Yunan mitolojisine göre ölümlülerle ölümsüzlerin bir arada yaşadığı bir dönem vardı. Bu dönemde yeryüzünde yalnızca erkekler vardı. Bu çağa Altın Çağ denilirdi. Fakat Prometheus’un ateşi çalmasına öfkelenen Zeus insanları cezalandırmak için Hephaistos’a bir parça toprak alarak suyla karıştırmasını, bu karışıma insan sesi ve insan gücü eklemesini buyurdu. Sonra tüm tanrılardan bu karışıma hediyeler ve çiçekler vermelerini istedi. Bu karışıma Pandora adını verdi.
Heseidos’un Thegonia ile İşler ve Günler adlı eserlerinde sözü edilen Pandora, dünyadaki ilk kadındı.
Zeus’un yeryüzünün insanlarını yani erkekleri cezalandırmak için bir kadın yaratması kadınlara karşı günümüzde hala devam eden ön yargının binlerce yıl öncesinden geldiğine dair önemli bir iz.
Hayat anlaşılması gereken bir olgu mu yoksa anlam verilerek ortaya konan bir yanılsama mı?
Bence anlam verilerek oluşturulan bir yanılsama ve bu yanılsamadan en fazla pay alan ise kadın. Kendi başına bir varlığı, biricikliği olmayan ve sürekli yorumlarla var edilmeye çalışılan bir gerçeklik. Binlerce yıllık tarihimiz onu nereye koyacağını bilmiyor. Onun yeri konusunda kafamız hala karışık.
Kadını anlamaya ve anlatmaya çalışırken onun karşıtı olan erkeği ilham alıyoruz. Pozitif veya negatif tüm yorumlamalarımız erkeğe göre oluyor. Oysaki gerek kadın gerek erkek kendi başına var olan bireyler.
Belki de değiller. Biri olmadan diğerini anlamaya çalışmak aydınlığı görmeden karanlığı tanımlamak gibi bir şey.
Her ne ise ne. Kadının en önemli problemi anlaşılamamak veya anlamlandırılmak değil zannımca. Kadının en önemli problemi Pandora veya diğer büyük anlatılarda olduğu gibi yeryüzünün efendisi olan erkeğe karşı sinsi işler çevirmek olduğuna duyulan inanç. Bu inanç elbette gittikçe kırılıyor.
Tabi tüm mitolojik inançlar kadınlar hakkında o kadar da zalim değil. Hint mitolojisine göre kadın şu şeklide yaratıldı:
“Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin göz yaşını aldı; rüzgarın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, bal tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı…”
Sonunda kadını erkeğe hediye ettiğini söyleyerek diğer mitolojik öykülerin hatasına düşse de Hint mitolojisinde erkeğin yaratılması ile ilgili pasajı okuyunca kadınlara pozitif ayrımcılık yaptığını söyleyebiliriz. Sadece en sondaki ibareyi yazmam yeterli:
“Yarattığı erkeği, adam etsin diye kadına verdi..”
Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Halil Koçakoğlu
PANDORA
Yunan mitolojisine göre ölümlülerle ölümsüzlerin bir arada yaşadığı bir dönem vardı. Bu dönemde yeryüzünde yalnızca erkekler vardı. Bu çağa Altın Çağ denilirdi. Fakat Prometheus’un ateşi çalmasına öfkelenen Zeus insanları cezalandırmak için Hephaistos’a bir parça toprak alarak suyla karıştırmasını, bu karışıma insan sesi ve insan gücü eklemesini buyurdu. Sonra tüm tanrılardan bu karışıma hediyeler ve çiçekler vermelerini istedi. Bu karışıma Pandora adını verdi.
Heseidos’un Thegonia ile İşler ve Günler adlı eserlerinde sözü edilen Pandora, dünyadaki ilk kadındı.
Zeus’un yeryüzünün insanlarını yani erkekleri cezalandırmak için bir kadın yaratması kadınlara karşı günümüzde hala devam eden ön yargının binlerce yıl öncesinden geldiğine dair önemli bir iz.
Hayat anlaşılması gereken bir olgu mu yoksa anlam verilerek ortaya konan bir yanılsama mı?
Bence anlam verilerek oluşturulan bir yanılsama ve bu yanılsamadan en fazla pay alan ise kadın. Kendi başına bir varlığı, biricikliği olmayan ve sürekli yorumlarla var edilmeye çalışılan bir gerçeklik. Binlerce yıllık tarihimiz onu nereye koyacağını bilmiyor. Onun yeri konusunda kafamız hala karışık.
Kadını anlamaya ve anlatmaya çalışırken onun karşıtı olan erkeği ilham alıyoruz. Pozitif veya negatif tüm yorumlamalarımız erkeğe göre oluyor. Oysaki gerek kadın gerek erkek kendi başına var olan bireyler.
Belki de değiller. Biri olmadan diğerini anlamaya çalışmak aydınlığı görmeden karanlığı tanımlamak gibi bir şey.
Her ne ise ne. Kadının en önemli problemi anlaşılamamak veya anlamlandırılmak değil zannımca. Kadının en önemli problemi Pandora veya diğer büyük anlatılarda olduğu gibi yeryüzünün efendisi olan erkeğe karşı sinsi işler çevirmek olduğuna duyulan inanç. Bu inanç elbette gittikçe kırılıyor.
Tabi tüm mitolojik inançlar kadınlar hakkında o kadar da zalim değil. Hint mitolojisine göre kadın şu şeklide yaratıldı:
“Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin göz yaşını aldı; rüzgarın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, bal tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı…”
Sonunda kadını erkeğe hediye ettiğini söyleyerek diğer mitolojik öykülerin hatasına düşse de Hint mitolojisinde erkeğin yaratılması ile ilgili pasajı okuyunca kadınlara pozitif ayrımcılık yaptığını söyleyebiliriz. Sadece en sondaki ibareyi yazmam yeterli:
“Yarattığı erkeği, adam etsin diye kadına verdi..”
Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun