Hz. Peygamber döneminde henüz Kur’anı Kerim kitap haline getirilmemişti. O dönemde Müslüman olanların hiç birinin evinde Kur’anı Kerim yoktu. Malum olduğu üzere Hz. Ebubekir (r.a.) döneminde bir nüsha Hz. Osman döneminde Kur’an biraz daha çoğaltılmış oldu.
Hz. Muhammed (a.s.m.) in hem ayetleri ve hem de Kur’ana uygun hadisi şeriflerle İslam’ı açıklamasıyla gerek tüm insanlığa örnek olan şahsı ve gerekse emsalsiz adalet ve AAhakkaniyeti insanların fevc fevc İslam a girmelerine vesile oldu.
Çünkü: onun lisanı Kur’anı terennüm ederken, ahvali de emsalsiz bir abideydi.
Hatta onu görenlerden bazıları bu simada yalan yok, bu yüzde hile olamaz diyerek onu tasdik ediyorlardı. Zira dost ve düşmanın ittifakıyla O Muhammedül emindi. Her Müslüman’ın bu sıfatla mücehhez olması İslam’ın emridir.
Hz. Peygamberin (a.s.m.) bir talebesi olan Hz.Ali (r.a.) bizlere ahlak ve adalet AAkonusunda muhteşem bir örnek sergilemiştir. Hz. Ali (r.a.) bir savaş esnasında bir kafirle kıyasıya mücadele ediyordu. Kılıçlar birbirini doğramak için havaya kalkıyordu. Bir ara Hz. Ali (r.a.) rakibini yere attı ve üstüne çıktı. Tam öldüreceği sırada o kâfir Hz.Alinin (r.a.) İslam ahlakla yükseldi
Hz. Peygamber döneminde henüz Kur’anı Kerim kitap haline getirilmemişti. O dönemde Müslüman olanların hiç birinin evinde Kur’anı Kerim yoktu. Malum olduğu üzere Hz. Ebubekir (r.a.) döneminde bir nüsha Hz. Osman döneminde Kur’an biraz daha çoğaltılmış oldu.
Hz. Muhammed (a.s.m.) in hem ayetleri ve hem de Kur’ana uygun hadisi şeriflerle İslam’ı açıklamasıyla gerek tüm insanlığa örnek olan şahsı ve gerekse emsalsiz adalet ve AAhakkaniyeti insanların fevc fevc İslam a girmelerine vesile oldu.
Çünkü: onun lisanı Kur’anı terennüm ederken, ahvali de emsalsiz bir abideydi.
Hatta onu görenlerden bazıları bu simada yalan yok, bu yüzde hile olamaz diyerek onu tasdik ediyorlardı. Zira dost ve düşmanın ittifakıyla O Muhammedül emindi. Her Müslüman’ın bu sıfatla mücehhez olması İslam’ın emridir.
Hz. Peygamberin (a.s.m.) bir talebesi olan Hz.Ali (r.a.) bizlere ahlak ve adalet konusunda muhteşem bir örnek sergilemiştir. Hz. Ali (r.a.) bir savaş esnasında bir kafirle kıyasıya mücadele ediyordu. Kılıçlar birbirini doğramak için havaya kalkıyordu. Bir ara Hz. Ali (r.a.) rakibini yere attı ve üstüne çıktı. Tam öldüreceği sırada o kâfir Hz.Alinin (r.a.) yüzüne tükürdü. Hz. Ali (r.a.) hemen ayağa kalktı ve o kâfire hitaben “kalk kâfir seni Allah için öldürecektim, bana tükürdün, bu işe nefsim karıştı deyince, o kâfir ise, beni çabuk öldürmek için maksadım seni tahrik etmekti dedi. Hz. Ali (r.a.) şahsına karşı yapılan o hareketi savaşın en kızgın anında fark etmiş, hisleri, imanın ve aklın önüne geçmemişti.
