Onun muhabbeti eşten, dosttan daha kıymetlimiydi bizim için. Yoksa baki olan dosta, fanilerimi tercih ettik. Ve yalancı dostlar için mi terk ettik ebedi dostu. Oysa ne kadar da cömerttik eşe, dostta zaman ayırdığımızda.
Rabbimize karşı da ne kadar cimriydik. Sanırım, Biz Rabbimizle konuşmayı bilemedik. Onunla dertleşemedik avuç açıp? Yapamadık. Çünkü Ona hep başımız sıkıştığında müracaat etmiştik. Buda bizde alışkanlık olmuştu.
Biz RABBİMİZİ, dar günlerin dostu yapmıştık. Rahat anımız da ona ihtiyaç duymadık. Doğru ya “O”, sıkıntılı günlerin dostuydu. Etrafımızdaki hengâme ve insanlar yetiyordu bize… Geniş günde hatırımıza bile getirmiyorduk Onu.
Şunu biliyorduk.
Herkes bizi bıraksa da “O” bizi bırakmazdı. Çünkü “O” hep yanımızdaydı. Avuçlarımızı açıp Onunla dertleştiğimizde “O” bizi anlardı. Hiçbir muhabbette Onun muhabbeti kadar güven verici olmazdı. Biz unutuyorduk Onu. Ama “O” bizi hiç unutmuyordu. Biliyorduk ki “O” hep Hazır ve Nazırdı.
Bize bahşetmiş olduğu nimetler de bunun işareti değil miydi? Ama ağır geliyordu bize, Rabbe itaat etmek, emirlerine uymak. Oysa ihtiyacı yoktu ki Rabbimizin, Ne bize nede ibadetlerimize… İhtiyaç sahibi de bizdik, Ona muhtaç olan yine bizdik.
Cennet ve cehennemde bizim içindi. İsteği yine bizim içindi. Burda menfaat yine bizim lehimizeydi.
Yaratan yarattığını bilmez mi? Cehennemide azap yeri kıldı.
“Kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” buyurdu.
Ama bizler Allah’ın kitabına karşı kör, Emirlerine karşı sağır ve ayetlerini anlatmakta dilsiz olduk. Cennete yürümemiz gerekirken, cehenneme koşar olduk. Buda yetmedi Rabbimizin Rahmetini hatalarımıza kalkan ettik.
Doğru ya!
Rabbimizin Rahmeti genişti. Emirlerine uymaktansa, Rahmetine sığınmak daha kolaydı bizim için.
Allah’a “İşittik ve İtaat ettik” diyenlerimi cennetine koyar.
Yoksa “İşittik ve İsyan ettik” diyenleri mi cennetine koyar.
Allahın Rahmetini hak edip, etmediğimizi hiç düşünmeden…
Allah’ın Rahmeti geniştir, her ikisini de cennetine koyar dedik.
(Allah’ım azabından affına, gazabından rızana iltica ediyorum.Senden gelecek cezayı defedecek olan yine sensin.Senden gelecek azaptan yine sana sığınıyorum.Ben seni kendini övdüğün gibi övemem. Sen kendini övdüğün gibisin.)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
O nun muhabetti
Rabbimizle ne kadar samimiyiz hiç düşündük mü?
Yâda samimi olabildik mi Rabbimizle.
Onun muhabbeti eşten, dosttan daha kıymetlimiydi bizim için. Yoksa baki olan dosta, fanilerimi tercih ettik. Ve yalancı dostlar için mi terk ettik ebedi dostu. Oysa ne kadar da cömerttik eşe, dostta zaman ayırdığımızda.
Rabbimize karşı da ne kadar cimriydik. Sanırım, Biz Rabbimizle konuşmayı bilemedik. Onunla dertleşemedik avuç açıp? Yapamadık. Çünkü Ona hep başımız sıkıştığında müracaat etmiştik. Buda bizde alışkanlık olmuştu.
Biz RABBİMİZİ, dar günlerin dostu yapmıştık. Rahat anımız da ona ihtiyaç duymadık. Doğru ya “O”, sıkıntılı günlerin dostuydu. Etrafımızdaki hengâme ve insanlar yetiyordu bize… Geniş günde hatırımıza bile getirmiyorduk Onu.
Şunu biliyorduk.
Herkes bizi bıraksa da “O” bizi bırakmazdı. Çünkü “O” hep yanımızdaydı. Avuçlarımızı açıp Onunla dertleştiğimizde “O” bizi anlardı. Hiçbir muhabbette Onun muhabbeti kadar güven verici olmazdı. Biz unutuyorduk Onu. Ama “O” bizi hiç unutmuyordu. Biliyorduk ki “O” hep Hazır ve Nazırdı.
Bize bahşetmiş olduğu nimetler de bunun işareti değil miydi? Ama ağır geliyordu bize, Rabbe itaat etmek, emirlerine uymak. Oysa ihtiyacı yoktu ki Rabbimizin, Ne bize nede ibadetlerimize… İhtiyaç sahibi de bizdik, Ona muhtaç olan yine bizdik.
Cennet ve cehennemde bizim içindi. İsteği yine bizim içindi. Burda menfaat yine bizim lehimizeydi.
Yaratan yarattığını bilmez mi? Cehennemide azap yeri kıldı.
“Kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” buyurdu.
Ama bizler Allah’ın kitabına karşı kör, Emirlerine karşı sağır ve ayetlerini anlatmakta dilsiz olduk. Cennete yürümemiz gerekirken, cehenneme koşar olduk. Buda yetmedi Rabbimizin Rahmetini hatalarımıza kalkan ettik.
Doğru ya!
Rabbimizin Rahmeti genişti. Emirlerine uymaktansa, Rahmetine sığınmak daha kolaydı bizim için.
Allah’a “İşittik ve İtaat ettik” diyenlerimi cennetine koyar.
Yoksa “İşittik ve İsyan ettik” diyenleri mi cennetine koyar.
Allahın Rahmetini hak edip, etmediğimizi hiç düşünmeden…
Allah’ın Rahmeti geniştir, her ikisini de cennetine koyar dedik.
Peki, hepimiz cennetliksek, cehennem niye yaratıldı.
Hiç düşündük mü?
(Allah’ım azabından affına, gazabından rızana iltica ediyorum. Senden gelecek cezayı defedecek olan yine sensin. Senden gelecek azaptan yine sana sığınıyorum. Ben seni kendini övdüğün gibi övemem. Sen kendini övdüğün gibisin.)