Türk siyasetinin son 40 yılına damgasını vuran Demirel, “Cumhurbaşkanlığı hiçbir faninin elinin tersiyle iteceği bir makam değildir” demişti. Askeri vesayetin güçlü olduğu dönemlerde Cumhurbaşkanlığı uğruna darbeler yapıldı, muhtıralar verildi. Askeri vesayetin geriletilmesiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı’ndan sonraki makam olmaktan çıktı. Artık kimin Cumhurbaşkanı olacağına askerler değil, millet karar veriyor. Fakat yeni sistemin de bir özelliği var. İlk turda yüzde 50 artı 1 bir arandığı için partiler ittifak yapıyor. ‘Cumhur ittifakı’ ve ‘millet ittifakı’nda olduğu gibi.
2023’e bugünü saymazsak 3 yıl kaldı ama Cumhurbaşkanlığı’na giden taşlar şimdiden döşeniyor. Bir süredir muhalefetin Erdoğan’ın karşısına çıkaracağı muhtemel adayları yazıyorum. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’ü ortak aday olarak çıkarma girişimi vardı. Gül adına muhalefetle diyaloğu Temel Karamollaoğlu yürütüyor, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Gül’ün adaylığını destekliyordu. Meral Akşener’in Gül’ün adaylığına itiraz edip Cumhurbaşkanı adayı olması, CHP’den oluşan tepkiler nedeniyle ortak aday projesi gerçekleştirilemedi. Abdullah Gül de teklife sıcak baktığını ama ismi üzerinde ittifak sağlanamadığı için aday olmayacağını açıkladı. Tabii bir de Gül’ün evinin bahçesine inen helikopter işi vardı.
Kısa bir süre önce Kılıçdaroğlu’nun Gül’e adaylık için söz verdiği yönündeki kulisleri yazmıştım. CHP Lideri arayarak, “Cumhurbaşkanı adaylığı için kimseye söz vermedim” demişti. Ama buna rağmen Cumhurbaşkanı adaylığı iki isim üzerinden değerlendiriliyor.
1-Abdullah Gül.
2- Ekrem İmamoğlu.
Muhalefet cephesinde iki isim üzerinde farklı ittifaklar oluşmuş durumda. Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin sorulara, “Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağıma toplum ve partimiz karar verir” diyerek kapıyı açık tutuyordu. İmamoğlu cephesinden dün yeni bir değerlendirmeye ulaştım.
İmamoğlu’nun iki dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmak istediği söyleniyor. İlk belediye başkanları ilk dönem bir sistem kuruyor, yatırımlar yapıyor ama onların sonuçları ancak ikinci dönem alınabiliyor. Vatandaşı memnun edecek hizmetler ancak ikinci dönem devreye girebiliyor. Ekrem İmamoğlu, büyük bir başarı göstererek İstanbul seçimlerini kazandı ancak henüz bir başarı hikâyesi yazılamadı. “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda bir başarı hikâyesi yazarsak, bu başarı İmamoğlu’nu her makama taşır” düşüncesiyle hareket ediliyor.
İmamoğlu’nun birinci dönem için stratejisi iki başlık halinde toplanıyor.
1- İstanbul’un gelmiş geçmiş en başarılı belediye başkanı olmak.
2- Dünyanın en demokrat başkanı olmak.
İmamoğlu’nun bu iki hedefe dönük çalıştığı söyleniyor.
“Ekrem İmamoğlu’nun bugün için Cumhurbaşkanı adaylığı diye bir programı yok” deniliyor.
Benim anladığım, “Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı gibi bir hedefi yok” denilmiyor. Böyle bir hedefi var ama iki dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıp arkasında bir başarı hikâyesi oluşturduktan sonra aday olacağı ifade ediliyor. Yani ayakları yere basıyor, sağlam gidiyorlar. Bu yönünü tuttum. Ancak İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’nı da iki dönem yapmayı planlıyordu. Elbette ki hesabı iki dönemin sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktı ama bir dönemin sonunda hedeflediği koltuğa ulaşmış oldu.
Demirel’in dediği gibi, “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir”, hele bir de 3 yıl varsa bu köprülerin altından daha çok sular akar...
MUHALEFET İKNA OLMADI
LİBYA’ya asker gönderme tezkeresi Meclis’te görüşülmeden önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret etti. AK Parti ve MHP’nin milletvekili sayısı tezkerenin geçmesi için yeterli. Ancak Çavuşoğlu’nun muhalefet liderlerini bilgilendirmesi, tezkere oylamasından öte bir anlam taşıyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, Kılıçdaroğlu ve Akşener’e verdiği bilgilerde üç noktanın ön plana çıktığı söyleniyor.
