Seçimler yaklaştıkça ittifaklar vaatlerini açıklamaya başladı. Bir yandan 20 yıldır iktidarda olan Ak parti geçmiş uzun yıllarda yapamadıklarını seçim vaatleri olarak açıklarken, öte yandan millet ittifakı Ak partinin iktidara geldiği dönemden daha kötü bir Türkiye bıraktığını söyleyerek, iktidara geldiklerinde Ak partinin ülkeye verdiği zararları düzeltecek bir yol haritası mutabakatı açıkladı.
Ak parti hükümetlerinin özellikle de son dönemde ülkeye verdiği en büyük zarar bencil, köşe dönmeci, hiçbir etik anlayışı olmayan, zenginleşme için her şeyi mübah gören bir anlayışı yerleştirmiş olmasıdır. Ekonomi, dış politika, eğitim, adalet düzeltilebilir ancak dürüst bir toplum yaratmak, dürüst bir topluma dönüştürmek çok zordur.
Hükümetin gücünü arkasına alarak devlet kaynaklarını pervasızca sömüren, hazine arazilerini yakınları üzerine kayıt ettiren ve gelecekte kendilerinden hesap sorulamayacağını düşünen bir grup siyasetçi, toplumun adaletten ve devletten soğumasına neden oldu. “Devlet malı deniz yemeyen keriz” anlayışına sahip bu güruhtan, sokaktaki vatandaşların içinde olan çok sayıda dürüst Ak partili de rahatsız. Bu rantçı kesimle adalet önünde hesaplaşma yerine helalleşme yoluna gidilirse, iktidara gelen her parti yandaşları siyaseti ve devleti bir soygun aracı olarak görecek, toplum daha da kirlenecektir. Japonya gibi, Kore gibi devletine, milletine sahip çıkan dürüst ve temiz toplum isteniyorsa, bu ancak böyle sağlanabilir.
Sadece millet ittifakının iddia ettiği “5’li çete” değil, Ak partide siyaset yapan etkili bazı şahıslar, kendi adlarına değil, güvenebilecekleri akraba olmayan şahıslarla ortaklık içerisinde devletten büyük vurgunlar yaptıkları iddiaları var. Yakın geçmişte 2 odalı evde kiracı olanların bugün lüks villaları beğenmediklerine şahitlik ediyoruz (Bu konudaki örneklerimizi daha sonra yazmak üzere bırakıyoruz)
Bu nedenle de yeni hükümetin acil yapması gereken işlerin başında, “adalet”i bağımsız kılıp “nerden buldun” yasasıyla zenginleşmenin kaynağını sorgulaması gerekir. Yürürlükteki kanunlarla çok sayıda Fetöcü olduğu iddiasıyla şirket ve kişilerin mal varlıklarına el konuldu. Aynı yasalar yürürlükte olduğuna göre bu “devlet kaynaklarını haksız şekilde kullanarak zengin olanların” mal varlıklarına da el konulmalıdır. Eğer seçimleri cumhur ittifakı kazanırsa, Ak partiyi kullanıp devleti soyan, partiyi “yolsuzluklarla” özdeşleşmesine neden olan bu kirli şahısları partiden dışlayıp hesap sorması, temiz toplum temiz devlet anlayışı için önemlidir.
Diğer bir tehlike de iktidarın el değiştirebileceğini düşünen Ak partideki bazı rantçıların, Ak parti iktidarlarında kazandıkları bu kirli paralarla muhalefet partilerine geçerek hem yaptıklarını unutturmak, hem de yeni iktidarın da “nimetlerinden” yararlanmak istedikleri iddiasıdır. Muhalefet partilerinin, bu şahıslar üzerinden Ak partide oy koparacakları düşüncesi pek sağlıklı değildir çünkü bu rantçıları toplum artık tanıdığı için, arkalarından yürüyecek birilerinin olmadığı belirtilmektedir.
