Kuran inasanlara en güzel sözler söylemeyi emreder. Bakara suresi 83. Ayette yüce rabbimiz söyle buyurmaktadır.“ İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin"
Yine Kuran bize, inanmayanlara dahi en güzel sözle hitap etmemizi emretmektedir. İsra suresi 53. Ayette “Kullarıma söyle, (inanmayanlara karşı) sözün en güzelini söylesinler; çünkü şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır.” buyurulmaktadır.
Rabbimiz, insanlara hitap ederken sert ve haşin ifadeler yerine tatlı dille, güler yüzle, nefret ettirmeden, bilâkis müjdeleyen ve muhabbeti artıran bir üslûb ile konuşmayı öğütlüyor.
Gerek toplumsal hayatta ve gerekse siyasi atmosferde insanlar ya da siyasiler, liderler bir birlerine hitap ederken maalesef bu ölçüleri dikkate almadıkları için hem kendilerini hem de toplumu gerginliğe sevk ettiklerinin farkında değiller gibi.
İnsanlar arası ilişkilerde insanlar, elbette hata ve yanlış yapabilirler. Bu hatalar ve yanlışlar makul ve yapıcı bir şekilde eleştirilebilir. Bunda hiç bir mahsur yoktur. Ancak, yapılan hatalar ve yanlışlar, eleştiri sınırlarını aşarak hakarete vardırılırsa bundan hiç kimse kazançlı çıkmaz. İnsanlar arasındaki dostluk, muhabbet ve kardeşlik bağları zedelenir.
Topluma önderlik eden siyasi liderler, aydınlar, yazarlar, kanaat önderlerinin bu hassasiyetlere dikkat ederek olaylara yaklaşmaları toplumdaki gerginliği azaltacaktır. Özellikle ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olan siyasiler ve liderlerin üslüplarına son derece dikkat etmeleri zorunludur.
Ülkemizin içinde bulunduğu seçim atmosferinde inancımızın uygun görmediği bir siyasi kutuplaşma ve kamplaşma had safhaya ulaşmıştır. Kamplaşma ve kutuplaşmayı körükleyen ve birliğimizi zedeleyen siyasi söylemler hiç bir kimseye fayda sağlamayacaktır. Kazanılacak bir seçim uğruna insanları kutuplaştıran ve ötekileştiren siyasal stratejiler belki bu stratejileri uygulayan siyasi partilere seçim kazandırabilir ama ülkemizi ve halkımızı düşman kamplara ayırmaktan başka bir işe yaramaz.
Her şeyde olduğu gibi siyasi alanda da Allah'ın ve Resulunun koyduğu ölçülere göre hareket etmek zorundayız. Allah ve resulunun kkoyduğu ölçüler bellidir. Ülkemizde yaşayan insanların kahir ekseriyeti Müslümandır. Dolayısıyla Müslümanlar kardeştirler. Müslümanların dışındaki insanlar da Hz. Adem'in (a.s) çocukları olmaları hasebiyle yine bizim kardeşlerimizlerdir.
O halde siyasi hesaplar ve rantlar uğruna insanlarımızı ve toplumu gerginliğe kutuplaşma ve kamplaşma sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Nihayetinde içinde bulunduğumuz seçim bir yerel yönetim seçimidir. Bu seçimde biz belediye başkanlarını, belediye ömeclis üyelerini bazı illerde il genel meclisi üyelerini ve mahalle muhtarlarını seçeceğiz.
Yerel seçimlerde ülkenin genel meselelerinden ziyade yerel bazda partilerin ve belediye başkan adaylarının projelerinin konuşulması gerekir. Ancak maalesef bu yapılacağına ülkenin genel meseleleri üzerinden siyasiler ve liderler birbirlerine hakarete varan ifadeler kullanarak hem kendilerine hem de halka onulması zor zararlar vermektedirler.
Yapılması gereken, iktidar partisi ve liderinin kutuplaştırıcı, ötekileştirici, kamplaştırıcı ifadeler yerine toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı bir üslup ve anlayışla hareket etmesi, Muhalefet partileri ve liderlerinin de yapıcı eleştiriler yanında sorunların nasıl çözümlenmesi gerektiği noktasında görüş ve önerilerini dile getirmesidir.
