Sayın Reisicumhur bazı Hakim ve Savcıların yetersiz olduğunu ima etti
Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 02:35
Geçenler de sayın Reisi cumhur Recep Tayyip Erdoğan mahkemelerde davaların çok uzadığını, tutukluk süresinin nerede ise cezaya dönüştüğünü, hukuk fakültelerinin 5 yıla çıkarılacağını, hakimlik stajyerliğinin en az iki yıl yapılması gerektiğini ayrıca istinaf mahkemelerinin verdiği kararların tekrar temyiz mahkemesine de gönderileceğini , mahkemelerce verilen kararların kademeli bir denetime tabi tutulacağını açıkça beyan etti
Aslında sayın Reisicumhur sanki bir itirafta bulunuyordu. Kısa ve öz cümlelerle hukuk sisteminin hizmette geride kaldığını bir çok hakim ve savcının yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadığını ima ediyordu. Bu hukuki arızadan dolayı infaz sisteminden değişiklik yapılmasını ayrıca gündeme getirdi..
Bundan evvelki hukuk sisteminden sulh ceza mahkemelerinin verdiği kararlara itiraz halinde daha bir üst mahkeme olan Asliye ceza mahkemesi kararı inceliyordu. Asliye ceza mahkemelerinin verdiği kararları ise Ağır ceza mahkemeleri ne itiraz ediliyordu. Şimdi ise bu sistem kaldırıldı Sulh ceza mahkemelerinin kararını sulh ceza, asliyle ceza kemelerinin verdiği kararlara asliye ceza ağır ceza mahkemelerinin verdiği kararlara ağır ceza mahkemelerine itiraz edilmektedir. Ancak itiraz edilen mahkeme kararı ise falanca sayılı mahkeme bizim kararı incelesin diye bir de çok garip bir uygulama getirildi Yani bir başka deyişli mahkemelere şöyle bir yetki verildi . Kararımı tayin ettiğim mahkeme inceler.
Böyle bir durumda al gülüm v er gülüm sistemi devreye girdi. kararını bana gönder bende kararımı sana göndereyim uygulaması adeta bir paslaşma haline dönüştü Böylece itiraz sistemi büyük bir darbe yedi ve nerede ise verilen kararlarının bozulması zorlaştırıldı
Ayrıca suçlarla ilgili duruşma tarihleri de güya caydırıcılık açısından değiştirildi bir suçlu her ay mahkemeye çıkarılırken bazı suçlular aylarca mahkemeye çıkarılmıyor. Burada büyük bir adaletsizlik olduğu son derece açıktır Çünkü ADALET HER KESE EŞİT DAVRANIR hükmü de ortadan kalkmıştır. suçlu ayırımı yapmamak gerekir , hüküm vermek ise o başka bir meseledir.
Adliyede yapılan hatalar insanların ve yakınlarının hayatını büyük ölçüde etkiler ve insan hayatıyla alakalı olduğu için bir gün bile cezaevinde fazla yatan bir insanın zararı asla telafi edilemez Yoksa Adalet zülüm libasını giyer.
Sayın Reisicumhurun bu beyanatından sonra şöyle bir soruyu sormak lazımdır.,. Peki şimdiye kadar verilen hükümler ve açılan davalar ne kadar adalete uygun ve isabetlidir..
Bu gün cezaevlerinin kapasitesinin çok üstünde tutuklu veya hükümlü bulunmaktadır. İnsanca yaşanabilecek şartlar nerede ise yok olmuştur. Mesela bir cezaevinin kapasitesi 380 kişi iken şimdi ise 1400 civarında tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Böyle bir ortamda tuvalet banyo, yatmak için yer bulma, pembe oda sayısı, sosyal alanlar öyle daralmıştır ki tarif edilemez. Bu durumda cezaevleri adeta işkence evine dönüşmüştür.
