AKP, 2023 seçimleri öncesinde halkın büyük bölümünün en çok şikayet ettiği hayat pahalılığı ve fahiş zamlara karşı dört aşamalı bir maaş artışı planını devreye soktu...
Ancak bu planın 2023 seçimlerinde nasıl bir sonuç vereceğini irdelemeden önce, ülkenin içinde bulunduğu sosyo ekonomik manzaraya dikkat çekmekte yarar var;
Son bir yıl içerisinde gıdadan giyime kadar her ürünün neredeyse yüzde 100 ile yüzde 400 arasında zamlandığı bir ülkede, (hele de millî kaynakların yüzde 75'i toplumun elit geçinen yüzde 25'lik rantiye kesimince sömürülürken) hep aynı yakınmalar gündeme geldi;
"AKP'yi götürürse, hayat pahalılığı ve ekonomik bunalım götürecek..."
Neredeyse her yıl (yani bir çeyrek altının 32 liradan 2.000 liraya yaklaştığı son 15 yıldır dillendirilen) bu iddianın gerçek olmadığı AKP'nin halen iktidarda olmasından anlaşılıyor...
Ne kadar tuhaf değil mi; hayat pahalılığı, enflasyon ve zamlar sürekli gündemde oldu ama toplumun neredeyse yüzde 60'ı onlarca seçimde AKP'ye oy verdi...
"Toplum mu duyarsız, gerçekten ortada bir hayat pahalılığı mı yok, bir çaresizlik mi hâkim, muhalefet kitlelerin bu konudaki kaygılarını mı görmedi ya da etkili bir gündem üzerinden iktidar seçeneği mi yaratılamadı" soruları yanıt bulamadı!..
Ancak her açıdan, sosyo ekonomik ve politik bir paradoksu da dışa vuran bu tuhaf manzara ne yazık ki etkisini sürdürmeye devam ediyor...
İşte AKP halen iktidarda, zamlar halen durmuyor, enflasyon ve hayat pahalılığı halen Türkiye'nin en büyük meselesi ama, toplumdaki derin suskunlukla giderek artan kararsızlık, tepkisizlik halen en şaşırtıcı paradoks konumunda... Peki, bu şaşkın tablo neyi haber veriyor?..
MAAŞ, ZAM, SESSİZLİK!!!
Çok tuhaf bir gidişat siyaseti, ülkeyi ve toplumu teslim almış vesselam...
Bir yandan 52 bin liralık telefon kuyrukları, diğer yandan lüks otomobilleri almak için adlarını galerilere yazdıranlar, bir yandan ikinci el otomobillerin fiyatının yükselmesi, bir yandan talebe yetişilemeyen konut sektörü ve diğer yandan (daha bir ay önce yüzde 30 zam gören etin yeniden yüzde 20 zam göreceği) beklentisine rağmen tuhaf bir tepkisizlik!..
Gazetelerin, "vatandaş kasaptan tane ile kemik alıyor" diye özetlediği bu vahim gidişat durmadan derinleşiyor...
AKP'nin memurlar, EYT'liler, asgari ücretliler ve kadro bekleyen sözleşmelilerle ilgili maaş ataklarının ardından (çoğunluğu AKP tabanı olan) toplumun bir kesiminde zaten var olan tuhaf sessizlik, duyarsızlık iyice dip yaptı...
Üstelik zam vurgunu sadece ette değil, piyasadaki her ürün yeniden fahiş fiyatlara ulaşırken, maaşlarında artış yapılan milyonlarca insan şaşkınlık içinde gidişata teslim olmuş durumda...
Bu arada iktidar partisi en az 20 milyon yurttaşın maaşına yapılan zamların en az 40 milyon kişiyi etkileyebileceğini (dolaylı yoldan piyasayı da canlandırabileceğini) hesaplayarak toplumu safına çekmeye çalışırken, muhalefet ise AKP'nin dört aşamalı maaş stratejisinin kitleleri nasıl yönlendirebileceğini kaygıyla hesaplamaya çalışıyor!..
Ve gidişatı izleyenlerin kafasında aynı soru;
"Zaten geçmişteki her sıkıntıyı çok çabuk unutan vatandaş maaş zammından sonra bir kez daha AKP'ye teslim mi olacak, yoksa zamları alsa da bu kez iktidara karşı mı duracak?.."