“Halkı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışındaki “yaşat” ile kastedilen devleti teslim edebileceğin temiz bir toplumdur. Toplum devletin aynasıdır. Toplum diriyse devlet diridir, toplum kirliyse devlet de kirlidir. Çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakamazsak, gençler yaşanabilir bir ülkeye göç eder. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nevzat Bingöl
Helalleşme Değil Hesaplaşma
Seçimler yaklaştıkça ittifaklar vaatlerini açıklamaya başladı. Bir yandan 20 yıldır iktidarda olan Ak parti geçmiş uzun yıllarda yapamadıklarını seçim vaatleri olarak açıklarken, öte yandan millet ittifakı Ak partinin iktidara geldiği dönemden daha kötü bir Türkiye bıraktığını söyleyerek, iktidara geldiklerinde Ak partinin ülkeye verdiği zararları düzeltecek bir yol haritası mutabakatı açıkladı.
Ak parti hükümetlerinin özellikle de son dönemde ülkeye verdiği en büyük zarar bencil, köşe dönmeci, hiçbir etik anlayışı olmayan, zenginleşme için her şeyi mübah gören bir anlayışı yerleştirmiş olmasıdır. Ekonomi, dış politika, eğitim, adalet düzeltilebilir ancak dürüst bir toplum yaratmak, dürüst bir topluma dönüştürmek çok zordur.
Hükümetin gücünü arkasına alarak devlet kaynaklarını pervasızca sömüren, hazine arazilerini yakınları üzerine kayıt ettiren ve gelecekte kendilerinden hesap sorulamayacağını düşünen bir grup siyasetçi, toplumun adaletten ve devletten soğumasına neden oldu. “Devlet malı deniz yemeyen keriz” anlayışına sahip bu güruhtan, sokaktaki vatandaşların içinde olan çok sayıda dürüst Ak partili de rahatsız. Bu rantçı kesimle adalet önünde hesaplaşma yerine helalleşme yoluna gidilirse, iktidara gelen her parti yandaşları siyaseti ve devleti bir soygun aracı olarak görecek, toplum daha da kirlenecektir. Japonya gibi, Kore gibi devletine, milletine sahip çıkan dürüst ve temiz toplum isteniyorsa, bu ancak böyle sağlanabilir.
Sadece millet ittifakının iddia ettiği “5’li çete” değil, Ak partide siyaset yapan etkili bazı şahıslar, kendi adlarına değil, güvenebilecekleri akraba olmayan şahıslarla ortaklık içerisinde devletten büyük vurgunlar yaptıkları iddiaları var. Yakın geçmişte 2 odalı evde kiracı olanların bugün lüks villaları beğenmediklerine şahitlik ediyoruz (Bu konudaki örneklerimizi daha sonra yazmak üzere bırakıyoruz)
Bu nedenle de yeni hükümetin acil yapması gereken işlerin başında, “adalet”i bağımsız kılıp “nerden buldun” yasasıyla zenginleşmenin kaynağını sorgulaması gerekir. Yürürlükteki kanunlarla çok sayıda Fetöcü olduğu iddiasıyla şirket ve kişilerin mal varlıklarına el konuldu. Aynı yasalar yürürlükte olduğuna göre bu “devlet kaynaklarını haksız şekilde kullanarak zengin olanların” mal varlıklarına da el konulmalıdır. Eğer seçimleri cumhur ittifakı kazanırsa, Ak partiyi kullanıp devleti soyan, partiyi “yolsuzluklarla” özdeşleşmesine neden olan bu kirli şahısları partiden dışlayıp hesap sorması, temiz toplum temiz devlet anlayışı için önemlidir.
Diğer bir tehlike de iktidarın el değiştirebileceğini düşünen Ak partideki bazı rantçıların, Ak parti iktidarlarında kazandıkları bu kirli paralarla muhalefet partilerine geçerek hem yaptıklarını unutturmak, hem de yeni iktidarın da “nimetlerinden” yararlanmak istedikleri iddiasıdır. Muhalefet partilerinin, bu şahıslar üzerinden Ak partide oy koparacakları düşüncesi pek sağlıklı değildir çünkü bu rantçıları toplum artık tanıdığı için, arkalarından yürüyecek birilerinin olmadığı belirtilmektedir.
“Halkı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışındaki “yaşat” ile kastedilen devleti teslim edebileceğin temiz bir toplumdur. Toplum devletin aynasıdır. Toplum diriyse devlet diridir, toplum kirliyse devlet de kirlidir. Çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakamazsak, gençler yaşanabilir bir ülkeye göç eder. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi.