kadir evliyaoğlu
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
01 Haziran, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2412.1
  • BIST
    10400.48
  • BTC
    67662.160$
olay köşe yazısı üstü

SİYASİ FANATİZM VE TEHLİKESİ

30 Temmuz 2020, Perşembe 09:28

Maalesef son yıllarda siyasi fanatizm  bizleri öyle bir hale getirdi ki artık haşa kalpleri bilen Allah'ın yerine sanki insanların kalplerini açıp bakmış gibi niyet okuyuculuğuna  başladık.!

Hele hele Allah'ın şiddetle men ettiği zan ile hareket ederek iftira atmaya başlamışız ki bu durumu en tehlikeli olan haldir.!
Üstelik de bu dili kullananların pek çoğu dinimizin hükümlerini çok iyi bilen insanlardan olması daha da ürkütücü.!

Oysa Allah Kerim Kitabı'nda

"Eğer yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar yalnız zanlarına göre hareket eder ve sadece asılsız tahminlerle yalan söylerler." diye buyurmuyor mu?  

Yine bir başka ayet ise:

Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir." buyuruyor.
Peki biz kim oluyoruzda niyet okuyuculuğuna soyunuyoruz.

Bu öfke ve kin dolu bakış açısı müslüman bir karaktere ve hepsinden önemlisi savunduğumuz ideallere uyar mı? 

Fikrini savunduğunuz partiler birbirlerinin rakibi olabilirler ancak karşı tarafa iftira atmak, birbirlerine karşı kin dolu konuşmalar yapmak, ateşe benzinle giderek trollük yapmak kimseye fayda vermez.

Bir akademisyenin dediği gibi 
aslolan  bugün yaptıklarımızın aynısını yarın başkaları yaptığında  alkışlamayı göze alabilmektir.

İşte bunu yapabiliyorsak doğruluktan  yanayız demektir.

Bu ayrıştırıcı ve kin dolu konuşmalar  millet arasında derin ayrışmalara yolaçarak Türkiye'nin kardeşliğine zarar verir hale geldi.!

Ağzı olan herkes siyasi konuda fikir beyan ederek adeta kendisini 'allame' sanıyor. Bir çoğumuzda 
"Ben bu işin kitabını yazdım" havası var ve bu hava ile herkes birbirine hakaret ve iftiralarda bulunma hakkını kendisinden görüyor !.

Sosyal medya paylaşım siteleri adeta "fair man'lik" işlevi görüyor.

Gazeteci -yazar Gökhan Özcan'ın "Milyon tane kitap deviriyoruz görünüşte ama o kitaplardan hayata yayılan hiçbir bilgelik yok.
Herkes ne kadar doğruluk timsali olduğunu ispat etmenin derdinde, iyi de hayatın fotoğrafına bu kadar eğrilik nereden karışıyor? dediği gibi hepimiz ak kaşığız ve her konuda hep biz haklıyız edası tüm toplumu kuşatmış durumda.!

Şüphesiz ki bu duruma gelinmesinde en temel sebep Türkiye'de siyaset yapan tüm siyasi parti liderlerinin ve siyasetçilerin  kutuplaştırıcı, ötekileştirici, kin ve nefrete yönelik kullandıkları dil ve üsluptan kaynaklanıyor.!!! 

Haliyle bu tür konuşmalar halka da yansıyarak ilerisi için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birliğine ve dirliğine zarar vererek ilerisi için onarılması zor olan  derin hasara yolaçmak üzere!!! 

İşte asıl en büyük tehlike mutlak surette bunun önüne geçmek zorundayız.

Bir sinema eleştirmeni ve yönetmeni 
olan Michael Monroe'nun "Nefret, dedenizin duvar saatine ya da altın kol saatine benzemez, onu sizden sonraki akrabalarınıza bırakamazsınız." Anlam yüklü bu sözü bugün için akletmemiz gereken bir ibreti içeriyor.

Herkes de  beğenmediği bir fikriyata veya bir siyasi partiye küfretme hastalığı almış başını gidiyor.

Eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün aşağıdaki sözü Türkiye'deki halkın, aydının, her siyasi parti içerisinde varolan sığ kafalı troll zihniyetlerin kafa yapısını ortaya koymak açısından doğru bir bakış açısı ve doğru bir tespittir.

Kemal Öztürk" İktidarı eleştirdiğimde “özgürlükçü aydın” diyenler, İstanbul sözleşmesi, LGBT, CHP’yi eleştirince “gerici, Akp yalakası” diyor
Bu akıl ve vicdan yoksunu kesimin ne övgüsü, ne de yergisi gerçeği yansıtır.
Ayırm yapmadan doğru bildiğimi savunuyorum, yanlışı eleştiriyorum. 
Durum bu" diyor.

Kemal Öztürk'ün altını çizdiği bu sığ bakış açısı her parti içerisinde mevcut. Hükümetin doğru olan icraatlarını desteklerseniz hemen ajan-provakatör damgasını yerken tam tersini yaparsanız kendisinin çizgisinde ve doğru bir yerde konumlanmış oluyorsunuz.

Üstelik bu sakat  zihinsel yapıdaki bu tipler yani  hakaret ve iftira dilini kullananlar dini konuları iyi bilen ve kul hakkının, zan ve iftiraya yönelik bu tür davranışların Allah katında en sevimsiz şey olduğunu da bilecek kadar da agahlar.

Bu tipler yaşantıları boyunca insanlara ve bulunduklara çevrelere hep şüphe içerisinde bakmış ve kafalarında binlerce tilki dolaşan zavallı yaratıklardır.

Kibir ve ego ise en büyük özellikleridir...!

Oysa sadece Müslüman olmak bizi tek başına farklı kılmaz.Ahlaki ve dini değerler yaşanmadan ve kul hakkı ile ilgili hususa gerekli önemi vermedikten sonra  peygamber eşi ve çocuğu  olsak bile bizi farklı kılmaz.

ay ışığı