Hiç kuşkusuz AKP'nin maaş ataklarının ardından sandığa gidecek kitlelerin hareket tarzı (ortadaki sessizlikten de anlaşılıyor ki) bir tuhaf belirsizliğe sürüklenirken, bir yandan siyasi suikastlar tartışılıyor, diğer yandan da Suriye'ye sınır ötesi harekât gündemdeyken, vatan, millet, bayrak tartışması büyüyor...
VATAN, MİLLET, BAYRAK...
Evet; Türkiye'de özellikle 1980'den sonraki her seçimde enflasyon, zamlar ve vatandaşın geçim derdi önemli bir propaganda tartışması oldu ama, 2023'e girilirken yapılacak seçim her açıdan alarm veriyor...
Çünkü Türkiye hiçbir seçime bu kadar sosyal, siyasal ve ekonomik kaos içerisinde girmiyor...
AKP'nin her açıdan toplumu etkilemek için kullandığı enstrümanlar gündemde çünkü...
Zamlar durmasa da iktidar asgari ücretlilerden emeklilere kadar yüzde 30 ile 55 arasında zam yaptığını anlatarak, büyük bir medya ordusunun propagandasıyla zaten tuhaf bir suskunluk içindeki kitleleri etkilemek isteyecek...
IŞİD ve PKK'ya yönelik operasyonlar belli ki yoğunlaştırılacak ve AKP, Erdoğan'ın önceki gün, "Türk Bayrağı ve Türk kavramından nefret edenlerle mücadelemizin süreceği bir seçimi yaşayacağız" diye duyurduğu gibi, ülke güvenliği ve halkın huzurunun da öne çıkarılacağı bir propaganda üzerinden yürüyecek...
Evet; işaretler de gösteriyor ki, bir yandan Yunanistan, diğer yandan Suriye ile gerginlik büyürken, 2023 seçimindeki propaganda ekonomik tartışmalardan çok (Anayasa'yı da hedef alan gaflet nedeniyle) Türklük ve bayrak üzerinden de büyütülecek...
Erdoğan böyle bir mücadelenin sinyalini verdi de, muhalefetteki kafası karışıklar hazır mı buna?..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mehmet Faraç
Seçim, strateji ve sonuç...
AKP, 2023 seçimleri öncesinde halkın büyük bölümünün en çok şikayet ettiği hayat pahalılığı ve fahiş zamlara karşı dört aşamalı bir maaş artışı planını devreye soktu...
Ancak bu planın 2023 seçimlerinde nasıl bir sonuç vereceğini irdelemeden önce, ülkenin içinde bulunduğu sosyo ekonomik manzaraya dikkat çekmekte yarar var;
Son bir yıl içerisinde gıdadan giyime kadar her ürünün neredeyse yüzde 100 ile yüzde 400 arasında zamlandığı bir ülkede, (hele de millî kaynakların yüzde 75'i toplumun elit geçinen yüzde 25'lik rantiye kesimince sömürülürken) hep aynı yakınmalar gündeme geldi;
"AKP'yi götürürse, hayat pahalılığı ve ekonomik bunalım götürecek..."
Neredeyse her yıl (yani bir çeyrek altının 32 liradan 2.000 liraya yaklaştığı son 15 yıldır dillendirilen) bu iddianın gerçek olmadığı AKP'nin halen iktidarda olmasından anlaşılıyor...
Ne kadar tuhaf değil mi; hayat pahalılığı, enflasyon ve zamlar sürekli gündemde oldu ama toplumun neredeyse yüzde 60'ı onlarca seçimde AKP'ye oy verdi...
"Toplum mu duyarsız, gerçekten ortada bir hayat pahalılığı mı yok, bir çaresizlik mi hâkim, muhalefet kitlelerin bu konudaki kaygılarını mı görmedi ya da etkili bir gündem üzerinden iktidar seçeneği mi yaratılamadı" soruları yanıt bulamadı!..
Ancak her açıdan, sosyo ekonomik ve politik bir paradoksu da dışa vuran bu tuhaf manzara ne yazık ki etkisini sürdürmeye devam ediyor...
İşte AKP halen iktidarda, zamlar halen durmuyor, enflasyon ve hayat pahalılığı halen Türkiye'nin en büyük meselesi ama, toplumdaki derin suskunlukla giderek artan kararsızlık, tepkisizlik halen en şaşırtıcı paradoks konumunda... Peki, bu şaşkın tablo neyi haber veriyor?..
