Yukarıdaki veciz söz "Mukaddime" kitabının yazarı ünlü Sosyoloğ İbn-i
Haldun'a ait ve maalesef biz bu sözün ne kadar gerçek olduğunu 11 Nisan akşamında 30 Büyükşehir ve Zonguldak ilini kapsayacak 2 günlük Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinden sonra müşaade ettik.
11 Nisan Akşam saatlerinde tüm Televizyon kanallarında Son dakika haberi olarak 31 ili kapsayan Sokağa çıkma yasağı ilan edildiği haberi altyazı Ile geçildi. Bu haber bizlere yetti ve tüm Türkiye'de adeta bir panik havası oluştu.
Daha sonra Sosyal medya paylaşım sitelerinde tüm yurtta herkesin panik halinde açık olan SüperMarket, Bakkal, Benzin istasyonları içerisinde bulunan marketlere, kuruyemişçilere ve gıda bulabilecekleri yerlere nasıl hücum ettikleri ile ilgili görüntüler servis edildi.
Peki Amaç neydi ve neden bu karar gündüz veya bir kaç gün önce detaylı bir şekilde halka anlatılmamıştı?
Acaba hükümet içerisinde paralel ve çift başlı bir yapı mı mevcuttu.
Daha önce sokağa çıkmaya karşı olduğunu ve bu konu Ile ilgili olarak Ana muhalefet CHP'nin sokağa çıkma yasağı istemesine kızan Içişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu neden 2 günlük de olsa sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinden yana bir tavır aldı.
Bu kararın doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmak beyhude bir çabadan öteye gitmez. Ancak sorgulanması gereken konu şu. Madem 2 günlük Sokağa çıkma yasağı ilan edilecekti bunu bir kaç gün önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu birlikte bir basın toplantısı ile dile getiremez miydi?
Daha önceleri Fahrettin Koca ile Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un birlikte yaptıkları toplantı buna önemli bir örneklik teşkil ediyor.
Bu durum en azından halkı akşam ki paniğe sevketmezdi!
Umarız bu ani karar Sağlık Bakanı
ve Sağlık personelinin aylar süren başarılı ve özverili çalışmalarını baltalamaz.Çünkü bu toplum Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı koronavirüs vakası Ile ilgili samimi ve inandırıcı buluyor. Bunun neticesi olsa gerek ki Fahrettin Koca biranda itibarsızlaştırılmak istenircesine bir anda bir tarikat ile ilgili bağlantılı şekilde gösterilen haberler servis edilmeye başlandı.
Sanki birileri bir yerlerden düğme basmış ve toplumda Kabul görmüş sayın Bakan itibarsızlaştırılmak isteniyor gibiydi !
Sağlık Bakanının Türk toplumunda ve hatta muhalif gruplar arasında bile Kabul görmesini Twiiter'daki takipçi sayısından 've twitlerinin paylaşılmasından da görebiliyoruz.
Sayın Koca'nın takipçi sayısı 4.5 milyon kişiye ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin koca başta olmak üzere ve daha bir çok STK kuruluşu ve bir çok kesimin 1 aydan bu yana "evde kal" çağrısını yapmasına rağmen ve Cumhurbaşkanımızın "herkes kendi karantinasını kendisi oluşturmalı" demesine rağmen bu işin ciddiyetinin farkına varamayan ve bu virüsün yayılmasında aktif rol oynamaya devam eden bazı cahil kesim hala inatla devlet erkanının bu çağrılarına kulak tıkıyorlar.
Umarız koronavirüs vakası ile ilgili
gece gündüz yapılan bu mücadele
tehlikeye girmez.
Ayrıca Sokağa çıkma kararı şu ibretlik tabloyu da önümüze çıkardı. Millet sanki aç ve açıktaymış gibi hareket ederek ve hepsinden önemlisi ise Allah'ın "REZZAK" sıfatını unutmuş gibi sağa sola kaçarak stok yapma telaşına düşmeleri insanın Ahsen-i takvim ile esfel-i safilin arasında sıkıştığını gösteriyor.
Bu acı tablo bize bir başka acı gerçeği daha gösterdi. Şayet Suriye, Yemen ve Afrika'da yaşanan açlık ve sefalet bizde yaşansaydı kim bilir neler yapmazdık.!
Adeta açlık korkusu İnsanı esir eden ölüm korkusunun önüne geçmişti. Bu durum çok daha tehlikelidir. Çünkü açlık korkusu açlığın kendisinden bin beterdir.
Ey insan bu ne duyarsızlık böyle... Elimize geçen ve bulduğumuz herşeyi stoklama çabası da neyin nesi?
Hele hele kuruyemişçilere akın ederek fıstık,çekirdek ve cola gibi ihtiyaç olmayan şeylere saldırmak tam bir akıl tutulmasıdır.
Üstelik devlet fırınlar açık olacak dediği halde bu telaş ve aç gözlülük
yaratılmaşların en şerefli varlığı insana yakışır mı?
Dün akşam ki sokağa çıkma yasağı sonrası halkın panik hali ve aç kalma korkusu Allah korkusunun önüne geçerek Allah'ın 'REZZAK' sıfatına iman etmiş bir ümmet Ile tezat bir durum oluşturarak müslüman bir ülkeye hiç yakışmadı.
Çünkü, rızkımızın kefili olan yüce yaradan " Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sâhibi olan ancak Allah’tır.” (Zâriyât, 58) diyerek korkmamamız konusunda bize teminat veriyor. Peki ne oldu bizim kulluk bilincimize.
