Malum olduğu üzere devletler, toplumlar ve aileler evvela iç âlemde huzurlu bir ortam meydana getirmekle mutlu ve bahtiyar olurlar. Eğer bir ailenin fertleri arasında uyum, yardımlaşma, dayanışma, saygı ve sevgi varsa o ev dünyevi bir cennet olmuş olur.
Devlet ve toplumlar da tıpkı geniş bir aile gibidir. İç âlemde huzur ve asayişin sağlanması adaletin her alanda tecellisi ile mümkündür. Sadece adaleti adliyede aramak eksikliktir. Her birimde adalet göğsümüze çarpmalıdır.
Bir ülkede şayet içte bir huzursuzluk varsa bunun çok iyi analiz edilmesi ve eksiklerin tamamlanması gerekir.
Eksiksiz adalet varmı ?
Türkiye Cumhuriyetinin kurulması nerede ise bir asır gibi bir zamana tekabül etmektedir. Günümüzde yaşanan ciddi sıkıntıların hala giderilmemiş olması izahtan yoksundur.
Elbette ki gerek insanlar ve gerekse devletler tam adaleti uygulayamazlar. Eksiksiz adalet ancak Allah'a mahsustur. Hedef iyilik olunca yanlışları izale etmek kaydıyla eksiksiz adalet hedef olmalıdır. İnsanlar hatadan münezzeh olmadığı gibi, devletlerde hatasız olmaz. Onun içindir ki hiçbir devlet asla her yönüyle mükemmel olamaz ve kutsal değildir,
Ülkemiz uzun bir zamandan beri büyük çalkantılar geçirdi. Özellikle Kürt meselesi birçok insanımızın kaybedilmesine telafisi imkânsız zararlara sebep oldu. Mevcut uygulamanın bu yaraya merhem olmadığı açıkça anlaşıldı.
Çünkü iç barış sağlanmadığı takdirde dış güçler her zaman yumuşak karnımıza darbe indirmek için bazılarını kullanacak ve onlarla işbirliği yapacaktır. Çözemediğiniz meseleler zarar olarak bize geri dönecektir.
Sünnetten uzaklaşmak
Böylesine hassas konular iş olsun diye bazıları ile istişare edilmez, edilse de bir sonuç çıkmaz. Doğru dürüst projeleri ortaya koymak ve uygulamak gerekir.
İslam âleminin içinde bulunduğu huzursuzluğun kaynağı sünnettullahtan uzaklaşmasıdır. Şüphesiz ki birinci cihan savaşından sonra İslam devletleri batılılar tarafından kurulmuş ve zamanı geldiğinde iç huzursuzluğu meydana getirecek şekil de dizayn edilmişlerdir.
Şimdi ise; Müslümanları tekrar bölmek “sykes picot” (İslam âleminin yüzyılı bitirme) projesiyle batılıların akla hayale gelmez oyunlarını bozmanın yolu hem kendi halkı ve hem de komşuları ile barışık hale gelmektir.
Batılılar iç âlemdeki karışıklıktan istifade ederek bizi zayıflatmak için her yolu denemekten asla geri kalmazlar. Zaten bunlar gittikleri tüm ülkelerde kan, acı ve gözyaşı bırakmışlardır. İnsanlarımızı bunların kucağına atmamak gerekir. Çünkü bunlar: Kürtlerin dediği gibi “li kiderê list, lı vêdere mist” (Yani nerede oynadılarsa oraya işediler.) Bunların yaptıklarını ancak bu argo söylemle ifade edebildim.
Uygun neşter atılmalı
Başta Reisicumhur ve hükümet erkânı artık bu derin yaraya hakkaniyete uygun bir neşter atmalıdır. Ve bunun zamanı çoktan geçmiştir. Kin ve nefret uyandıracak söylemlerden mutlaka kaçınılmalıdır. Kardeşler arasındaki savaşın galibi veya mağlubu olmaz.
