O kocaman çocuğa, ayakkabı olalım, o Arap kadının dili olalım.
Eğitelim vicdanımız, aç bırakalım merhametimizi, insanlığa susayalım.
Elimize sevgiden oluşan kırbaçla Terbiye edelim en terbiyesiz halimizi.
Haykıralım; tüm kötülüğe yeter yeter yeter diyelim.
Yeter; insanınıza sahip çıkın, yukardaki aşağıdakine hesap soracak.
Biz yeryüzündeyken, yukardakine iş düşmeden!
En suçlu biz olalım, haykıralım.
En hukuksuz mahkemede ve hep bir ağızdan haykıralım.
Ayağı kalkarak ‘’suçlu biziz’’ diyelim.
Zira… O kadının kocasını.
Biz o hale getirdik.
O kocaman çocuğu biz ayakkabısız bıraktık.
Dil ağız bilmeyen o kadını biz sıradan çıkardık.
Utanmayın; haykırın suçlu biziz deyin.
Hüküm; cüzdana değil, vicdana hitap etmeli.
Adalet; yandaşa değil, herkese eşit olmalı
Yeter… Elinize bir kibrit alın yakın içinizde ne kadar nefret varsa
Son yok, her gün umuttur.
Anlayana kelam ettik, anlamayana demedik.
Anlayanda anlamayan da bizim hoş kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bilal BEBE
Suçlu ayağı kalk.
Selam dostlar.
Yıl; bu zamandan öte, bu zamana yakın… En yakın.
Bir mahkûm yakını, cezaevinde bir hükümlü ile görüşecek.
Gardiyanlar güvenlik adına hummalı bir çalışma içinde…
Asayiş berkemal olmalı. Hem de en katısından.
Bir gardiyan iri cüssesi ile avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Gardiyan.
--Mahkûm yakınları, kimliklerini hazır etsinler.
Radyo da bir ajans vakti…
Bir bakan belki de başbakan,
Radyo da ki ses.
--İnsanlardan sınıf ırk ayrımı suçtur, herkes eşittir, bunlar anayasal haktır.
Duvar dibinde bir kadın oturmuş, kucağında kocaman bir bebek.
Çocuğun Ayaklarında ayakkabı yok, aylardan ramazan ayı, bereket ayı…
Kadının kıyafetinden belli Arap, Türkçesi yok, sırayı bilmediğinden hep sonuncu…
Dil yok, ağız yok.
O anda dil ağız bilen bayan gardiyan, Arap kadına dönerek…
İğrenç üslubuyla.
Bayan gardiyan.
--kocanı görmeye mi geldin bak hele bak… Cani isti değil mi?
Arap kadın çocuğun göstererek…
---He… Bunun çocuk babasını göri… (çocuk babasını görmek istiyor)
O anda bütün gardiyanlar gülmeye başlıyor, muhteşem esperiye…
Urfa cezaevinde bunlar olur mu? bilmiyorum….
Eğer böyle bir şey varsa, bilinsin ki…
Cezaevi, karakollar, adliye, devlete nefretin kaynağıdır, öyle bir şey varsa.
Öyle bir şey varsa! suçlu ayağı kalksın
Bağırsın; mahkemelerde karakollarda cezaevlerinde…
‘’Suçlu benim ‘’ desin,
O kocaman çocuğa, ayakkabı olalım, o Arap kadının dili olalım.
Eğitelim vicdanımız, aç bırakalım merhametimizi, insanlığa susayalım.
Elimize sevgiden oluşan kırbaçla Terbiye edelim en terbiyesiz halimizi.
Haykıralım; tüm kötülüğe yeter yeter yeter diyelim.
Yeter; insanınıza sahip çıkın, yukardaki aşağıdakine hesap soracak.
Biz yeryüzündeyken, yukardakine iş düşmeden!
En suçlu biz olalım, haykıralım.
En hukuksuz mahkemede ve hep bir ağızdan haykıralım.
Ayağı kalkarak ‘’suçlu biziz’’ diyelim.
Zira… O kadının kocasını.
Biz o hale getirdik.
O kocaman çocuğu biz ayakkabısız bıraktık.
Dil ağız bilmeyen o kadını biz sıradan çıkardık.
Utanmayın; haykırın suçlu biziz deyin.
Hüküm; cüzdana değil, vicdana hitap etmeli.
Adalet; yandaşa değil, herkese eşit olmalı
Yeter… Elinize bir kibrit alın yakın içinizde ne kadar nefret varsa
Son yok, her gün umuttur.
Anlayana kelam ettik, anlamayana demedik.
Anlayanda anlamayan da bizim hoş kalın.