Korona virüs salgını dünyada ve ülkemizde gündemin birinci maddesi olarak kalmaya devam ederken, Suriye ve Irak Federal Kürdistan bölgesinde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bölgede vekâlet savaşları kendini iyice hissettirmeye başladı. Amerika, Erbil’e 35 km mesafede bulunan “Harir havaalanı” bölgesinde askeri üs kurma çalışmalarına devam ediyor. Bu bölge İran sınırına yaklaşık 150-160 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Amerika Türkiye’nin çok istediği ancak bir türlü alamadığı “Patriot” hava savunma sistemlerini, Irak Federal Kürt bölgesine yapılabilecek bir hava saldırısına karşı koruyabilmek amacıyla hem de iki batarya olarak Harir’e konumlandırdı.
Irak Kürt bölgesinde dikkat çekici diğer bir gelişme ise KYB kontrolünde bulunan ancak PKK tarafından kullanılan Zinê Werte bölgesiyle ilgili gelişmelerdir. Kürdistan hükümeti bu bölgelerde kontrolü sağlamak için bölgeye özel “Zerevan” birliklerini gönderdi. PKK, hükümete bağlı askeri güçlerin geri çekilmemesi halinde çatışma çıkacağı tehdidinde bulundu ancak, hükümet güçleri çekilmedi. Zinê Werte bir yandan Kandile çıkış bölgesi olarak stratejik konuma sahipken, öte yandan da ABD’nin Harir üssüne tehdit oluşturabilecek bir konuma sahip.
ABD Suriye’de PYD ile ENKS’yi barıştırarak tek çatı altında toplanmasına çalışıyor olduğunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Bu model daha önce Irak’ta denenmiş, KDP ve KYB aralarındaki çatışmaları durdurarak birlikte hareket etmeye başlamıştı. Bu birleşme veya birlikte hareket etmeleri; Irak Kürt bölgesine tam hâkim olmalarına ve batının desteğini görmeleriyle başarıya ulaşmıştı.
Atılan bu adımla hem Suriye’deki Kürtler arasında birlikteliğin önü açılıp, hem de Suriye Kürtlerinin PKK’dan uzaklaştırılmasıyla, Irak Kürt Federal bölgesiyle yakınlaşmasıyla sonuçlanabilir.
Yine yazılarımı takip eden dikkatli okuyucularım tarafından hatırlanacağı üzere; ENKS (Türkiye’ye yakın grup) ile TEV-DEM (PYD’ye yakın grup) bir araya gelerek görüşmelere başlamışlardı. ENKS, PYD’nin kontrolündeki tüm bölgelerde bürolar açtı, cezaevinde bulunan ENKS üyesi tüm tutuklular serbest bırakıldı. Ardından ENKS yöneticileri ile Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz ay bir araya geldi, ENKS yaptığı açıklamada Türkiye’ye övgüler dizdi. DSG bir açıklamayla bunu reddetti sonra sessizliğe büründü. ABD Başkanı Donald Trump, 24 Mart tarihinde Fox News TV kanalına yaptığı açıklamada “Türkiye'ye, Kürtlerle anlaşma imzalayın, barışın” dediğini, tavsiyesinin önce kabul edilmediğini belirterek sonrasında anlaşma imzalandığını söylemişti.
Yerel kaynaklarımdan teyit ettirdiğim bilgilere göre; ENKS ile TEV-DEM, ABD’nin garantörlüğünde bir araya gelerek aşağıdaki maddelerde anlaştılar ve sonraki süreçte görüşmelere Fransa’nın da müdahil olacağı öğrenildi.
1-Suriye; federal, demokratik ve çoğulcu bir devlet olacak
2-Mevcut rejim, muhaliflere baskı uygulayan otoriter ve diktatör bir rejim olarak kabul edilecek;
3-Kürt bölgeleri Entegre biçimde siyasi ve coğrafi bölümlerden oluşacak.
4-Taraflar komşu ülkelerle olumlu ilişkiler kurma ve Suriye krizinin BM 2254 sayılı kararına göre çözülmesine göre hareket edecek
5-Her iki taraf da Suriye anayasasında Kürt ulusal, kültürel ve siyasi haklarının tanınması ile Suriyeli Kürtlerin yerli halk olduğunu anayasal olarak kabul edecek
6-Mülteciler ve bölgede yerinden edilmiş insanların evlerine dönmesi ile demokratik bir muhalefet savunulacak.”
Bu gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de bazı gelişmeler yaşandı. Sürecin dışında kalmak istemeyen Türkiye, Öcalan’a ilk kez görüntülü konuşma ile ailesiyle görüşme imkânı vererek, Öcalan’ı Suriye’de bir denge unsuru olarak kullanmak istiyor.
Önümüzdeki aylarda korona virüsün gündemden düşmeye başlamasıyla birlikte, gündem yeniden güney komşularımız olacak. Ancak; Türkiye’nin son dönemlerdeki politikalarına baktığımızda “olmazların olamayacağını” görebiliyoruz. Rusya ile “müttefikliği” bitirip, yönünü yeniden Amerika’ya çeviren Türkiye’nin, Kürtlerle ilgili yeni bir politika belirleyeceğini düşünüyorum.
