AK Parti Cumhurbaşkanı adayını açıkladı. Herkes Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve Meclis Başkanı Bülent Arınca odaklanırken, Sayın Başbakan sürpriz bir ismi açıkladı. T.C Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah gül. Başbakanımızın kendini aday göstermemesi benim için sürpriz olmadı. Bana sorarsanız bu üç isim arasında Abdullah gül, gerek üslubu ve gerekse ılımlı, yapıcı konuşmalarıyla Cumhurbaşkanlığına yakışan bir aday ve Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla dışarıda ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek biri. Kıyasıya bir mücadele. Muhalefet muhalefetliğini yaptı ve destek olmayacağını açıkladı Anavatan Partisinden Sayın Mumcu Demokrasi taraftarıyız. Cumhurbaşkanını halk seçsin dedi. İnsanın kafasına ister istemez şu soru takılıyor. Bundan önceki cumhurbaşkanlarını halk mı seçiyordu. Gerek muhalefet ve gerekse diğer partiler olsun, uzlaşmacı bir tutum sergilemediler. Demek ki bu ülkenin menfi çıkarlarından ziyade, daha çok parti çıkarlarının ön plana çıktığıdır. Neden mi diye sorarsanız? Madalyonun diğer yüzüne bir bakalım. Eğer Cumhurbaşkanı Adayı Başbakan Tayyib Erdoğan olsaydı, belki ilk turda Cumhurbaşkanı olup Çankaya’ya çıkacak ve boşalan iktidar koltuğu için erken seçime gidilecekti. Yani anlayacağınız Cumhurbaşkanlığı seçimi şu andaki gibi (sözün deyimi) Karmaşaya dönmeyecekti. Kanımca asıl mesele şu! Cumhurbaşkanı Abdullah gül oldu diyelim. Önümüzdeki seçimleri de büyük bir ihtimalle AK Parti kazanır. Bu diğer partiler için ne demek biliyor musunuz? Kısacası; tarih yine tekerrür etti ve başladığımız yere geri döndük. Cumhurbaşkanı adayı Abdullah gül, Cumhurbaşkanı olduğu takdirde eşi Hayrunnisa Hanım, Çankaya köşküne adım atacak ilk türbanlı forslaydı olacakmış. Yok, laiklik elden gidiyormuş. Yok, anayasa değişiyormuş. Benim anlamadığım ne biliyor musunuz? Başı örten bir bez parçası, bir ideoloji nasıl yıkabiliyor, Anlamış değilim. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal zamanında Başörtü serbest ve başörtülü şu anki gibi mağdur değildi. Ne oldu? Soruyorum? Laiklik mi elden gitti. Hayır! Yani geçin bunları! Hem Türkiye Cumhuriyetine Laikliği getiren M.K Atatürk’ün eşi latife hanım çarşaflı bir bayan değil miydi? Hatırlatırım size.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
Karmaşaya Dönen Cumhurbaşkanlığı
AK Parti Cumhurbaşkanı adayını açıkladı.
Herkes Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve
Meclis Başkanı Bülent Arınca odaklanırken,
Sayın Başbakan sürpriz bir ismi açıkladı.
T.C Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah gül.
Başbakanımızın kendini aday göstermemesi
benim için sürpriz olmadı. Bana sorarsanız
bu üç isim arasında Abdullah gül, gerek üslubu
ve gerekse ılımlı, yapıcı konuşmalarıyla
Cumhurbaşkanlığına yakışan bir aday ve
Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla dışarıda ülkemizi
en iyi şekilde temsil edecek biri.
Kıyasıya bir mücadele. Muhalefet muhalefetliğini
yaptı ve destek olmayacağını açıkladı
Anavatan Partisinden Sayın Mumcu Demokrasi taraftarıyız.
Cumhurbaşkanını halk seçsin dedi.
İnsanın kafasına ister istemez şu soru takılıyor.
Bundan önceki cumhurbaşkanlarını halk mı seçiyordu.
Gerek muhalefet ve gerekse diğer partiler olsun,
uzlaşmacı bir tutum sergilemediler.
Demek ki bu ülkenin menfi çıkarlarından ziyade,
daha çok parti çıkarlarının ön plana çıktığıdır.
Neden mi diye sorarsanız?
Madalyonun diğer yüzüne bir bakalım.
Eğer Cumhurbaşkanı Adayı Başbakan Tayyib Erdoğan olsaydı,
belki ilk turda Cumhurbaşkanı olup Çankaya’ya çıkacak ve
boşalan iktidar koltuğu için erken seçime gidilecekti.
Yani anlayacağınız Cumhurbaşkanlığı seçimi şu andaki gibi
(sözün deyimi) Karmaşaya dönmeyecekti.
Kanımca asıl mesele şu!
Cumhurbaşkanı Abdullah gül oldu diyelim.
Önümüzdeki seçimleri de büyük bir ihtimalle AK Parti kazanır.
Bu diğer partiler için ne demek biliyor musunuz?
Kısacası; tarih yine tekerrür etti ve başladığımız yere geri döndük.
Cumhurbaşkanı adayı Abdullah gül,
Cumhurbaşkanı olduğu takdirde eşi Hayrunnisa Hanım,
Çankaya köşküne adım atacak ilk türbanlı forslaydı olacakmış.
Yok, laiklik elden gidiyormuş. Yok, anayasa değişiyormuş.
Benim anlamadığım ne biliyor musunuz?
Başı örten bir bez parçası, bir ideoloji nasıl yıkabiliyor,
Anlamış değilim.
Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal zamanında
Başörtü serbest ve başörtülü şu anki gibi mağdur değildi.
Ne oldu? Soruyorum? Laiklik mi elden gitti. Hayır!
Yani geçin bunları!
Hem Türkiye Cumhuriyetine Laikliği getiren
M.K Atatürk’ün eşi latife hanım çarşaflı bir bayan değil miydi?
Hatırlatırım size.