Toplumun içinde bulunan düşünce sahiplerine, kanaat önderlerine, bu işin ehli olanlarla istişare edilmelidir. Misal olarak ne acı gerçektir ki 1992 yılından beri Kürtçe ve İslami neşriyat yapan Nubihar dergisini çıkaranlara hiçbir istişarede yer verilmemiştir. Halbuki Saidi Nursi hazretlerinin bu hususta ortaya koyduğu İslam'dan mülhem projelerin hayata geçirilmesi halinde ülkede huzur, güven, asayiş ve birliğin sağlanması çok kolay olacaktır.
Olan olmuş ve hatadan dönmek ve eksiklikleri tamamlamak fazilettir.
Onlar kendi insanımız
İşte o zaman İslam düşmanları da bizi bölmek için böyle bir zemin bulamadıklarından İslam topraklarını terk etmek zorunda kalırlar. Onlar bizim insanlarımızı bizden ayırarak kendilerine dost edinmeye çalışırken biz neden kendi insanlarımızı onların kucağına atalım. Dün Barzani'ye olumsuz bakanlar şimdi ise Barzani'nin en güvenilir müttefik olarak yanımızda durması, o, dönemlerde yapılan politikanın yanlış olduğunu ortaya koymuyor mu? Barzani hiçbir zaman kendi komşuları ve dindaşları ile bir çatışma ortamına girmedi ve reddetti
PKK nin yöneticileri de artık kan dökülmesine dur demesi lazım… Zaten öteden beri Kürt halkı iki kardeş halk arasındaki savaşı istememektedir. Çünkü bu çatışmalardan en büyük zararı gören Kürt halkıdır..Ve Kürt halkı artık dayanılmaz çileler çekmektedir.
Hatta zamanı geldiğinde siyasi bir affın çıkarılması barışı güçlendirir.
Emin olun orduların bitiremediği bir problem ve çatışmayı ilim, kalem ve adaletle bitirmek mümkündür,
Çünkü İslamiyet Sulh ve saadettir. Allahın verdiği hakları hiç kimse ile pazarlık konusu yapmadan hayata geçirmek en güçlü silahtır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
İç barış huzur getirir
Malum olduğu üzere devletler, toplumlar ve aileler evvela iç âlemde huzurlu bir ortam meydana getirmekle mutlu ve bahtiyar olurlar. Eğer bir ailenin fertleri arasında uyum, yardımlaşma, dayanışma, saygı ve sevgi varsa o ev dünyevi bir cennet olmuş olur.
Devlet ve toplumlar da tıpkı geniş bir aile gibidir. İç âlemde huzur ve asayişin sağlanması adaletin her alanda tecellisi ile mümkündür. Sadece adaleti adliyede aramak eksikliktir. Her birimde adalet göğsümüze çarpmalıdır.
Bir ülkede şayet içte bir huzursuzluk varsa bunun çok iyi analiz edilmesi ve eksiklerin tamamlanması gerekir.
Eksiksiz adalet varmı ?
Türkiye Cumhuriyetinin kurulması nerede ise bir asır gibi bir zamana tekabül etmektedir. Günümüzde yaşanan ciddi sıkıntıların hala giderilmemiş olması izahtan yoksundur.
Elbette ki gerek insanlar ve gerekse devletler tam adaleti uygulayamazlar. Eksiksiz adalet ancak Allah'a mahsustur. Hedef iyilik olunca yanlışları izale etmek kaydıyla eksiksiz adalet hedef olmalıdır. İnsanlar hatadan münezzeh olmadığı gibi, devletlerde hatasız olmaz. Onun içindir ki hiçbir devlet asla her yönüyle mükemmel olamaz ve kutsal değildir,
Ülkemiz uzun bir zamandan beri büyük çalkantılar geçirdi. Özellikle Kürt meselesi birçok insanımızın kaybedilmesine telafisi imkânsız zararlara sebep oldu. Mevcut uygulamanın bu yaraya merhem olmadığı açıkça anlaşıldı.
Çünkü iç barış sağlanmadığı takdirde dış güçler her zaman yumuşak karnımıza darbe indirmek için bazılarını kullanacak ve onlarla işbirliği yapacaktır. Çözemediğiniz meseleler zarar olarak bize geri dönecektir.
