“İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi.”
“Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu.”
“İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.”
"Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi.” (Araf:12-17)
Allahu Teala:”Şüphesiz, kışkırtılıp saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiç bir gücün yoktur."(Hicr:42)
“Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!” (Araf:18)
Şurası muhakkak ki, benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter. (İsra:65)
Hz. Adem kıssası bir tecrübeyi gözlerimizin önüne seriyor. Yeryüzü halifesi için bir eğitim ve hazırlık, potansiyel güçleri için bir uyarma metodudur belki; yine bu, kışkırtmalara, vesveselere kapılarak, verilmiş sözü unutarak günah işlemek ve sonrasın da pişmanlık duyarak, Allah’tan af dilemek... Düşmanı tanıma ve arkasından güvenli bir limana sığınma talimidir belki de kim bilir....
Yahut tüm insanlığın Babası Hz.Adem ölçü ve duruşunu benimsemek. İşlediği hatadan sonra Pişman olmak; tövbe etmek...
Yada günahından ısrar eden şeytanın adımlarını takip etmek,
Bu iki örnek arasında tercih yapıp safını ve akıbetini belirlemektedir insan.
Bütün bunlar insanoğlunun sık sık tekrarlanacak sürekli deney ve imtihan zincirinin halkası olduğunun da işaretidir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
Şeytan ile insanın kıyamete kadar süren savaşı...
“İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi.”
“Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu.”
“İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.”
"Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi.” (Araf:12-17)
Allahu Teala:”Şüphesiz, kışkırtılıp saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiç bir gücün yoktur."(Hicr:42)
“Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!” (Araf:18)
Şurası muhakkak ki, benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter. (İsra:65)
Hz. Adem kıssası bir tecrübeyi gözlerimizin önüne seriyor. Yeryüzü halifesi için bir eğitim ve hazırlık, potansiyel güçleri için bir uyarma metodudur belki; yine bu, kışkırtmalara, vesveselere kapılarak, verilmiş sözü unutarak günah işlemek ve sonrasın da pişmanlık duyarak, Allah’tan af dilemek... Düşmanı tanıma ve arkasından güvenli bir limana sığınma talimidir belki de kim bilir....
Yahut tüm insanlığın Babası Hz.Adem ölçü ve duruşunu benimsemek. İşlediği hatadan sonra Pişman olmak; tövbe etmek...
Yada günahından ısrar eden şeytanın adımlarını takip etmek,
Bu iki örnek arasında tercih yapıp safını ve akıbetini belirlemektedir insan.
Bütün bunlar insanoğlunun sık sık tekrarlanacak sürekli deney ve imtihan zincirinin halkası olduğunun da işaretidir.