Gönlünde, kalbinde, aklında ve işinde hep Allah olsun.

Allah’ın davasına nasıl hizmet edebilirim diye kaygın olsun.

Rabbim bugünkü amelinden razı mıdır?

Bu ameli rızası için mi yoksa desinler diye mi yaptım diye, sorgu memuru gibi nefsini hesaba çekmek gibi bir derdin olsun ve her amelin ihlas ile olsun.

Sadece cemaatine değil, bilakis Ümmeti Muhammedin kurtuluşu için, Allah yolunda hizmet etmek gibi bir kaygın olsun.

Öyle ki senle kalbi İslam’a ısınanlar olmalı.

İşte bundan dolayıdır ki ilk olarak

Ümmet olma şuurunu elde etmelisin ve bu yolda

Allah’ın razı olduğu Salih kullarını, İslam davasının yükseltmek yolunda yardımcı göreceksin. Sıkıntı görecek, çile çekeceksin ama sabredeceksin..

Yaptığın her Salih amelin mükâfatını

Rabbinden bekleyeceksin.

Ameline Allah için yapacaksın.

Dini İslam’ı Allah’a has kılacaksın.

“Muhakkak ki Biz sana kitabı hak ile indirdik.

İbadetini ihlâs ile Ona yönelterek sadece Allah’a kulluk et.

Bilin ki, şirkten ve riyadan uzak hâlis din Allah’a mahsustur."

(Zümer:2-3)

Emr olunduğun gibi dosdoğru ol.

İster tekkede ol,

İster zaviyede...

İster külliye de ol,

İsterse medresede...

Allah Azimüşşan ne diyordu Asır Suresinde:

“Asr’a Andolsun ki insanlar hüsrandadır.”

Peki kurtuluşa erenler kimlerdir?

“Ancak iman edip,

Salih amel işleyenler,

Birbirlerine hakkı ve

Sabrı tavsiye edenler müstesna “

Kendisiyle amel edilmesi gereken ne kadar güzel bir süredir.

Görevimiz sadece tebliğdir.

 “Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.”

(Yasin:11)

Selam ve dua ile...