Hani meşhur bir türkümüz varı Harran’a su geliyor aney kalk bir zılgıt çal. Bu türkü Harran’a su aktığı zaman o zamanın Başbakanı Süleyman Demirel’in açılışını yaparak Harran’a suyun bırakıldığı sırada İbrahim Tatlısesin okuduğu türkü hem çok beğenilmiş ve hem de o günün mana ve ehemmiyetine hitap etmişti.
Suruç’a GAP’ın bir ayağı olan suyun gelmesi için yıllar ca çok büyük mücadeleler verildi. Mitingler yapıldı, Reisicumhurlar Başbakanlar Urfa’ya geldiğinde pankartlar açıldı. Hatta bazı arkadaşlar Ankara’ya çıkarma yaptı. Suruç’un en büyük hasreti su olmuştu. He kesin dilinde su ne zaman gelecek sözcükleri her sohbette dile getirilirdi. Suruçlular için en büyük problem ve öncelik suyun ne zaman akacağı ile ilgiliydi.
Hemen hemen katıldığımız bütün basın toplantılarında siyasilerden bu talep hiç eksilmedi, bu konu hep gündem de tutuluyordu,
O tarihlerde Suruç’ta münteşir “pirsus” gazetesi ve onun sahibi İlhami Doğanın bu hususta yaptığı cansiperane çalışmalar hala hafızalarda. O gazetede Suruç’la ilgili acizane bir çok makale yazmıştım. Bu çalışmalar sayesinde Suruç halkı bu konuda hayli bilinçlendi ve adeta Suruçlular için bir dava haline geldi.
Suriye’de patlak veren kargaşa özellikle Kobani meydana gelen olaylar sebebiyle siyasetin bu konular gündemi fazlasıyla meşgul ettiği için diğer bütün konular geri planda kaldı. Çünkü Suruç adeta bir insan seline uğramıştı.
Yüzler ce yıl evvel Suruç ovası büyük bir bataklık halinde idi, hatta timsahlar bu ovada cirit atıyordu. İnsanlar bu bataklıkları kurutmak için tahliye kanalları yaptılar Halk dilinde buna “kıne” deniliyordu. Suruç’un bazı köylerinde yer altında kesme taşlardan yapılan bu tahliye kanalları hala vardır.
Suruç’a su gelmezden evvel adeta hayat büyük ölçüde durmuştu. İnsanlar yerlerini yurtlarını terk ederek ırgat haline gelirken , geçmişte Afrika’dan Suruç’a gelen göçmen kuşlar bile burada barınmaz olmuştu.
Allah şükürler olsun Suruç’a su geldiği zaman adeta bayram havası vardı. Çoraklaşmış ova yemyeşil hale gelecekti. L950 li yılların sonunda Suruç ta doktorluk yapan Suat bey Suruç’un bu özelliğinden dolayı Yeşilova futbol takımını kurmuştu.
Şimdi ise ova tekrar yeşillendi ama ne acı gerçektir ki ovanın aşırı sulamadan dolayı altında yatan tehlike yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. . Bilinçsiz sulamadan dolayı ovayı kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Çünkü her şeyin fazlası zarardır. Allah bu âlem_i muhteşem bir denge üzerinde kurmuştur. Bunu gözetmek sünetullahtır.
Onu için o meşhur Harran türküsünü bu gün Suruç’a uyarlasak gözlerimiz dolu dolu yüreğimizdeki yanıklığı ifade etmek için “Suruç’a su geliyor aney kalk bir ağıt yak” demek için adeta feryat etmek istiyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Abdulkadir İKBAL
“ Suruç’a su geldi aney kalk bir ağıt yak”
Hani meşhur bir türkümüz varı Harran’a su geliyor aney kalk bir zılgıt çal. Bu türkü Harran’a su aktığı zaman o zamanın Başbakanı Süleyman Demirel’in açılışını yaparak Harran’a suyun bırakıldığı sırada İbrahim Tatlısesin okuduğu türkü hem çok beğenilmiş ve hem de o günün mana ve ehemmiyetine hitap etmişti.
Suruç’a GAP’ın bir ayağı olan suyun gelmesi için yıllar ca çok büyük mücadeleler verildi. Mitingler yapıldı, Reisicumhurlar Başbakanlar Urfa’ya geldiğinde pankartlar açıldı. Hatta bazı arkadaşlar Ankara’ya çıkarma yaptı. Suruç’un en büyük hasreti su olmuştu. He kesin dilinde su ne zaman gelecek sözcükleri her sohbette dile getirilirdi. Suruçlular için en büyük problem ve öncelik suyun ne zaman akacağı ile ilgiliydi.
Hemen hemen katıldığımız bütün basın toplantılarında siyasilerden bu talep hiç eksilmedi, bu konu hep gündem de tutuluyordu,
O tarihlerde Suruç’ta münteşir “pirsus” gazetesi ve onun sahibi İlhami Doğanın bu hususta yaptığı cansiperane çalışmalar hala hafızalarda. O gazetede Suruç’la ilgili acizane bir çok makale yazmıştım. Bu çalışmalar sayesinde Suruç halkı bu konuda hayli bilinçlendi ve adeta Suruçlular için bir dava haline geldi.
Suriye’de patlak veren kargaşa özellikle Kobani meydana gelen olaylar sebebiyle siyasetin bu konular gündemi fazlasıyla meşgul ettiği için diğer bütün konular geri planda kaldı. Çünkü Suruç adeta bir insan seline uğramıştı.
Yüzler ce yıl evvel Suruç ovası büyük bir bataklık halinde idi, hatta timsahlar bu ovada cirit atıyordu. İnsanlar bu bataklıkları kurutmak için tahliye kanalları yaptılar Halk dilinde buna “kıne” deniliyordu. Suruç’un bazı köylerinde yer altında kesme taşlardan yapılan bu tahliye kanalları hala vardır.
Suruç’a su gelmezden evvel adeta hayat büyük ölçüde durmuştu. İnsanlar yerlerini yurtlarını terk ederek ırgat haline gelirken , geçmişte Afrika’dan Suruç’a gelen göçmen kuşlar bile burada barınmaz olmuştu.
Allah şükürler olsun Suruç’a su geldiği zaman adeta bayram havası vardı. Çoraklaşmış ova yemyeşil hale gelecekti. L950 li yılların sonunda Suruç ta doktorluk yapan Suat bey Suruç’un bu özelliğinden dolayı Yeşilova futbol takımını kurmuştu.
Şimdi ise ova tekrar yeşillendi ama ne acı gerçektir ki ovanın aşırı sulamadan dolayı altında yatan tehlike yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. . Bilinçsiz sulamadan dolayı ovayı kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Çünkü her şeyin fazlası zarardır. Allah bu âlem_i muhteşem bir denge üzerinde kurmuştur. Bunu gözetmek sünetullahtır.
Onu için o meşhur Harran türküsünü bu gün Suruç’a uyarlasak gözlerimiz dolu dolu yüreğimizdeki yanıklığı ifade etmek için “Suruç’a su geliyor aney kalk bir ağıt yak” demek için adeta feryat etmek istiyoruz.