—Maşallah kızım bu gün sende bir haller olmuş, şimşek yıldırım olmuşsun aferin!
Benim yaverim böyle olmalı kardeşlerin gelsin dedim birde şu misafirlere yemek getirin yatacak çadırı hazırlayın dışarıdakileri nede kusur etmeyin, sevdim bunları, kaldıkları kadar kalsınlar, ha de kızım. Ha de ….
Erişpa kulağı babasındayken yüreği karşıda oturmuş bedir ağa kilitlenmişti…
Berj ağa.
—Kızım Erişpa duymuyor musun? Kör ol sana diyorum kızım sana Erişpa…
Erişpa bir fırtına ya teslim olmuş bir gonca yaprağı kadar masum ve titrek kalbine hükmedemiyordu… Artık!
Berj ağa
—Kız mavi ceylanım kızım, ne oldu sana erişpa…hastamısın!
Erişpa
—Ha baba efendim, Buradayım baba…
Berj ağa.
—Dediğimi anladın mı? Evet, baba an… ladım anladım. Hasta değilim
Erişpa yanlarında duran uşağa işaretle gel derken kapıda duran kardeşlerine…
Erişpa.
—Kardeşlerim babam sizi çağırıyor gelin, içerde de dilencimi ne olduğunu bilmediğim
Biri var işte ha de girin içeriye
Erişpa. Yanındaki uşağa.
—Çabuk misafirlerin yemeğini getirin, dışarıdakileri nede verin… Ha de!
Bu rüyasındaki ve hayalindeki adamın ‘’Dilencimi ağamı’’ anlamanı tek yolu var dedi içinden bir hareketten anlayacaktı yemekten sonra mırrayla deve sütünü aynı anda götürmeliydi buradaki içiş şekli bu kişiyi ele verecekti Erişpa emir tekrarından sonra diğer uşağa
Erişpa.
—Çabuk deve sütünde getirin çadırın önüne mırrayı da hazırlayın
Bu ara kardeşler gelmiş içeriye geçmişlerdi…
Kardeşler saygıyla babaların önlerinde geçerken yere kadar eğildiler ve babalarından aşağı… bir köşeye geçip oturdular sessizce!
Berj.
—Oğullarım avınız nasıl geçti, kimseden yara bere var mı Oda sizinle miydi?
Büyük oğlan babasını anlamamış gibi..
—Baba bu yabancı misafir kim?
Berj.
—hayrabed adı hayrabed, kendisi ve iki arkadaşı eşya toplarlar amaaaaa… Bizden ha, öyle değil mi? Looo bıra (kardeş) haaa. Musa dağından gelirler! Bizden isterler haaaaa haaa!
Bedir ağa çadıra oturan Yedi kardeşi dikkatle süzüyordu bir an durakladılar bir birinin yüzüne baktılar…yedi kardeşte bedir ağayı çaktırmadan onlarda süzüyordu
Büyük oğlan.
—Evet, bıra siz nerden gelir nereye gidersiniz. Musa dağı neresi?
Berj. Ağa
—La oğlum misafir onca yoldan gelmiş ne Osmanlı zabiti gibi sorular sorarsın yarın ola hayır ola hayrabed, bıra kalabilirsin erişpa kızım erişpaaa
Hayrabed.
—Zahmet etmeyesin berj ağa…
Berj. Ağa
—Yok, yok valla zinhar bırakmam bizde istediğiniz kadar kalın, Musa dağı diyince benim şifremdir! Benim mabedimdir katiyen sizi bırakmam Oradan gelen misafirde şerefimdir,
İstersiniz burada da yaşayabilirsiniz!
Bedir ağanın planı tıkır, tıkır işliyordu veyahut öyle gözüküyordu, şimdilik bilmiyoruz!
Çadırın perdeli kapısı açıldı ve yine masum bir ceylan inceliğinde Erişpa içeriye girerek.
