Yeşil kuşak Projesi- Nisan e-Muhtıra/Kutlu doğum ve Mekke’nin fethi kutlaması neyin projesi? Ve Ben
İslamcı mahallede konuşlanan dostlar var olsunlar aykırı söylem ve duruşlarımla birlikte beni mahalleli olarak gördüler. Aykırı duruşlar derken neyi kastediyorum? Mesela Herkesin alkışladığı birçok etkinlikte görev almadığım gibi etkinliklerinde bulunmadım. Elimden gelse engelleyeceğim çok şey oldu. Çoğu kez eleştirdim. “Yardım kuruluşları ve etkinlikleri”, “Mekke’nin Fethi kutlaması”, “Kutlu doğum etkinliği”, “Bayrak yakmalı protestolar (buna İsrail ve ABD bayrakları dâhildir)” Müktesebatta klasik İslami ilimlere radikal tutumlar karşısında geleneksel (şekilsel gelenekçilikle karıştırılmasın) yaklaşıma sarılmam ve özelikle zühd devri sufi geleneği yüceltip, tarikatçılık oynayanları eleştirmem gibi misalleri oldukça fazla yerli ve ümmetçi tutumum mahalleli ile sürekli bir cedel
yaşattı.
Diğer Mahallede konuşlanmış Sosyal demokrat dostlarla işim çok daha zor oldu.
Kullandıkları dili konuşabilmem onlara güven verdi. Beslendikleri ana damar filozoflarla kaşık atmam çok hoşlarına gitti.
Ama nasıl oluyordu bütün bu okumalar sonrasında bu adam daha fazla islami düşünceye sarılabiliyordu.
Bir gün mahalleden kaçıp onların mahallesine taşınacağım saikiyle bekleşip durdular.
Olmuyordu ama! Hem Fuko, Sarther üzerine tahlil, hem Çaykoski konçertosu, oratoryumlar üstüne nutuk çekeceksin, diğer taraftan hala hamburger yemeyip lahmacuna meftun, pipetle cola içmeyip ayranı(kabul edelim ki milli rakımızdır) lıkır lıkır içip sonrada elinin tersi ile bıyıklarını silen bir gundi (!) olacaksın. "AKPlileri" gaddar derecede eleştireceksin ama AK Partiyi ve R. Tayyip Erdoğan’ı savunacaksın…
Peki, ama niye ve nasıl? Söylemeye ve yazmaya çalıştım. Yazıların çoğunluğu insanımıza uzun ve ağır geldi. Bildiğim halde artistliğimden vazgeçmedim niye?
Aynı formla Yazmaya ve söylemeye devam edeceğim gibi görünüyor. Bu yazının başlığına gelince çok önceleri yazıp söylediklerimden bir daha güncelliğine binaen hatırlatma ihtiyacıdır.
Gelgelim mevzuya Tümevarımsal anlatımla devam edelim.
“Kıyam Yortusu”, “Diriliş Pazarı” ya da “Diriliş Günü” olarak da adlandırılan Paskalya Hristiyanlıktaki en eski ve en önemli bayram. Buna göre Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonraki 3. günde dirilişi kutlanır. Doğu ve Batı kiliseleri arasında farklılıklarla beraber, Paskalya dönemi yaklaşık olarak Mart sonundan Nisan sonuna kadar olan dönemdir. Her sene sabit bir tarihte gerçekleşmez ve dünya kiliselerinin çoğunda Pazar günü kutlanır. Kutlamanın adı İngilizce “Holy Birth Week' yani Türkçe yüce meali alisi şu; “Kutsal doğum haftası”
Doğum kutlamasının İslam’da yerinin olmadığı, bunun İsa'nın doğumu ile bağlantılı ontolojik bir gelenek olduğu, kolonyal dönem siyasetinin tarihin başlangıcını “milat” olarak adlandırıp Hz. İsa ile başlattığını hatırda tutalım.
