Bodrum Yarımadası’nı sağdan soldan kuşatan körfezlerdir Gökova ve Güllük… Gökova malum, Kemerköy Termik Santrali’nin açtığı bela ile uzun yıllardır uğraşıyor. Kömür canavarı santral artık ormanların altındaki kömür yataklarına uzandı. Akbelen ormanının başına gelen budur.
Şimdi dersimiz Güllük Körfezi…
Gökova’nın çevresi kadar Güllük de betonlaşmanın, orman yağmasının, taş ocaklarının, balık çiftlikleri ve yük taşıyan gemilerin ortaya çıkardığı baskıları yaşıyor.
Hazırlanan raporlar tehlikenin boyutunu ortaya koyuyor. Doğa Derneği’nin araştırmalarına göre,
“Milas ilçe merkezinin evsel atıkları, hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan Güllük Körfezi’ne gidiyor. Maden alımı için körfeze yanaşan büyük tonajlı gemiler de Adriyatik’ten aldıkları kirlilik oranı yüksek balans sularını Güllük Körfezi’ne boşaltıyor. Sarıçay kanalıyla her yıl yaklaşık 500 ton inorganik atık Güllük Körfezi’ne akıyor. Önlem alınmazsa Güllük Körfezi de yakında İzmir ve İzmit körfezleri gibi tamamen kirlenmiş olacak.”
Bu kadar da değil…
Milas’tan Güllük Körfezi’ne dökülen Sarıçay Deresi’nin çevresi kaçak dökülen molozlarla dolu. Verimli topraklar hızla elden çıkıyor, dere çevresinde çok yakında tarım yapılamaz hale gelecek. Bölgede yeraltı suları da giderek kirleniyor.
Ayrıca deniz çayırları yönünden hayli zengin olan Güllük Körfezi’nde balıkların üreme yuvası bu denizaltı otlakları yok oluyor.
AKBÜK KOYU
Milas’ı geçtikten hemen sonra havalimanına gelmeden sağa saparsanız, Bozbük- Akbük yoluna girersiniz, çam ormanları arasından geçip tarihi İASOS’u (Kıyıkışlacık) geride bıraktığınız anda Akbük koyuna ulaşacaksınız.
Akbük Koyu, idari anlamda Aydın-Didim ve Muğla-Milas sınırlarında kalan bir koy. Sorunları da bu nedenle fazla… İki İl ve ilçenin yöneticileri nedense biraraya gelip “Güllük Körfezi ve koylarını kurtaralım” projelerini masaya yatırmıyorlar, merkezi yönetiminin gözünde ise burası maden sahası alanı. Güllük Limanı da maden taşıyan yük gemilerinin insafına terkedilmiş.
20 yıl öncesine kadar masmavi olan Akbük Koyu elden çıkan cennet köşelerinden bir yer.
Yöre için özel bir çevre ve koy planlaması yapılmadı. Böyle bir çalışma zaten Güllük Körfezi için hiçbir zaman düşünülmedi. Çevre düzenlemesi ve geleceği hesaplamayan kamu ve yerel yöneticiler de devrede olunca Akbük Koyu felaketin eşiğine geldi.
Yörede son yıllarda yapılaşma Bodrum’u bile geride bırakır hale geldi, Bodrum’da hiç olmazsa iki kat zorunluluğu var. Burada siteler artık apartmanlara döndü artık site yönetimi yerine devletin kaymakam ataması gereken(!) bin 500 konutluk siteler ortaya çıktı.
Asıl bomba ise şu, Akbük’ten Kıyıkışlacık’a kadar uzanan sitelerde kanalizasyon sistemi yok. Zaten merkezi yönetim bölge belediyelerinin hiçbir projesine katkı vermiyor.
Siteler de lağımları eskiden vidanjörlerle boşaltım sahasına götürüyorlardı…
Şimdi hayatın yanı sıra insanın atığına da zamlar gelince kolayı buldular, gizliden gizliye denize boşaltıyorlar.
İşte bir cennet köşesi daha böyle elden çıkıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cengiz ERDİL
GÜLLÜK KÖRFEZİ NASIL LAĞIM ÇUKURU OLDU?
