TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Nefretin Çocukları 1915 (28)

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 23:52

Hayrabed, yutkundu defalarca bu bir rüyamıydı, eğer rüya ise uyanmamak yetemez…       

Eğer hep bu olayı yaşacaksa  ölmek istedi, Şimşek yıldırım böylemi çarpardı adamı…

Bumuydu çarpılmak kelimelerin yetersizliğinde bir müddet bakıştılar…                        

Yıldızların dans eşliğinde, baharın serin yelinde Erişpanın fistanı esen yele isyanına…

Erişpanın ve Hayrabed, yürekleri de eşlik ediyordu ay güneşe teslim olurken…                         

Son görevini de yerine getiriyordu bu iki insanı bedenleri kavuşamasa da gölgelerini kavuşturmuştu…

Birden birilerinin öksürük sesiyle ikisi de irkilmişti

Hayrabed ve erişpa hiç konuşmadan birbirilerine sırtlarını dönerek koşar adımlarla   çadırlarına ilerlerken artık gün ışımak üzereydi, Hayrabed çadırın içine kendini zor atmıştı!

Nefes, nefeseydi, ellerini saçlarına yüzünde gezdirirken defalarca ya sabır çekerken içinin burukluğunda, asıl görevi nedeniyle bir an kendinden nefret etti nerden çıkmıştı şimdi bu aşk meşk işleri.

Güneş dağlardan ufka doğru açılırken zamanın bu hayâsızlığında, iki sevdalı yürek,

Düşünme döngüsünde rüzgâra kapılmış kâğıt parçası gibi, savrulurken düşünce dünyasında bir noktaya odaklanmış göz mercekleri ile beraber yüreklerinin ifadesini alıyorlardı.

Birden, çadırın kapısı açıldı…

Uşak.

—Hayrabed, ağa seni bekler buyurun!

Hayrabed.

—Alaaaa buyurun gidelim!

Uşak önde Hayrabed. Arkada çadıra doğru ilerlerken ortalıkta tuzlanmış işlenmiş…           

keçi derisinden tuluk diye nitelendiren, bir aletle kadınların ileriyle geri sallamak suretiyle…

Tereyağı hazırlıyorlarken bazı kadınlar saç üzerinde ekmek pişiriyorlardı ortalıkta hafif hafif tezek kokusuna taze ekmek kokusu karışıyordu, koyunların meraya çıkma zamanıydı… ortalık toz duman halde ilerlerken her zaman ki gibi, Berjin çadırının önünde duran erişpa ile göz göze geldiğinde Hayrabed,in içindeki sancı yüzüne vurmuştu bir anda rengi sararmıştı.. Bir an durakladı, Hayrabed Erişpanın yanında…                                                                     

Gözler zalimliğini göstermişti yine bir birine bakmak için sabırsızlanıyorlardı…

O kadar derin bakıştılar ki  ikisi de taşa kesilmişken birden berj ağanın sesiyle irkildiler…

Berj ağa.

—Kızım erişpa kızımmm Hayrabed,gelmedimi daha geldiyse al içeri eripaaaaaa

Erişpa.

—Geldi baba geldi Ala  alıyorum baba!

Hayrabed içeriye girerken alt dudağı ben beyaz olmuştu rengi sararmıştı heyecandan… Ayağını titreğine hakim olamamıştı buna tek neden Erşpaydı ..

Berj ağa.

—Gel bakalım Hayrabed gel nasıl rahat etin mi etmemişe benziyorsun biraz solgun bir yüzün var hı rahat etmedin mi loo…

 Hayrabed.

—Yok valla öyle rahat etim ki evimdi sanki çok teşekkür ederim ç…ok

Berj ağa.

—Hayrabed, de bakalım şimdi Erzurum a gideceğiz diye karaca dağda ne işiniz var…

Bura Erzurum yolu değil ki…hı

Hayrabed başına geleceklerden emin bir şekilde cevap veriyordu, biliyordu ki açık vermesi halinde kelesi giderdi az düşünerek çabuk cevap vermeliydi öylede yaptı.

Hayrabed.

—Ağam berj ağam, biz biliriz ki kızıl sultan rahat değil bu senede kurak geçeceğe benzer,

Musa dağındakilere baş kaldırıyor büyüklerimiz bizi keşfe gönderdi. Asıl amacımız bu dilenmek değil yani kutlarız ki sen bizi çözmüşsün, korkulur sende ağa! Valla…

Yani sen biz hemen keşif ettin söylemişlerdi senin akıllı oluşunu!

Berj ağa.

—Tabii korkacaksınız biz bu dağlara boşuna Berj ağa olmadık dejiklere rağmen…                Ne keşfiymiş bu. Hı de bakalım hayrabed de hele

Hayrabed.

—Biz bu dejiklerden intikam alma zamanımız, Kürtler ve Türkler fark etmiyor…                    asıl düşmanımız Kürtlerdir zaten Kars, Van ve Erzurum, u kısacası tüm Mezopotamya asırlar evvel bunlar elimizden almış özelikle Kürtlere tahammül edemiyoruz

Berj ağa.

—kim diyor bunları! Siz nerden biliyorsunuz.

Hayrabed.

—Fransızlar, yani ecnebiler Diyorlarmış bazı büyüklerimizde tasdik eder dururlar.

Mesele buysa zaman şimdi zaman dır baş kaldırma zamanı siz ne desiniz ağa.

Berj ağa.

—Bizim burada kuşatılmışlığımız var doğrudur Hatay gibi değil, yani feodal aşiretler var, Siverek’te bucaklar, Aşağılarda, yani karacurun da Süleymanlar, beraziler badıllılar izollar, şeğiler milliler  bunlar güçlüler bir birinede çok bağlılar üstelik bazı ermeni aileleri onlarla hareket ederler bizim gibi değiller ama biz şimdilik  tarafsız davranmış gibi durmalıyız…          Asıl olay Van da Erzurum da başlamış oralara gitseniz  daha kolay olmaz mı oranın

fikrini alın gelin bakarız biz bazı şeylere hazırız…

 

(Devam edecek)

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.