Sünnetten uzaklaşmak
Böylesine hassas konular iş olsun diye bazıları ile istişare edilmez, edilse de bir sonuç çıkmaz. Doğru dürüst projeleri ortaya koymak ve uygulamak gerekir.
İslam âleminin içinde bulunduğu huzursuzluğun kaynağı sünnettullahtan uzaklaşmasıdır. Şüphesiz ki birinci cihan savaşından sonra İslam devletleri batılılar tarafından kurulmuş ve zamanı geldiğinde iç huzursuzluğu meydana getirecek şekil de dizayn edilmişlerdir.
Şimdi ise; Müslümanları tekrar bölmek “sykes picot” (İslam âleminin yüzyılı bitirme) projesiyle batılıların akla hayale gelmez oyunlarını bozmanın yolu hem kendi halkı ve hem de komşuları ile barışık hale gelmektir.
Batılılar iç âlemdeki karışıklıktan istifade ederek bizi zayıflatmak için her yolu denemekten asla geri kalmazlar. Zaten bunlar gittikleri tüm ülkelerde kan, acı ve gözyaşı bırakmışlardır. İnsanlarımızı bunların kucağına atmamak gerekir. Çünkü bunlar: Kürtlerin dediği gibi “li kiderê list, lı vêdere mist” (Yani nerede oynadılarsa oraya işediler.) Bunların yaptıklarını ancak bu argo söylemle ifade edebildim.
Uygun neşter atılmalı
Başta Reisicumhur ve hükümet erkânı artık bu derin yaraya hakkaniyete uygun bir neşter atmalıdır. Ve bunun zamanı çoktan geçmiştir. Kin ve nefret uyandıracak söylemlerden mutlaka kaçınılmalıdır. Kardeşler arasındaki savaşın galibi veya mağlubu olmaz.
Toplumun içinde bulunan düşünce sahiplerine, kanaat önderlerine, bu işin ehli olanlarla istişare edilmelidir. Misal olarak ne acı gerçektir ki 1992 yılından beri Kürtçe ve İslami neşriyat yapan Nubihar dergisini çıkaranlara hiçbir istişarede yer verilmemiştir. Halbuki Saidi Nursi hazretlerinin bu hususta ortaya koyduğu İslam'dan mülhem projelerin hayata geçirilmesi halinde ülkede huzur, güven, asayiş ve birliğin sağlanması çok kolay olacaktır.
Olan olmuş ve hatadan dönmek ve eksiklikleri tamamlamak fazilettir.
Onlar kendi insanımız
İşte o zaman İslam düşmanları da bizi bölmek için böyle bir zemin bulamadıklarından İslam topraklarını terk etmek zorunda kalırlar. Onlar bizim insanlarımızı bizden ayırarak kendilerine dost edinmeye çalışırken biz neden kendi insanlarımızı onların kucağına atalım. Dün Barzani'ye olumsuz bakanlar şimdi ise Barzani'nin en güvenilir müttefik olarak yanımızda durması, o, dönemlerde yapılan politikanın yanlış olduğunu ortaya koymuyor mu? Barzani hiçbir zaman kendi komşuları ve dindaşları ile bir çatışma ortamına girmedi ve reddetti
PKK nin yöneticileri de artık kan dökülmesine dur demesi lazım… Zaten öteden beri Kürt halkı iki kardeş halk arasındaki savaşı istememektedir. Çünkü bu çatışmalardan en büyük zararı gören Kürt halkıdır..Ve Kürt halkı artık dayanılmaz çileler çekmektedir.
Hatta zamanı geldiğinde siyasi bir affın çıkarılması barışı güçlendirir.
Emin olun orduların bitiremediği bir problem ve çatışmayı ilim, kalem ve adaletle bitirmek mümkündür,
Çünkü İslamiyet Sulh ve saadettir. Allahın verdiği hakları hiç kimse ile pazarlık konusu yapmadan hayata geçirmek en güçlü silahtır.