olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
18 Ekim, 2024, Cuma
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

Nefretin Çocukları (15)

17 Nisan 2015, Cuma 10:55

Biraz öteye gittiler, duvarın diğer tarafına odanın kapısından içeriye kadar yürüdüler…

Çerçi karısı bir doktor edasıyla kolunu çemrerlerken, nasırlı elleri ve parmakları iğrençti.           

  Tırnakların diplerine kadar kirden sim siyah olmuştu elindeki çatlaklar asfalt rengindeydi. önlükle bir kez daha elini silmişti önlükte belki bir aydır yıkanmamıştı O önlük …                                

  Böyle bir şifacı çerçinin karısı…

Çerçi karısı.

—Neyin var kızım? Güzelim  De hele neyin var?

Ayşe.

—şey yenge şey…. Ben ben üç yıldır evliyim bebeğim olmuyor, dayanamıyorum artık!

Çerçi karısı.

—Uzan kızım uzan ben anladım… yalnız bir elek una bakarım, birde üç yumurta daha alırım.

Ayşe.

—Uuuuu yenge kurban olurum sana bir bebeğim olsun, bir çuval un sana veririm!                 

 Yalnız buğday unu yok, darı unu var olur mu? Başka İste canımı veririm hükmü olsa…

Çerçi karısı.

—Olur, darı unu da olur, di hadde uzan altını aç bir bakim uzan, uzan…

Ayşe umutluydu olacaktı, umut bu kadındaydı duymuştu methini… Birilerden duymuştu şifacıydı bu çerçinin hanımı, kaç zamandı bekliyordu ne dese yapacaktı…

Ayşe uzanırken birazda utanıyordu, sıkılıyordu, usulca uzandı, korkmamıştı bile

Çerçi karısı…

—Ayaklarını, dizlerini karnına doğru çek…

Ne diyorsa çaresiz yapacaktı. Umut u o yaşlı yenge dediği çerçi karısı idi!

  Yokladı Ayşe nin avrat yerini! Sonra göbeğine eleriyle basıyordu bir taraftan da hım! diyordu! her dokunduğu yere biliyormuş gibi o her hıımm dedikçe Ayşe nin gözleri daha da parlıyordu. umuda dair… verecekti tedavi reçetesini sonra anne olacaktı Ayşe…                                         Tüm kem gözlere inat. Olacaktı bebeği…

Sonrası nefret yerine sevgi yağacaktı yarınlarına…Yüreğine sevgi doğacaktı acı yerine!

Çerçi karısı

—Kalk kızım kalk, Kolay yapabilirsen bir aya kalmaz döl tutarsın, Çarşamba günleri yap,

Perşembeye hazırlık olsun… Ay tam olmadan yani ışığı tepede olmadan, yaparsan oğlan olur, gündüz yaparsan kız olur! Kızda bir şeye yaramaz…En iyisi ay ışığı!

Ayşe cinsiyet belirleyen çerçi karısının umut dolu laflarına kas katı kesilmiş kusursuz dinlerken sabırsızlıkla sordu…

—Ayşe.

—Allah ını seversen ne yapacağım de hele yenge, ağzına ilmine yüreğine kurban…

Çerçi karısı.

—Bir tutam koyunyününü iyice yağla bir şişle rahmine yerleştir orada kalsın daaaa diplerine kadar, birde sıcak tutasın, ta kendi düşene kadar bunu her hafta tekrarla birde arada pişmiş soğanı onu da şişle tamamı! haaa unutma şişle gittiği yere kadar tamamı! Kız

Ayşe hiçte korkmuyordu çok sevinçliydi artık anne olması garantiydi sanki! Üstünü düzeterek beraber geldikleri gibi odadan çıktılar Ayşe umuda kanat çarpan Güvercin kadar özgürdü artık

Ayşe.

—yenge ben bir koşu gidip bir elek un birde üç yumurta alım gelem.

Çerçi karısı.

—Deeee ha de kızım… Tez ol, bizi bekletmeyesin Kusura bakma! 

Ayşe.

—Şimdi geliyorum yenge, şimdi gelirim!

Bu arada da Çerçi bağırmasına devam ediyordu…

Çerçi.