1- Akdeniz’de Türkiye karşıtı bir denge oluşturulmak istendiği.
2- Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yatakları üzerinde söz sahibi olabilmemiz için Libya’daki varlığımızın önemli olduğu.
3- Libya ile imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Mutabakatı’nın sahaya yansıması için Libya’da BM tarafından tanınan Serrac’ın başında olduğu meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin devam etmesi gerektiği.
Kılıçdaroğlu ve Akşener, Libya’daki içsavaşta Türkiye’nin yerinin olmadığı, Libya’nın Suriye’ye benzeme ihtimali ve Türkiye’nin Libya’daki savaşın tarafı olmaması yönünde adeta görüş birliği içindeler.
Görüşmede Kılıçdaroğlu ve Akşener Libya içsavaşında taraf olmak yerine Hafter ve Serrac arasında arabulucu olmayı, askeri güç yerine diplomasi seçeneğinin ön plana çıkarılması önermişler. Bakanın ziyareti muhalefeti ikna etmeye yetmedi. Kılıçdaroğlu iktidara karşı Voltran oluşturmak için muhalefet turuna çıktı
BAKAN VARANK’IN VEFASI
YERLİ otomobil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir törenle tanıtıldı. Yerli otomobil partili partisiz herkesi mutlu etti. Müthiş bir heyecana vesile oldu.
Yerli otomobilin tanıtım töreninde en ufak bir aksaklık olmaması ve ekrana yansıyan enerji yerindeydi. Bir de ekrana yansımayanlar vardı. Sanayi Bakanı Mustafa Varank, yerli otomobilin tanıtım törenine kendisinden önceki Sanayi Bakanı Faruk Özlü’yü bizzat arayarak davet etmiş. Benzer bir daveti yerli girişimciler adına TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yapmış.
Faruk Özlü, Sanayi Bakanı olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla “5 babayiğit”i bulup yerli otomobille ilgili çalışmaları başlatmıştı.
Boğaziçi Köprüsü’nü yapan Demirel köprünün açılış törenlerine davet edilmediği için Bakan Varank’ın kendisinden önceki Bakan Özlü’yü davet etmesini önemsedim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir SELVİ
İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor mu?
Türk siyasetinin son 40 yılına damgasını vuran Demirel, “Cumhurbaşkanlığı hiçbir faninin elinin tersiyle iteceği bir makam değildir” demişti. Askeri vesayetin güçlü olduğu dönemlerde Cumhurbaşkanlığı uğruna darbeler yapıldı, muhtıralar verildi. Askeri vesayetin geriletilmesiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı’ndan sonraki makam olmaktan çıktı. Artık kimin Cumhurbaşkanı olacağına askerler değil, millet karar veriyor. Fakat yeni sistemin de bir özelliği var. İlk turda yüzde 50 artı 1 bir arandığı için partiler ittifak yapıyor. ‘Cumhur ittifakı’ ve ‘millet ittifakı’nda olduğu gibi.
2023’e bugünü saymazsak 3 yıl kaldı ama Cumhurbaşkanlığı’na giden taşlar şimdiden döşeniyor. Bir süredir muhalefetin Erdoğan’ın karşısına çıkaracağı muhtemel adayları yazıyorum. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’ü ortak aday olarak çıkarma girişimi vardı. Gül adına muhalefetle diyaloğu Temel Karamollaoğlu yürütüyor, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Gül’ün adaylığını destekliyordu. Meral Akşener’in Gül’ün adaylığına itiraz edip Cumhurbaşkanı adayı olması, CHP’den oluşan tepkiler nedeniyle ortak aday projesi gerçekleştirilemedi. Abdullah Gül de teklife sıcak baktığını ama ismi üzerinde ittifak sağlanamadığı için aday olmayacağını açıkladı. Tabii bir de Gül’ün evinin bahçesine inen helikopter işi vardı.
Kısa bir süre önce Kılıçdaroğlu’nun Gül’e adaylık için söz verdiği yönündeki kulisleri yazmıştım. CHP Lideri arayarak, “Cumhurbaşkanı adaylığı için kimseye söz vermedim” demişti. Ama buna rağmen Cumhurbaşkanı adaylığı iki isim üzerinden değerlendiriliyor.
1- Abdullah Gül.
2- Ekrem İmamoğlu.
Muhalefet cephesinde iki isim üzerinde farklı ittifaklar oluşmuş durumda. Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin sorulara, “Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağıma toplum ve partimiz karar verir” diyerek kapıyı açık tutuyordu. İmamoğlu cephesinden dün yeni bir değerlendirmeye ulaştım.
