Büyük çoğunluğun İslam dinine mensup olması sebebiyle toplumumuzda bireylerin İslami kural ve öğütler çerçevesinde yaşam biçimi benimsemeleri ve sergilemeleri doğallık gereğidir.
Bu nedenledir ki, bireylerin birbirleri ve toplumla ilişkilerinde Müslümanlık kimliği ön değerlendirme konusu olmaktadır.
Yani Müslümanlığın gereklerine göre yaşayanlara duyulan itibar her zaman geçerli bir ayrıcalık olmaktadır.
Öyle ki, Hac farizasını yerine getirenlerin isimlerinin önüne Hacı eki yapılarak, önceki yaşamlarına göre daha fazla bir hürmet ve güven gösterilir. İslami kuralları yaşamına hassasiyetle tatbik edenlere Sofi, Hoca, Şeyh, molla diye hitap edilerek yüksek itibar atfedilir.
Ne var ki, bu olguyu amaçlarına ulaşmak ve çıkarlarını sağlamak için istismar edenlere yaşamın her alanında yadsınamayacak derecede rastlanmaktadır.
Bunlar, esasında itikadı gereği Dinin esaslarına uygun bir tutum ve yaşam içinde olmadığı halde, dindarlığın sağladığı güven ve itibarı kendi menfaati için, insanları aldatmaya yönelik olarak kullanan sözde Müslümanlardır.
Müslümanlar arasında güven duygusunun ve Müslümanlık kimliğine olan itibarın yok olmasına ve diğer dinlerin mensupları tarafından Müslümanlığın yanlış algılanmasına sebep olan da bu sözde Müslümanlardır.
Oysa İslam Dini, getirdiği esaslara uyulmasında hassasiyet ister.
Öte yandan, Müslüman olmadığı halde Müslüman gibi görünerek Müslümanları aldatanlar da vardır. Bunlar genelde sömürü ajanlarıdır; kişisel çıkar sağlamaktan öte Müslüman toplulukları hakikatten uzaklaştırmak ve kontrol altında tutmak için sahte tarikatlar ve sözde cihad grupları kurarak Müslümanların kardeşliğini ve birliğini baltalamayı amaçlamaktadırlar.
Yani Müslümanları, Müslüman gibi görünerek aldatmaktadırlar.
Bir asır önce de bu şekilde aldatılan Müslümanların, bugün de aynı şekilde aldatılmaya devam etmeleri olacak şey değildir.
Gerçek Müslümanlar artık uyanmalı, nemelazımcılıktan kurtularak, sözde ve sahte Müslümanların oyunlarına son vermelidir.
Gerçek Müslümanla, sözde ve sahte Müslümanların ayırdına varmak için de Müslümanın sıfatlarına bakılmalıdır.
Peki, Gerçek Müslüman kimdir?
Kur’an-ı Kerimden öğrendiğimize göre Kur’an ahlakı ile ahlaklanmış bir Müslümanın başlıca özellikleri şunlardır.
1- Allah’ın birliğine ve ondan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed (sav)’in Allah’tan getirdiği şeylerin hepsine kesin ve tereddütsüz bir şekilde inanır ve dili ile bunları ikrar eder, söyler.
2- Allah’ın emreylediği ve Hazreti Muhammed (sav)’inde gösterdiği şekil üzere namazını kılar, orucunu tutar, zenginse malının zekâtını verir, zenginse hac görevini yerine getirir.
3- Yetimlere, yoksullara, muhtaçlara, yakınlarına, yolda kalmışlara malıyla canıyla gücü yettiği kadar seve seve yardımda bulunur.
4-Tehlikeli durumlarda asla sarsılmaz, gevşeklik göstermez, Allah’a itimat eder.
5- Felaketleri metanetle karşılar, bunları başarıyla atlatabilmek için bütün gücünü sarf eder ve nihayet çaresizliğe karşı sabır ve tahammül gösterir. Allah’tan ümidini kesmez.
6- Ana ve babaya itaat eder, onların kalplerini kıracak en ufak söz ve işlerde bulunmaz.
7- Verdiği sözü mutlaka yerine getirir. Her ne surette olursa olsun emanete hıyanet etmez.
8- Üzerine aldığı her türlü vazifeyi en iyi bir şekilde yapmaya çalışır.
9- Müslüman dünyanın en temiz insanıdır. Bedenini, üstünü başını, oturup kalktığı yeri, yiyeceğini, giyeceğini, evini barkını, caddesini sokağını tertemiz tutar; kafasını kötü fikirlerden, kalbini fena huylardan, dilini çirkin ve kaba sözlerden temizler. Cismen ve ruhen temizliği ile herkese örnek olmaya çalışır.