Umalım ki COVID 19’un dünyayı kasıp kavurması bitince Suriye özelinde Ortadoğu yeniden ısınmasın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nevzat Bingöl
SURİYE’DE FEDERAL YAPIYA DOĞRU
Korona virüs salgını dünyada ve ülkemizde gündemin birinci maddesi olarak kalmaya devam ederken, Suriye ve Irak Federal Kürdistan bölgesinde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bölgede vekâlet savaşları kendini iyice hissettirmeye başladı. Amerika, Erbil’e 35 km mesafede bulunan “Harir havaalanı” bölgesinde askeri üs kurma çalışmalarına devam ediyor. Bu bölge İran sınırına yaklaşık 150-160 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Amerika Türkiye’nin çok istediği ancak bir türlü alamadığı “Patriot” hava savunma sistemlerini, Irak Federal Kürt bölgesine yapılabilecek bir hava saldırısına karşı koruyabilmek amacıyla hem de iki batarya olarak Harir’e konumlandırdı.
Irak Kürt bölgesinde dikkat çekici diğer bir gelişme ise KYB kontrolünde bulunan ancak PKK tarafından kullanılan Zinê Werte bölgesiyle ilgili gelişmelerdir. Kürdistan hükümeti bu bölgelerde kontrolü sağlamak için bölgeye özel “Zerevan” birliklerini gönderdi. PKK, hükümete bağlı askeri güçlerin geri çekilmemesi halinde çatışma çıkacağı tehdidinde bulundu ancak, hükümet güçleri çekilmedi. Zinê Werte bir yandan Kandile çıkış bölgesi olarak stratejik konuma sahipken, öte yandan da ABD’nin Harir üssüne tehdit oluşturabilecek bir konuma sahip.
ABD Suriye’de PYD ile ENKS’yi barıştırarak tek çatı altında toplanmasına çalışıyor olduğunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Bu model daha önce Irak’ta denenmiş, KDP ve KYB aralarındaki çatışmaları durdurarak birlikte hareket etmeye başlamıştı. Bu birleşme veya birlikte hareket etmeleri; Irak Kürt bölgesine tam hâkim olmalarına ve batının desteğini görmeleriyle başarıya ulaşmıştı.
Atılan bu adımla hem Suriye’deki Kürtler arasında birlikteliğin önü açılıp, hem de Suriye Kürtlerinin PKK’dan uzaklaştırılmasıyla, Irak Kürt Federal bölgesiyle yakınlaşmasıyla sonuçlanabilir.
Yine yazılarımı takip eden dikkatli okuyucularım tarafından hatırlanacağı üzere; ENKS (Türkiye’ye yakın grup) ile TEV-DEM (PYD’ye yakın grup) bir araya gelerek görüşmelere başlamışlardı. ENKS, PYD’nin kontrolündeki tüm bölgelerde bürolar açtı, cezaevinde bulunan ENKS üyesi tüm tutuklular serbest bırakıldı. Ardından ENKS yöneticileri ile Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz ay bir araya geldi, ENKS yaptığı açıklamada Türkiye’ye övgüler dizdi. DSG bir açıklamayla bunu reddetti sonra sessizliğe büründü. ABD Başkanı Donald Trump, 24 Mart tarihinde Fox News TV kanalına yaptığı açıklamada “Türkiye'ye, Kürtlerle anlaşma imzalayın, barışın” dediğini, tavsiyesinin önce kabul edilmediğini belirterek sonrasında anlaşma imzalandığını söylemişti.
Yerel kaynaklarımdan teyit ettirdiğim bilgilere göre; ENKS ile TEV-DEM, ABD’nin garantörlüğünde bir araya gelerek aşağıdaki maddelerde anlaştılar ve sonraki süreçte görüşmelere Fransa’nın da müdahil olacağı öğrenildi.
1-Suriye; federal, demokratik ve çoğulcu bir devlet olacak
2-Mevcut rejim, muhaliflere baskı uygulayan otoriter ve diktatör bir rejim olarak kabul edilecek;
3-Kürt bölgeleri Entegre biçimde siyasi ve coğrafi bölümlerden oluşacak.
4-Taraflar komşu ülkelerle olumlu ilişkiler kurma ve Suriye krizinin BM 2254 sayılı kararına göre çözülmesine göre hareket edecek
5-Her iki taraf da Suriye anayasasında Kürt ulusal, kültürel ve siyasi haklarının tanınması ile Suriyeli Kürtlerin yerli halk olduğunu anayasal olarak kabul edecek
6-Mülteciler ve bölgede yerinden edilmiş insanların evlerine dönmesi ile demokratik bir muhalefet savunulacak.”
Bu gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de bazı gelişmeler yaşandı. Sürecin dışında kalmak istemeyen Türkiye, Öcalan’a ilk kez görüntülü konuşma ile ailesiyle görüşme imkânı vererek, Öcalan’ı Suriye’de bir denge unsuru olarak kullanmak istiyor.
Önümüzdeki aylarda korona virüsün gündemden düşmeye başlamasıyla birlikte, gündem yeniden güney komşularımız olacak. Ancak; Türkiye’nin son dönemlerdeki politikalarına baktığımızda “olmazların olamayacağını” görebiliyoruz. Rusya ile “müttefikliği” bitirip, yönünü yeniden Amerika’ya çeviren Türkiye’nin, Kürtlerle ilgili yeni bir politika belirleyeceğini düşünüyorum.
Umalım ki COVID 19’un dünyayı kasıp kavurması bitince Suriye özelinde Ortadoğu yeniden ısınmasın.