Kudüs Muharebesi sonucu 11 Aralık 1917’de Kudüs’ü işgal eden İngiliz İmparatorluk Valisi, General Edmund Henry Hynman Allenbey,1901 yılında BOER Savaşı olarak bilinen savaşta Nelson Mandela’nın mensubu olduğu kabilelerle savaşmıştı. Hata o savaş dolayısıyla, İngilizlerin desteğini alabilmek amacıyla, Jön Türkler hareketinin önde gelen simaları kendi aralarında topladıkları imzaları İstanbul'daki İngiliz Sefiri Salvatore Valeri'ye mektupla birlikte takdim edip, BOER Savaşı'nda İngilizlerin yanında yer aldıklarını beyan etmişlerdi.
Madiba (Nelson Mandela), 1918’de doğduğunda General Allenbey’in kabilesine uyguladığı şiddetin hikâyelerini dinleyerek büyüdü. Madiba, okula başlayınca ilk ırk ayrımcılığı ile yüz yüze kaldı ve kendisiyle özdeşleşen Madiba adını artık kullanamayacaktır. Güney Afrika’daki Rhodes Üniversitesi’nden Richard Pithouse’a göre; Madiba, okula başlar başlamaz sınıf öğretmeni kendisine ‘Nelson Mandela’ adını verdi ve böylece kendi kabile reisinin doğumunda kendisine vermiş olduğu ‘Madiba’ adı artık Apartheid rejimin hışmına uğramış oldu.
Madiba’ya resmen verilen Nelson Mandela adı bile ona karşı uygulanan ırk ayrımcılığına hiçbir zaman çözüm olmadı, olmazdı da. Çünkü ayrımcılık mental bir maraz idi. Öyle ki, Irkçı Güney Afrika Başbakanı P.W. Botha’nın, ırk ayrımcılığına (race discrimination) neden olan politikalarının en büyük destekçisi o dönemlerde İngiliz Başbakanı Baronesse Thatcher olmuştur. Thatcher, ANC ve Nelson Mandela’ya karşı takındığı olumsuz politikalarla BOER Savaş mantalitesine sahip olduğunu ortaya koymuş oldu.
Nelson Mandela, ‘Apartheid’ e karşı mücadelesinde hiçbir zaman ırkçı baskılarının en yoğun yaşandığı ‘SOWETO’ benzeri bir anlayışıyla Batılılara karşı misliyle hareket etmedi. O, sadece Sub-Sahara insanlarına karşı ırk ayrımcılığı yapan ‘Beyaz Adam’a karşı değil, Beyaz Adam’a karşı ırk ayrımcılığı gözetleyen SUB-SAHARA kökenli kendi insanlarının da benzer politika uygulamasına karşı geldi.
Mandela, insanların renkleri ve tenlerinin tonlarından dolayı ırk ayrımcılığına uğramaması ve tüm renlerin birlikteliğine önem veren politikalarıyla ön plana çıkmıştır. İşte, Nelson Mandela’yı gerçek anlamda Nelson Mandela yapan da bu düşünce olmuştur. Yıllarca Afrika’daki Sub-Sahara insanlarına karşı ırk ayrımcılığı uygulayan Batılıların, 18 Temmuz 1918’de doğan Nelson Mandela adını her yıl 18 Temmuz Uluslararası Nelson Mandela Günü olarak belirlemeleri büyük bir paradoksu ortaya koymaktadır.
Irk ayrımcılığının ana üssü Güney Afrika Cumhuriyeti’nden çıkan mahalli bir kabile mensubu olan Nelson Mandela’nın yüz yüze kaldığı tüm zorluklara karşın Batılı anlayışa karşı verdiği büyük mücadele çok anlamlıdır.