Olmadı "Ey necip milletim" olmadı!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Şemsettin Kaya
Yakışmadı "Ey Necip Milletim"
"İnsanları alıştıkları tokluk öldürecek"
Yukarıdaki veciz söz "Mukaddime" kitabının yazarı ünlü Sosyoloğ İbn-i
Haldun'a ait ve maalesef biz bu sözün ne kadar gerçek olduğunu 11 Nisan akşamında 30 Büyükşehir ve Zonguldak ilini kapsayacak 2 günlük Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinden sonra müşaade ettik.
11 Nisan Akşam saatlerinde tüm Televizyon kanallarında Son dakika haberi olarak 31 ili kapsayan Sokağa çıkma yasağı ilan edildiği haberi altyazı Ile geçildi. Bu haber bizlere yetti ve tüm Türkiye'de adeta bir panik havası oluştu.
Daha sonra Sosyal medya paylaşım sitelerinde tüm yurtta herkesin panik halinde açık olan SüperMarket, Bakkal, Benzin istasyonları içerisinde bulunan marketlere, kuruyemişçilere ve gıda bulabilecekleri yerlere nasıl hücum ettikleri ile ilgili görüntüler servis edildi.
Peki Amaç neydi ve neden bu karar gündüz veya bir kaç gün önce detaylı bir şekilde halka anlatılmamıştı?
Acaba hükümet içerisinde paralel ve çift başlı bir yapı mı mevcuttu.
Daha önce sokağa çıkmaya karşı olduğunu ve bu konu Ile ilgili olarak Ana muhalefet CHP'nin sokağa çıkma yasağı istemesine kızan Içişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu neden 2 günlük de olsa sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinden yana bir tavır aldı.
Bu kararın doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmak beyhude bir çabadan öteye gitmez. Ancak sorgulanması gereken konu şu. Madem 2 günlük Sokağa çıkma yasağı ilan edilecekti bunu bir kaç gün önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu birlikte bir basın toplantısı ile dile getiremez miydi?
Daha önceleri Fahrettin Koca ile Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un birlikte yaptıkları toplantı buna önemli bir örneklik teşkil ediyor.
Bu durum en azından halkı akşam ki paniğe sevketmezdi!
Umarız bu ani karar Sağlık Bakanı
ve Sağlık personelinin aylar süren başarılı ve özverili çalışmalarını baltalamaz.Çünkü bu toplum Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı koronavirüs vakası Ile ilgili samimi ve inandırıcı buluyor. Bunun neticesi olsa gerek ki Fahrettin Koca biranda itibarsızlaştırılmak istenircesine bir anda bir tarikat ile ilgili bağlantılı şekilde gösterilen haberler servis edilmeye başlandı.
Sanki birileri bir yerlerden düğme basmış ve toplumda Kabul görmüş sayın Bakan itibarsızlaştırılmak isteniyor gibiydi !
Sağlık Bakanının Türk toplumunda ve hatta muhalif gruplar arasında bile Kabul görmesini Twiiter'daki takipçi sayısından 've twitlerinin paylaşılmasından da görebiliyoruz.
Sayın Koca'nın takipçi sayısı 4.5 milyon kişiye ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin koca başta olmak üzere ve daha bir çok STK kuruluşu ve bir çok kesimin 1 aydan bu yana "evde kal" çağrısını yapmasına rağmen ve Cumhurbaşkanımızın "herkes kendi karantinasını kendisi oluşturmalı" demesine rağmen bu işin ciddiyetinin farkına varamayan ve bu virüsün yayılmasında aktif rol oynamaya devam eden bazı cahil kesim hala inatla devlet erkanının bu çağrılarına kulak tıkıyorlar.
Umarız koronavirüs vakası ile ilgili
gece gündüz yapılan bu mücadele
tehlikeye girmez.
Ayrıca Sokağa çıkma kararı şu ibretlik tabloyu da önümüze çıkardı. Millet sanki aç ve açıktaymış gibi hareket ederek ve hepsinden önemlisi ise Allah'ın "REZZAK" sıfatını unutmuş gibi sağa sola kaçarak stok yapma telaşına düşmeleri insanın Ahsen-i takvim ile esfel-i safilin arasında sıkıştığını gösteriyor.
Bu acı tablo bize bir başka acı gerçeği daha gösterdi. Şayet Suriye, Yemen ve Afrika'da yaşanan açlık ve sefalet bizde yaşansaydı kim bilir neler yapmazdık.!
Adeta açlık korkusu İnsanı esir eden ölüm korkusunun önüne geçmişti. Bu durum çok daha tehlikelidir. Çünkü açlık korkusu açlığın kendisinden bin beterdir.
Ey insan bu ne duyarsızlık böyle... Elimize geçen ve bulduğumuz herşeyi stoklama çabası da neyin nesi?
Hele hele kuruyemişçilere akın ederek fıstık,çekirdek ve cola gibi ihtiyaç olmayan şeylere saldırmak tam bir akıl tutulmasıdır.
Üstelik devlet fırınlar açık olacak dediği halde bu telaş ve aç gözlülük
yaratılmaşların en şerefli varlığı insana yakışır mı?
Dün akşam ki sokağa çıkma yasağı sonrası halkın panik hali ve aç kalma korkusu Allah korkusunun önüne geçerek Allah'ın 'REZZAK' sıfatına iman etmiş bir ümmet Ile tezat bir durum oluşturarak müslüman bir ülkeye hiç yakışmadı.
Çünkü, rızkımızın kefili olan yüce yaradan " Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sâhibi olan ancak Allah’tır.” (Zâriyât, 58) diyerek korkmamamız konusunda bize teminat veriyor. Peki ne oldu bizim kulluk bilincimize.
Olmadı "Ey necip milletim" olmadı!