Oldum olası bir garip bulmuşum şu siyaseti,bir o kadar da soğuk... Sizleri bilemem; ama bana pek te öyle sempatik gelmiyor açıkçası.
Kullanan ele göre değişim arz eden bu kavramın suçu günahı yok aslında..Kuru yaprak gibidir; rüzgarın estiği yöne doğru bir eğilime tabidir sadece...
Eh,biraz da kaypak'tır desem;bana kızmazsınız umarım.Ha bakın, unutuyordum az daha!Kötü binicisini sırtında atacak kadar tahammül yoksunu bir Ata benzetilebilir mesela...
İkircinliğin,ikiciliğin, kayırmacılığın,ötekileştirmenin,yalan dolanın tefrikaların dolu dizgin at koşturduğu bu arenada tutunabilmek her baba yiğidin harcı değil doğrusu.
Daha önce verilen vaatlerin ,elde edilen yetki sonrası unutulup,yerine getirilmemesi sonucunda; elinde bir argümanı olmadığı için verecek cevabı bulunamayıp,içine düştüğü durumdan laf kalabalığı yaparak sıvışabilenlerin iştigal ettiği bir sanat bence...
Tüm siyasetçiler için aynı şeyleri söyleyip, haksızlık yaptığım düşünülmesin sakın. Hepsini aynı kategoride değerlendirmek yanlıştır elbette... İçlerinde yürekten alkışlanacak olanlarda yok değil hani...
Burada söz konusu kavramın,iyi veya kötü oluşu ile ilgili üzerinde kafa yorup,bir sorun statüsünde değerlendirmekte değil; sorun ,onunla meşgul'yet hasıl edenlerin çıkar odaklı paradigma'larına entegreli bir siyaseti,yaşam platformunda icra etmeleridir.
Sübjektif görüşüm,kirlilik üzerinde bina edilen siyasetin yürütüldüğü ülkelerde, mutlu bir azınlık dışında;çoğunluğa ait istenilen refah seviyesinde bir arpa boyu yol kat edilemeyeceği gerçeğidir.
Şahsi ve çevresel çıkarlara boğ'durulan beklentilerin,zaman zaman menfi mecralarda birikip ,bir çağlayan'a dönüşmesinin önüne geçile'meyeceği,istenmeyen yıkımların olabileceğine dair bir determinasyon ola'bilirliğidir.
Hak literatüründe insanlığa mal olmuş kavramların tek bir elde toplanıp, o yöne doğru kanallize etme çabası, insan doğasına aykırılığı arz eder.
Siyaset ,elbette idare etmek açısından toplumların olmazsa olmazıdır;bunun aksi yönünde bir fikir beyanım olmaz,olamaz da.
Asl olan vicdani sorumluluklarla yoğrulmuş,empati nemalı bir siyaseti,toplumun her kesimine yansıta'bilme becerisidir.
Başta Hz Ömer ve nice mümtaz yöneticilerin adaleti ile alakalı günümüze kadar taşınan menkıbelerini okuyup,dinlediğinizde hayran olmayanınız var mıdır?
Salt adalete dayalı bu sistemin, siyaset dışı bir yapılanma olduğu söylenebilir mi,?
Hedef sosyal mutluluk ise, harcanacak bir hareketin egosal duygulardan arınmış olması gerekir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mustafa Kaplan
Siyaset maharet ister (!)
Oldum olası bir garip bulmuşum şu siyaseti,bir o kadar da soğuk... Sizleri bilemem; ama bana pek te öyle sempatik gelmiyor açıkçası.
Kullanan ele göre değişim arz eden bu kavramın suçu günahı yok aslında..Kuru yaprak gibidir; rüzgarın estiği yöne doğru bir eğilime tabidir sadece...
Eh,biraz da kaypak'tır desem;bana kızmazsınız umarım.Ha bakın, unutuyordum az daha!Kötü binicisini sırtında atacak kadar tahammül yoksunu bir Ata benzetilebilir mesela...
İkircinliğin,ikiciliğin, kayırmacılığın,ötekileştirmenin,yalan dolanın tefrikaların dolu dizgin at koşturduğu bu arenada tutunabilmek her baba yiğidin harcı değil doğrusu.
Daha önce verilen vaatlerin ,elde edilen yetki sonrası unutulup,yerine getirilmemesi sonucunda; elinde bir argümanı olmadığı için verecek cevabı bulunamayıp,içine düştüğü durumdan laf kalabalığı yaparak sıvışabilenlerin iştigal ettiği bir sanat bence...
Tüm siyasetçiler için aynı şeyleri söyleyip, haksızlık yaptığım düşünülmesin sakın. Hepsini aynı kategoride değerlendirmek yanlıştır elbette... İçlerinde yürekten alkışlanacak olanlarda yok değil hani...
Burada söz konusu kavramın,iyi veya kötü oluşu ile ilgili üzerinde kafa yorup,bir sorun statüsünde değerlendirmekte değil; sorun ,onunla meşgul'yet hasıl edenlerin çıkar odaklı paradigma'larına entegreli bir siyaseti,yaşam platformunda icra etmeleridir.
Sübjektif görüşüm,kirlilik üzerinde bina edilen siyasetin yürütüldüğü ülkelerde, mutlu bir azınlık dışında;çoğunluğa ait istenilen refah seviyesinde bir arpa boyu yol kat edilemeyeceği gerçeğidir.
Şahsi ve çevresel çıkarlara boğ'durulan beklentilerin,zaman zaman menfi mecralarda birikip ,bir çağlayan'a dönüşmesinin önüne geçile'meyeceği,istenmeyen yıkımların olabileceğine dair bir determinasyon ola'bilirliğidir.
Hak literatüründe insanlığa mal olmuş kavramların tek bir elde toplanıp, o yöne doğru kanallize etme çabası, insan doğasına aykırılığı arz eder.
Siyaset ,elbette idare etmek açısından toplumların olmazsa olmazıdır;bunun aksi yönünde bir fikir beyanım olmaz,olamaz da.
Asl olan vicdani sorumluluklarla yoğrulmuş,empati nemalı bir siyaseti,toplumun her kesimine yansıta'bilme becerisidir.
Başta Hz Ömer ve nice mümtaz yöneticilerin adaleti ile alakalı günümüze kadar taşınan menkıbelerini okuyup,dinlediğinizde hayran olmayanınız var mıdır?
Salt adalete dayalı bu sistemin, siyaset dışı bir yapılanma olduğu söylenebilir mi,?
Hedef sosyal mutluluk ise, harcanacak bir hareketin egosal duygulardan arınmış olması gerekir.