Sonuç olarak şu söylemek gerekir ki, Batılı anlayışa karşı özgürlük mücadelesi veren Nelson Mandela, ne yazık ki, kendi mahalli adı olan ‘Madiba’ yı Nelson’dan bir türlü özgürleştiremedi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Doğan BEKİN
Uluslararası Melson Mandela Günü
Kudüs Muharebesi sonucu 11 Aralık 1917’de Kudüs’ü işgal eden İngiliz İmparatorluk Valisi, General Edmund Henry Hynman Allenbey,1901 yılında BOER Savaşı olarak bilinen savaşta Nelson Mandela’nın mensubu olduğu kabilelerle savaşmıştı. Hata o savaş dolayısıyla, İngilizlerin desteğini alabilmek amacıyla, Jön Türkler hareketinin önde gelen simaları kendi aralarında topladıkları imzaları İstanbul'daki İngiliz Sefiri Salvatore Valeri'ye mektupla birlikte takdim edip, BOER Savaşı'nda İngilizlerin yanında yer aldıklarını beyan etmişlerdi.
Madiba (Nelson Mandela), 1918’de doğduğunda General Allenbey’in kabilesine uyguladığı şiddetin hikâyelerini dinleyerek büyüdü. Madiba, okula başlayınca ilk ırk ayrımcılığı ile yüz yüze kaldı ve kendisiyle özdeşleşen Madiba adını artık kullanamayacaktır. Güney Afrika’daki Rhodes Üniversitesi’nden Richard Pithouse’a göre; Madiba, okula başlar başlamaz sınıf öğretmeni kendisine ‘Nelson Mandela’ adını verdi ve böylece kendi kabile reisinin doğumunda kendisine vermiş olduğu ‘Madiba’ adı artık Apartheid rejimin hışmına uğramış oldu.
Madiba’ya resmen verilen Nelson Mandela adı bile ona karşı uygulanan ırk ayrımcılığına hiçbir zaman çözüm olmadı, olmazdı da. Çünkü ayrımcılık mental bir maraz idi. Öyle ki, Irkçı Güney Afrika Başbakanı P.W. Botha’nın, ırk ayrımcılığına (race discrimination) neden olan politikalarının en büyük destekçisi o dönemlerde İngiliz Başbakanı Baronesse Thatcher olmuştur. Thatcher, ANC ve Nelson Mandela’ya karşı takındığı olumsuz politikalarla BOER Savaş mantalitesine sahip olduğunu ortaya koymuş oldu.
Nelson Mandela, ‘Apartheid’ e karşı mücadelesinde hiçbir zaman ırkçı baskılarının en yoğun yaşandığı ‘SOWETO’ benzeri bir anlayışıyla Batılılara karşı misliyle hareket etmedi. O, sadece Sub-Sahara insanlarına karşı ırk ayrımcılığı yapan ‘Beyaz Adam’a karşı değil, Beyaz Adam’a karşı ırk ayrımcılığı gözetleyen SUB-SAHARA kökenli kendi insanlarının da benzer politika uygulamasına karşı geldi.
Mandela, insanların renkleri ve tenlerinin tonlarından dolayı ırk ayrımcılığına uğramaması ve tüm renlerin birlikteliğine önem veren politikalarıyla ön plana çıkmıştır. İşte, Nelson Mandela’yı gerçek anlamda Nelson Mandela yapan da bu düşünce olmuştur. Yıllarca Afrika’daki Sub-Sahara insanlarına karşı ırk ayrımcılığı uygulayan Batılıların, 18 Temmuz 1918’de doğan Nelson Mandela adını her yıl 18 Temmuz Uluslararası Nelson Mandela Günü olarak belirlemeleri büyük bir paradoksu ortaya koymaktadır.
Irk ayrımcılığının ana üssü Güney Afrika Cumhuriyeti’nden çıkan mahalli bir kabile mensubu olan Nelson Mandela’nın yüz yüze kaldığı tüm zorluklara karşın Batılı anlayışa karşı verdiği büyük mücadele çok anlamlıdır.
Sonuç olarak şu söylemek gerekir ki, Batılı anlayışa karşı özgürlük mücadelesi veren Nelson Mandela, ne yazık ki, kendi mahalli adı olan ‘Madiba’ yı Nelson’dan bir türlü özgürleştiremedi.