Daha önce hazırlamış olduğu mırra ve deve sütünü bedir ağaya ikram ederken gözaltından da bakıyordu. Bedir ağa sütten bir damla mırraya döktü ve öyle içti…
Erişpanın içinden bir oh çekmişti bu adam dilenci değildi peki kimdi? Dilenci böyle yapmazdı
Dilenci olsaydı deve sütünün tamamını içer arkasından da mırrayı içerdi
erişpa
—Emret baba.
Berj ağa
—Kızım hayrabed, ve yoldaşlarına çadırını gösterin ayrı, ayrı çadırlarda kalsınlar birde düzgün bir kıyafet bulun giyinsinler bizim bunlar bizim, bizim halkımızdan de ha de kızım…
Erişpanın yüreğinden yağan yağmurdan sonra açan gök kuşağı, ardından sevinçten sıçrayan serçeler gibi kıpır, kıpır olduğundan mutluluğuna diyecek yoktu.
Demek bu rüyasındaki ve hayalindeki adam hayrabed,i gerçekten erminiydi ama olsun dünden razıydı erişpa hayrabed, denen bu adamla yürümek omuzu omzuna değmek sonra arkasından gelmesi yüz yıl böyle olmaya razıydı, yüreği öyle teslim olmuştu…
Ama ya aklı farklıydı sanki! Şüphelenmişti…
Hayrabed, denen dilenci çok şüpheliydi hal ve hareketinden, buraya gelmesi dilencilik meselesi değildi…
Hal ve tavrı asla dilencilere benzemiyordu ki! Kime itaat etmeliydi, aklına mı yüreğine mi
kimi dinleyecekti oysa daha geleli birkaç saat olmamıştı, nasılda bu adama esir olmuştu… güzel Erişpa…Ama yine de kendini kontrol dizginlemeliydi yüreğini etmeliydi
Erişpa.
—Hayrabed, gel bakalım benimle…
Önde erişpa arkadanda hayrabed, onun arkasında da uşak diye çağrılan köle…
Çadırdan çıkarlarken hayrabed, bir dilenciden çok bir ağa edasıyla müsaade isterken, kibarca…
(Devam Edecek)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bilal BEBE
Nefretin Çocukları 1915 (23)
Berj. Ağa
—Maşallah kızım bu gün sende bir haller olmuş, şimşek yıldırım olmuşsun aferin!
Benim yaverim böyle olmalı kardeşlerin gelsin dedim birde şu misafirlere yemek getirin yatacak çadırı hazırlayın dışarıdakileri nede kusur etmeyin, sevdim bunları, kaldıkları kadar kalsınlar, ha de kızım. Ha de ….
Erişpa kulağı babasındayken yüreği karşıda oturmuş bedir ağa kilitlenmişti…
Berj ağa.
—Kızım Erişpa duymuyor musun? Kör ol sana diyorum kızım sana Erişpa…
Erişpa bir fırtına ya teslim olmuş bir gonca yaprağı kadar masum ve titrek kalbine hükmedemiyordu… Artık!
Berj ağa
—Kız mavi ceylanım kızım, ne oldu sana erişpa…hastamısın!
Erişpa
—Ha baba efendim, Buradayım baba…
Berj ağa.
—Dediğimi anladın mı? Evet, baba an… ladım anladım. Hasta değilim
Erişpa yanlarında duran uşağa işaretle gel derken kapıda duran kardeşlerine…
Erişpa.
—Kardeşlerim babam sizi çağırıyor gelin, içerde de dilencimi ne olduğunu bilmediğim
Biri var işte ha de girin içeriye
Erişpa. Yanındaki uşağa.
—Çabuk misafirlerin yemeğini getirin, dışarıdakileri nede verin… Ha de!
Bu rüyasındaki ve hayalindeki adamın ‘’Dilencimi ağamı’’ anlamanı tek yolu var dedi içinden bir hareketten anlayacaktı yemekten sonra mırrayla deve sütünü aynı anda götürmeliydi buradaki içiş şekli bu kişiyi ele verecekti Erişpa emir tekrarından sonra diğer uşağa
Erişpa.
—Çabuk deve sütünde getirin çadırın önüne mırrayı da hazırlayın
Bu ara kardeşler gelmiş içeriye geçmişlerdi…
Kardeşler saygıyla babaların önlerinde geçerken yere kadar eğildiler ve babalarından aşağı… bir köşeye geçip oturdular sessizce!