Bodrum Yarımadası’nı sağdan soldan kuşatan körfezlerdir Gökova ve Güllük… Gökova malum, Kemerköy Termik Santrali’nin açtığı bela ile uzun yıllardır uğraşıyor. Kömür canavarı santral artık ormanların altındaki kömür yataklarına uzandı. Akbelen ormanının başına gelen budur.
Şimdi dersimiz Güllük Körfezi…
Gökova’nın çevresi kadar Güllük de betonlaşmanın, orman yağmasının, taş ocaklarının, balık çiftlikleri ve yük taşıyan gemilerin ortaya çıkardığı baskıları yaşıyor.
Hazırlanan raporlar tehlikenin boyutunu ortaya koyuyor. Doğa Derneği’nin araştırmalarına göre,
“Milas ilçe merkezinin evsel atıkları, hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan Güllük Körfezi’ne gidiyor. Maden alımı için körfeze yanaşan büyük tonajlı gemiler de Adriyatik’ten aldıkları kirlilik oranı yüksek balans sularını Güllük Körfezi’ne boşaltıyor. Sarıçay kanalıyla her yıl yaklaşık 500 ton inorganik atık Güllük Körfezi’ne akıyor. Önlem alınmazsa Güllük Körfezi de yakında İzmir ve İzmit körfezleri gibi tamamen kirlenmiş olacak.”
Bu kadar da değil…
Milas’tan Güllük Körfezi’ne dökülen Sarıçay Deresi’nin çevresi kaçak dökülen molozlarla dolu. Verimli topraklar hızla elden çıkıyor, dere çevresinde çok yakında tarım yapılamaz hale gelecek. Bölgede yeraltı suları da giderek kirleniyor.
Ayrıca deniz çayırları yönünden hayli zengin olan Güllük Körfezi’nde balıkların üreme yuvası bu denizaltı otlakları yok oluyor.
AKBÜK KOYU
Milas’ı geçtikten hemen sonra havalimanına gelmeden sağa saparsanız, Bozbük- Akbük yoluna girersiniz, çam ormanları arasından geçip tarihi İASOS’u (Kıyıkışlacık) geride bıraktığınız anda Akbük koyuna ulaşacaksınız.
Akbük Koyu, idari anlamda Aydın-Didim ve Muğla-Milas sınırlarında kalan bir koy. Sorunları da bu nedenle fazla… İki İl ve ilçenin yöneticileri nedense biraraya gelip “Güllük Körfezi ve koylarını kurtaralım” projelerini masaya yatırmıyorlar, merkezi yönetiminin gözünde ise burası maden sahası alanı. Güllük Limanı da maden taşıyan yük gemilerinin insafına terkedilmiş.
20 yıl öncesine kadar masmavi olan Akbük Koyu elden çıkan cennet köşelerinden bir yer.
Yöre için özel bir çevre ve koy planlaması yapılmadı. Böyle bir çalışma zaten Güllük Körfezi için hiçbir zaman düşünülmedi. Çevre düzenlemesi ve geleceği hesaplamayan kamu ve yerel yöneticiler de devrede olunca Akbük Koyu felaketin eşiğine geldi.
Yörede son yıllarda yapılaşma Bodrum’u bile geride bırakır hale geldi, Bodrum’da hiç olmazsa iki kat zorunluluğu var. Burada siteler artık apartmanlara döndü artık site yönetimi yerine devletin kaymakam ataması gereken(!) bin 500 konutluk siteler ortaya çıktı.
Asıl bomba ise şu, Akbük’ten Kıyıkışlacık’a kadar uzanan sitelerde kanalizasyon sistemi yok. Zaten merkezi yönetim bölge belediyelerinin hiçbir projesine katkı vermiyor.
Siteler de lağımları eskiden vidanjörlerle boşaltım sahasına götürüyorlardı…
Şimdi hayatın yanı sıra insanın atığına da zamlar gelince kolayı buldular, gizliden gizliye denize boşaltıyorlar.
İşte bir cennet köşesi daha böyle elden çıkıyor.