"İktidar-gidişat-muhalefet" üçgenindeki sarsıcı paradoks dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş vahim manzaralar yansıtıyor...
Çünkü Türk işi iktidar, Türk işi gidişat ve Türk malı muhalefetin birbirinden beslenen, birbirini derinleştiren ve birbirini paradoksa düşüren üçgendeki çıkmazları sadece ve sadece Türkiye'yi tüketiyor...
Ülkenin ahval ve şeraiti her açıdan akıllara durgunluk veriyor... Manzara sadece sarsıcı ve şaşırtıcı değil, aynı zamanda çok da ürkütücü;
AKP'nin iktidara geldiği tarihten bu yana bir türlü duraklamayan enflasyon insan yaşamını tehdit edecek boyutlarda, döviz-faiz-zam üçgeninde zengini daha varsıl, yoksulu daha fakir hale getirmeye devam ediyor...
Yılbaşından bu yana akaryakıta yapılan zam yüzde 80'i geçmiş, elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar yoksul insanları çaresizliğe sürüklüyor...
Geçen yıl 500 TL'ye dolan bir market arabası 2500 liraya bile doldurulamıyor...
Bir kilo kıyma 400 liraya ulaşmış, insanlar peynir, yumurta, süt alamaz halde, enflasyon-zam-kazık üçgenindeki vahim gidişata çaresizce teslim olmuş, ülkenin çoğunluğu karanlık bir tünelde sürüklenmeye devam ediyor...
İşsizlik sosyal bunalımları arttırıyor, Türkiye'de bir yılda kullanılan depresyon ilaçlarının 40 milyon kutuyu aştığına dikkat çekiliyor...
Sadece ekonomik bunalım değil, sosyal çıkmazlar da (bir yandan Suriyeli-Afgan istilası, diğer taraftan kaçak göçmenlerin yarattığı suç zincirleri) ve tabii ki IŞİD, El Kaide, FETÖ, PKK hattında, pusudaki terörün ne zaman, ne yapacağının belli olmaması da gelecek belirsizliğini arttırıyor...
Sosyoekonomik sıkıntılar yüzünden adeta örtbas edilen siyaset kuşatmasının eğitimden sağlığa, bürokrasinin tüm alanlarından tarikat, cemaat örgütlenmesine kadar her darbeyle erozyona uğrattığı cumhuriyetin varlığı üzerindeki tehdidi ise anlatmaya gerek yok...
Peki; tüm bunların gerekçesi olan 21 yıllık AKP iktidarı, ülkeyi kuşatan sosyal ekonomik bunalımlar, işsizlik girdabı, zamların yol açtığı hayat pahalılığı ve milyonlarca insan açlık sınırında yaşamasına rağmen ne yapmaya çalışıyor ve nasıl bu kadar rahat davranabiliyor?..
/////////////////////////
Medyaya kaos malzemesi...
+++++++++++++
Türkiye'yi sosyoekonomik bunalımda tutan paslı çarkın içerisinde, siyaset-seçmen-iktidar üçgeninde, akıllara durgunluk veren bir pervasızlık ve gaflet de var ki, her açıdan çok sarsıcı...
Kırsal ve kent varoşlarındaki yoksul kesimlerin özellikle son 10 yıldır pahalılık ve zamdan şikâyet etmesine rağmen AKP'yi bir kez daha iktidara getirmesinin, Erdoğan'ı da Cumhurbaşkanı yapabilmesinin perde gerisindeki sosyolojik çıkmazın derinlemesine araştırılması gerekiyor...
İktidar sanki bu ülkede hayat pahalılığı yok, zamlar sıradan, toplum sefa sürüyor gibi inanılmaz bir yaklaşımla ülkenin gidişatını sadece vurdumduymaz bir pencereden izlemiyor, gaflete savrulmuşçasına da davranabiliyor ki, eyvah eyvah...
İktidarın bütün hatalarını örtbas ederken en küçük icraatını manşetten indirmeyen yandaş medyası ise 80 milyonu aşan ülke nüfusunun güllük gülistanlık ortamda yaşadığı şeklinde inanılmaz bir algı yaratmaya devam ediyor...
Velhasıl herkes aynı soruyu soruyor;
Bir yandan emeklilere ve memurlara yapılan gülünç zamların, maaş artışları banka hesaplarına yatmadan piyasaya yapılan zamlarla geri alındığı bir ülkede, ekonomi planlarındaki komedi trajediye dönüşüyorken, iktidar nasıl bu kadar pervasız davranabiliyor?..