10- Allah’ın ve Peygamberin emirlerine itaat eder ve ahlaki vazifelerini eksiksiz olarak yapar.
11- İnsanlar arasında fesad çıkarmaz, insanları birbirine düşürecek sözlerden ve işlerden sakınır.
12- Kimsenin ayıplarını, gizli hallerini araştırmaz ve ortaya dökmez. Nefsini içkiden, kumardan, uzak ve pak tutar. Bilmediği bir şey hakkında hüküm vermez. Başkalarına karşı kibirlenmez, büyüklük taslamaz.
13- Kötülüğün, hayasızlığın her türlüsünden, gizlisinden açığından, büyüğünden küçüğünden sakınır. Halkın iyiliğine çalışır.
14- Özü sözüne, sözü özüne uygun ve dosdoğru olur. Her nerede olursa olsun, kendi aleyhine bile olsa, hak ve adaletten ayrılmaz.
15- Düşmanlarına karşı da adaleti, insafı elden bırakmaz, onların düşmanlıkları dolayısıyla adaleti çiğnemez.
16- Yalan söylemez, yalan yere yemin etmez, yalancı şahitlik yapmaz. Haksızlığa karşı nefret duyar.
17- Alçak ve süfli arzulara uyarak doğru yoldan sapmaz, kötülerle düşüp kalkmaz.
18- İsraftan ve cimrilikten sakınır. Ne eliyle, ne de diliyle hiçbir kimseyi incitmez.
19- Komşularını çok sayar ve onları hiçbir surette gücendirmez.
20- Varlık zamanında da, darlık zamanında da başkalarına elinden geldiği kadar yardımda bulunur.
21- Öfkelerini yenerek kusur ve kabahatleri affeder, intikam sevdasına düşmez.
22- Bir kötülük işlemek ister veya bir haksızlık yapacak olursa, hemen Allah’ı hatırlayarak Ondan af ve mağfiret diler, yaptığına pişman olur.
23- Her iyi işe arka çıkar, maddi ve manevi yardımda bulunur. İnsanlara iyiliği tavsiye eder, fenalığa ve zulme asla yardımcı olmaz. Kötüleri korumaz ve herkesi kötülükten çevirmeye çalışır.
24- Dargınları barıştırmak için çalışmayı vazife bilir, kin gütmez, kimseye haset etmez, herkese faydalı insan olmaya özen gösterir.
25- Kim söylerse söylesin hakkı kabul eder, ilim ve hüneri, hikmet ve hakikati nerede bulursa alır ve bunda taassup göstermez.
26- Müslüman tembel değildir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışır. Her iki vazifesini de eksiksiz yapar.
27- Allah yolunda, millet ve memleket uğrunda elinden gelen fedakârlıktan, yerine göre canını feda etmekten çekinmez.
28- Yapacağı bir işin önünü, sonunu düşünmeden hatıra gelir gelmez yapmaya kalkışmaz, ibadetinde acele ederek eksik bırakmaz, hayırlı işlerde geriye kalmayıp daima ileri koşar.
29- Müslümanların derdini kendine dert edinir ve onların iyiliğine çalışır, Hastalarını arayıp sorar, sıkıntılarını gidermeye özen gösterir, cenazelerine gider, kendisinden büyük olanları, hele ihtiyarları sayar, küçüklere acır ve her canlıya karşı şefkatli olur, azamet ve kibir göstermez.
30- Bütün müminleri kardeş bilir ve başkalarının hayatlarını, haklarını kendisinin ki gibi muhterem tutar.
31- Kimse ile alay etmez. Başkalarına kötü lakap takmaz. Dilini gıybetten, iftira etmekten, yalan söylemekten ve her türlü kaba ve çirkin sözlerden muhafaza eder.
32- Herkesle hoş geçinir, dargınları barıştırmaya çalışır, üç günden fazla dargın durmaz.
33- Bütün varlık alemine sevgi ile bağlanır. Sevdiklerini Allah için (karşılık beklemeksizin) sever, sevmediklerini de Allah için sevmez.
34- İşlerinde tereddütlü ve evhamlı olmaz, bir işin olması için elinden gelen bütün gayreti, çabayı, çalışmayı gösterdikten sonra Allah’a tevekkül eder.
35- Allah ve Peygamber sevgisini her şeyden üstün tutar. Allah sevgisi ve korkusu onun bütün vücudunu kaplar.
36- Her ne surette olursa olsun şüpheli şeylerden sakınır.
37- Bir Müslüman için en büyük gaye, hakiki bir Müslüman olmaya çalışmak, İslam’ı en güzel şekilde yaşamak ve yaşatmak ve bu surette bütün insanlara örnek olmaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Halit Açar
Müslüman!
