TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İSRAİL KORONAYI FIRSATA ÇEVİREREK FİLİSTİN'İ TAMAMEN İŞGALE HAZIRLANIYOR!

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 00:50

Onlarca peygambere ev sahipliği yapmış insanlığın kadim ve dokunulmaz kenti Filistin hiç bu kadar yalnızlaştırılmamıştı. 

Mekke ve Medine bizim için neyi ifade ediyorsa aynı şeyi ifade etmesi gereken ve bize Peygamberimizin emaneti olan "selam şehri" Kudüs'de artık mahsun ve  siyonistlerin burayı 'Süleyman Mabedi' hedef çevrirne hedefine çok yakınlar!

İsrail kuruluş tarihi itibariyle hiç bir zaman bu kadar rahat olamamıştı. Şimdi bu fırsatı 'Covid19'  koronavirüs vakası ile yakaladı ve bunu fiiliyata çevirmeye hazırlanıyor.
Netenyahu'nun  Temmuz ayında Batı Şeria bölgelerinin ilhakı ve buralarda İsrail egemenliğini resmen ilan etmek için tarihi bir fırsat çıkacağını ve bu fırsatı kaçırmayacağını söylemesi ister istemez insanın aklına şu soruyu getiriyor. Acaba
Korinavirüsün mimarı israil mi? Çünkü tüm dünyayı etkisi altına alan bu illet nedense İsrail'de çok az görüldü.! Üstelik Filistin bölgesinde koronavirüs vaka sayısı hızla çoğalırken burada hemen hemen hiç olmaması şüpheleri arttırıyor.
Ayrıca koronavirüs vakasından önce Mossad ajanlarının bazı ülkelere operasyon yapıp milyonlarca maske ve tıbbi malzemeleri gizlice israil'e götürmeleri bu şüpheleri daha da arttırıyor!

Bizler lafla ve sloganlarla "Filistin ve Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir" mavallarına ve gaz almaya devam ederken İsrail "arz-ı mevud" kapsamında BİP Projesine son şekli veriyor.

Filistin ve Kudüs 1967'den beridir işgal altında ve her ne hikmetse filistin ve Kudüs aklımıza sadece belirli ay veya bazı özel günlerde gelmekte ve siyasi rantımıza kurban edilmektedir.

Şimdi vakit o vakit ve İsrail topraklarının tamamına yakınını işgal ettiği filistin'i  müslümanların sessizliğinden de yararlanarak yok etmek üzere düğmeye bastı.

Şimdi Filistin maalesef  bir avuç ancak imanlı bazı gruplar, duyarlı bazı İslami Stk'lar ve ebabil kuşlarına terkedilmiş durumda! 

Aslında filistinliler bunu da geçtiler. Ancak en çok üzüldükleri konu bazı sözde müslümanların  liderlerin Filistin'in kadim başkenti olan Kudüs'ün Doğu ve Batı diye ayrıştırmaya kalkışılarak adeta İsrail'in ekmeğine yağ sürmüş olmalarıdır.Çünkü Kudüsü Doğu ve batı diye kategorize eden ve dünyada tartışmaya açsn ABD'nin önceki Başkanı Barack Onama idi!

Bizde Kudüs'ü 'Doğu ve Batı Kudüs' diye kategorize edersek elbette siyonist Trump boş durmadı ve oda "Yüzyılın Anlaşması" adı altında  Kudüsü İsrail'in başkenti ilan ederek israil devletinin yüzyıllardır uygulamaya sokmak istediği sinsi plan olan 'Süleyman mabedi' projesininin önündeki engelleri kaldırmış oldu! 

Peki Trump bununla yetindi mi? Tam tersine 2 milyarlık Müslüman aleminin sessizliğinden de cesaret alarak Golan tepesi ve batı Şeria'nın da 8 milyonluk israil'e ait yerleşim bölgesi olduğunu deklere ederek yeni ve nihayi projesini uygulamaya sokacak!

Filistinlilerinin tamamını  topraklarından sürerek Filistin'in israil'e ait olduğunu tescil etmeye hazırlanıyor.

Geçen hafta içerisinde ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı Orta Doğu barış planına değinen Netanyahu, “Yahuda ve Samira’da (Yahudilerin Batı Şeria’ya verdiği isim) egemenliğimizi uygulamak için 1948’den bu yana elimize geçmeyen bir fırsata sahibiz ve bunun kaçmasına izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

Netanyahu, Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin 1 Temmuz’dan itibaren İsrail’e “ilhakına” başlanacağını ve bu tarihte değişikliğe gitmeyeceklerini sözlerine ekledi.

Trump’ın Netanyahu ile 28 Ocak’ta Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında açıkladığı Orta Doğu barış planında, Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin “İsrail’in toprağı” olarak kabul edilmesi ve Tel Aviv yönetiminin Filistin’e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer alıyor.