MAAŞ, ZAM, SESSİZLİK!!!
Çok tuhaf bir gidişat siyaseti, ülkeyi ve toplumu teslim almış vesselam...
Bir yandan 52 bin liralık telefon kuyrukları, diğer yandan lüks otomobilleri almak için adlarını galerilere yazdıranlar, bir yandan ikinci el otomobillerin fiyatının yükselmesi, bir yandan talebe yetişilemeyen konut sektörü ve diğer yandan (daha bir ay önce yüzde 30 zam gören etin yeniden yüzde 20 zam göreceği) beklentisine rağmen tuhaf bir tepkisizlik!..
Gazetelerin, "vatandaş kasaptan tane ile kemik alıyor" diye özetlediği bu vahim gidişat durmadan derinleşiyor...
AKP'nin memurlar, EYT'liler, asgari ücretliler ve kadro bekleyen sözleşmelilerle ilgili maaş ataklarının ardından (çoğunluğu AKP tabanı olan) toplumun bir kesiminde zaten var olan tuhaf sessizlik, duyarsızlık iyice dip yaptı...
Üstelik zam vurgunu sadece ette değil, piyasadaki her ürün yeniden fahiş fiyatlara ulaşırken, maaşlarında artış yapılan milyonlarca insan şaşkınlık içinde gidişata teslim olmuş durumda...
Bu arada iktidar partisi en az 20 milyon yurttaşın maaşına yapılan zamların en az 40 milyon kişiyi etkileyebileceğini (dolaylı yoldan piyasayı da canlandırabileceğini) hesaplayarak toplumu safına çekmeye çalışırken, muhalefet ise AKP'nin dört aşamalı maaş stratejisinin kitleleri nasıl yönlendirebileceğini kaygıyla hesaplamaya çalışıyor!..
Ve gidişatı izleyenlerin kafasında aynı soru;
"Zaten geçmişteki her sıkıntıyı çok çabuk unutan vatandaş maaş zammından sonra bir kez daha AKP'ye teslim mi olacak, yoksa zamları alsa da bu kez iktidara karşı mı duracak?.."
Hiç kuşkusuz AKP'nin maaş ataklarının ardından sandığa gidecek kitlelerin hareket tarzı (ortadaki sessizlikten de anlaşılıyor ki) bir tuhaf belirsizliğe sürüklenirken, bir yandan siyasi suikastlar tartışılıyor, diğer yandan da Suriye'ye sınır ötesi harekât gündemdeyken, vatan, millet, bayrak tartışması büyüyor...
VATAN, MİLLET, BAYRAK...
Evet; Türkiye'de özellikle 1980'den sonraki her seçimde enflasyon, zamlar ve vatandaşın geçim derdi önemli bir propaganda tartışması oldu ama, 2023'e girilirken yapılacak seçim her açıdan alarm veriyor...
Çünkü Türkiye hiçbir seçime bu kadar sosyal, siyasal ve ekonomik kaos içerisinde girmiyor...
AKP'nin her açıdan toplumu etkilemek için kullandığı enstrümanlar gündemde çünkü...
Zamlar durmasa da iktidar asgari ücretlilerden emeklilere kadar yüzde 30 ile 55 arasında zam yaptığını anlatarak, büyük bir medya ordusunun propagandasıyla zaten tuhaf bir suskunluk içindeki kitleleri etkilemek isteyecek...
IŞİD ve PKK'ya yönelik operasyonlar belli ki yoğunlaştırılacak ve AKP, Erdoğan'ın önceki gün, "Türk Bayrağı ve Türk kavramından nefret edenlerle mücadelemizin süreceği bir seçimi yaşayacağız" diye duyurduğu gibi, ülke güvenliği ve halkın huzurunun da öne çıkarılacağı bir propaganda üzerinden yürüyecek...
Evet; işaretler de gösteriyor ki, bir yandan Yunanistan, diğer yandan Suriye ile gerginlik büyürken, 2023 seçimindeki propaganda ekonomik tartışmalardan çok (Anayasa'yı da hedef alan gaflet nedeniyle) Türklük ve bayrak üzerinden de büyütülecek...
Erdoğan böyle bir mücadelenin sinyalini verdi de, muhalefetteki kafası karışıklar hazır mı buna?..