına girerse elbette buna sevinmek lazım. Çünkü cehaletin karanlıkları ancak aydınlığın altın huzmeleri ile delinir.
Misbah bey’e söyledim sen bu kitabın başlığını neden böyle yazdın? Bu söz İbniHalduna ait. Bu sözün altına onun ismi yazılmalıydı. Verdiği cevap enteresan kitapta izah etmişim. Gel de ayıkla pirincin taşını diye bir laf var. Beyefendi okuyucu içerdeki yoruma bakarak mı kitap alıyor. Bu durum okuyucunun yanılmasına sebebiyet verir , senin olmayan bir sözü neden kitabına başlık yapıyorsun dedim. Bu başlık olmasa belki bir çok insan bu kitaba ilgi duymayacak.
Aynı kitabın 78’nci sayfasında Acık öğretim Fakültesinin sosyoloji Ders kitabınn 58 nci sayfasında bir profesörün “Adıyamanın dağ köylerinde bir adamın oğlu öldüğü zaman kendi gelinini kendine eş olarak alıyor. Yani geliniyle evleniyor diye bir diye rezilane bir ifade var.
Misbah Hicri bu ibareyi kendisi bulmuş gibi yapılan çalışmalardan hiç kaynak göstermeden kendisi bulmuş gibi kitabına aktarmış. O Profesörün isimini bile yazmamış, herhalde bilseydi yazardı o kitapta yazanların hepsini töhmet altında bırakmış.
Bu konuyu daha evvel araştırmacı yazar kardeşimiz Ömer Faruk Hilmi Şafak gazetesinde dile getirmiş bilahare Ticaret ve Sanayi odası Başkanvekili Osman Baysalda l4.l2.200l de Olay gazetesine aynı konuda beyanda bulunmuştu.
Bilahare M.KemalUğuzludurumu bana bildirdi Ömer Faruk Hilmi beyden Sosyoloji kitabını aldım ve bazı arkadaşlara haber vererek 23.l2.2011 de bir basın toplantısı yaptım, bu işin peşini bırakmamak için Recep Akyol ,M. Kemal Uğuzlu, Bilal Bebe Misbah Hicri, İlhami Doğan ve Celal Çiftçiyi de davet ederek Toplantıyı acizane düzenledim. Sadece basın toplantıları ile geçiştirilecek bir husus değildi.
Bilahare sayın Reisicumhur Abdullah Gül ve YÖK Başkanına yazı yazdım. Reisicumhurluk makamı konuyla ilgileneceklerini ifade ettiler. YÖk ise verdiği cevapta bu kitapta bir yanlışlık olduğunu ve düzeltileceğine dair cevap verdi. Bunun üzerine 29 Mart Mart 2012 de tekrar bir basın toplantısı yaptım.
Bu toplantıda sayın ağabeyimiz NACİ İPEK; CELAL ÇİFTÇİ ve BİLAL BEBE vardı ve basın OTUZ YILLIK YANLIŞ DÜZELTİDE “ diyemedyamız başlık attı.Misbah Hicri ise bu çalışmaların hiç birinden bahsetmiyor ve kendisinin buluşu imiş gibi yazıyor.
Misbah Hicri Kitabının 94 cü sayfasında “insanı yoktan var eden dildir” diyor cümleyi açmaya gerek var mı. Bazen bir tek kelime insanı nereye götürür.Büdiüzzaman derki: Menfi milliyetçiler milliyeti Mab’ud ittihaz ediyor.
Aynı 61nci sayfasında İki Kürt asker Bediüzzaman Said Nursinin yanına gider Cigerhundan bahsedilirBedizzamanın onun kafir olduğunu söyler asker Ciğerhundan bir parça okur Bediüzzaman ağlamaya başlar. Ben bizzat askerlik yapan o şahısla görüştüm rahmetli Şerafettin Elçinin yanında Bediüzamanın ağladığını söylememişti. İlaveler işi nereye götürüyor. Kocaman bir yalan
Bediiüzzaman Saidi Nurs’i, Abdulkadir Badıllı gibi şahsiyetlerle pavyonda çalışmış bir Kürt kadını olan Ayşe Şan ile yan yana getirmek nasıl bir felakettir. Bediüzzaman’ın bütün hayatı İslam a hizmet için geçmiş iken onu Sadece bir Kürt kimliğiyle ön plana çıkarmanın izahı olabilir mi? Çünkü o diyor ki hedefimiz İman ,hayat ve şeriattır.
Her kes hesabını Allaha verecek Bediüzzaman derki ; Bu asırda bir günah bir kalmıyor çoğalıyor ve o günah adedi sayısınca günahı işleyene yazılır. Mesela bir televizyon da bir yalan söylesem dinleyenler adedince yalan söylemiş olurum. Bu hamur çok su götürür birkaç misal durumu ortaya koymaktadır. Bunları yazmak zorundayım. Yoksa okuyucuları doğru bilgilendirmemekle onlara karşı hürmetsizlik etmiş olurum.
Çünkü “ Hakkın hatırı alidir hiç hatıra feda edilmez”