TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sen merhametlilerin, en merhametlisisin...

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.10.2024 11:33

Cenab-ı Hakk’ın sonsuz mağfireti, rahmeti ve şefkati günahtan elini çekemeyen ve nefsinin eline esir düşmüş biz kulları için

Ayet ve hadislerin işığında, bir kurtuluş reçetesidir.

Hazret-i Ömer (ra) Saadet Asrında şahit olduğu bir olayı anlatıyor ve Efendimiz (sav) müjdesini bize de ulaştırıyor.

Bir savaş sonrasıydı. Esirler arasında çocuğundan ayrı düşmüş bir kadın da vardı. Kadıncağız çocuğuna olan özlemini gidermek için gördüğü her çocuğu kucaklıyor, bağrına basıyor ve emziriyordu. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesselam çevresindekilere:

“Bu kadının kendi çocuğunu ateşe atacağına ihtimal veriyor musunuz?” diye sordu.

“Asla, atmaz.” dediler.

Bunun üzerine Resûlullah (sav), ”İşte Allahu Teâlâ kullarına bu kadının yavrusuna olan şefkatinden daha merhametlidir.” buyurdu.(Buhari)

Evet! Allah'ın kullarına merhameti bir annenin çocuğuna merhametinden çok daha fazladır.

İbn-ü Ömer (ra) rivayet ediyor:

"Askeri seferlerinden birinde biz de Allah'ın Resulü (sav) ile beraberdik.

Allah'ın Resulü bir toplulukla karşılaştı ve onlara:

Bu topluluk kimlerden oluşmaktadır? Sorusunu yöneltti.

Bizler Müslümanız, cevabını verdiler.

Bu sırada yanında çocuğu olan bir kadın ocağında ateş yakıyordu.

Ocağın ateşi iyice alevlenince çocuğu ile (geri) çekildi. Allah'ın Resulü'ne (sav) gelip şöyle sordu.

Anam babam sana feda olsun.

Gerçekten Allah merhamet edicilerin en merhametlisi midir?

Evet... (en merhametlisidir.)

Allah'ın kullarına merhameti, ananın çocuğuna merhametinden daha fazla mıdır?

Evet, (daha fazladır).

İyi ama (Ya Resûlellah!)

Ana çocuğunu ateşe atmaz; atamaz.

(Allah kullarını Cehenneme nasıl atacak?) Allah'ın Resulü (sav) de şöyle buyurur.

Allah, (adâleti gereği) kullarından ancak ileri derecede azgın olan, kendisine isyan etmekte alabildiğine direnen ve de  "La ilahe illallah":

"Allah'tan başka ibadet olunacak hiçbir ilâh yoktur, Yalnızca O vardır?" demekten kaçınan kullarını azâblandıracaktır.

Demek ki bu azap kulun dünyadaki kötü amelinin hakkıdır ve Allah Azimüşşan asla kullarına zulmetmez. Muhakkak ki gözlerin gördükleri karşısında dehşete düşeceği günde, hak sahiplerine haklarını verecektir.

Muhakkak bir gerçek var ki

Allah'ın mağfireti, kullarının da günahları çoktur. Adı geçen Allah Azimüşşan olunca ümidimiz çok olmalıdır.

Allah'ım!

Senin mağfiretin bizim günahlarımızı içine alacak şekilde pek çok geniştir.

Senin merhametine olan ümidimiz Salih amellerimize olan güvenimizden çok fazladır."

Ensar'dan bir sahabe olan Hz. Enes'den... (ra) hastalandı. Allah’ın Resulü!

Nasılsın? Dedi. Ya Resûlullah!

“Allah'ın rahmetini umuyor, günahlarımdan korkuyorum.” dedi. Allah'ın Resulü!

-Bu dünyada kalbinde Allah'a karşı ümit ve korku birleşen her bir kula, Allah (ahirette) ümit ettiğini mutlaka verir ve onu korktuğundan emin kılar.” diye buyurdu.

“Ey İman Edenler!

Allah'a Nasuh üzere; yürekten tevbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve Allah'ın, Peygamberi ve onunla beraber iman edenleri zillete düşürmeyeceği Gün'de sizi altlarından ırmaklar akan Cennet'lere sokar...”(Tahrim:8)

Peygamber'imiz şöyle açıklıyor:

"Ümmetimden günahlarını açığa vuranların dışındakiler bağışlanır.”

Kişi gece bir günah iş yapar.

Allah da bu günahı örter. Ne var ki günahkâr kul ertesi sabah kalkar (dostuna):

Ey filanca! Dün akşam şöyle şöyle yaptım der. Böylece Rabbi günahını örtmüş iken, sabahleyin o günahını açığa vurur (da kendisine adâlet uygulanıp, ceza görmesine sebebiyet verir.)"

Allah Azimüşşan hem merhametlidir, hem de âdildir. Anlaşılan odur ki, kişi günah işleyerek ve söyleyerek, hem dünyasını, hem de ahiretini ziyan eder.

“Eğer size yasaklanmış günahların büyüklerinden kaçınırsanız, geri kalan günahlarınızı örter ve sizi nimet ve ikramlarımızla dolu olan Cennete koyarız.”(Nisa:31)

Allah’ın Peygamberi Hz. Eyüp ne diyordu?