“Yes’elûneke (sana soruyorlar) anil ehilleh (aylardan), kul (deki) hiye (o) mevâkîtu (vakittir) lin nâs (insanlar için)…((Bakara189)” ayetinin gereği hicri takvim kadim İslam düşünce geleneğimizde ay hareketine göre esas alınan takvimdir. Dolayısıyla Hz. İsa'nın doğumu ile başlayan güneş takvimine göre bir sabitleme yapılamayacağı, tıpkı namaz vakitlerinde okunan ezanın sebebi vürudu gibi havra ve kiliseye göre farklılık olması bu minvaldendir.
Şimdi şu soruların cevapları neler olabilir?
1- Gleneksel literatürümüzde kutlu ifadesi olmaz. Misal; "kutlu miraç", "kutlu ramazan bayramı", "kutlu Cuma" kullanmayız da onun yerine “ mübarek” ifadesi kullanılırız? Neden Mübarek doğum haftası değil de “kutlu doğum haftası kullanıldı” ?
2-Neden ay takvimi esas alınmayıp miladi takvime göre(daha doğrusu Hz. İsa’nın doğumu başlangıç kabul edilen) takvime göre yapıldı? Eğer bu doğru ise Rebiülevvel ayının 12. Gecesi ne anlama geliyor? Niye miraç ve kadir geceleri ve ramazan orucu miladi değil kameridir?
3- Kutlu doğum haftası neden 1989 yılında ilk kutlanmaya başlandığı hafta Ekim’ken 1995 yılından sonra Nisan ayına, paskalya ile aynı haftaya taşındı? Üstelik 23 Nisan çocuk bayramında içinde olduğu haftaya. Bunun 23 Nisan 1920 de açılan milli irade mekânı TBMM’nin açılışıyla ilgisi var mıdır?
4- 1989 yılında ilk yıllarda kullanılan logonun Dünya Bankası logosuna benzemesinin kerameti, neydi?
Diğer yıllarda kullanılan Fleur-de-lis (zambak veya süsen çiçeği) sembolünün Hristiyanlıkta sık olarak kullanılması tesadüf müdür?
5- Gül ile sembolize edilen Resulüllah, Hristiyan teolojisinde Zeytin dalı ile sembolize edilen Hz. İsa arasında nasıl bir ezoterik bağ kuruldu? Hristiyan Gül-Haç tarikatı bu işin neresinde?
6- Hz. Muhammed'in nebi ve resul olarak İslam’ın ana rehber kitabı kurandaki tanımlamasının dışında bu tür kutlamalar ile Muhammed'in ve İslam anlayışının Allah ve Kuran merkezli durumdan, Muhammed'i bir dine (tıpkı isevi din anlayışı gibi) evrilmeye dönüştürülmesi söz konusu mu?
7-"Kutlu Doğum Haftası"nı, Hristiyanlıktaki gibi yortuları bulunmayan İslam’ın Protestanlaşması süreci ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Amerika'nın Yeşil Kuşak Projesi'nin günümüze uyarlanmış hali olan ılımlı İslam projesi kapsamında bir çalışması mıydı? Dinler arası diyalog safsatasının mimarı FETÖ bu kutlamalarda neden en ön saflardaydı? Fetullahın doğum günü nisan ile Mehdilik arasında nasıl bir bağ kurulmuştu?
