Dinimizde kadın, geçim derdinden, düşüncesinden muaf tutulmuştur. O, çalışarak, didinerek para kazanmaya, bunun için beş vakit namazı aksatmaya, başını, kolunu açarak veya erkeklerin arasına karışarak günah işlemeye mecbur değildir. Her şeyi onun ayağına getirmek mecburiyeti vardır. Dinimiz ona bu kıymeti vermiştir.
Müslüman kadın ticaret, fen, sanat ve ziraat ile uğraşmaya mecbur değil ise de, bunlarla meşgul olması, para kazanması günah değildir, kendi isteğiyle çalışabilir. Yalnız, bunlarla meşgul olurken, haramlardan sakınması şarttır. Haram işleyerek ibadet de yapılamaz. Mesela farz olan Hacca kadın mahremsiz gidemez.
İhtiyaç halinde çalışmak
Bir kadının, kızın, anası, babası ve mahrem akrabası yoksa veya var da, fakir iseler ve devlet de yardım etmez ve kimse yardım etmezse, bu kadın kendinin, çocuklarının ve hastalık, ihtiyarlık sebebiyle çalışamayan fakir ana babasının nafakalarını temin etmek için çalışmak zorundadır. Erkekle karışık olmayan kadın işlerinde çalışır. Erkek bulunmayan iş yoksa sıhhatini, dinini, namusunu, Müslümanlık haysiyetini ve şerefini koruyacak kadar farz olan nafakayı kazanmak için, yabancı erkeklerin bulunduğu yerde örtülü olarak çalışması caiz olur. Bu nafakayı kazanmasında mani olunması, ikrah olur. Böyle ihtiyaçtan fazla, orada kalması caiz olmaz.
Çalışırken başını, kollarını açması için zorlarlarsa, açmazsan burada çalışma derlerse, örtülü olarak çalışacak başka yer bulamayınca, kolları açık çalışması, İmam-ı Ebu Yusuf’un kavline göre caiz olur. Kadının kulaklarından sarkan saçlarını örtmesi farz değildir diyen âlimler de vardır. Harac olduğu zaman, bu zayıf kaville amel etmek caiz olur. Başında bulunan saçları örtmenin farz olduğu sözbirliğiyle bildirildiyse de, kulaklardan sarkan saçların açılması, zorlanmak sebebiyle caiz olur. Böyle zorlanan kadın, her zaman, erkekle karışık olmayan veya örtülü çalışacak yer aramalıdır. Bulunca, orada çalışması lazım olur. Saçlarını, kollarını sokakta, gidip gelirken örtmelidir. Müslüman erkekle evlenince, bunun nafakasını kocası temin etmeye mecburdur. Zengin olmadığı için, anasına, babasına ve çocuklarına nafaka vermesi lazım gelmezse de, kocasının izniyle çalışıp onlara bakması lazımdır. (S. Ebediyye)
Kadınların sesleri
İslamiyet’in hükümleri, 23 yılda geldi. Tesettür Âyeti gelmeden önceki olayları ele alıp yabancı erkeklerle konuşmayı mubah saymak yanlıştır. İçki de haram edilmeden önce günah değildi. Daha önceki olayları örnek gösterip, Asr-ı Saadette içki içiliyordu diyerek içkiye mubah denir mi? Eski Peygamberlerin dinlerindeki olayları örnek gösterip bak kadınlarla konuşmak caiz denir mi? Hazreti Âdem zamanında şimdi evlenilmesi haram olan bazı kimselerle evlenmek caizdi. Daha sonra haram edildi. Şimdiki olaylar için o zamanki hükümler örnek verilir mi hiç?
Cariyelerin şarkı söylemeleri, hür kadınlar için örnek gösterilemez.
Hazreti Ömer, mehrin azaltılmasını tavsiye edince, perde arkasından yaşlı bir kadın, itiraz mahiyetinde, Nisâ suresinin, “Bıraktığınız eşinize, yüklerle [altın mehir] vermiş de olsanız, ondan bir şey geri almayın” mealindeki 20. Âyetini okuyor. Hazreti Ömer bu kadına itiraz etmiyor.
İhtiyar kadının sesi haram değildir. İhtiyar kadına caiz olan şey, genç kadına caiz olmaz.
Hazreti Âişe anlatır:
“Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazreti Ebu Bekir] içeri girdi. ‘Bu ne hâl, Resulullah’ın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?’ diye beni azarlayınca, Resulullah ‘Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır’ buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”
Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’a yakışmaz.
Kahramanlık şiirleri veya şarkıları da, mehter marşları da caizdir. Bunların caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez. Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur.
Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullah’ı övmeye başladılar. Resulullah Efendimiz, “Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir” buyurdu. (K. Saadet)
Hazreti Ebu Bekr’in, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Ulema sadece düğünlerde, bayramlarda kadınların def çalmasının caiz olduğunu bildirmiştir. Yani def çalmanın kadınlara caiz olması, düğün ve bayram içindir. Başka zaman caiz değildir.
Kadın sesinin haram olduğunu bildiren vesikalardan bazıları:
Resulullah’ın hanımları müminlerin anneleri olduğu için, onun hanımları ile yani annelerimizle evlenmek de haramdır.
Üç âyet meali:
“Ey iman edenler, Resulullah’ın eşleri ile evlenmeniz caiz değildir.” [Ahzab 53]
“Ey nebi hanımları, siz diğer kadınlar gibi değilsiniz. Allah'tan sakının, edalı, yumuşak konuşmayın, kalbi bozuk olan, ümide kapılır; hep ciddi konuşun.” [Ahzab 32]
Âyette, Peygamber hanımlarının yani annelerimizin yumuşak konuşmaları caiz olmayınca, başka kadınların yumuşak konuşmaları nasıl caiz olabilir. Annelerimize kötü gözle bakan çıkabileceğine göre, diğer kadınlara kötü gözle bakan çıkmaz mı?
Kadının ihtiyaçsız sesini erkeklere duyurması caiz olmadığı gibi, bakması da caiz değildir.
Bir Âyet meali:
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar.” [Nur 31]
Birkaç Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.” [Taberani]
“Şarkı söyleyen kadını dinlemek ve yüzüne bakmak haramdır.” [Taberani]
“Namahreme bakmak göz zinasıdır.” [Buhari]
Ümm-i Seleme vâlidemiz anlatır:
Resulullah’ın yanında iken, iki gözü de görmeyen İbni Ümmi Mektûm, izin isteyip içeri girdi. Resulullah bize, “İçeri girin” buyurdu. “Ya Resulallah o a’ma değil mi, bizi görmez” dedim. “O sizi görmüyorsa, siz onu görmüyor musunuz?” Yani, o kör ise, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud)
Namahreme bakmak günah olduğu gibi onunla konuşmak da günahtır.
İki Hadis-i Şerif meali:
“Ey kadınlar, ancak mahreminizle konuşun, namahremle konuşmayın!” [Ramuz, İbni Said]
“Yabancı kadınla şehvetle konuşana, her kelimesi için, Cehennemde azap vardır.” [R. Nasıhin]
Kadınların yüksek sesle veya yumuşak konuşmaları ve seslerini namahreme duyurmaları caiz olmadığı için, ezan ve ikamet okumaları da caiz değildir. (Redd-ül Muhtar)
Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez ve aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez. (Hamevi Eşbah şerhi)
Kadınların seslerini erkeklere duyurması haramdır. Bazı Âlimler, ihtiyaç zamanında, ihtiyaç kadar ve sert, ciddi konuşmaları caiz olup fazlası yine caiz olmaz buyurmuşlardır. (Tezkiye-i Ehli Beyt)
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-Mearif)
Allahü Teâlâ, kadının namahremle yumuşak sesle konuşmasını men ediyor. (Mekt. Rabbani 3/41)
Kadınların, saçı, başı ve kolları açık sokağa çıkmaları ve yabancı erkeklerle lüzumsuz yere, konuşmaları, şarkı söyleyerek, hatta Kur'an, Mevlit, Ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır. Ancak yabancı erkeklerle, alış veriş gibi, ihtiyaç olduğu zaman, fitneye sebep olmayacak şekilde, sert ve ciddi konuşmaları caizdir. (Tergibüssalat, Hadika, S. Ebediyye)
Kadınların saç, kol gibi bakılması haram olan yerlerinin aynadaki görüntülerine şehvetsiz bakmak haram değildir. Resimlerine, televizyondaki görüntülerine bakmak, aynadaki hayallerine bakmak gibidir. Şehvetsiz bakmak caiz, şehvet ile bakmak veya şehvete sebep olacak görüntülerine bakmak, böyle sesleri dinlemek haramdır. Kaba [galiz] avret yerlerine, mesela göğüslerine, kalçasına ise, şehvetsiz de bakmak haramdır.
Kadınların, Kur'an-ı Kerim, Mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. [Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur.] (Tergibüssalat, Hadika)
Allahü Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Müslüm Abacıoğlu
Kadınların Çalışması
Muhterem Kardeşlerim…
Dinimizde kadın, geçim derdinden, düşüncesinden muaf tutulmuştur. O, çalışarak, didinerek para kazanmaya, bunun için beş vakit namazı aksatmaya, başını, kolunu açarak veya erkeklerin arasına karışarak günah işlemeye mecbur değildir. Her şeyi onun ayağına getirmek mecburiyeti vardır. Dinimiz ona bu kıymeti vermiştir.