Tüm bu planlara rağmen 2 milyarlık Müslüman dünyası hala sessizliğini korumakta ve hatta gaz almak ve bu olayları perdelemek için 'Gazmanlık' görevi yaparak bilerek 'Büyük İsrail Projesine (BİP) hizmet ediyorlar!
Bu durum bize şunu  gösteriyor ki,
Filistin'in önündeki en büyük engel İsrail değil münafık ve işbirlikçi bazı müslüman ülke liderleridir!

Öyle ki  Körfez ülkeleri ve onların sözde müslüman liderleri yıllardan beridir filistin içerisinde israil'e karşı mücadele eden örgütleri hep terör grubu olarak adletmişlerdir.
Biraralar  El-Fetihin mücadelesine sekte vuran arap liderler şimdide   Filistin davasına ve İsrail'e karşı mücadele veren Hamasa her türlü zorluğu çıkararak "Hamas bir terör örgütüdür" diyorlar. Yani İsrail'e gerek bile kalmıyor. Çünkü Filistin içeriden yani  israil'in kontrolüne girmiş işbirlikçi müslüman ülkeler tarafından kuşatılmış bir durumda!

Filistin ,1948'de İsrail devletinin kuruluşunu ilan etmesinden başlayarak 1967 yılına kadar da aynı zihniyetlerin kurbanı olmuştu. 
1967 yılında ABD'nin Siyonist ve Yahudi Başkanı Jimmy Carter ve işbirlikçi Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın önderliğinde Menahem Begin ve Yaser Arafat'ın biraraya getirilerek imzaladıkları 'Camp David' anlaşmasına imza koymasından sonra sistemli bir şekilde topraklarının yüzde 82'si Siyonist İsrail tarafından adım adım gasp edildi.

İsrail şimdi son darbeyi vurmaya hazırlanarak  Filistin halkını tamamen topraklarından tecrit ederek "Büyük İsrail Devketini" ilan etmeye hazırlanıyor.

Cennet mekan merhum Necmettin Erbakan'ın  "8 milyonluk İsrail için, 1,5 milyar Müslüman Ebabil bekliyorsa; Ebabiller gelse İsrail'i değil bizi taşlar... Sözü gelinen son süreci özetliyor.

Filistin ve Kudüsün bu mahsun hali  müslümanların acziyetinin resmini ortaya koyuyor.
Şairin  ‘Filistin bir sınav kağıdı, her mümin bunun önündedir.’ dediği Filistin meselesinde müslümanlar  eşref-i mahluk görevini bir kenara bırakarak maalesef sınavda kaldılar!

Hikmet ehli birine;

"İlim ne zaman cehaletten daha beter bir duruma düşer?" diye sorulduğunda,"Kendisiyle amel edilmediği, davranışlara yansıtılmadığı zaman" diyor.

Yani slogana yönelik hamasi nutuklarla ve kahrolsun israil demekle israil kahrolmuyor.! Aksine  daha da küstahlaşarak adım adım Filistin'in kalan topraklarını da gasp ederek yakın gelecekte "Büyük İsrail devleti" önündeki son engelleri de kaldırmış olacak.

Siyonist ve yayılmacı israil laftan ve
kınamadan değil, ancak güçten anlar.
Bunun yolu da tüm İslam ülkeleri arasında  ekonomik, siyasi, askeri 
ve daha birçok alanda yapılacak güç  birlikteliğini sağlayarak İsrail ve siyonist projeye destek veren emperyalist ülkelere karşı yaptırım uygulamaktan geçer.
Ancak bu zor görünüyor. Çünkü liderlerin tamamına yakını israil ile işbirliğinden yana. Çünkü onları iktidara getiren ve işbaşında tutan  saikler Abd ve İsrail'in bizatihi kendileridir!

Allah, Filistin ve Kudüsün yardımcısı olsun çünkü Filistin davasının efsane şehidi merhum Şeyh Ahmet Yasin 
yıllar önce "Allah'ım ümmetin sessizliğini sana şikayet ediyorum" diyerek ruhları kokuşmuş ve ceset haline gelmiş biz müslümanlardan kendilerine bir fayda gelmeyeceğini
görerek şu ibretlik sözleri sarfetmişti "Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!.. Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?..
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!..
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!.. diyordu.

Peki müslüman için  Ümmet kavramı ne ifade ediyordu? 

Bir düşünce adamının:
Ruhun ırkı var mı?
Varsa ruhumuz/nuz hangi ırktan?
Qalu bela derken etnik olarak hangi ırka mensuptunuz?
Ceset ve ruhtan oluşan insanın, teni beyaz olanının ruhu beyaz, sarı olanının ruhu sarı mı? Türkün ruhu Türk, Arap’ın ruhu Arap, Kürt’ün ruhu Kürt mü? diyerek ümmet kavramının ne kadar önem arz ettiğini işaret ediyor 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.