TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

KANAAT VE ŞÜKRÜN MAHİYETİ

Yazının Giriş Tarihi: 25.05.2022 14:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 22:22
KANAAT VE ŞÜKRÜN MAHİYETİ

Bir babanın maaşı olmadan on evladına eksiksiz bir şekil de baktığı bir devirden, hem anne hem de babanın aylıkları olmasına rağmen bir evladına zar zor baktığı bir devre.
Bir oda da on kardeşin aynı yatakta yatıp rüyalarını bile bölüştüğü bir zamandan, kocaman evlere sığamayıp oturdukları koltukları bile bölüşemeyen bir zamana...
Misafir gelsin diye kapıda beklenen bir dönemden maddi durumu ya da malikanenin yetersizliğini bahane ederek misafir kabul etmeyen bir döneme...
Evet malikane diyorum çünkü şimdiki evler eskiye nazaran ancak böyle tabir edilebilir.
Hem de misafirin kısmetiyle birlikte geldiğine kanaat getirdiğimiz halde yapıyoruz tüm bunları.
Kanatsizlik şükürsüzlüğü ,şükürsüzlük bereketsizliği ve bereketsizlikte fakirliği beraberinde getirir. 
Fakirliğe kendi elleriyle düşen insanın düçar olduğu diğer bir hastalık ise huzursuzlukla geçip tükenen bir ömür sermayesi.
Yani mideler tok, gözler doymuyor ve ruhlar her daim aç, huzursuzluk ise zirveyi aşmış durumda.
Halbuki aç bir ruhu ancak şükür ve kanaat doyurur mideyi doyurmak ise sadece maddi bir teferruattan ibarettir.
Nasıl da değiştik çok beter yozlaştık değil mi?
Bir evi olan ikinci eve talip, bir arabası olan bir üst modeline.
İyi bir evi ve arabası olan ise şükürsüz ve büyük bir pişkinlikle cennet-i alaya talip.
Velhasıl nimetlerin çeşitliliği cennetten bir numune ama kanaatsizlik ve şükürsüzlükle varlık içinde kendimize yokluk yaşatıyoruz.
Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz sözüne sadık kalmayıp dimyata pirince gidiyoruz. Lakin farkında olmadan elimizdeki bulgurdan da oluyoruz ama her seferinde aynı kanaatsizlik ve bunları takip eden aynı kararlılıkla bildiklerimizi okuyup kendimizi nefis sofrasında boş kaseye kaşık sallarken buluyoruz.
İnsanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur. O da ancak ölümle olur.
Yani demek ki dünya bir doyum yeri değildir. Manevi doyumdan lezzet alanlar için bu müstesnadır.
Her hal şükür gerektirir, her eksik kanaat gerektirir. Zira başka türlü içerisinde olduğumuz sınavın bir mana kazanması mümkün olmadığı gibi, bedenen ve ruhen bir doyuma ulaşmamız da mümkün olamaz.
Yüyzılımız tam anlamıyla bir bolluk yüyzılı ama aynı zamanda sefalet yüyzılı.
Yani sefahat içinde Sefil yaşamak ancak bir tercih meselesi olabilirken nefsimizin yardımıyla biz de tercih ediyoruz işte.
Evet eğer bizlere altın tepsilerde sunulan dünya nimetlerinden tam anlamıyla istifa etmek istiyorsak ve eğer dünya denen bu handan göç zamanımıza kadar bir nebze de olsa rahat etmek istiyorsak her halimize şükür ve her sahip olduğumuza kanaat etmemiz lazım.
Aksi taktirde şükürsüzlük ve kanaatsizlik ile örülmüş olan doyumsuzluk duvarına toslamamızla birlikte huzursuzluk çukurunun dibini boylamamız kaçınılmaz olur.
Hepinize bol şükürle bereketlenmiş ömürler diliyorum.
Saygılarımla.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.