—Gelin Halep şekerine gelin sakıza gelin lokuma iğne var çuvaldız var… Halep ipliği vaaaar.

Çerçi karısı.

— Yeter bağırdın al su iç…

Çerçi. Karısına

—kız gene tedavimi ediyorsun tabip misin baytarımsın nesin, kız Allah belanı versin, deli

Çerçi karısı

—öyle deme deli üç yumurta üç yumurtadır bir de un ya ben senin çiçeğinim hiii hiiii!

Çerçi.

—De ha de işe ne bak ha de, gâvurun kızı di ha de gelin lokuma, gelin Halep şekerine…

Ayşe bir elek un ve üç yumurtayla gelmişti çerçinin yanına gözleri pırıl pırıldı…

Büyük bir halelikle uzattı çerçini heybesine… Ve çerçinin karısını kulağına eğilerek…

Ayşe.

—Yenge her çarşamba o iş olacak değil mi?

Çerçi karısı…

—He kızım He hanım ağam… her Çarşamba o iş! Perşembe ye o iş! anlarsın ya hiiii hiiii.

Çarşamba akşamını zor bekledi bir turlu karanlık olmuyordu başı hep gökyüzündeki….    

 Ayın Doğmasını bekliyordu, tamamdı hazırlığı…Her şey tamamdı artık!

Ağırın en dibe çırayı hazır vaziyete ışığı açık tutmuştu bir tasın içine gündüzden bastırdığı… yun ve şiş yerde hazır bekliyordu pişmiş soğan sabahtan hazırdı  Akşam üstüydü  Ayşe sevki üzerinde oturmuş  gökyüzüne bakarken Ayşe bedir ağayı görmemişti bile bedir ağa usulca yaklaştı yanında durdu o da kararmakta olan havaya baktı…sonra Ayşe,ye baktı

Bir şey görememişti bir daha Ayşe ye baktı bir daha gökyüzüne bir müddet öyle devam eti… Kızmıştı bu uğursuz dölsüz kadına birde deli deli gökyüzüne bakması eksikti yerde kalın bir ağaç dalı eline aldı, kuvvetlice Ayşe nin sırtına indirerek…

Bedir ağa

—köpeğin kızı görmezimsin, ben geldim babanın kemiğini s…ktiğim…

Ayşe dünyanın bütün sucunu işlemişti! Ne demek kocası gelecek ayağı kalkmayacak…

Bu resmen edepsizlikti, hiç kimsenin okumadığı töre kanununda, öyle yazıyordu İşte!

Sırtından yediği sopa Acısının hiçbir anlamı yoktu yaptığı edepsizliği daha da acı vericiydi. Yerinden hışımla kalktı ellerini bir birine kavuşturup, hemen sonra bir parmağını gökyüzüne kaldırarak, utanarak gök yüzünü gösterirken bedir ağaya, elleri titriyordu.

Ayşe.

—Kurban bedir ağa… ay doğdu mu? Yeni, Ay doğdu mu Diye bakıyordum seni görmedim af et amcam oğlu ağam af et!

Bedir ağa.

Beni görmeyen koskoca ay’ı mı görecek bir kere sen doğmaktan doğurmaktan ne anlarsın ne işin var ay la güneşle yıldızlarla deli karı… Ayşe, sustu ne diyebilirdi ki, bir kusur vardı

Ama kimde? Ayşe demiydi! öyle ise Ayşe suçunun bilincindeydi…                                  

  Hemen eğildi bedir ağanın çarığını çıkardı ve hemen sevki yanındaki yastığı bedir ağanın arkasına yasladı yanındaki helkeden, su alarak bir güzel ayaklarını yıkarken…                                                                                                      bir heyecanı vardı, sanki mutluydu ilaç ahırda hazırdı belki de dokuz ay on gün sonra…       

İnsan olma adına bir kaç sınıf atlayacaktı…

Olacaktı bebeği hem de erkek! Erkek olacaktı demişti ya çerçi karısı çaresi yok erkek olacaktı…

Bedir ağanın bir koşuda yemeğini getirdi sofrada bedir ağa söyleniyordu…

 

(Devam edecek)