O an o kâfir Allaha ve İslam’a hakaret etmemiş Hz. Alinin şahsını hedef aldığından Hz. Aliye (r.a.) göre Allah için yapılan o mücadelenin seyri değişmişti.
O Kafir o anda “Madem dininiz bu kadar güzeldir, öyle ise o din haktır” diyerek Müslüman olmuştu.
Biraz evvel kılıçların çekildiği ve birbirini öldürmek için mücadele eden Hz. Ali (r,a.) ve rakibi savaşın ortasın da kılıçları kınına koymuş, birbirlerine sarılıp savaş meydanında kardeş olmuşlardı.
İslamiyet ahlaklı Müslümanların sayesinde yayıldı.
Endonezya, Malezya, Hindistan ve daha bir çok ülkeler de yaşayan bir çok insanlara Kur’an onların diline tercüme edilmeden evvel Müslüman tüccarların ahlaklı davranışlarından dolayı onların haline gıpta edenler İslam’a severek iltihak ettiler.
Bu asrın allamesi Bediüzzaman Said-i Nurs’i “Eğer biz ahlakı İslami’ye ile ahlaklansak, sair dinlerin tabileri fevc fevc İslam’a dehalet edeceklerdir” diyerek İslam’ın çağlar üstü mesajını bize anlatmak istemiştir.
Günümüzde gelişen bazı hadiseler karşısında; Müslümanların tıpkı Hz. Ali (r.a.)nin ahlakı gibi hislerine kapılmayıp adalet ve hakkaniyeti esas almaları gerekir.
Bizim örnek ve rehberimiz asrı saadet dönemidir.
Müslüman yöneticilerin bu esaslardan ayrılmayarak çok dikkatli olmaları kaçınılmazdır. Çünkü bir saat adaletle hükmetmek binlerce saat nafile ibadetten daha hayırlıdır.
İnsanlığa örnek olacak bir adaleti halkımız büyük bir özlemle beklemektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
İslam ahlakla yükseldi
Hz. Peygamber döneminde henüz Kur’anı Kerim kitap haline getirilmemişti. O dönemde Müslüman olanların hiç birinin evinde Kur’anı Kerim yoktu. Malum olduğu üzere Hz. Ebubekir (r.a.) döneminde bir nüsha Hz. Osman döneminde Kur’an biraz daha çoğaltılmış oldu.
Hz. Muhammed (a.s.m.) in hem ayetleri ve hem de Kur’ana uygun hadisi şeriflerle İslam’ı açıklamasıyla gerek tüm insanlığa örnek olan şahsı ve gerekse emsalsiz adalet ve AAhakkaniyeti insanların fevc fevc İslam a girmelerine vesile oldu.
Çünkü: onun lisanı Kur’anı terennüm ederken, ahvali de emsalsiz bir abideydi.
Hatta onu görenlerden bazıları bu simada yalan yok, bu yüzde hile olamaz diyerek onu tasdik ediyorlardı. Zira dost ve düşmanın ittifakıyla O Muhammedül emindi. Her Müslüman’ın bu sıfatla mücehhez olması İslam’ın emridir.
Hz. Peygamberin (a.s.m.) bir talebesi olan Hz.Ali (r.a.) bizlere ahlak ve adalet AAkonusunda muhteşem bir örnek sergilemiştir. Hz. Ali (r.a.) bir savaş esnasında bir kafirle kıyasıya mücadele ediyordu. Kılıçlar birbirini doğramak için havaya kalkıyordu. Bir ara Hz. Ali (r.a.) rakibini yere attı ve üstüne çıktı. Tam öldüreceği sırada o kâfir Hz.Alinin (r.a.) İslam ahlakla yükseldi
Hz. Peygamber döneminde henüz Kur’anı Kerim kitap haline getirilmemişti. O dönemde Müslüman olanların hiç birinin evinde Kur’anı Kerim yoktu. Malum olduğu üzere Hz. Ebubekir (r.a.) döneminde bir nüsha Hz. Osman döneminde Kur’an biraz daha çoğaltılmış oldu.
