12 Kasım 2016 gecesinde yazar olduğunu söyleyen Ali Akınla bir program yaptınız. Program da başta İmamı Buhari olmak üzere bir çok İslam alimini tenkit ettiniz, kitapların ismini verdiniz. Eğer bu kitaplarda söyledikleriniz yazılı ise kim itiraz edebilir.
Ancak, programın son kısımlarında Ali Akın sözü Sadi-i Nursi’ye getirip “Said-i Nursi kendisine vahiy geldiğini” söyledi. İlhamın mümkün olacağını da vurguladı. Siz de elinize bir kitap alıp sanki yerini gösterecekmişsiniz gibi bir tavır içine girdiniz. Amma kitabı elinize alıp kenara bıraktınız. Kitabı açıp kitabın ismini ve sayfa numarasını dinleyicilere söylemeniz gerekirdi.
Bizim de bu programla ilgili diyeceklerimiz vardır.
Ben de size Hodri meydan diyorum. Eğer o sözler iftira ve yalan değilse sizin televizyonunuzda Said-i
Nursi’ye ait kitapları getirelim, kitaplar üzerinden herkesin gözü önünde bir sohbet yapalım.
Said-i Nurs’i “ Ben dahi bir müfsit olabilirim siz mihenge vurmadan almayınız. Ben kendimi beğenmiyorum beni beğenenleri de beğenmiyorum. “Ben Kur’an talebesiyim her şeyi mizanı şeraitle ölçerim. Yine bir başka ifadesinde Said yoktur Said’in ehliyeti de yoktur konuşan yalnız hakikattir” diye bunun gibi birçok ifadeleri var.
Vahiy sadece peygamberlere gelir, Bazı velilere de ilham gelebilir. Bunda ne sakınca var.
Evet Said-i Nursi bir çok yerlere de ilhamdan bahsediyor. Haşa Allah bizi terk mi etmiş. Hz. Ali (r.a.) başta olmak üzere diğer sahabelerin ilhamını nereye koyacağız. Hayvanlara bile ilham gelmiyor mu? Bir balık denizin altında hangi tarafın doğu, batı,kuzey güney olduğunu nereden bilecek. Binlerce kilometre gidip yönünü kaybetmeden aynı yere geliyor. Gemiler suyun yüzünde pusulasız gidemiyor. Göç eden kuşlar ve arılarda öyle misalleri çoğaltabiliriz.
Eğer niyet yalan ve iftira olsa söylenecek söz kalmamış ve hesap Allaha kalmıştır. Çünkü: yalan bir lafzı kâfirdir. Yok eğer bir hakikati anlamak için böyle bir niyet varsa bende diyorum ki HODRİ MEYDAN kitaplarla konuşalım.
Şeytan insanın kalbine vesvese verirken, Allahın her taifeye yardım eden melekleri insana yardım etmese acaba insan ne hale gelir.
Ehli ilim ve insaf asla ispatsız konuşmaz ve meydandan kaçmaz. Bu da böyle biline.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
Mustafa İslam oğlu! hodri meydan
12 Kasım 2016 gecesinde yazar olduğunu söyleyen Ali Akınla bir program yaptınız. Program da başta İmamı Buhari olmak üzere bir çok İslam alimini tenkit ettiniz, kitapların ismini verdiniz. Eğer bu kitaplarda söyledikleriniz yazılı ise kim itiraz edebilir.
Ancak, programın son kısımlarında Ali Akın sözü Sadi-i Nursi’ye getirip “Said-i Nursi kendisine vahiy geldiğini” söyledi. İlhamın mümkün olacağını da vurguladı. Siz de elinize bir kitap alıp sanki yerini gösterecekmişsiniz gibi bir tavır içine girdiniz. Amma kitabı elinize alıp kenara bıraktınız. Kitabı açıp kitabın ismini ve sayfa numarasını dinleyicilere söylemeniz gerekirdi.
Bizim de bu programla ilgili diyeceklerimiz vardır.
Ben de size Hodri meydan diyorum. Eğer o sözler iftira ve yalan değilse sizin televizyonunuzda Said-i
Nursi’ye ait kitapları getirelim, kitaplar üzerinden herkesin gözü önünde bir sohbet yapalım.
Said-i Nurs’i “ Ben dahi bir müfsit olabilirim siz mihenge vurmadan almayınız. Ben kendimi beğenmiyorum beni beğenenleri de beğenmiyorum. “Ben Kur’an talebesiyim her şeyi mizanı şeraitle ölçerim. Yine bir başka ifadesinde Said yoktur Said’in ehliyeti de yoktur konuşan yalnız hakikattir” diye bunun gibi birçok ifadeleri var.
Vahiy sadece peygamberlere gelir, Bazı velilere de ilham gelebilir. Bunda ne sakınca var.
Evet Said-i Nursi bir çok yerlere de ilhamdan bahsediyor. Haşa Allah bizi terk mi etmiş. Hz. Ali (r.a.) başta olmak üzere diğer sahabelerin ilhamını nereye koyacağız. Hayvanlara bile ilham gelmiyor mu? Bir balık denizin altında hangi tarafın doğu, batı,kuzey güney olduğunu nereden bilecek. Binlerce kilometre gidip yönünü kaybetmeden aynı yere geliyor. Gemiler suyun yüzünde pusulasız gidemiyor. Göç eden kuşlar ve arılarda öyle misalleri çoğaltabiliriz.
Eğer niyet yalan ve iftira olsa söylenecek söz kalmamış ve hesap Allaha kalmıştır. Çünkü: yalan bir lafzı kâfirdir. Yok eğer bir hakikati anlamak için böyle bir niyet varsa bende diyorum ki HODRİ MEYDAN kitaplarla konuşalım.
Şeytan insanın kalbine vesvese verirken, Allahın her taifeye yardım eden melekleri insana yardım etmese acaba insan ne hale gelir.
Ehli ilim ve insaf asla ispatsız konuşmaz ve meydandan kaçmaz. Bu da böyle biline.