Yıllardır örfünü, ananesini, gelenek ve göreneklerini yaşayan ve yaşatmaya çalışan Urfa, son yıllarda bir çok değerini kaybettiği gibi güveği ve gelin hamamı adet ve kültürünü de kaybetmek üzeredir.
Damat beyin evlendiği gecenin sabahı şafak vakti, gün ağarmadan damadın kirvesi çok yakın arkadaş ve akrabaları tarafından hamama götürülürdü. Bir gün önceden hamamcıya söylenirdi. Güveği için bir taht hazırlanır, tahtın dört tarafı zeytin dalları ve mumlarla süslenirdi. Mumlar yakılır; halı, döşek ve yastıklarla süslenmiş taht üzerine damat bey oturtulurdu. Büyük şakalaşmalarla herkes yıkanır, damat da yıkanıp yerine oturduktan sonra kirve ayağa kalkar: " Arkadaşlar hamam yemeği yaptırdım, kimse bir yere ayrılmasın." Der ve hep birlikte çıkarlar. Kirve oradakilerin hepsinin yıkanma ücretini ödeyip delleklere (tallak da denir) bolca bir bahşiş bırakıp yemek yemeye giderler. Yemekten sonra hep birlikte damat eve bırakılırdı. Eve gelen damat, babasının ve anasının ellerinden öper, gelin de baba evinden gelirken getirmiş olduğu hediyeleri kayınbabasına, kaynanasına, kayınlarına ve görümlerine dağıtırdı.
Evliliğin ikinci haftasının bitiminde yani on beşinci günü cumartesi veya perşembe, bütün dostlar, akrabalar, tanıdıklar gelin hamamına çağırılırlardı. Gelinin, babasıgilden gelirken getirmiş olduğu hamam takımlarının bohçasını keymeler açar, gelinin kaynanasından bahşiş alırlardı.
Eskiden Urfa'da pek çok kadın hamamı vardı. Oğlan evi tarafından kiralanmış olan hamama o gün müşteri alınmaz ama hamama gelen olursa onlar da boş çevrilmez ve onlardan da hiçbir ücret alınmazdı. Hamamdaki taht süslenir, halılar serilir, minderler konulur en güzel elbisesini giyen gelin tahta oturur. Gelin ve damat tarafından davet edilen bütün misafirlere yemekler, tatlılar, meyveler, içecekler ikram edilirdi. Tabi bu arada orada keymeler de güveğinin annesinden bol miktarda bahşiş alırlardı.
Herkesten sonra yıkanan gelin hanım da kendisi için hazırlanan tahta çıkıp oturur; zılgıtlar, çepikler, hala hala heylerele her taraf inletilirdi. Hamam faslında yapılan bütün masraflar güveğinin annesi tarafından ödenirdi.
Ekseri gelin hamamları; Velibeğ Hamamı, Sultan Hamamı, Vezir Hamamı, Cincikli Hamamı, Serçe ve Şaban Hamam'larında yapılırdı. Çok eskilerde 58 Meydanı'ndaki ve Mençek Hamamı'na da gidilirmiş.
Bir de işin espri tarafı var: Gelin, Yıldız Hamamı'na götürülür ki kocasına yıldız gibi görünsün. Bilmiyorum şimdi bu güzel adet ve kültürümüz uygulanıyor mu?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mehmet Fethi Göktepe
Urfa kültüründe güveği ve gelin hamamı
Yıllardır örfünü, ananesini, gelenek ve göreneklerini yaşayan ve yaşatmaya çalışan Urfa, son yıllarda bir çok değerini kaybettiği gibi güveği ve gelin hamamı adet ve kültürünü de kaybetmek üzeredir.
Damat beyin evlendiği gecenin sabahı şafak vakti, gün ağarmadan damadın kirvesi çok yakın arkadaş ve akrabaları tarafından hamama götürülürdü. Bir gün önceden hamamcıya söylenirdi. Güveği için bir taht hazırlanır, tahtın dört tarafı zeytin dalları ve mumlarla süslenirdi. Mumlar yakılır; halı, döşek ve yastıklarla süslenmiş taht üzerine damat bey oturtulurdu. Büyük şakalaşmalarla herkes yıkanır, damat da yıkanıp yerine oturduktan sonra kirve ayağa kalkar: " Arkadaşlar hamam yemeği yaptırdım, kimse bir yere ayrılmasın." Der ve hep birlikte çıkarlar. Kirve oradakilerin hepsinin yıkanma ücretini ödeyip delleklere (tallak da denir) bolca bir bahşiş bırakıp yemek yemeye giderler. Yemekten sonra hep birlikte damat eve bırakılırdı. Eve gelen damat, babasının ve anasının ellerinden öper, gelin de baba evinden gelirken getirmiş olduğu hediyeleri kayınbabasına, kaynanasına, kayınlarına ve görümlerine dağıtırdı.
Evliliğin ikinci haftasının bitiminde yani on beşinci günü cumartesi veya perşembe, bütün dostlar, akrabalar, tanıdıklar gelin hamamına çağırılırlardı. Gelinin, babasıgilden gelirken getirmiş olduğu hamam takımlarının bohçasını keymeler açar, gelinin kaynanasından bahşiş alırlardı.
Eskiden Urfa'da pek çok kadın hamamı vardı. Oğlan evi tarafından kiralanmış olan hamama o gün müşteri alınmaz ama hamama gelen olursa onlar da boş çevrilmez ve onlardan da hiçbir ücret alınmazdı. Hamamdaki taht süslenir, halılar serilir, minderler konulur en güzel elbisesini giyen gelin tahta oturur. Gelin ve damat tarafından davet edilen bütün misafirlere yemekler, tatlılar, meyveler, içecekler ikram edilirdi. Tabi bu arada orada keymeler de güveğinin annesinden bol miktarda bahşiş alırlardı.
Herkesten sonra yıkanan gelin hanım da kendisi için hazırlanan tahta çıkıp oturur; zılgıtlar, çepikler, hala hala heylerele her taraf inletilirdi. Hamam faslında yapılan bütün masraflar güveğinin annesi tarafından ödenirdi.
Ekseri gelin hamamları; Velibeğ Hamamı, Sultan Hamamı, Vezir Hamamı, Cincikli Hamamı, Serçe ve Şaban Hamam'larında yapılırdı. Çok eskilerde 58 Meydanı'ndaki ve Mençek Hamamı'na da gidilirmiş.
Bir de işin espri tarafı var: Gelin, Yıldız Hamamı'na götürülür ki kocasına yıldız gibi görünsün. Bilmiyorum şimdi bu güzel adet ve kültürümüz uygulanıyor mu?