Hz. Muhammed (a.s.m.) in hem ayetleri ve hem de Kur’ana uygun hadisi şeriflerle İslam’ı açıklamasıyla gerek tüm insanlığa örnek olan şahsı ve gerekse emsalsiz adalet ve AAhakkaniyeti insanların fevc fevc İslam a girmelerine vesile oldu.
Çünkü: onun lisanı Kur’anı terennüm ederken, ahvali de emsalsiz bir abideydi.
Hatta onu görenlerden bazıları bu simada yalan yok, bu yüzde hile olamaz diyerek onu tasdik ediyorlardı. Zira dost ve düşmanın ittifakıyla O Muhammedül emindi. Her Müslüman’ın bu sıfatla mücehhez olması İslam’ın emridir.
Hz. Peygamberin (a.s.m.) bir talebesi olan Hz.Ali (r.a.) bizlere ahlak ve adalet konusunda muhteşem bir örnek sergilemiştir. Hz. Ali (r.a.) bir savaş esnasında bir kafirle kıyasıya mücadele ediyordu. Kılıçlar birbirini doğramak için havaya kalkıyordu. Bir ara Hz. Ali (r.a.) rakibini yere attı ve üstüne çıktı. Tam öldüreceği sırada o kâfir Hz.Alinin (r.a.) yüzüne tükürdü. Hz. Ali (r.a.) hemen ayağa kalktı ve o kâfire hitaben “kalk kâfir seni Allah için öldürecektim, bana tükürdün, bu işe nefsim karıştı deyince, o kâfir ise, beni çabuk öldürmek için maksadım seni tahrik etmekti dedi. Hz. Ali (r.a.) şahsına karşı yapılan o hareketi savaşın en kızgın anında fark etmiş, hisleri, imanın ve aklın önüne geçmemişti.
O an o kâfir Allaha ve İslam’a hakaret etmemiş Hz. Alinin şahsını hedef aldığından Hz. Aliye (r.a.) göre Allah için yapılan o mücadelenin seyri değişmişti.
O Kafir o anda “Madem dininiz bu kadar güzeldir, öyle ise o din haktır” diyerek Müslüman olmuştu.
Biraz evvel kılıçların çekildiği ve birbirini öldürmek için mücadele eden Hz. Ali (r,a.) ve rakibi savaşın ortasın da kılıçları kınına koymuş, birbirlerine sarılıp savaş meydanında kardeş olmuşlardı.
İslamiyet ahlaklı Müslümanların sayesinde yayıldı.
Endonezya, Malezya, Hindistan ve daha bir çok ülkeler de yaşayan bir çok insanlara Kur’an onların diline tercüme edilmeden evvel Müslüman tüccarların ahlaklı davranışlarından dolayı onların haline gıpta edenler İslam’a severek iltihak ettiler.
Bu asrın allamesi Bediüzzaman Said-i Nurs’i “Eğer biz ahlakı İslami’ye ile ahlaklansak, sair dinlerin tabileri fevc fevc İslam’a dehalet edeceklerdir” diyerek İslam’ın çağlar üstü mesajını bize anlatmak istemiştir.
Günümüzde gelişen bazı hadiseler karşısında; Müslümanların tıpkı Hz. Ali (r.a.)nin ahlakı gibi hislerine kapılmayıp adalet ve hakkaniyeti esas almaları gerekir.
Bizim örnek ve rehberimiz asrı saadet dönemidir.
Müslüman yöneticilerin bu esaslardan ayrılmayarak çok dikkatli olmaları kaçınılmazdır. Çünkü bir saat adaletle hükmetmek binlerce saat nafile ibadetten daha hayırlıdır.
İnsanlığa örnek olacak bir adaleti halkımız büyük bir özlemle beklemektedir.