Pervasızlık iktidar yanlısı gazetelere dün de şaşırtıcı başlıklarla yansımıştı;
Erdoğan'ın, "emeklinin gönlünü yılbaşında alacağız" şeklindeki sözleri gazetelerin manşetindeydi...
Bir başka gazete Cumhurbaşkanının açıklamasını, "Mağduriyet kalıcı değil" şeklinde duyurmuştu...
Yeni Şafak AKP liderinin sözlerini, "Yeni hamleler yapacağız" şeklinde manşete çıkarmıştı...
Bir başka yandaş gazete, "Araçlar değişse de menzil değişmedi" diyerek Erdoğan'ın hedefinde ısrar ettiğine vurgu yapmıştı...
Cumhurbaşkanının sözleri ile onları manşetlere taşıyan yandaş basına bakarsanız; Türkiye'de ne hayat pahalığı var, ne zamlar milleti yoruyor, ne de işsizlik bunaltıyor!!!
Tam da bu sırada, sadece sosyoekonomik çıkmazı perdelemek değil, dikkatleri bu vahim gidişattan uzaklaştırmak için muhalefete saldırmanın dayanılmaz ısrarı da öne çıkıyor...
İşte dün Erdoğan'ın vaatlerini güllük gülistanlık manşetlerle yansıtan yandaş basın, yine CHP içerisindeki kavgaya dikkat çekerek gündemi değiştirmekte nasıl malzeme bulduğunu bir kez daha göstermişti...
////////////////////////
Aklıselimi arayan CHP...
++++++++++
Adları medya ya bunların, hele de iktidarın medyası ise malzeme vermeye gelmiyor...
CHP içerisindeki kavga, tüm işlerini bırakarak parti meselelerine odaklanan belediye başkanları, CHP Genel Başkanı, milletvekilleri ve diğer yöneticilerin koltuk ve parti içi iktidar kavgası nedeniyle bir yandan ana muhalefetin enerjisini düşürüyor, diğer taraftan da ülkenin sosyoekonomik çıkmazlarının perdelenmesinde malzemeye dönüşüyor...
Yandaş medya dün işte bu yüzden "CHP-HDP kayyum ittifakı, tek adamlık tehdit ve şantaj, CHP'yi troll aklı yönetiyor, yerel seçimde hezimet olacak, Kılıçdaroğlu'nun koltuğu sallanıyor, partinin parası çalınıyor, CHP'de her gün kavga, Kemal ile Ekrem kapıştı" şeklinde başlıklar atmıştı...
Evet; iktidar-gidişat-muhalefet hattındaki derin çelişki de gösteriyor ki, Türkiye'nin sosyoekonomik bunalıma girmesinde AKP ne kadar suçluysa ve Erdoğan'ın partisini 21 yıldır iktidarda tutan seçmen ne kadar gafletteyse, bu iki çıkmazın içerisinden bir türlü umut yaratamayan CHP de bir o kadar suçlu...
İşte CHP; iç savaşla uğraşırken sadece enerjisini yitirmiyor, 8 ay sonra yerel seçimler yapılacakken halen gafletten pervasızlıktan ve kavgadan kurtulmak için hiçbir şey yapmadığını da gösteriyor...
Sözün özü nettir; Sadece hayat pahalılığı ve fahiş zamlara rağmen AKP'nin 21 yıldır nasıl iktidarda olması değil, muhalefetin bu girdaba rağmen nasıl umut olamadığı da sorgulanmadığı sürece, ne Türkiye bu derin sosyal-siyasal-ekonomik çıkmazdan kurtulur, ne de halkı giderek daha fazla umutsuzluğa sevk eden asırlık CHP...
Siyaset rantiyeleri hangi çıkar uğruna ve ne için kavga ederlerse etsinler, bir yurttaş olarak dikkat çekeceğimiz çıkmaz bellidir;
CHP hızla enerjisini yitiriyor, toplumun gözünden düşüyor ve parti (tıpkı genel seçimde olduğu gibi) yerel seçim öncesinde de umut vermeyen bir vahim manzara sunmaya devam ediyor...
Parti tabanı, seçmen ve halk ısrarla soruyor; Yok mu aklıselim bir müdahaleci ve kurtarıcı anlayış?..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mehmet Faraç
İktidar, muhalefet ve yıkıcı paradoks...
