Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sevda Keleş Taşdüzen, hipertansiyonun (HT) kontrol altına alınmadığında kalp, böbrek, beyin ve damar hastalıklarına yol açabileceği uyarısında bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 12.01.2024 13:57
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı vücudumuza pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Vücudumuzda belirli bir seviyedeki kan basıncına ihtiyaç vardır. Bu basınç sayesinde dokuların yeterli miktarda kanlanması ve yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmesi sağlanmaktadır.
Ancak, bu basıncın normalin üzerine çıkması durumunda, hipertansiyon (HT) adı verilen bir hastalık ortaya çıkar. HT, toplumda sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açabilen bir halk sağlığı sorunudur.
Dr. Taşdüzen, HT'nin tekrarlayan ölçümlerde sistolik kan basıncının yani büyük tansiyonun 140, diastolik kan basıncının yani küçük tansiyonun 90 ve üzeri ölçülmesi olarak tanımlandığını belirtti. Tedavi edilmeyen HT'nin, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, inme, böbrek yetmezliği, damar hastalığı riskini ve bunlara bağlı ölüm riskini artırabildiğini vurguladı.
HT'nin nedenlerine de değinen Dr. Taşdüzen, hastaların % 80-90'ında nedenin tam olarak bilinmediğini, ancak %10-20'sinde altta yatan bir probleme bağlı olarak geliştiğini söyledi. Bu problemlerin arasında aşırı hormon üretimi, tiroid hastalıkları, aort darlığı, böbrek hastalıkları gibi nedenlerin rol oynadığını kaydetti.
Dr. Taşdüzen, HT'nin erken tanınması ve tedavi edilmesinin önemine dikkat çekerek, "Bu sayede amacımız HT'ye bağlı oluşacak kalp, böbrek, beyin ve damar hastalıklarının önüne geçmek ve bu hastalıklara bağlı gelişecek ölüm riskini en aza indirmektir." dedi.
HT'nin tedavisinde öncelikli yaklaşımın, hayat tarzı değişikliği olduğunu belirten Dr. Taşdüzen, bunların arasında diyette tuz ve yağ tüketiminin azaltılması, sebze ve meyve tüketiminin arttırılması, kilo vermek, düzenli fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımının azaltılması gibi önlemlerin yer aldığını anlattı.
Dr. Taşdüzen, yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kontrol altına alınamayan veya başvuruda tansiyon değerleri çok yüksek olan hastalarda ilaç tedavisinin gündeme geldiğini ifade etti. İlaç tedavisinin hastanın yaşına ve mevcut hastalıklarına göre belirlendiğini, kişiye özgü olduğunu ve bazı hastalarda tek ilaçla, bazılarında ise birden fazla ilaçla tansiyon kontrolünün sağlanabildiğini aktardı.
Dr. Taşdüzen, tansiyon ölçümlerinde yükseklik tespit eden hastaların dahiliye polikliniğine başvurmalarını önerdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hipertansiyonun Ciddi Sonuçlarına Dikkat!
Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sevda Keleş Taşdüzen, hipertansiyonun (HT) kontrol altına alınmadığında kalp, böbrek, beyin ve damar hastalıklarına yol açabileceği uyarısında bulundu.
Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı vücudumuza pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Vücudumuzda belirli bir seviyedeki kan basıncına ihtiyaç vardır. Bu basınç sayesinde dokuların yeterli miktarda kanlanması ve yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmesi sağlanmaktadır.
Ancak, bu basıncın normalin üzerine çıkması durumunda, hipertansiyon (HT) adı verilen bir hastalık ortaya çıkar. HT, toplumda sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açabilen bir halk sağlığı sorunudur.
Dr. Taşdüzen, HT'nin tekrarlayan ölçümlerde sistolik kan basıncının yani büyük tansiyonun 140, diastolik kan basıncının yani küçük tansiyonun 90 ve üzeri ölçülmesi olarak tanımlandığını belirtti. Tedavi edilmeyen HT'nin, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, inme, böbrek yetmezliği, damar hastalığı riskini ve bunlara bağlı ölüm riskini artırabildiğini vurguladı.
HT'nin nedenlerine de değinen Dr. Taşdüzen, hastaların % 80-90'ında nedenin tam olarak bilinmediğini, ancak %10-20'sinde altta yatan bir probleme bağlı olarak geliştiğini söyledi. Bu problemlerin arasında aşırı hormon üretimi, tiroid hastalıkları, aort darlığı, böbrek hastalıkları gibi nedenlerin rol oynadığını kaydetti.
Dr. Taşdüzen, HT'nin erken tanınması ve tedavi edilmesinin önemine dikkat çekerek, "Bu sayede amacımız HT'ye bağlı oluşacak kalp, böbrek, beyin ve damar hastalıklarının önüne geçmek ve bu hastalıklara bağlı gelişecek ölüm riskini en aza indirmektir." dedi.
HT'nin tedavisinde öncelikli yaklaşımın, hayat tarzı değişikliği olduğunu belirten Dr. Taşdüzen, bunların arasında diyette tuz ve yağ tüketiminin azaltılması, sebze ve meyve tüketiminin arttırılması, kilo vermek, düzenli fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımının azaltılması gibi önlemlerin yer aldığını anlattı.
Dr. Taşdüzen, yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kontrol altına alınamayan veya başvuruda tansiyon değerleri çok yüksek olan hastalarda ilaç tedavisinin gündeme geldiğini ifade etti. İlaç tedavisinin hastanın yaşına ve mevcut hastalıklarına göre belirlendiğini, kişiye özgü olduğunu ve bazı hastalarda tek ilaçla, bazılarında ise birden fazla ilaçla tansiyon kontrolünün sağlanabildiğini aktardı.
Dr. Taşdüzen, tansiyon ölçümlerinde yükseklik tespit eden hastaların dahiliye polikliniğine başvurmalarını önerdi.
En Çok Okunan Haberler