“Sen merhametlilerin en merhametlisisin”

(Enbiya:83 )

Hz. İbrahim Ateşe atıldığı zaman:

“Allah bana yeter, o ne güzel vekildir.”

(Ali-imran:173) diyordu.

Şimdiler de duyuyorum ki kimi Müslüman kardeşlerimiz Allah’ı yardıma çağırır gibi Şeyhlerini duada yardıma çağırıyorlar.

5 vakit namazda, günde 67 defa Fatiha süresinde “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” diyerek, Allah Azimüşşanın huzuruna dururken, sıkıntı anında Yetiş şeyh ,medet demek, ne kadar doğrudur. Allah kullarına kâfi gelmez mi?

Bu din kardeşlerimden ricam lütfen şirk nedir? Tevhid nedir? Araştırıp, okusunlar.

Yine üzüldüğüm şudur ki; YARATILAN KUL, yaratıcısı olan Allahtan, (yazı karakterine DİKKAT)daha mı büyük ve merhametlidir ki? Tabi ki Hayır dediğinizi duyar gibiyim. Yazı karakterinde bile içinize sinmeyen imanı ve ameli yönde kalbinize, vicdanınıza nasıl siner.

Ne oluyor bize öyleyse

Kuluna gösterdiğimiz saygıyı, hürmeti Rabbimize göstermiyoruz. Kulun yanında oturmamıza, konuşmamıza, giyimimize, kuşamımıza dikkat ederken, Haramlar karşısında Rabbimiz sanki yokmuş gibi davranıyoruz. Kulundan sakınıyor, utanıyor ama Kahhar olan Allahtan sakınmıyor ve utanmıyoruz. Rabbim iyilik yaparken görüyor ama günah işlerken, kötülük yaparken görmüyor mu?

Allah El-Basir’dir. (Gizli, aşikar herşeyi görendir.El-Alimdir.(İlmi her şeyi kuşatmıştır.)Aklından geçeni,kalbinden geçeni  bilendir.

Buna binaen kulda basiret sahibi (hakkı görme,sezme,hissetme)olabilir.

 "Ey basiret sahipleri ibret alınız. " (Haşr:2) Yalnız Basiret sahibi bir mümin,

başkalarından önce kendi kusur ve eksikliklerini görür. Resulullah şöyle buyurur: "Allah bir kulu hakkında iyilik murad ederse, ona, kendi kusurlarını görme kabiliyetini verir. " (Müslim).

Tekrar konumuza dönecek olursak Allah’ın rahmetinden ümit kesmek Müslümana yakışmaz? Hele ahirete intikal eden âlimden medet ummak hiç yakışmaz.

Allah’ın Resulü kendinden önceki Peygamberlerden medet umdu mu. Yetiş Ya Hz. İbrahim, yetiş ya Hz Musa dedimi? Ne yaptı Allah Azimüşşanın davasında onlar gibi mücadele verdi, sıkıntı çekti ve ömrü mücadelelerle geçti.

Ya Sen ne diyorsun

Kurtar beni Üstad

Kurtar beni Gavs

Kurtar beni Mahmut Efendi tövbe tövbe...

“Biz onları sadece vesile kılıyoruz. ”diyeceksin.

Ama Allah Azimüşşan sana: “Biz ona şah damarından daha yakınız”

 (Kaf:16) diye buyurmuyor mu?

Şimdi de, Hoca efendinin cemaatine bağlıyken şefaati bize nasip olacak diyeceksin.

Peki, şefaat edeceğine dair delilin nedir?

Zira Allah (c.c) Allah'ın katında, kendisine izin verilenden başka kimse şefaat edemez. (Bakara- 255) diye buyuruyor.

Hatta bir müjde var ki melekler bile şefaat ediyor ama kime; “Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.” [Necm 26]

Varsayalım ki mensup olduğun cemaati Müslim’inin uleması, Allah katın da şefaat hakkı elde etti. Allah sana rahmet etmese, o mübarek zat veya şehit sana şefaat edebilir mi?

Tabii ki hayır! Zira “Allah’tan başka size kim şefaat edebilir.(Bakara:255) diye buyuruyor Rabbi Teala!

 

Unutma!

Allah senin için şefaati dilemişse, bu şefaat ya Hz. Muhammed (sav) şefaati ile gelir, ya da şehitlerin, ya da ulemaların yada meleklileriyle..

Ama bir şekilde gelir.

Düşünsene Rabbi teala sana rızkını gönderirken, ya Ahmetle gönderir, yada mehmetle. Ama rızkın sahibi Ahmet, Mehmet değil Rabbi Tealadır. Gelen rızıkta senin çalışmanın, yorulmanın, emeğinin karşılığıdır. Şefaatte böyledir.

İlkin Salih amel işleyeceksin. Dinini öğrenmek için ulemalar ada gideceksin.

Ama Allah’ın dinini sadece Rabbe has kılacaksın. İnan ki bu kardeşinin girmediği cemaat,katılmadığı sohbet kalmadı.

Yeri geldi cemaatlerde ilim öğrendi. Yeri geldi cemaatte “Emri bil-maruf; Nehyi anil, münkerde” bulundu...

İlkin İslamın özüne dönmemiz lazım ve ilk olarak, Allah’ın ipine, dinine sımsıkı sarılmamız lazım.

“Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.(Bakara:186)

Selam ve dua ile...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.