Bir insanı tevkif ederken hakim ve savcılarında bu hususta büyük sorumlulukları elbette vardır. Ben sadece bir vatandaş olarak bildiklerimi dile getirdim. Aslında bir kanun çıkarılıp hakim ve savcılara görev verilmezden evvel birkaç gün de olsa mahpushane de yatmalarını şart koşmak gerek daha dikkatli davranmaları için.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
Sayın Reisicumhur bazı Hakim ve Savcıların yetersiz olduğunu ima etti
Geçenler de sayın Reisi cumhur Recep Tayyip Erdoğan mahkemelerde davaların çok uzadığını, tutukluk süresinin nerede ise cezaya dönüştüğünü, hukuk fakültelerinin 5 yıla çıkarılacağını, hakimlik stajyerliğinin en az iki yıl yapılması gerektiğini ayrıca istinaf mahkemelerinin verdiği kararların tekrar temyiz mahkemesine de gönderileceğini , mahkemelerce verilen kararların kademeli bir denetime tabi tutulacağını açıkça beyan etti
Aslında sayın Reisicumhur sanki bir itirafta bulunuyordu. Kısa ve öz cümlelerle hukuk sisteminin hizmette geride kaldığını bir çok hakim ve savcının yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadığını ima ediyordu. Bu hukuki arızadan dolayı infaz sisteminden değişiklik yapılmasını ayrıca gündeme getirdi..
Bundan evvelki hukuk sisteminden sulh ceza mahkemelerinin verdiği kararlara itiraz halinde daha bir üst mahkeme olan Asliye ceza mahkemesi kararı inceliyordu. Asliye ceza mahkemelerinin verdiği kararları ise Ağır ceza mahkemeleri ne itiraz ediliyordu. Şimdi ise bu sistem kaldırıldı Sulh ceza mahkemelerinin kararını sulh ceza, asliyle ceza kemelerinin verdiği kararlara asliye ceza ağır ceza mahkemelerinin verdiği kararlara ağır ceza mahkemelerine itiraz edilmektedir. Ancak itiraz edilen mahkeme kararı ise falanca sayılı mahkeme bizim kararı incelesin diye bir de çok garip bir uygulama getirildi Yani bir başka deyişli mahkemelere şöyle bir yetki verildi . Kararımı tayin ettiğim mahkeme inceler.
Böyle bir durumda al gülüm v er gülüm sistemi devreye girdi. kararını bana gönder bende kararımı sana göndereyim uygulaması adeta bir paslaşma haline dönüştü Böylece itiraz sistemi büyük bir darbe yedi ve nerede ise verilen kararlarının bozulması zorlaştırıldı
Ayrıca suçlarla ilgili duruşma tarihleri de güya caydırıcılık açısından değiştirildi bir suçlu her ay mahkemeye çıkarılırken bazı suçlular aylarca mahkemeye çıkarılmıyor. Burada büyük bir adaletsizlik olduğu son derece açıktır Çünkü ADALET HER KESE EŞİT DAVRANIR hükmü de ortadan kalkmıştır. suçlu ayırımı yapmamak gerekir , hüküm vermek ise o başka bir meseledir.
Adliyede yapılan hatalar insanların ve yakınlarının hayatını büyük ölçüde etkiler ve insan hayatıyla alakalı olduğu için bir gün bile cezaevinde fazla yatan bir insanın zararı asla telafi edilemez Yoksa Adalet zülüm libasını giyer.
Sayın Reisicumhurun bu beyanatından sonra şöyle bir soruyu sormak lazımdır.,. Peki şimdiye kadar verilen hükümler ve açılan davalar ne kadar adalete uygun ve isabetlidir..
Bu gün cezaevlerinin kapasitesinin çok üstünde tutuklu veya hükümlü bulunmaktadır. İnsanca yaşanabilecek şartlar nerede ise yok olmuştur. Mesela bir cezaevinin kapasitesi 380 kişi iken şimdi ise 1400 civarında tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Böyle bir ortamda tuvalet banyo, yatmak için yer bulma, pembe oda sayısı, sosyal alanlar öyle daralmıştır ki tarif edilemez. Bu durumda cezaevleri adeta işkence evine dönüşmüştür.
Bir insanı tevkif ederken hakim ve savcılarında bu hususta büyük sorumlulukları elbette vardır. Ben sadece bir vatandaş olarak bildiklerimi dile getirdim. Aslında bir kanun çıkarılıp hakim ve savcılara görev verilmezden evvel birkaç gün de olsa mahpushane de yatmalarını şart koşmak gerek daha dikkatli davranmaları için.