İşte karşımızda çok Yüce bir Din: İslam! Bize Apaçık bir şekilde dosdoğru bir yolu gösteren ve sahip olmamız gereken karakteri bize çizen bir yol… Ne kadar da zordur, kimilerimize bu yol. Ve bizler ne kadar az gideriz bu yoldan. İşte hayrın yolu ve hayrın kapılarını açan anahtar, Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim Ali-İmran:139 ayette “Onlar ki fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anarlar. Günahların bağışlanmasını dilerler.” Evet, onlar hataların da bile bile ısrar etmezler. İnatla günaha dalmazlar. “Yanlışın neresinden dönsen kardır” misali; yaptıkları hata ve günahtan Allah’a tövbe ederler. Sonrasın da kendilerini Allah’a teslim ederler. Çünkü Allah’ın himayesine sığınmakla affa mazhar olup, merhamet ve fazileti bulacaklarını bilirler. Ola ki kul hatamı yaptı? O kul Allah ile bağını koparmadığı sürece, günahkâr bir kul olduğunu itiraf ettiği müddetçe, affı çok geniş bir Rabbinin bulunduğunu unutmasın. İslam onu Rahmet’i İlahi yeden terk etmiyor. Kul büyük günahlar işleyince kovulmuyor Hakkın huzurundan. Yeter ki o,pişmanlık eteklerini sürerek gelmesini bilsin, dilinde tövbelerle. Hz.Aişe validemiz, “Resulullah (s.a.v) kendisine dokunan bir zarardan dolayı öç almamıştır”diye buyurur. Enes (r.a) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir. “Resulullah (s.a.v) ile beraber yürüyordum. Üzerin de Necran malı, kalın astarlı bir hırka vardı. Bu arada bir Bedevi yetişerek, hırkasını süratli bir şekilde çekti. Nebi (s.a.v) omzuna baktım, hırkanın astarı süratli çekişten dolayı boynun da iz bırakmıştı. Bedevi: Ya Muhammed! Yanındaki Allah’ın malından bana vermelerini emret, dedi. Resulullah (s.a.v) bedeviye yönelerek gülümsedi ve kendisine Bir şey verilmesini emretti. İşte güzel ahlak timsali Hz. Muhammed (s.a.v) O’nun ahlakı Kur’an idi. Sevmesi de, kızması da Allah içindi. Nefsi için kızmaz ve öç almazdı. Nebi (s.a.v) bir adam gelerek “Ben falanın namazı uzatması Yüzünden sabah namazından geri kalıyorum”, dedi. Ben Resulullah’ı o günkü vaazındaki kızgınlığının şiddetini başka bir vaazında görmemiştim. Resulullah şöyle buyurdu. Ey İnananlar! İçinizde (ibadetten) usandıranlar var. Hanginiz imam olursa kısa tutsun. Çünkü arkasın da yaşlı, küçük ve ihtiyaç sahibi kimseler var. Resulullah (s.a.v) kendi adına üç şeyden sakınırdı. 1—Münakaşa ve Mücadele etmek. 2—Lüzumundan fazla söz söylemek. 3—Kendini alakadar etmeyen şeylerle uğraşmak. Başkaları adına üç şeyden de sakınırdı. 1—Kimseyi tehdit etmezdi. 2—Bir kimseye hakarette bulunmazdı. 3—Başkalarının sırrını öğrenmek istemezdi. Ey Rabbimiz! Peygamberimiz (s.a.v) senden ne istedi ise hepsini senden istiyor ve nelerden sana sığındıysa hepsinden sana sığınıyoruz. Bizleri onun ahlakı ile ahlaklandır. O’nun yaşadığı gibi dini-islamı yaşamayı nasip eyle.(Âmin)
Selam ve Dua ile.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
ÖFKE -3
İşte karşımızda çok Yüce bir Din: İslam!
Bize Apaçık bir şekilde dosdoğru bir yolu gösteren ve sahip olmamız gereken karakteri bize çizen bir yol…
Ne kadar da zordur, kimilerimize bu yol. Ve bizler ne kadar az gideriz bu yoldan.
İşte hayrın yolu ve hayrın kapılarını açan anahtar, Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim Ali-İmran:139 ayette
“Onlar ki fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anarlar. Günahların bağışlanmasını dilerler.”
Evet, onlar hataların da bile bile ısrar etmezler. İnatla günaha dalmazlar. “Yanlışın neresinden dönsen kardır” misali; yaptıkları hata ve günahtan Allah’a tövbe ederler. Sonrasın da kendilerini Allah’a teslim ederler.
Çünkü Allah’ın himayesine sığınmakla affa mazhar olup, merhamet ve fazileti bulacaklarını bilirler.
Ola ki kul hatamı yaptı? O kul Allah ile bağını koparmadığı sürece, günahkâr bir kul olduğunu itiraf ettiği müddetçe, affı çok geniş bir Rabbinin bulunduğunu unutmasın. İslam onu Rahmet’i İlahi yeden terk etmiyor. Kul büyük günahlar işleyince kovulmuyor Hakkın huzurundan. Yeter ki o,pişmanlık eteklerini sürerek gelmesini bilsin, dilinde tövbelerle.
Hz.Aişe validemiz, “Resulullah (s.a.v) kendisine dokunan bir zarardan dolayı
öç almamıştır”diye buyurur.
Enes (r.a) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir.
“Resulullah (s.a.v) ile beraber yürüyordum. Üzerin de Necran malı, kalın astarlı bir hırka vardı.
Bu arada bir Bedevi yetişerek, hırkasını süratli bir şekilde çekti. Nebi (s.a.v) omzuna baktım, hırkanın astarı süratli çekişten dolayı boynun da iz bırakmıştı. Bedevi: Ya Muhammed!
Yanındaki Allah’ın malından bana vermelerini emret, dedi.
Resulullah (s.a.v) bedeviye yönelerek gülümsedi ve kendisine Bir şey verilmesini emretti.
İşte güzel ahlak timsali Hz. Muhammed (s.a.v)
O’nun ahlakı Kur’an idi. Sevmesi de, kızması da Allah içindi. Nefsi için kızmaz ve öç almazdı.
Nebi (s.a.v) bir adam gelerek “Ben falanın namazı uzatması Yüzünden sabah namazından geri kalıyorum”, dedi.
Ben Resulullah’ı o günkü vaazındaki kızgınlığının şiddetini başka bir vaazında görmemiştim.
Resulullah şöyle buyurdu. Ey İnananlar! İçinizde (ibadetten) usandıranlar var. Hanginiz imam olursa kısa tutsun. Çünkü arkasın da yaşlı, küçük ve ihtiyaç sahibi kimseler var.
Resulullah (s.a.v) kendi adına üç şeyden sakınırdı.
1—Münakaşa ve Mücadele etmek.
2—Lüzumundan fazla söz söylemek.
3—Kendini alakadar etmeyen şeylerle uğraşmak.
Başkaları adına üç şeyden de sakınırdı.
1—Kimseyi tehdit etmezdi.
2—Bir kimseye hakarette bulunmazdı.
3—Başkalarının sırrını öğrenmek istemezdi.
Ey Rabbimiz! Peygamberimiz (s.a.v) senden ne istedi ise hepsini senden istiyor ve nelerden sana sığındıysa hepsinden sana sığınıyoruz. Bizleri onun ahlakı ile ahlaklandır. O’nun yaşadığı gibi dini-islamı yaşamayı nasip eyle.(Âmin)
Selam ve Dua ile.