Şu fani dünyanın ahı kederi,
Bir hu çekmektir ancak ederi.
Yeryüzü dedikleri koca bir mabet inşa edilmiş ve inşa edilen bu mabet sonsuz nimetlerle insanların hizmetlerine sunulmuştur.
Hem öyle sıradan bir sunma da değil.
İnsanların maddi ve manevi tüm ihtiyaçları düşünülmüş, tüm zevkleri göz önünde bulundurulmuş, ruhun lezzetleri ayrı hesaplanmış, bedenin lezzet alacağı taamlar ise ayrı ve nazenin bir biçim de hizmetlerine sunulmuştur.
Zaman dedikleri çok kıymetli bir kavram hediye edilmiş, bedenin içinde değer biçilemeyen makinalar hizmetlerine amade edilmiş, insanlar kendi içlerinde belli mekanizmalarla birbirlerine hizmette görevlendirilmiş ama diğer tüm hayvan ve nebatatlar tamamen insanoğlu için hizmetçi olarak vazifelendirilmiştir.
Peki hangi üst akıl bunların hepsini düşünüp bu kadar zenginlikle ve bir o kadar da cömertçe davranıp bunların hepsini birilerine sunabilir ki?
Hiç şüphesiz ki bu bir faninin aklı ve kudreti olamaz bu olsa olsa duyular ötesi bir varlığın sonsuz kudretinin basit bir hediyesi ve onun hazinelerinin ancak basit bir numunesi olabilir.
Evet “şüphesiz insanoğlu çok nankördür” ayeti de bize sunulan tüm bu nimetlere karşı gösterdiğimiz nankörlüğe ithaf edilmiş ve nankör suratlarımıza bir tokat gibi indirilmiştir.
Halbuki bu fani dünyanın yaşanılabilir ölçüsü baki hakikatlerin elmas kılıncına sımsıkı sarılmaktır. Nankörlük dediğimiz o ateşten gömleğe kendimizi zoraki bir biçimde sığdırmamak, hakiki manada sevmeyi bilmektir. Nefret etmekten kaçınmak, hasetliğin o kör kuyusuna düşmekten kaçınmaktır.
Evet şüphesiz fani birer hakikatten öteye geçmeyen dünya lezzetleri bizler çoğu zaman bu geçiciliği unutturup gaflete düşmemize sebeb oluyor. Akıllı insan bunlara kendini kaptırmadan nefsin hevalarına karşı çıkandır, ahmak insan ise bunların kölesi olmuş kimseler, kendilerini buna divanece aşık edendir.
Geçiciliğini bile bile bir şeyi yar edinmek bir gaflet uykusunun en derin halinden başka bir şey değildir.
Sevgili okurlarım ancak dünya üzerine çokça tefekkür etmek ve akıl süzgecinden her şeyi geçirmek insanın farkındalığını arttırıp daha dikkatli yaşamasını sağlar. Aksi takdirde dünya tatlı bir helvanın en zehirli halini bize ikram etmekten hiç bir şekilde çekinmeyecek, ahiret yurdunda da barınacağımız güzel bir alan bırakmayacaktır.
Gelin hep birlikte faniliğine her gün birilerinin ölümüyle şahit olduğumuz bu dünyanın gamı ve kederinden kurtulup, ahiret yurdunun en güzel köşelerinde komşu olmak için evler inşa edelim ve gelin yaşlılıktan iyice beli bükülmüş bu ihtiyar dünyanın bizlere gösterdiği cilveli hallere kanmadan mümince ve en genel manasıyla insanca yaşayalım.
Saygılarım ve en güzel sevgilerimle...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ferit Bugenç
PİR-İ FANİ DÜNYA
Şu fani dünyanın ahı kederi,
Bir hu çekmektir ancak ederi.
Yeryüzü dedikleri koca bir mabet inşa edilmiş ve inşa edilen bu mabet sonsuz nimetlerle insanların hizmetlerine sunulmuştur.
Hem öyle sıradan bir sunma da değil.
İnsanların maddi ve manevi tüm ihtiyaçları düşünülmüş, tüm zevkleri göz önünde bulundurulmuş, ruhun lezzetleri ayrı hesaplanmış, bedenin lezzet alacağı taamlar ise ayrı ve nazenin bir biçim de hizmetlerine sunulmuştur.
Zaman dedikleri çok kıymetli bir kavram hediye edilmiş, bedenin içinde değer biçilemeyen makinalar hizmetlerine amade edilmiş, insanlar kendi içlerinde belli mekanizmalarla birbirlerine hizmette görevlendirilmiş ama diğer tüm hayvan ve nebatatlar tamamen insanoğlu için hizmetçi olarak vazifelendirilmiştir.
Peki hangi üst akıl bunların hepsini düşünüp bu kadar zenginlikle ve bir o kadar da cömertçe davranıp bunların hepsini birilerine sunabilir ki?
Hiç şüphesiz ki bu bir faninin aklı ve kudreti olamaz bu olsa olsa duyular ötesi bir varlığın sonsuz kudretinin basit bir hediyesi ve onun hazinelerinin ancak basit bir numunesi olabilir.
Evet “şüphesiz insanoğlu çok nankördür” ayeti de bize sunulan tüm bu nimetlere karşı gösterdiğimiz nankörlüğe ithaf edilmiş ve nankör suratlarımıza bir tokat gibi indirilmiştir.
Halbuki bu fani dünyanın yaşanılabilir ölçüsü baki hakikatlerin elmas kılıncına sımsıkı sarılmaktır. Nankörlük dediğimiz o ateşten gömleğe kendimizi zoraki bir biçimde sığdırmamak, hakiki manada sevmeyi bilmektir. Nefret etmekten kaçınmak, hasetliğin o kör kuyusuna düşmekten kaçınmaktır.
Evet şüphesiz fani birer hakikatten öteye geçmeyen dünya lezzetleri bizler çoğu zaman bu geçiciliği unutturup gaflete düşmemize sebeb oluyor. Akıllı insan bunlara kendini kaptırmadan nefsin hevalarına karşı çıkandır, ahmak insan ise bunların kölesi olmuş kimseler, kendilerini buna divanece aşık edendir.
Geçiciliğini bile bile bir şeyi yar edinmek bir gaflet uykusunun en derin halinden başka bir şey değildir.
Sevgili okurlarım ancak dünya üzerine çokça tefekkür etmek ve akıl süzgecinden her şeyi geçirmek insanın farkındalığını arttırıp daha dikkatli yaşamasını sağlar. Aksi takdirde dünya tatlı bir helvanın en zehirli halini bize ikram etmekten hiç bir şekilde çekinmeyecek, ahiret yurdunda da barınacağımız güzel bir alan bırakmayacaktır.
Gelin hep birlikte faniliğine her gün birilerinin ölümüyle şahit olduğumuz bu dünyanın gamı ve kederinden kurtulup, ahiret yurdunun en güzel köşelerinde komşu olmak için evler inşa edelim ve gelin yaşlılıktan iyice beli bükülmüş bu ihtiyar dünyanın bizlere gösterdiği cilveli hallere kanmadan mümince ve en genel manasıyla insanca yaşayalım.
Saygılarım ve en güzel sevgilerimle...