Büyük çoğunluğun İslam dinine mensup olması sebebiyle toplumumuzda bireylerin İslami kural ve öğütler çerçevesinde yaşam biçimi benimsemeleri ve sergilemeleri doğallık gereğidir.
Bu nedenledir ki, bireylerin birbirleri ve toplumla ilişkilerinde Müslümanlık kimliği ön değerlendirme konusu olmaktadır.
Yani Müslümanlığın gereklerine göre yaşayanlara duyulan itibar her zaman geçerli bir ayrıcalık olmaktadır.
Öyle ki, Hac farizasını yerine getirenlerin isimlerinin önüne Hacı eki yapılarak, önceki yaşamlarına göre daha fazla bir hürmet ve güven gösterilir. İslami kuralları yaşamına hassasiyetle tatbik edenlere Sofi, Hoca, Şeyh, molla diye hitap edilerek yüksek itibar atfedilir.
Ne var ki, bu olguyu amaçlarına ulaşmak ve çıkarlarını sağlamak için istismar edenlere yaşamın her alanında yadsınamayacak derecede rastlanmaktadır.
Bunlar, esasında itikadı gereği Dinin esaslarına uygun bir tutum ve yaşam içinde olmadığı halde, dindarlığın sağladığı güven ve itibarı kendi menfaati için, insanları aldatmaya yönelik olarak kullanan sözde Müslümanlardır.
Müslümanlar arasında güven duygusunun ve Müslümanlık kimliğine olan itibarın yok olmasına ve diğer dinlerin mensupları tarafından Müslümanlığın yanlış algılanmasına sebep olan da bu sözde Müslümanlardır.
Oysa İslam Dini, getirdiği esaslara uyulmasında hassasiyet ister.
Öte yandan, Müslüman olmadığı halde Müslüman gibi görünerek Müslümanları aldatanlar da vardır. Bunlar genelde sömürü ajanlarıdır; kişisel çıkar sağlamaktan öte Müslüman toplulukları hakikatten uzaklaştırmak ve kontrol altında tutmak için sahte tarikatlar ve sözde cihad grupları kurarak Müslümanların kardeşliğini ve birliğini baltalamayı amaçlamaktadırlar.
Yani Müslümanları, Müslüman gibi görünerek aldatmaktadırlar.
Bir asır önce de bu şekilde aldatılan Müslümanların, bugün de aynı şekilde aldatılmaya devam etmeleri olacak şey değildir.
Gerçek Müslümanlar artık uyanmalı, nemelazımcılıktan kurtularak, sözde ve sahte Müslümanların oyunlarına son vermelidir.
Gerçek Müslümanla, sözde ve sahte Müslümanların ayırdına varmak için de Müslümanın sıfatlarına bakılmalıdır.
Peki, Gerçek Müslüman kimdir?
Kur’an-ı Kerimden öğrendiğimize göre Kur’an ahlakı ile ahlaklanmış bir Müslümanın başlıca özellikleri şunlardır.
1- Allah’ın birliğine ve ondan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed (sav)’in Allah’tan getirdiği şeylerin hepsine kesin ve tereddütsüz bir şekilde inanır ve dili ile bunları ikrar eder, söyler.
2- Allah’ın emreylediği ve Hazreti Muhammed (sav)’inde gösterdiği şekil üzere namazını kılar, orucunu tutar, zenginse malının zekâtını verir, zenginse hac görevini yerine getirir.
3- Yetimlere, yoksullara, muhtaçlara, yakınlarına, yolda kalmışlara malıyla canıyla gücü yettiği kadar seve seve yardımda bulunur.
4-Tehlikeli durumlarda asla sarsılmaz, gevşeklik göstermez, Allah’a itimat eder.
5- Felaketleri metanetle karşılar, bunları başarıyla atlatabilmek için bütün gücünü sarf eder ve nihayet çaresizliğe karşı sabır ve tahammül gösterir. Allah’tan ümidini kesmez.
6- Ana ve babaya itaat eder, onların kalplerini kıracak en ufak söz ve işlerde bulunmaz.
7- Verdiği sözü mutlaka yerine getirir. Her ne surette olursa olsun emanete hıyanet etmez.
8- Üzerine aldığı her türlü vazifeyi en iyi bir şekilde yapmaya çalışır.
9- Müslüman dünyanın en temiz insanıdır. Bedenini, üstünü başını, oturup kalktığı yeri, yiyeceğini, giyeceğini, evini barkını, caddesini sokağını tertemiz tutar; kafasını kötü fikirlerden, kalbini fena huylardan, dilini çirkin ve kaba sözlerden temizler. Cismen ve ruhen temizliği ile herkese örnek olmaya çalışır.
