Misbah Hicrinin 9 haziran 2016 günlü GAP Gündemine yayınlanan makalesinde şahsımı da epeyce eleştirmiş
Misbah şahsım hakkında bir yere gelemiyormuşum öfkesini hıncını benden çıkarıyor diye buna benzer acaip ifadeler kullanmış. Şahsıma yönelik ifadelerin benim için hiçbir kıymeti har biyesi yok ve cevapta vermem. Bir taraftan bana bir gül attı derken diğer yandan bazı şahsi eleştirilerde bulunması “hem nalına hem mıhına” denilen tabire uygun düşmüş.
Amma çoğumuz biliriz ki fikirlerin çarpışmasından hakikat doğar. Birbirimizin eksiğini tamamlamak yanlışını görmek kimseyi küçültmez. Bilakis Bediüzamanın tabiriyle “Sırtında bir akrep var” diyene teşekkür etmek gerek. Çünkü yapılan samimi ve ciddi uyarılar insanı bir çok yanlıştan geri çevirir.
Benim yazdıklarım ortada Efsaneler ve gerçekler kitabından sayfa numaralarını vererek Misbah beye bir eleştiride bulundum. Okuyucular eğer o sayfaları bizzat okurlar sa gerçekleri daha rahat anlayabilirler. Bir cümle doğru bir cümle yanlış olmamalı , Cümleler birbirini tamamlamalı. Birinde Allah dedim biride tabiat şimdi ne oldu söyler mi siniz? Çünkü bu asırda hakikat ile batıl aynı dükkanda satılıyor.
Misbah beyin Suruç kitabı ile eleştirisi çoktan yazıldı ve eleştirilerine cevap bile vermedim ve vermeyi de düşünmüyordum. Taki laikliği savununcaya kadar.
Suruç kitabının eleştirisine dönersek, Suruç ta yaşayan zencilerden bahsetmişim. O zencilerin Sudan ‘dan geldiğini yazmışım. Misbah bey Suruçtaki zenciler için Endenozya lılar desek yeridir demiş Arkadaş Sudan nere Endenozya nere. Allah aşkına böyle bir yanlış eleştiri olabilir mi ?
Rahmetli babamın radyo haberlerinin anlayamamasının nedenini açıklarken karakol komutanı kalmasının önerildiğini yazmaktadır diye tenkit etmiş.
A güzel kardeşim siz o kitabı sathi okumasaydınız konuyu anlardınız. Komşumuz Ahmet Kalaycı o devirde bir pervane yaparak radyosunu pilsiz ve daha güçlü çalıştırıyordu. O devirde elektrik yoktu ve bütün radyolar kocaman pillerle çalışırdı. Bizde Kalaycı Ahmedin radyosundan bir hoparlör evimize çekmiştik .Bazen ses çok geldiği için parazit yapar anlaşılmaz dı babam birimizi Ahmet Amcanın evine gönderir anlaşılmadığı için sesinin biraz kısılmasını isterdik. Radyoyu bu şekilde anlamazdık. İfadeler böyle iken böylesine yanlış bir eleştiri olabilir mi ?
Rahmetli babam okur yazar olduğu için karakol komutanlığını yapması teklif edilmiş ve kendisi reddetmişti. Misbah bey güya babam radyoyu anlamıyor karakol komutanlığı teklifi nasıl yapılıyor anlamında bir eleştiride bulunmuş. Ben acizane ne yazmışım Misbah nasıl bir eleştiride bulunmuş ferasetinize havale ediyorum.
Emin olun Misbah bey o eleştiriler de bulunurken kendisine aynen şöyle söyledim. Keşke bana gösterseydin bütün eleştirilerini daha sağlam bir hale getirirdim. Çünkü haklı ve yerinde olan eleştirilerden istifade edenler olgun insanlardır.
Yine Misbah bey yukarda arz ettiğim gazetede “Laik ve demokrasiyi savunmam bu günün Türkiyesine en uygun sistemdir Beni kast ederek:eğer bahsettiği şeriat İşidin getirmek istediği ise Allah bizleri korusun “ diye yazmıştır.