İmamoğlu’nun iki dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmak istediği söyleniyor. İlk belediye başkanları ilk dönem bir sistem kuruyor, yatırımlar yapıyor ama onların sonuçları ancak ikinci dönem alınabiliyor. Vatandaşı memnun edecek hizmetler ancak ikinci dönem devreye girebiliyor. Ekrem İmamoğlu, büyük bir başarı göstererek İstanbul seçimlerini kazandı ancak henüz bir başarı hikâyesi yazılamadı. “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda bir başarı hikâyesi yazarsak, bu başarı İmamoğlu’nu her makama taşır” düşüncesiyle hareket ediliyor.
İmamoğlu’nun birinci dönem için stratejisi iki başlık halinde toplanıyor.
1- İstanbul’un gelmiş geçmiş en başarılı belediye başkanı olmak.
2- Dünyanın en demokrat başkanı olmak.
İmamoğlu’nun bu iki hedefe dönük çalıştığı söyleniyor.
“Ekrem İmamoğlu’nun bugün için Cumhurbaşkanı adaylığı diye bir programı yok” deniliyor.
Benim anladığım, “Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı gibi bir hedefi yok” denilmiyor. Böyle bir hedefi var ama iki dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıp arkasında bir başarı hikâyesi oluşturduktan sonra aday olacağı ifade ediliyor. Yani ayakları yere basıyor, sağlam gidiyorlar. Bu yönünü tuttum. Ancak İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’nı da iki dönem yapmayı planlıyordu. Elbette ki hesabı iki dönemin sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktı ama bir dönemin sonunda hedeflediği koltuğa ulaşmış oldu.
Demirel’in dediği gibi, “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir”, hele bir de 3 yıl varsa bu köprülerin altından daha çok sular akar...
MUHALEFET İKNA OLMADI
LİBYA’ya asker gönderme tezkeresi Meclis’te görüşülmeden önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret etti. AK Parti ve MHP’nin milletvekili sayısı tezkerenin geçmesi için yeterli. Ancak Çavuşoğlu’nun muhalefet liderlerini bilgilendirmesi, tezkere oylamasından öte bir anlam taşıyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, Kılıçdaroğlu ve Akşener’e verdiği bilgilerde üç noktanın ön plana çıktığı söyleniyor.
1- Akdeniz’de Türkiye karşıtı bir denge oluşturulmak istendiği.
2- Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yatakları üzerinde söz sahibi olabilmemiz için Libya’daki varlığımızın önemli olduğu.
3- Libya ile imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Mutabakatı’nın sahaya yansıması için Libya’da BM tarafından tanınan Serrac’ın başında olduğu meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin devam etmesi gerektiği.
Kılıçdaroğlu ve Akşener, Libya’daki içsavaşta Türkiye’nin yerinin olmadığı, Libya’nın Suriye’ye benzeme ihtimali ve Türkiye’nin Libya’daki savaşın tarafı olmaması yönünde adeta görüş birliği içindeler.
Görüşmede Kılıçdaroğlu ve Akşener Libya içsavaşında taraf olmak yerine Hafter ve Serrac arasında arabulucu olmayı, askeri güç yerine diplomasi seçeneğinin ön plana çıkarılması önermişler. Bakanın ziyareti muhalefeti ikna etmeye yetmedi. Kılıçdaroğlu iktidara karşı Voltran oluşturmak için muhalefet turuna çıktı
BAKAN VARANK’IN VEFASI
YERLİ otomobil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir törenle tanıtıldı. Yerli otomobil partili partisiz herkesi mutlu etti. Müthiş bir heyecana vesile oldu.
Yerli otomobilin tanıtım töreninde en ufak bir aksaklık olmaması ve ekrana yansıyan enerji yerindeydi. Bir de ekrana yansımayanlar vardı. Sanayi Bakanı Mustafa Varank, yerli otomobilin tanıtım törenine kendisinden önceki Sanayi Bakanı Faruk Özlü’yü bizzat arayarak davet etmiş. Benzer bir daveti yerli girişimciler adına TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yapmış.
Faruk Özlü, Sanayi Bakanı olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla “5 babayiğit”i bulup yerli otomobille ilgili çalışmaları başlatmıştı.
Boğaziçi Köprüsü’nü yapan Demirel köprünün açılış törenlerine davet edilmediği için Bakan Varank’ın kendisinden önceki Bakan Özlü’yü davet etmesini önemsedim.