Berj.
—Oğullarım avınız nasıl geçti, kimseden yara bere var mı Oda sizinle miydi?
Büyük oğlan babasını anlamamış gibi..
—Baba bu yabancı misafir kim?
Berj.
—hayrabed adı hayrabed, kendisi ve iki arkadaşı eşya toplarlar amaaaaa… Bizden ha, öyle değil mi? Looo bıra (kardeş) haaa. Musa dağından gelirler! Bizden isterler haaaaa haaa!
Hayrabed.
—Öyledir öyledir kardeşler ağalarım sizden bekler sizden dileriz yaaaa av iyidir inşallah…
Bedir ağa çadıra oturan Yedi kardeşi dikkatle süzüyordu bir an durakladılar bir birinin yüzüne baktılar…yedi kardeşte bedir ağayı çaktırmadan onlarda süzüyordu
Büyük oğlan.
—Evet, bıra siz nerden gelir nereye gidersiniz. Musa dağı neresi?
Berj. Ağa
—La oğlum misafir onca yoldan gelmiş ne Osmanlı zabiti gibi sorular sorarsın yarın ola hayır ola hayrabed, bıra kalabilirsin erişpa kızım erişpaaa
Hayrabed.
—Zahmet etmeyesin berj ağa…
Berj. Ağa
—Yok, yok valla zinhar bırakmam bizde istediğiniz kadar kalın, Musa dağı diyince benim şifremdir! Benim mabedimdir katiyen sizi bırakmam Oradan gelen misafirde şerefimdir,
İstersiniz burada da yaşayabilirsiniz!
Bedir ağanın planı tıkır, tıkır işliyordu veyahut öyle gözüküyordu, şimdilik bilmiyoruz!
Çadırın perdeli kapısı açıldı ve yine masum bir ceylan inceliğinde Erişpa içeriye girerek.
Daha önce hazırlamış olduğu mırra ve deve sütünü bedir ağaya ikram ederken gözaltından da bakıyordu. Bedir ağa sütten bir damla mırraya döktü ve öyle içti…
Erişpanın içinden bir oh çekmişti bu adam dilenci değildi peki kimdi? Dilenci böyle yapmazdı
Dilenci olsaydı deve sütünün tamamını içer arkasından da mırrayı içerdi
erişpa
—Emret baba.
Berj ağa
—Kızım hayrabed, ve yoldaşlarına çadırını gösterin ayrı, ayrı çadırlarda kalsınlar birde düzgün bir kıyafet bulun giyinsinler bizim bunlar bizim, bizim halkımızdan de ha de kızım…
Erişpanın yüreğinden yağan yağmurdan sonra açan gök kuşağı, ardından sevinçten sıçrayan serçeler gibi kıpır, kıpır olduğundan mutluluğuna diyecek yoktu.
Demek bu rüyasındaki ve hayalindeki adam hayrabed,i gerçekten erminiydi ama olsun dünden razıydı erişpa hayrabed, denen bu adamla yürümek omuzu omzuna değmek sonra arkasından gelmesi yüz yıl böyle olmaya razıydı, yüreği öyle teslim olmuştu…
Ama ya aklı farklıydı sanki! Şüphelenmişti…
Hayrabed, denen dilenci çok şüpheliydi hal ve hareketinden, buraya gelmesi dilencilik meselesi değildi…
Hal ve tavrı asla dilencilere benzemiyordu ki! Kime itaat etmeliydi, aklına mı yüreğine mi
kimi dinleyecekti oysa daha geleli birkaç saat olmamıştı, nasılda bu adama esir olmuştu… güzel Erişpa…Ama yine de kendini kontrol dizginlemeliydi yüreğini etmeliydi
Erişpa.
—Hayrabed, gel bakalım benimle…
Önde erişpa arkadanda hayrabed, onun arkasında da uşak diye çağrılan köle…
Çadırdan çıkarlarken hayrabed, bir dilenciden çok bir ağa edasıyla müsaade isterken, kibarca…
(Devam Edecek)