Misbah bey veya onun gibi düşünenlere cevap vermek zorundayım. İşid çıkalı kaç yıl oldu. Şeriatı Muhammediye 1450 küsur senedir dünyada var ve bir çok yerlerde hüküm sürdü. İnsanı biri yere yapıştırmak nasıl bir şey. Günümüzde ortaya çıkarılan bir çok örgütlerin dış bağlantıları meydanda. Bizi Müslümanlıktan çıkarmak için bu örgütleri ortaya çıkarıyorlar. Benim hakkımda düşündüklerini bir kenara bırakarak asıl meseleye dönmek zorundayım. Sistemi dinin bir kısmını kabul etmek bir kısmını kabul etmemektir. Laiklere göre Allahın kuralları yetersizdir. Çünkü Hristiyanlık dini sadece ahirete mütealliktir. İslam ise hem dünya hem ahireti esas almıştır.
Laiklik Fravunun görüşünü günümüze uyarlayarak gökyüzü Allahın olsun yer yüzü bizimdir anlayışıyla ve aynı zamanda kiliselerin halka yaptığı baskıyı ortadan kaldırmak için Fransızlar tarafından kabul edilen bir sistemdir. Zaten laiklik dünyada iki ülkede vardır biri Fransa öteki ise Türkiye.
Şimdi herkese soruyorum bir insan ben laikliği istiyorum dese bu hususta ayet, hadis ve âlimlere müracaat etse bakalım nasıl bir cevap alır.
Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum.
Japonlar batıya gittiler ve batının sadece ilim ve tekniğini ülkelerine getirdiler.
Ülkemiz den okumak için batıya gidenlerin bir kısmı geri geldiğin de geri kalmışız diye serzenişte bulunurken bu ülkeyi tıpkı Japonlar gibi yükseltmeye değil, yıkmaya kalktılar ve öyle kitaplar yazdılar ki kendi ülkelerine düşman, gavurların dostu oldular. Bunların kitaplarını okuyanlar dan bazıları da onların etkisinde kalabilirler. Rabbim herkese istikamet ve İslam’ı doğru anlama ve yaşamayı nasip etsin
Ben batının batıl sistemini asla savunmam. Çünkü Hesap Allaha verilecektir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Abdulkadir İKBAL
Misbah bey’in eleştirisine mecburi bir cevaptır
Misbah Hicrinin 9 haziran 2016 günlü GAP Gündemine yayınlanan makalesinde şahsımı da epeyce eleştirmiş
Misbah şahsım hakkında bir yere gelemiyormuşum öfkesini hıncını benden çıkarıyor diye buna benzer acaip ifadeler kullanmış. Şahsıma yönelik ifadelerin benim için hiçbir kıymeti har biyesi yok ve cevapta vermem. Bir taraftan bana bir gül attı derken diğer yandan bazı şahsi eleştirilerde bulunması “hem nalına hem mıhına” denilen tabire uygun düşmüş.
Amma çoğumuz biliriz ki fikirlerin çarpışmasından hakikat doğar. Birbirimizin eksiğini tamamlamak yanlışını görmek kimseyi küçültmez. Bilakis Bediüzamanın tabiriyle “Sırtında bir akrep var” diyene teşekkür etmek gerek. Çünkü yapılan samimi ve ciddi uyarılar insanı bir çok yanlıştan geri çevirir.
Benim yazdıklarım ortada Efsaneler ve gerçekler kitabından sayfa numaralarını vererek Misbah beye bir eleştiride bulundum. Okuyucular eğer o sayfaları bizzat okurlar sa gerçekleri daha rahat anlayabilirler. Bir cümle doğru bir cümle yanlış olmamalı , Cümleler birbirini tamamlamalı. Birinde Allah dedim biride tabiat şimdi ne oldu söyler mi siniz? Çünkü bu asırda hakikat ile batıl aynı dükkanda satılıyor.
Misbah beyin Suruç kitabı ile eleştirisi çoktan yazıldı ve eleştirilerine cevap bile vermedim ve vermeyi de düşünmüyordum. Taki laikliği savununcaya kadar.