Seçimler nihayetinde 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak ve sona erecektir. Halkın iradesi sandıkta tecelli edecektir. Tabiri caiz ise, ”Evli evine, köylü köyüne gidecektir.”Insanlar yine işlerine güçlerine bakacaklardır. Ülkemiz bu güne kadar onlarca seçim geçirdi. İyisiyle kötüsüyle bu seçimler atlatıldı. Bu seçimde diğer seçimler gibi normal bir seçim olacaktır. Öyle ise bu seçimde üç beş oy fazla alacağız diye insanları korkutmaya, baskıya tahakküme zorlamanın bir anlamı yoktur.
Ayrıca; Herşey'in üzerinde olan İslam'I ve kutsal değerlerimizi de istismar etmeye kimsenin hakkı yoktur. Sosyal medya üzerinden trollük yaparak bizi kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya çalışanlar ile adeta yalan haber merkezi haline gelmiş bazı televizyonlar ve medyanın provokasyonlarına gelerek birbirimizin kalbini kırmaya ve dostluğumuzu zedelemeye hiç gerek yoktur.
Her zaman güc'ün ve güçlünün yanında olan yalan haber merkezleri ve medya ile trollerin bu seçimde provokasyonları da ummadıkları bir biçimde yerle yeksan olacaktırinşallah.
Kur'ân-ı Kerîm, kendimiz için doğruluk, adâlet ve hakkâniyetle muâmele görmek istiyorsak, işlerimizin ve hâllerimizin düzelip Allâh'ın bizi affetmesini diliyorsak, bizim de her hususta doğru, samimî, âdil ve hakkı üstün tutmamızı emrediyor.
Ey iman edenler! Allah'a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse gerçekten büyük bir kazanç elde eder.(Ahzap Suresi 70. Ayeti)
Selam hudaya ve hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Nureddin KAYA
Söz söyleme üslup ve beyan
Kuran inasanlara en güzel sözler söylemeyi emreder. Bakara suresi 83. Ayette yüce rabbimiz söyle buyurmaktadır.“ İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin"
Yine Kuran bize, inanmayanlara dahi en güzel sözle hitap etmemizi emretmektedir. İsra suresi 53. Ayette “Kullarıma söyle, (inanmayanlara karşı) sözün en güzelini söylesinler; çünkü şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır.” buyurulmaktadır.
Rabbimiz, insanlara hitap ederken sert ve haşin ifadeler yerine tatlı dille, güler yüzle, nefret ettirmeden, bilâkis müjdeleyen ve muhabbeti artıran bir üslûb ile konuşmayı öğütlüyor.
Gerek toplumsal hayatta ve gerekse siyasi atmosferde insanlar ya da siyasiler, liderler bir birlerine hitap ederken maalesef bu ölçüleri dikkate almadıkları için hem kendilerini hem de toplumu gerginliğe sevk ettiklerinin farkında değiller gibi.
İnsanlar arası ilişkilerde insanlar, elbette hata ve yanlış yapabilirler. Bu hatalar ve yanlışlar makul ve yapıcı bir şekilde eleştirilebilir. Bunda hiç bir mahsur yoktur. Ancak, yapılan hatalar ve yanlışlar, eleştiri sınırlarını aşarak hakarete vardırılırsa bundan hiç kimse kazançlı çıkmaz. İnsanlar arasındaki dostluk, muhabbet ve kardeşlik bağları zedelenir.
Topluma önderlik eden siyasi liderler, aydınlar, yazarlar, kanaat önderlerinin bu hassasiyetlere dikkat ederek olaylara yaklaşmaları toplumdaki gerginliği azaltacaktır. Özellikle ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olan siyasiler ve liderlerin üslüplarına son derece dikkat etmeleri zorunludur.