"İktidar-gidişat-muhalefet" üçgenindeki sarsıcı paradoks dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş vahim manzaralar yansıtıyor...
Çünkü Türk işi iktidar, Türk işi gidişat ve Türk malı muhalefetin birbirinden beslenen, birbirini derinleştiren ve birbirini paradoksa düşüren üçgendeki çıkmazları sadece ve sadece Türkiye'yi tüketiyor...
Ülkenin ahval ve şeraiti her açıdan akıllara durgunluk veriyor... Manzara sadece sarsıcı ve şaşırtıcı değil, aynı zamanda çok da ürkütücü;
AKP'nin iktidara geldiği tarihten bu yana bir türlü duraklamayan enflasyon insan yaşamını tehdit edecek boyutlarda, döviz-faiz-zam üçgeninde zengini daha varsıl, yoksulu daha fakir hale getirmeye devam ediyor...
Yılbaşından bu yana akaryakıta yapılan zam yüzde 80'i geçmiş, elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar yoksul insanları çaresizliğe sürüklüyor...
Geçen yıl 500 TL'ye dolan bir market arabası 2500 liraya bile doldurulamıyor...
Bir kilo kıyma 400 liraya ulaşmış, insanlar peynir, yumurta, süt alamaz halde, enflasyon-zam-kazık üçgenindeki vahim gidişata çaresizce teslim olmuş, ülkenin çoğunluğu karanlık bir tünelde sürüklenmeye devam ediyor...
İşsizlik sosyal bunalımları arttırıyor, Türkiye'de bir yılda kullanılan depresyon ilaçlarının 40 milyon kutuyu aştığına dikkat çekiliyor...
Sadece ekonomik bunalım değil, sosyal çıkmazlar da (bir yandan Suriyeli-Afgan istilası, diğer taraftan kaçak göçmenlerin yarattığı suç zincirleri) ve tabii ki IŞİD, El Kaide, FETÖ, PKK hattında, pusudaki terörün ne zaman, ne yapacağının belli olmaması da gelecek belirsizliğini arttırıyor...
Sosyoekonomik sıkıntılar yüzünden adeta örtbas edilen siyaset kuşatmasının eğitimden sağlığa, bürokrasinin tüm alanlarından tarikat, cemaat örgütlenmesine kadar her darbeyle erozyona uğrattığı cumhuriyetin varlığı üzerindeki tehdidi ise anlatmaya gerek yok...
Peki; tüm bunların gerekçesi olan 21 yıllık AKP iktidarı, ülkeyi kuşatan sosyal ekonomik bunalımlar, işsizlik girdabı, zamların yol açtığı hayat pahalılığı ve milyonlarca insan açlık sınırında yaşamasına rağmen ne yapmaya çalışıyor ve nasıl bu kadar rahat davranabiliyor?..
/////////////////////////
Medyaya kaos malzemesi...
+++++++++++++
Türkiye'yi sosyoekonomik bunalımda tutan paslı çarkın içerisinde, siyaset-seçmen-iktidar üçgeninde, akıllara durgunluk veren bir pervasızlık ve gaflet de var ki, her açıdan çok sarsıcı...
Kırsal ve kent varoşlarındaki yoksul kesimlerin özellikle son 10 yıldır pahalılık ve zamdan şikâyet etmesine rağmen AKP'yi bir kez daha iktidara getirmesinin, Erdoğan'ı da Cumhurbaşkanı yapabilmesinin perde gerisindeki sosyolojik çıkmazın derinlemesine araştırılması gerekiyor...
İktidar sanki bu ülkede hayat pahalılığı yok, zamlar sıradan, toplum sefa sürüyor gibi inanılmaz bir yaklaşımla ülkenin gidişatını sadece vurdumduymaz bir pencereden izlemiyor, gaflete savrulmuşçasına da davranabiliyor ki, eyvah eyvah...
İktidarın bütün hatalarını örtbas ederken en küçük icraatını manşetten indirmeyen yandaş medyası ise 80 milyonu aşan ülke nüfusunun güllük gülistanlık ortamda yaşadığı şeklinde inanılmaz bir algı yaratmaya devam ediyor...
Velhasıl herkes aynı soruyu soruyor;
Bir yandan emeklilere ve memurlara yapılan gülünç zamların, maaş artışları banka hesaplarına yatmadan piyasaya yapılan zamlarla geri alındığı bir ülkede, ekonomi planlarındaki komedi trajediye dönüşüyorken, iktidar nasıl bu kadar pervasız davranabiliyor?..
