TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ŞİRK VE PUT

Yazının Giriş Tarihi: 16.03.2022 12:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 10:09

Arapçada , paylaşma ve ortak olma manalarına gelen şirk kelimesi, İslam dininde tevhit inancına muhalif bir konumda yer almaktadır. “Allah’tan başka ilah yoktur” manasına gelen “La ilahe illallah” lafzına aykırı olarak Allah’a ortak koşmaktır. Bir insana,bir nesneye ,canlı olsun cansız olsun herhangi bir varlığa ilah özellikleri yüklemek şirktir.  Allah’a ortak koşan kişiye de “Müşrik” denir.Müşrik olan kişinin yani şirk bataklığına düşmüş olan kişinin, Allah(CC) tarafından bağışlanmayacağı bize Kur’an-ı Kerim’de açık olarak bildirilmiştir. Bu husus Nisa suresinin 116. Ayetinde şöyle geçmektedir:

“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan büsbütün sapıtmıştır.”

(Nisa Suresi-Ayet 116)

Ayetlerde ve hadislerde sıklıkla iki ilah edinmeyin diye belirtilmiş ve günahların en büyüğü olarak da şirk gösterilmiştir.

Allah buyurdu ki: “İki ilah edinmeyin, o ancak tek bir ilahtır. Şu halde yalnız benden korkun.”

(Nahl Suresi- Ayet 51)

“Abdullah b. Mesut (r.a.) anlatıyor:

Resûlullah’a, “Allah katında en büyük günah nedir?” diye sordum. “Seni yarattığı hâlde Allah’ın bir denginin olduğunu kabul etmendir.” buyurdu.”

(Buhârî, Tefsîr, (Furkân) 2)

Şirk mevzusu tarihin her döneminde yer almış bir husustur.Peygamber efendimiz Hz.Muhammed (SAV) döneminde de iman etmeyenlerin çok büyük bir kısmı müşrik konumundaydı. Bunların başında da Ebu Cehil (Cehaletin Babası) yer almaktaydı. Allah’ın var olduğunu bilmelerine rağmen putlarından ve arzularından vazgeçmediler. “ Evet! Allah var buna inanıyoruz ama bununla birlikte putlarımızdan da vazgeçmiyoruz. Allah yaratsın ama yönetmesin. Dünyamıza,ticaretimize,kanunlarımıza karışmasın” dediler  ve ibadetlerini yine putlarına yaptıkları gibi istek ve medetlerini de yine putlardan beklediler. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir:

Gerçek şu ki onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye soracak olsan, tereddüt etmeden “Allah” derler. De ki: “O halde söyler misiniz, Allah’ı bırakıp da taptığınız şu şeyler, Allah bana bir zarar vermek istese, O’nun vereceği zararı önleyebilirler mi? Yahut O bana bir rahmet dilese, onun rahmetini durdurabilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter! Hakkıyla tevekkül edenler yalnız O’na güvenip dayanırlar.”

(Zümer Suresi- Ayet 38)

Putları sadece o dönemdeki putlardan ibaret tutamayız. Putlar sadece alçıdan ve taştan ibaret değildir. Bunlarla birlikte insanların kendi içerisinde putlaştırdığı hissiyat ve durumlar vardır.

Yaptığımız bir işte “Ben bu işi yapıyorum ama acaba Allah ne der?” demek yerine “ El alem ne der ?” diyorsak , yani insanların görüşünü ve  beğenisini, Allah’ın görüş ve beğenisinin önüne koyuyorsak bu bir puttur.

Nitekim Ebu Talib ölmeden hemen önce, efendimiz Hz.Muhammed (SAV) ona iman etmesini söylediğinde şöyle cevap vermiştir:

“Kadınlara, “ Ebu Talib bu kadar sene yaşadı, ölürken de cehennemden korktu ve iman etti” dedirtmem” dedi. Yani “Müşrik olarak ölürsem Allah ne der?” demek yerine “El alem ne der?” dedi.

Bir insanı çok sevebiliriz ama o insana olan sevgimiz Allah’a olan sevgimizin önüne geçiyorsa ve o insana ilah özellikleri yüklüyorsak bu da bir şirktir.

Bu husus da Kur’an-ı Kerim’de şöyle yer almaktadır:

“İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler.”

(Bakara Suresi-Ayet 165)

Bizi Allah’tan alıkoyan, Allah’a olan kulluk vazifemizi ve ibadetlerimizi engelleyen her şey bizim için bir puttur.

Allah(CC), bize hükümlerini bildiren bir mushaf olan Kur’an-ı Kerim’i göndermiş ve rehber olarak da alemlere rahmet olan, fahr-i kainat efendimiz Hz.Muhammed(SAV) i yaratmıştır. Bunun neticesinde yaşamamız ve yönetilmemiz için hükümler belirlemiştir. Bu hükümleri reddeden kişi kâfir olduğu gibi Allah’a inandığı halde bu hükümleri benimsemeyen kişi de şirk bataklığına düşmüş ve müşrik olmuştur.Bu durum tamamıyla Mekkeli müşriklerin durumuyla aynıdır. Onlar da “Allah yaratsın ama yönetmesin. Allah’ın sadece yaratma yetisi olsun hükümranlık yetisi olmasın” demişlerdi.

Bu bakımdan Allah’ın tek ilah olma ve hüküm koyma yetkisini yok sayan her türlü görüş ve ideoloji  şirktir.

“Allah yaratsın ama hükümleri biz koyalım” mantığı kesinlikle İslam ile bağdaşmayan bir mantık olduğu gibi bu mantık ayetlerle de yok sayılmıştır.

“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”

(Maide Suresi-Ayet 44)

“Onların Allah’tan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.”

(Kehf  Suresi-Ayet 26)

“Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”

(Yusuf Suresi-Ayet 40)

Günlük hayatta da bilerek veyahut bilmeyerek birçok insan şirke düşmektedir.

Söylediğimiz kelimeler, kullandığımız cümleler, benimsediğimiz fikir ve ideolojiler bizleri farkında olmasak bile şirke sürüklemektedir.

  • Allah’a ortak koşulan şarkı sözlerini dinleyip söylerken bu sözlerin doğru olduğuna inanmak.
  • Allah’ın tek ilah olma özelliğini yok sayan ideolojileri benimsemek.
  • Allah’ı kabul edip buna rağmen hükümleri yerine başka hükümleri benimsemek.
  • İslam dinine şamil olmayan ve İslam’a aksi düşen hükümleri benimsemek.
  • Bir insanı veyahut bir nesneyi Allah’tan daha çok sevmek,önemsemek ,ona ilah özellikleri yüklemek.

Ve daha bunlar gibi onlarca örnek verebiliriz.

Allah(CC), bizleri bilerek veya bilmeyerek şirke düşen kullarından eylemesin.

Yazıma peygamber efendimiz Hz.Muhammed(SAV) in şu duası ile son vermek istiyorum:

“Siz “Ey Allah’ım! Biz bildiğimiz bir şeyi sana ortak etmekten sana sığınırız ve bilmeyerek işlediğimiz şeylerden (şirk ve günahlardan) dolayı da senden mağfiret dileriz” deyin.”

(Ahmed İbni Hanbel,el-Müsned,no:19606,32/384)

 

                                  

 

                                  

                                                                           

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.