Ülkemizin içinde bulunduğu seçim atmosferinde inancımızın uygun görmediği bir siyasi kutuplaşma ve kamplaşma had safhaya ulaşmıştır. Kamplaşma ve kutuplaşmayı körükleyen ve birliğimizi zedeleyen siyasi söylemler hiç bir kimseye fayda sağlamayacaktır. Kazanılacak bir seçim uğruna insanları kutuplaştıran ve ötekileştiren siyasal stratejiler belki bu stratejileri uygulayan siyasi partilere seçim kazandırabilir ama ülkemizi ve halkımızı düşman kamplara ayırmaktan başka bir işe yaramaz.
Her şeyde olduğu gibi siyasi alanda da Allah'ın ve Resulunun koyduğu ölçülere göre hareket etmek zorundayız. Allah ve resulunun kkoyduğu ölçüler bellidir. Ülkemizde yaşayan insanların kahir ekseriyeti Müslümandır. Dolayısıyla Müslümanlar kardeştirler. Müslümanların dışındaki insanlar da Hz. Adem'in (a.s) çocukları olmaları hasebiyle yine bizim kardeşlerimizlerdir.
O halde siyasi hesaplar ve rantlar uğruna insanlarımızı ve toplumu gerginliğe kutuplaşma ve kamplaşma sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Nihayetinde içinde bulunduğumuz seçim bir yerel yönetim seçimidir. Bu seçimde biz belediye başkanlarını, belediye ömeclis üyelerini bazı illerde il genel meclisi üyelerini ve mahalle muhtarlarını seçeceğiz.
Yerel seçimlerde ülkenin genel meselelerinden ziyade yerel bazda partilerin ve belediye başkan adaylarının projelerinin konuşulması gerekir. Ancak maalesef bu yapılacağına ülkenin genel meseleleri üzerinden siyasiler ve liderler birbirlerine hakarete varan ifadeler kullanarak hem kendilerine hem de halka onulması zor zararlar vermektedirler.
Yapılması gereken, iktidar partisi ve liderinin kutuplaştırıcı, ötekileştirici, kamplaştırıcı ifadeler yerine toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı bir üslup ve anlayışla hareket etmesi, Muhalefet partileri ve liderlerinin de yapıcı eleştiriler yanında sorunların nasıl çözümlenmesi gerektiği noktasında görüş ve önerilerini dile getirmesidir.
Seçimler nihayetinde 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak ve sona erecektir. Halkın iradesi sandıkta tecelli edecektir. Tabiri caiz ise, ”Evli evine, köylü köyüne gidecektir.”Insanlar yine işlerine güçlerine bakacaklardır. Ülkemiz bu güne kadar onlarca seçim geçirdi. İyisiyle kötüsüyle bu seçimler atlatıldı. Bu seçimde diğer seçimler gibi normal bir seçim olacaktır. Öyle ise bu seçimde üç beş oy fazla alacağız diye insanları korkutmaya, baskıya tahakküme zorlamanın bir anlamı yoktur.
Ayrıca; Herşey'in üzerinde olan İslam'I ve kutsal değerlerimizi de istismar etmeye kimsenin hakkı yoktur. Sosyal medya üzerinden trollük yaparak bizi kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya çalışanlar ile adeta yalan haber merkezi haline gelmiş bazı televizyonlar ve medyanın provokasyonlarına gelerek birbirimizin kalbini kırmaya ve dostluğumuzu zedelemeye hiç gerek yoktur.
Her zaman güc'ün ve güçlünün yanında olan yalan haber merkezleri ve medya ile trollerin bu seçimde provokasyonları da ummadıkları bir biçimde yerle yeksan olacaktırinşallah.
Kur'ân-ı Kerîm, kendimiz için doğruluk, adâlet ve hakkâniyetle muâmele görmek istiyorsak, işlerimizin ve hâllerimizin düzelip Allâh'ın bizi affetmesini diliyorsak, bizim de her hususta doğru, samimî, âdil ve hakkı üstün tutmamızı emrediyor.
Ey iman edenler! Allah'a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse gerçekten büyük bir kazanç elde eder.(Ahzap Suresi 70. Ayeti)
Selam hudaya ve hidayete tabi olanların üzerine olsun.