Suruç kitabının eleştirisine dönersek, Suruç ta yaşayan zencilerden bahsetmişim. O zencilerin Sudan ‘dan geldiğini yazmışım. Misbah bey Suruçtaki zenciler için Endenozya lılar desek yeridir demiş Arkadaş Sudan nere Endenozya nere. Allah aşkına böyle bir yanlış eleştiri olabilir mi ?
Rahmetli babamın radyo haberlerinin anlayamamasının nedenini açıklarken karakol komutanı kalmasının önerildiğini yazmaktadır diye tenkit etmiş.
A güzel kardeşim siz o kitabı sathi okumasaydınız konuyu anlardınız. Komşumuz Ahmet Kalaycı o devirde bir pervane yaparak radyosunu pilsiz ve daha güçlü çalıştırıyordu. O devirde elektrik yoktu ve bütün radyolar kocaman pillerle çalışırdı. Bizde Kalaycı Ahmedin radyosundan bir hoparlör evimize çekmiştik .Bazen ses çok geldiği için parazit yapar anlaşılmaz dı babam birimizi Ahmet Amcanın evine gönderir anlaşılmadığı için sesinin biraz kısılmasını isterdik. Radyoyu bu şekilde anlamazdık. İfadeler böyle iken böylesine yanlış bir eleştiri olabilir mi ?
Rahmetli babam okur yazar olduğu için karakol komutanlığını yapması teklif edilmiş ve kendisi reddetmişti. Misbah bey güya babam radyoyu anlamıyor karakol komutanlığı teklifi nasıl yapılıyor anlamında bir eleştiride bulunmuş. Ben acizane ne yazmışım Misbah nasıl bir eleştiride bulunmuş ferasetinize havale ediyorum.
Emin olun Misbah bey o eleştiriler de bulunurken kendisine aynen şöyle söyledim. Keşke bana gösterseydin bütün eleştirilerini daha sağlam bir hale getirirdim. Çünkü haklı ve yerinde olan eleştirilerden istifade edenler olgun insanlardır.
Misbah bey veya onun gibi düşünenlere cevap vermek zorundayım. İşid çıkalı kaç yıl oldu. Şeriatı Muhammediye 1450 küsur senedir dünyada var ve bir çok yerlerde hüküm sürdü. İnsanı biri yere yapıştırmak nasıl bir şey. Günümüzde ortaya çıkarılan bir çok örgütlerin dış bağlantıları meydanda. Bizi Müslümanlıktan çıkarmak için bu örgütleri ortaya çıkarıyorlar. Benim hakkımda düşündüklerini bir kenara bırakarak asıl meseleye dönmek zorundayım. Sistemi dinin bir kısmını kabul etmek bir kısmını kabul etmemektir. Laiklere göre Allahın kuralları yetersizdir. Çünkü Hristiyanlık dini sadece ahirete mütealliktir. İslam ise hem dünya hem ahireti esas almıştır.
Laiklik Fravunun görüşünü günümüze uyarlayarak gökyüzü Allahın olsun yer yüzü bizimdir anlayışıyla ve aynı zamanda kiliselerin halka yaptığı baskıyı ortadan kaldırmak için Fransızlar tarafından kabul edilen bir sistemdir. Zaten laiklik dünyada iki ülkede vardır biri Fransa öteki ise Türkiye.
Şimdi herkese soruyorum bir insan ben laikliği istiyorum dese bu hususta ayet, hadis ve âlimlere müracaat etse bakalım nasıl bir cevap alır.
Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum.
Japonlar batıya gittiler ve batının sadece ilim ve tekniğini ülkelerine getirdiler.
Ülkemiz den okumak için batıya gidenlerin bir kısmı geri geldiğin de geri kalmışız diye serzenişte bulunurken bu ülkeyi tıpkı Japonlar gibi yükseltmeye değil, yıkmaya kalktılar ve öyle kitaplar yazdılar ki kendi ülkelerine düşman, gavurların dostu oldular. Bunların kitaplarını okuyanlar dan bazıları da onların etkisinde kalabilirler. Rabbim herkese istikamet ve İslam’ı doğru anlama ve yaşamayı nasip etsin
Ben batının batıl sistemini asla savunmam. Çünkü Hesap Allaha verilecektir.
Evet ; “Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez” kaidesini hatırlatmakta yarar görüyorum,.
Sürçü kalem ettiysek af ola