Müslüman kadın ticaret, fen, sanat ve ziraat ile uğraşmaya mecbur değil ise de, bunlarla meşgul olması, para kazanması günah değildir, kendi isteğiyle çalışabilir. Yalnız, bunlarla meşgul olurken, haramlardan sakınması şarttır. Haram işleyerek ibadet de yapılamaz. Mesela farz olan Hacca kadın mahremsiz gidemez.
İhtiyaç halinde çalışmak
Bir kadının, kızın, anası, babası ve mahrem akrabası yoksa veya var da, fakir iseler ve devlet de yardım etmez ve kimse yardım etmezse, bu kadın kendinin, çocuklarının ve hastalık, ihtiyarlık sebebiyle çalışamayan fakir ana babasının nafakalarını temin etmek için çalışmak zorundadır. Erkekle karışık olmayan kadın işlerinde çalışır. Erkek bulunmayan iş yoksa sıhhatini, dinini, namusunu, Müslümanlık haysiyetini ve şerefini koruyacak kadar farz olan nafakayı kazanmak için, yabancı erkeklerin bulunduğu yerde örtülü olarak çalışması caiz olur. Bu nafakayı kazanmasında mani olunması, ikrah olur. Böyle ihtiyaçtan fazla, orada kalması caiz olmaz.
Çalışırken başını, kollarını açması için zorlarlarsa, açmazsan burada çalışma derlerse, örtülü olarak çalışacak başka yer bulamayınca, kolları açık çalışması, İmam-ı Ebu Yusuf’un kavline göre caiz olur. Kadının kulaklarından sarkan saçlarını örtmesi farz değildir diyen âlimler de vardır. Harac olduğu zaman, bu zayıf kaville amel etmek caiz olur. Başında bulunan saçları örtmenin farz olduğu sözbirliğiyle bildirildiyse de, kulaklardan sarkan saçların açılması, zorlanmak sebebiyle caiz olur. Böyle zorlanan kadın, her zaman, erkekle karışık olmayan veya örtülü çalışacak yer aramalıdır. Bulunca, orada çalışması lazım olur. Saçlarını, kollarını sokakta, gidip gelirken örtmelidir. Müslüman erkekle evlenince, bunun nafakasını kocası temin etmeye mecburdur. Zengin olmadığı için, anasına, babasına ve çocuklarına nafaka vermesi lazım gelmezse de, kocasının izniyle çalışıp onlara bakması lazımdır. (S. Ebediyye)
Kadınların sesleri
İslamiyet’in hükümleri, 23 yılda geldi. Tesettür Âyeti gelmeden önceki olayları ele alıp yabancı erkeklerle konuşmayı mubah saymak yanlıştır. İçki de haram edilmeden önce günah değildi. Daha önceki olayları örnek gösterip, Asr-ı Saadette içki içiliyordu diyerek içkiye mubah denir mi? Eski Peygamberlerin dinlerindeki olayları örnek gösterip bak kadınlarla konuşmak caiz denir mi? Hazreti Âdem zamanında şimdi evlenilmesi haram olan bazı kimselerle evlenmek caizdi. Daha sonra haram edildi. Şimdiki olaylar için o zamanki hükümler örnek verilir mi hiç?
Cariyelerin şarkı söylemeleri, hür kadınlar için örnek gösterilemez.
Hazreti Ömer, mehrin azaltılmasını tavsiye edince, perde arkasından yaşlı bir kadın, itiraz mahiyetinde, Nisâ suresinin, “Bıraktığınız eşinize, yüklerle [altın mehir] vermiş de olsanız, ondan bir şey geri almayın” mealindeki 20. Âyetini okuyor. Hazreti Ömer bu kadına itiraz etmiyor.
İhtiyar kadının sesi haram değildir. İhtiyar kadına caiz olan şey, genç kadına caiz olmaz.
Hazreti Âişe anlatır:
“Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazreti Ebu Bekir] içeri girdi. ‘Bu ne hâl, Resulullah’ın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?’ diye beni azarlayınca, Resulullah ‘Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır’ buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”
Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’a yakışmaz.
Kahramanlık şiirleri veya şarkıları da, mehter marşları da caizdir. Bunların caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez. Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur.
Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullah’ı övmeye başladılar. Resulullah Efendimiz, “Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir” buyurdu. (K. Saadet)
Hazreti Ebu Bekr’in, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Ulema sadece düğünlerde, bayramlarda kadınların def çalmasının caiz olduğunu bildirmiştir. Yani def çalmanın kadınlara caiz olması, düğün ve bayram içindir. Başka zaman caiz değildir.
Kadın sesinin haram olduğunu bildiren vesikalardan bazıları:
Resulullah’ın hanımları müminlerin anneleri olduğu için, onun hanımları ile yani annelerimizle evlenmek de haramdır.
Üç âyet meali:
“Ey iman edenler, Resulullah’ın eşleri ile evlenmeniz caiz değildir.” [Ahzab 53]
“Resulullah’ın eşleri, müminlerin anneleridir.” [Ahzab 6]
“Ey nebi hanımları, siz diğer kadınlar gibi değilsiniz. Allah'tan sakının, edalı, yumuşak konuşmayın, kalbi bozuk olan, ümide kapılır; hep ciddi konuşun.” [Ahzab 32]
Âyette, Peygamber hanımlarının yani annelerimizin yumuşak konuşmaları caiz olmayınca, başka kadınların yumuşak konuşmaları nasıl caiz olabilir. Annelerimize kötü gözle bakan çıkabileceğine göre, diğer kadınlara kötü gözle bakan çıkmaz mı?
Kadının ihtiyaçsız sesini erkeklere duyurması caiz olmadığı gibi, bakması da caiz değildir.
Bir Âyet meali:
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar.” [Nur 31]
Birkaç Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.” [Taberani]
“Yabancı kadını görünce, yüzünüzü çevirin!” [Ebu Davud]
“Şarkı söyleyen kadını dinlemek ve yüzüne bakmak haramdır.” [Taberani]
“Namahreme bakmak göz zinasıdır.” [Buhari]
Ümm-i Seleme vâlidemiz anlatır:
Resulullah’ın yanında iken, iki gözü de görmeyen İbni Ümmi Mektûm, izin isteyip içeri girdi. Resulullah bize, “İçeri girin” buyurdu. “Ya Resulallah o a’ma değil mi, bizi görmez” dedim. “O sizi görmüyorsa, siz onu görmüyor musunuz?” Yani, o kör ise, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud)
Bir âyet meali de şöyle:
“Resulullah’ın eşlerinden ihtiyacınızı perde arkasından isteyin.” [Ahzab 53]
Namahreme bakmak günah olduğu gibi onunla konuşmak da günahtır.
İki Hadis-i Şerif meali:
“Ey kadınlar, ancak mahreminizle konuşun, namahremle konuşmayın!” [Ramuz, İbni Said]
“Yabancı kadınla şehvetle konuşana, her kelimesi için, Cehennemde azap vardır.” [R. Nasıhin]
Kadınların yüksek sesle veya yumuşak konuşmaları ve seslerini namahreme duyurmaları caiz olmadığı için, ezan ve ikamet okumaları da caiz değildir. (Redd-ül Muhtar)
Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez ve aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez. (Hamevi Eşbah şerhi)
Kadınların seslerini erkeklere duyurması haramdır. Bazı Âlimler, ihtiyaç zamanında, ihtiyaç kadar ve sert, ciddi konuşmaları caiz olup fazlası yine caiz olmaz buyurmuşlardır. (Tezkiye-i Ehli Beyt)
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-Mearif)
Allahü Teâlâ, kadının namahremle yumuşak sesle konuşmasını men ediyor. (Mekt. Rabbani 3/41)
Kadınların, saçı, başı ve kolları açık sokağa çıkmaları ve yabancı erkeklerle lüzumsuz yere, konuşmaları, şarkı söyleyerek, hatta Kur'an, Mevlit, Ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır. Ancak yabancı erkeklerle, alış veriş gibi, ihtiyaç olduğu zaman, fitneye sebep olmayacak şekilde, sert ve ciddi konuşmaları caizdir. (Tergibüssalat, Hadika, S. Ebediyye)
Kadınların saç, kol gibi bakılması haram olan yerlerinin aynadaki görüntülerine şehvetsiz bakmak haram değildir. Resimlerine, televizyondaki görüntülerine bakmak, aynadaki hayallerine bakmak gibidir. Şehvetsiz bakmak caiz, şehvet ile bakmak veya şehvete sebep olacak görüntülerine bakmak, böyle sesleri dinlemek haramdır. Kaba [galiz] avret yerlerine, mesela göğüslerine, kalçasına ise, şehvetsiz de bakmak haramdır.
Kadınların, Kur'an-ı Kerim, Mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. [Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur.] (Tergibüssalat, Hadika)
Allahü Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)