Pervasızlık iktidar yanlısı gazetelere dün de şaşırtıcı başlıklarla yansımıştı;
Erdoğan'ın, "emeklinin gönlünü yılbaşında alacağız" şeklindeki sözleri gazetelerin manşetindeydi...
Bir başka gazete Cumhurbaşkanının açıklamasını, "Mağduriyet kalıcı değil" şeklinde duyurmuştu...
Yeni Şafak AKP liderinin sözlerini, "Yeni hamleler yapacağız" şeklinde manşete çıkarmıştı...
Bir başka yandaş gazete, "Araçlar değişse de menzil değişmedi" diyerek Erdoğan'ın hedefinde ısrar ettiğine vurgu yapmıştı...
Cumhurbaşkanının sözleri ile onları manşetlere taşıyan yandaş basına bakarsanız; Türkiye'de ne hayat pahalığı var, ne zamlar milleti yoruyor, ne de işsizlik bunaltıyor!!!
Tam da bu sırada, sadece sosyoekonomik çıkmazı perdelemek değil, dikkatleri bu vahim gidişattan uzaklaştırmak için muhalefete saldırmanın dayanılmaz ısrarı da öne çıkıyor...
İşte dün Erdoğan'ın vaatlerini güllük gülistanlık manşetlerle yansıtan yandaş basın, yine CHP içerisindeki kavgaya dikkat çekerek gündemi değiştirmekte nasıl malzeme bulduğunu bir kez daha göstermişti...
////////////////////////
Aklıselimi arayan CHP...
++++++++++
Adları medya ya bunların, hele de iktidarın medyası ise malzeme vermeye gelmiyor...
CHP içerisindeki kavga, tüm işlerini bırakarak parti meselelerine odaklanan belediye başkanları, CHP Genel Başkanı, milletvekilleri ve diğer yöneticilerin koltuk ve parti içi iktidar kavgası nedeniyle bir yandan ana muhalefetin enerjisini düşürüyor, diğer taraftan da ülkenin sosyoekonomik çıkmazlarının perdelenmesinde malzemeye dönüşüyor...
Yandaş medya dün işte bu yüzden "CHP-HDP kayyum ittifakı, tek adamlık tehdit ve şantaj, CHP'yi troll aklı yönetiyor, yerel seçimde hezimet olacak, Kılıçdaroğlu'nun koltuğu sallanıyor, partinin parası çalınıyor, CHP'de her gün kavga, Kemal ile Ekrem kapıştı" şeklinde başlıklar atmıştı...
Evet; iktidar-gidişat-muhalefet hattındaki derin çelişki de gösteriyor ki, Türkiye'nin sosyoekonomik bunalıma girmesinde AKP ne kadar suçluysa ve Erdoğan'ın partisini 21 yıldır iktidarda tutan seçmen ne kadar gafletteyse, bu iki çıkmazın içerisinden bir türlü umut yaratamayan CHP de bir o kadar suçlu...
İşte CHP; iç savaşla uğraşırken sadece enerjisini yitirmiyor, 8 ay sonra yerel seçimler yapılacakken halen gafletten pervasızlıktan ve kavgadan kurtulmak için hiçbir şey yapmadığını da gösteriyor...
Sözün özü nettir; Sadece hayat pahalılığı ve fahiş zamlara rağmen AKP'nin 21 yıldır nasıl iktidarda olması değil, muhalefetin bu girdaba rağmen nasıl umut olamadığı da sorgulanmadığı sürece, ne Türkiye bu derin sosyal-siyasal-ekonomik çıkmazdan kurtulur, ne de halkı giderek daha fazla umutsuzluğa sevk eden asırlık CHP...
Siyaset rantiyeleri hangi çıkar uğruna ve ne için kavga ederlerse etsinler, bir yurttaş olarak dikkat çekeceğimiz çıkmaz bellidir;
CHP hızla enerjisini yitiriyor, toplumun gözünden düşüyor ve parti (tıpkı genel seçimde olduğu gibi) yerel seçim öncesinde de umut vermeyen bir vahim manzara sunmaya devam ediyor...
Parti tabanı, seçmen ve halk ısrarla soruyor; Yok mu aklıselim bir müdahaleci ve kurtarıcı anlayış?..