Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Nefretin Çocukları 1915 (23)

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 23:51

Berj. Ağa

—Maşallah kızım bu gün sende bir haller olmuş, şimşek yıldırım olmuşsun aferin!        

 Benim yaverim böyle olmalı kardeşlerin gelsin dedim birde şu misafirlere yemek getirin yatacak çadırı hazırlayın dışarıdakileri nede kusur etmeyin, sevdim bunları, kaldıkları kadar kalsınlar, ha de kızım. Ha de ….

Erişpa kulağı babasındayken yüreği karşıda oturmuş bedir ağa kilitlenmişti…

Berj ağa.

—Kızım Erişpa duymuyor musun? Kör ol sana diyorum kızım sana Erişpa…

Erişpa bir fırtına ya teslim olmuş bir gonca yaprağı kadar masum ve titrek kalbine hükmedemiyordu… Artık!

Berj ağa

—Kız mavi ceylanım kızım, ne oldu sana erişpa…hastamısın!

Erişpa

—Ha baba efendim, Buradayım baba…

Berj ağa.

—Dediğimi anladın mı? Evet, baba an… ladım anladım. Hasta değilim

Erişpa yanlarında duran uşağa işaretle gel derken kapıda duran kardeşlerine…

Erişpa.

—Kardeşlerim babam sizi çağırıyor gelin, içerde de dilencimi ne olduğunu bilmediğim

Biri var işte ha de girin içeriye

Erişpa. Yanındaki uşağa.

—Çabuk misafirlerin yemeğini getirin, dışarıdakileri nede verin… Ha de!

 

Bu rüyasındaki ve hayalindeki adamın ‘’Dilencimi ağamı’’ anlamanı tek yolu var dedi içinden bir hareketten anlayacaktı yemekten sonra mırrayla deve sütünü aynı anda götürmeliydi buradaki içiş şekli bu kişiyi ele verecekti  Erişpa emir tekrarından sonra diğer uşağa

Erişpa.

—Çabuk deve sütünde  getirin çadırın önüne mırrayı da hazırlayın

Bu ara kardeşler gelmiş içeriye geçmişlerdi…

Kardeşler saygıyla babaların önlerinde geçerken yere kadar eğildiler ve babalarından aşağı… bir köşeye geçip oturdular sessizce!

Berj.

—Oğullarım avınız nasıl geçti, kimseden yara bere var mı Oda sizinle miydi?

Büyük oğlan babasını anlamamış gibi..

—Baba bu yabancı misafir kim?

Berj.

—hayrabed adı hayrabed, kendisi ve iki arkadaşı eşya toplarlar amaaaaa… Bizden ha,         öyle değil mi? Looo bıra (kardeş) haaa. Musa dağından gelirler! Bizden isterler haaaaa haaa!

Hayrabed.

—Öyledir öyledir kardeşler ağalarım sizden bekler sizden dileriz yaaaa av iyidir inşallah…

Bedir ağa çadıra oturan Yedi kardeşi dikkatle süzüyordu  bir an durakladılar bir birinin yüzüne baktılar…yedi kardeşte bedir ağayı çaktırmadan onlarda süzüyordu

 

Büyük oğlan.

—Evet, bıra siz nerden gelir nereye gidersiniz. Musa dağı neresi?

Berj. Ağa

—La oğlum misafir onca yoldan gelmiş ne Osmanlı zabiti gibi sorular sorarsın yarın ola  hayır ola hayrabed, bıra kalabilirsin erişpa kızım erişpaaa

Hayrabed.

—Zahmet etmeyesin berj ağa…

Berj. Ağa

—Yok, yok valla zinhar bırakmam bizde istediğiniz kadar kalın, Musa dağı diyince benim şifremdir! Benim mabedimdir katiyen sizi bırakmam Oradan gelen misafirde şerefimdir, 

İstersiniz burada da yaşayabilirsiniz!

Bedir ağanın planı tıkır, tıkır işliyordu veyahut öyle gözüküyordu, şimdilik bilmiyoruz!

Çadırın perdeli kapısı açıldı ve yine masum bir ceylan inceliğinde Erişpa içeriye girerek.

Daha önce hazırlamış olduğu mırra ve deve sütünü bedir ağaya ikram ederken gözaltından da bakıyordu. Bedir ağa sütten bir damla mırraya döktü ve öyle içti…

Erişpanın içinden bir oh çekmişti bu adam dilenci değildi peki kimdi? Dilenci böyle yapmazdı

Dilenci olsaydı deve sütünün tamamını içer arkasından da mırrayı içerdi

erişpa  

—Emret baba.

Berj ağa

—Kızım hayrabed, ve yoldaşlarına çadırını gösterin ayrı, ayrı çadırlarda kalsınlar birde düzgün bir kıyafet bulun giyinsinler bizim bunlar bizim, bizim halkımızdan de ha de kızım…

 

Erişpanın yüreğinden yağan yağmurdan sonra açan gök kuşağı, ardından sevinçten sıçrayan serçeler gibi kıpır, kıpır olduğundan mutluluğuna diyecek yoktu.                                    

  Demek bu rüyasındaki ve hayalindeki adam hayrabed,i gerçekten erminiydi ama olsun dünden razıydı erişpa hayrabed, denen bu adamla yürümek omuzu omzuna değmek sonra arkasından gelmesi yüz yıl böyle olmaya razıydı, yüreği öyle teslim olmuştu…         

 Ama ya aklı farklıydı sanki! Şüphelenmişti…

Hayrabed, denen dilenci çok şüpheliydi  hal ve hareketinden, buraya gelmesi dilencilik meselesi değildi…                                         

   Hal ve tavrı asla dilencilere benzemiyordu ki! Kime itaat etmeliydi, aklına mı yüreğine mi

kimi dinleyecekti oysa daha geleli birkaç  saat olmamıştı, nasılda bu adama esir olmuştu… güzel Erişpa…Ama yine de kendini kontrol dizginlemeliydi yüreğini  etmeliydi

 

Erişpa.

—Hayrabed, gel bakalım benimle…

Önde erişpa arkadanda hayrabed, onun arkasında da uşak diye çağrılan köle…                 

 Çadırdan çıkarlarken  hayrabed, bir dilenciden çok bir ağa edasıyla müsaade isterken, kibarca…

 

(Devam Edecek)

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.