8-Bir “Protestan İslam” oluşturma çabası olarak nitelenen Noel kutlamasındaki çam ağacı ile özdeş olarak gül ve şatafatlı kutlamalar ile uzun vadede insanları bu hafta içerisinde harcamaya, hediyeler almaya yönlendirmeye çalışan, neoliberal ve kapitalist sisteme hizmet eden, İslamın ilkeleriyle ve emirleriyle taban tabana zıt bir kültür şeklinde harcama/alışveriş haftası oluşturma çabası hedeflenmiş miydi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hüseyin Acarlar
Yeşil kuşak Projesi
Yeşil kuşak Projesi- Nisan e-Muhtıra/Kutlu doğum ve Mekke’nin fethi kutlaması neyin projesi? Ve Ben
İslamcı mahallede konuşlanan dostlar var olsunlar aykırı söylem ve duruşlarımla birlikte beni mahalleli olarak gördüler. Aykırı duruşlar derken neyi kastediyorum? Mesela Herkesin alkışladığı birçok etkinlikte görev almadığım gibi etkinliklerinde bulunmadım. Elimden gelse engelleyeceğim çok şey oldu. Çoğu kez eleştirdim. “Yardım kuruluşları ve etkinlikleri”, “Mekke’nin Fethi kutlaması”, “Kutlu doğum etkinliği”, “Bayrak yakmalı protestolar (buna İsrail ve ABD bayrakları dâhildir)” Müktesebatta klasik İslami ilimlere radikal tutumlar karşısında geleneksel (şekilsel gelenekçilikle karıştırılmasın) yaklaşıma sarılmam ve özelikle zühd devri sufi geleneği yüceltip, tarikatçılık oynayanları eleştirmem gibi misalleri oldukça fazla yerli ve ümmetçi tutumum mahalleli ile sürekli bir cedel
yaşattı.
Diğer Mahallede konuşlanmış Sosyal demokrat dostlarla işim çok daha zor oldu.
Kullandıkları dili konuşabilmem onlara güven verdi. Beslendikleri ana damar filozoflarla kaşık atmam çok hoşlarına gitti.
Ama nasıl oluyordu bütün bu okumalar sonrasında bu adam daha fazla islami düşünceye sarılabiliyordu.
Bir gün mahalleden kaçıp onların mahallesine taşınacağım saikiyle bekleşip durdular.
Olmuyordu ama! Hem Fuko, Sarther üzerine tahlil, hem Çaykoski konçertosu, oratoryumlar üstüne nutuk çekeceksin, diğer taraftan hala hamburger yemeyip lahmacuna meftun, pipetle cola içmeyip ayranı(kabul edelim ki milli rakımızdır) lıkır lıkır içip sonrada elinin tersi ile bıyıklarını silen bir gundi (!) olacaksın. "AKPlileri" gaddar derecede eleştireceksin ama AK Partiyi ve R. Tayyip Erdoğan’ı savunacaksın…
Peki, ama niye ve nasıl? Söylemeye ve yazmaya çalıştım. Yazıların çoğunluğu insanımıza uzun ve ağır geldi. Bildiğim halde artistliğimden vazgeçmedim niye?
Aynı formla Yazmaya ve söylemeye devam edeceğim gibi görünüyor. Bu yazının başlığına gelince çok önceleri yazıp söylediklerimden bir daha güncelliğine binaen hatırlatma ihtiyacıdır.
Gelgelim mevzuya Tümevarımsal anlatımla devam edelim.
“Kıyam Yortusu”, “Diriliş Pazarı” ya da “Diriliş Günü” olarak da adlandırılan Paskalya Hristiyanlıktaki en eski ve en önemli bayram. Buna göre Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonraki 3. günde dirilişi kutlanır. Doğu ve Batı kiliseleri arasında farklılıklarla beraber, Paskalya dönemi yaklaşık olarak Mart sonundan Nisan sonuna kadar olan dönemdir. Her sene sabit bir tarihte gerçekleşmez ve dünya kiliselerinin çoğunda Pazar günü kutlanır. Kutlamanın adı İngilizce “Holy Birth Week' yani Türkçe yüce meali alisi şu; “Kutsal doğum haftası”
Doğum kutlamasının İslam’da yerinin olmadığı, bunun İsa'nın doğumu ile bağlantılı ontolojik bir gelenek olduğu, kolonyal dönem siyasetinin tarihin başlangıcını “milat” olarak adlandırıp Hz. İsa ile başlattığını hatırda tutalım.