10- Allah’ın ve Peygamberin emirlerine itaat eder ve ahlaki vazifelerini eksiksiz olarak yapar.
11- İnsanlar arasında fesad çıkarmaz, insanları birbirine düşürecek sözlerden ve işlerden sakınır.
12- Kimsenin ayıplarını, gizli hallerini araştırmaz ve ortaya dökmez. Nefsini içkiden, kumardan, uzak ve pak tutar. Bilmediği bir şey hakkında hüküm vermez. Başkalarına karşı kibirlenmez, büyüklük taslamaz.
13- Kötülüğün, hayasızlığın her türlüsünden, gizlisinden açığından, büyüğünden küçüğünden sakınır. Halkın iyiliğine çalışır.
14- Özü sözüne, sözü özüne uygun ve dosdoğru olur. Her nerede olursa olsun, kendi aleyhine bile olsa, hak ve adaletten ayrılmaz.
15- Düşmanlarına karşı da adaleti, insafı elden bırakmaz, onların düşmanlıkları dolayısıyla adaleti çiğnemez.
16- Yalan söylemez, yalan yere yemin etmez, yalancı şahitlik yapmaz. Haksızlığa karşı nefret duyar.
17- Alçak ve süfli arzulara uyarak doğru yoldan sapmaz, kötülerle düşüp kalkmaz.
18- İsraftan ve cimrilikten sakınır. Ne eliyle, ne de diliyle hiçbir kimseyi incitmez.
19- Komşularını çok sayar ve onları hiçbir surette gücendirmez.
20- Varlık zamanında da, darlık zamanında da başkalarına elinden geldiği kadar yardımda bulunur.
21- Öfkelerini yenerek kusur ve kabahatleri affeder, intikam sevdasına düşmez.
22- Bir kötülük işlemek ister veya bir haksızlık yapacak olursa, hemen Allah’ı hatırlayarak Ondan af ve mağfiret diler, yaptığına pişman olur.
23- Her iyi işe arka çıkar, maddi ve manevi yardımda bulunur. İnsanlara iyiliği tavsiye eder, fenalığa ve zulme asla yardımcı olmaz. Kötüleri korumaz ve herkesi kötülükten çevirmeye çalışır.
24- Dargınları barıştırmak için çalışmayı vazife bilir, kin gütmez, kimseye haset etmez, herkese faydalı insan olmaya özen gösterir.
25- Kim söylerse söylesin hakkı kabul eder, ilim ve hüneri, hikmet ve hakikati nerede bulursa alır ve bunda taassup göstermez.
26- Müslüman tembel değildir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışır. Her iki vazifesini de eksiksiz yapar.
27- Allah yolunda, millet ve memleket uğrunda elinden gelen fedakârlıktan, yerine göre canını feda etmekten çekinmez.
28- Yapacağı bir işin önünü, sonunu düşünmeden hatıra gelir gelmez yapmaya kalkışmaz, ibadetinde acele ederek eksik bırakmaz, hayırlı işlerde geriye kalmayıp daima ileri koşar.
29- Müslümanların derdini kendine dert edinir ve onların iyiliğine çalışır, Hastalarını arayıp sorar, sıkıntılarını gidermeye özen gösterir, cenazelerine gider, kendisinden büyük olanları, hele ihtiyarları sayar, küçüklere acır ve her canlıya karşı şefkatli olur, azamet ve kibir göstermez.
30- Bütün müminleri kardeş bilir ve başkalarının hayatlarını, haklarını kendisinin ki gibi muhterem tutar.
31- Kimse ile alay etmez. Başkalarına kötü lakap takmaz. Dilini gıybetten, iftira etmekten, yalan söylemekten ve her türlü kaba ve çirkin sözlerden muhafaza eder.
32- Herkesle hoş geçinir, dargınları barıştırmaya çalışır, üç günden fazla dargın durmaz.
33- Bütün varlık alemine sevgi ile bağlanır. Sevdiklerini Allah için (karşılık beklemeksizin) sever, sevmediklerini de Allah için sevmez.
34- İşlerinde tereddütlü ve evhamlı olmaz, bir işin olması için elinden gelen bütün gayreti, çabayı, çalışmayı gösterdikten sonra Allah’a tevekkül eder.
35- Allah ve Peygamber sevgisini her şeyden üstün tutar. Allah sevgisi ve korkusu onun bütün vücudunu kaplar.
36- Her ne surette olursa olsun şüpheli şeylerden sakınır.
37- Bir Müslüman için en büyük gaye, hakiki bir Müslüman olmaya çalışmak, İslam’ı en güzel şekilde yaşamak ve yaşatmak ve bu surette bütün insanlara örnek olmaktır.