Yıl 2015, saat 06:00, saat alarmı acı acı çalıyordu. Uyanmak zor tabii...
Yatakta 2-3 takla attıktan sonra hazırlanma süreci ve servis ile yolculuk başlıyor hedef çadırkamp...
Ceylanpınar da çalışmaya başladığım ilk gün heyecan, hizmet aşkı ve merakla cadırkente gitmiştim. Mülteciler nasıl görünüyorlar, ne yer ne içerler, tuvalet, banyo ihtiyacını nasıl gideriyorlar. Çamaşır, bulaşık durumları peki....
Kamptan girerken 24 bin kişinin oluşturduğu bir kalabalık insan grupları gördüm. Kimi alış veriş sırasında, kimi yemek, tuvalet, banyo sırasında, kimi oynuyor, kimi çadırdan bozma dükkanında, kimi ise televizyon karşısında gelişmeleri takip ediyor ve ne olacak sorusuna yanıt almaya çalışıyordu.
Bilgi işlemci arkadaşlar poliklinik sırasında 180 kişi olduğunu ve daha muayene alıp alamayacağımı sordular. Konteyner poliklinik şeklinde düzenlenmiş. Bir masa, tansiyon aleti, stetoskop, dil basacağı, ışık kaynağı vs ... Ne tahlil ne de film imkanı vardı.
Poliklinik sırasında olası acil hastalar acile yönlendiriliyor. Vitealleri alınıyor. Aciliyet yoksa sıraya geri gönderiliyor. Aciliyeti olan hastalar için ise ben acile geçip müdahale ediyor, poliklinik yapmaya geri dönüyordum.
Konteyner kış aylarında sıcak, ama dışarısı buz gibi, yaz aylarında ise poliklinik serin ama dışarısı yangın yeri gibi sıcak...
Hastalar genelde soğuk aldıkları, beslenme yetersizliği ya da hijyen koşulları nedeniyle başvuruyorlar. Soğuk algınlığı, zatürre, ishal, bit, uyuz, stres, depresyon ve daha niceleri...
Bir ara poliklinik sırasında bir huzursuzluk oldu. Ne olduğunu anlamadım. Tercümana sordum. Tercüman biraz önce duyduğumuz silah ve çatışma sesleri nedeniyle diye açıkladı. Herkes sevdiğinin iyi olup olmadığını öğrenmeye çalışıyormuş. Tabii sınırlı baz istasyonu olunca ulaşabilmek zor ve kaygı düzeyi yükseliyor. Bayılan, sinir krizi geçiren, çatışmada ölenin malına konmak isteyen ve daha niceleri...
Gece uyurken bir panikle acile geçtim. Bir çadırın alev aldığını duydum. Ambulans ile yanan çadır mahalline gittik. Bir çadırın 50-60 saniyede yandığını ve içinde kim varsa yanıklar bir tarafa solunum yetmezliğine soktuğunu yaşayarak öğrendim. Üzerime sinmiş yanık et kokusu ile hastaneye döndüm. Ne kadar yıkasamda gitmek bilmedi.
Sabah oldu. Ben yirmi dört saat geçirip sıcak evime döndüm. Savaş mağdurları orda kaldı.
Yıl 2023 ve deprem durumu..!
Kimilerine göre sadece Hatay'da vefat edenlerin sayısının 200 bini bulduğu iddia ediliyor. Ancak devletin resmi açıkladığı rakamlara göre binlerce ölü, on binlerce yaralı ve evsiz barksız kalan yüzbinler...
Bu yazıda mülteciler, savaş kelimesi geçen yerlere deprem, depremzede, onlara ulaşmaya çalışan yakınları ve malına konmak isteyenler terimlerini yerine koyarak tekrar okuyunuz...
Allah kimseyi muktedirlere muhtaç durumlara bırakmasın...
Saygılarımla
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Şerif Kurtuluş
YIL 2015 SAAT 06:00
Yıl 2015, saat 06:00, saat alarmı acı acı çalıyordu. Uyanmak zor tabii...
Yatakta 2-3 takla attıktan sonra hazırlanma süreci ve servis ile yolculuk başlıyor hedef çadırkamp...
Ceylanpınar da çalışmaya başladığım ilk gün heyecan, hizmet aşkı ve merakla cadırkente gitmiştim. Mülteciler nasıl görünüyorlar, ne yer ne içerler, tuvalet, banyo ihtiyacını nasıl gideriyorlar. Çamaşır, bulaşık durumları peki....
Kamptan girerken 24 bin kişinin oluşturduğu bir kalabalık insan grupları gördüm. Kimi alış veriş sırasında, kimi yemek, tuvalet, banyo sırasında, kimi oynuyor, kimi çadırdan bozma dükkanında, kimi ise televizyon karşısında gelişmeleri takip ediyor ve ne olacak sorusuna yanıt almaya çalışıyordu.
Bilgi işlemci arkadaşlar poliklinik sırasında 180 kişi olduğunu ve daha muayene alıp alamayacağımı sordular. Konteyner poliklinik şeklinde düzenlenmiş. Bir masa, tansiyon aleti, stetoskop, dil basacağı, ışık kaynağı vs ... Ne tahlil ne de film imkanı vardı.
Poliklinik sırasında olası acil hastalar acile yönlendiriliyor. Vitealleri alınıyor. Aciliyet yoksa sıraya geri gönderiliyor. Aciliyeti olan hastalar için ise ben acile geçip müdahale ediyor, poliklinik yapmaya geri dönüyordum.
Konteyner kış aylarında sıcak, ama dışarısı buz gibi, yaz aylarında ise poliklinik serin ama dışarısı yangın yeri gibi sıcak...
Hastalar genelde soğuk aldıkları, beslenme yetersizliği ya da hijyen koşulları nedeniyle başvuruyorlar. Soğuk algınlığı, zatürre, ishal, bit, uyuz, stres, depresyon ve daha niceleri...
Bir ara poliklinik sırasında bir huzursuzluk oldu. Ne olduğunu anlamadım. Tercümana sordum. Tercüman biraz önce duyduğumuz silah ve çatışma sesleri nedeniyle diye açıkladı. Herkes sevdiğinin iyi olup olmadığını öğrenmeye çalışıyormuş. Tabii sınırlı baz istasyonu olunca ulaşabilmek zor ve kaygı düzeyi yükseliyor. Bayılan, sinir krizi geçiren, çatışmada ölenin malına konmak isteyen ve daha niceleri...
Gece uyurken bir panikle acile geçtim. Bir çadırın alev aldığını duydum. Ambulans ile yanan çadır mahalline gittik. Bir çadırın 50-60 saniyede yandığını ve içinde kim varsa yanıklar bir tarafa solunum yetmezliğine soktuğunu yaşayarak öğrendim. Üzerime sinmiş yanık et kokusu ile hastaneye döndüm. Ne kadar yıkasamda gitmek bilmedi.
Sabah oldu. Ben yirmi dört saat geçirip sıcak evime döndüm. Savaş mağdurları orda kaldı.
Yıl 2023 ve deprem durumu..!
Kimilerine göre sadece Hatay'da vefat edenlerin sayısının 200 bini bulduğu iddia ediliyor. Ancak devletin resmi açıkladığı rakamlara göre binlerce ölü, on binlerce yaralı ve evsiz barksız kalan yüzbinler...
Bu yazıda mülteciler, savaş kelimesi geçen yerlere deprem, depremzede, onlara ulaşmaya çalışan yakınları ve malına konmak isteyenler terimlerini yerine koyarak tekrar okuyunuz...
Allah kimseyi muktedirlere muhtaç durumlara bırakmasın...
Saygılarımla