“Yes’elûneke (sana soruyorlar) anil ehilleh (aylardan), kul (deki) hiye (o) mevâkîtu (vakittir) lin nâs (insanlar için)…((Bakara189)” ayetinin gereği hicri takvim kadim İslam düşünce geleneğimizde ay hareketine göre esas alınan takvimdir. Dolayısıyla Hz. İsa'nın doğumu ile başlayan güneş takvimine göre bir sabitleme yapılamayacağı, tıpkı namaz vakitlerinde okunan ezanın sebebi vürudu gibi havra ve kiliseye göre farklılık olması bu minvaldendir.
Şimdi şu soruların cevapları neler olabilir?
1- Gleneksel literatürümüzde kutlu ifadesi olmaz. Misal; "kutlu miraç", "kutlu ramazan bayramı", "kutlu Cuma" kullanmayız da onun yerine “ mübarek” ifadesi kullanılırız? Neden Mübarek doğum haftası değil de “kutlu doğum haftası kullanıldı” ?
2-Neden ay takvimi esas alınmayıp miladi takvime göre(daha doğrusu Hz. İsa’nın doğumu başlangıç kabul edilen) takvime göre yapıldı? Eğer bu doğru ise Rebiülevvel ayının 12. Gecesi ne anlama geliyor? Niye miraç ve kadir geceleri ve ramazan orucu miladi değil kameridir?
3- Kutlu doğum haftası neden 1989 yılında ilk kutlanmaya başlandığı hafta Ekim’ken 1995 yılından sonra Nisan ayına, paskalya ile aynı haftaya taşındı? Üstelik 23 Nisan çocuk bayramında içinde olduğu haftaya. Bunun 23 Nisan 1920 de açılan milli irade mekânı TBMM’nin açılışıyla ilgisi var mıdır?
4- 1989 yılında ilk yıllarda kullanılan logonun Dünya Bankası logosuna benzemesinin kerameti, neydi?
Diğer yıllarda kullanılan Fleur-de-lis (zambak veya süsen çiçeği) sembolünün Hristiyanlıkta sık olarak kullanılması tesadüf müdür?
5- Gül ile sembolize edilen Resulüllah, Hristiyan teolojisinde Zeytin dalı ile sembolize edilen Hz. İsa arasında nasıl bir ezoterik bağ kuruldu? Hristiyan Gül-Haç tarikatı bu işin neresinde?
6- Hz. Muhammed'in nebi ve resul olarak İslam’ın ana rehber kitabı kurandaki tanımlamasının dışında bu tür kutlamalar ile Muhammed'in ve İslam anlayışının Allah ve Kuran merkezli durumdan, Muhammed'i bir dine (tıpkı isevi din anlayışı gibi) evrilmeye dönüştürülmesi söz konusu mu?
7-"Kutlu Doğum Haftası"nı, Hristiyanlıktaki gibi yortuları bulunmayan İslam’ın Protestanlaşması süreci ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Amerika'nın Yeşil Kuşak Projesi'nin günümüze uyarlanmış hali olan ılımlı İslam projesi kapsamında bir çalışması mıydı? Dinler arası diyalog safsatasının mimarı FETÖ bu kutlamalarda neden en ön saflardaydı? Fetullahın doğum günü nisan ile Mehdilik arasında nasıl bir bağ kurulmuştu?
8-Bir “Protestan İslam” oluşturma çabası olarak nitelenen Noel kutlamasındaki çam ağacı ile özdeş olarak gül ve şatafatlı kutlamalar ile uzun vadede insanları bu hafta içerisinde harcamaya, hediyeler almaya yönlendirmeye çalışan, neoliberal ve kapitalist sisteme hizmet eden, İslamın ilkeleriyle ve emirleriyle taban tabana zıt bir kültür şeklinde harcama/alışveriş haftası oluşturma çabası hedeflenmiş miydi?