Albert Einstein ne güzel formülize etmiş..! E=mc2 Yani “E” enerji, “m” kütle ve “c” ışık hızına denktir. Formülde ışık sabit
olduğuna göre, bir kütle enerjiye; enerji
kütleye dönüşünce ışık hızını geçer...
Mesela insanın içinde iyi ve güzel olana karşı İlahi bir güç tarafından yerleştirilmiş tutku veya tutkular vardır... Bu durağan olan kavramların orjinalleri gözler tarafından keşf edilip, beyne bir iletişim sağlanması akabinde, bu kavramlarla ilgili olan durağan enerji birden kinetik enerjiye dönüşerek kütleyi beraberinde yekvucut formunda hedefe kitler.
Bu tutku veya tutkuların en uç noktaya taşınabilir olması, bu formüle göre ışık hızının önüne geçer...
Hz Muhammedi Burak'a bindirip, Allah'la buluşturan, onun Allah'a olan aşırı tutkusu, ona duyduğu sonsuz aşk değil midir.
Bu içinde var olan ve bekletilen durağan duygu veya duygular, ani bir kıvılcımla nicelden, nitele doğru en uç noktaya taşınarak, müthiş bir ivme kazanıp; olanca gücüyle ışık hızını geride bırakırlar...
Gece yatağından kaldırılıp, Allah'la olan mülakatı bittiğinde tekrar dönüp yatağını sıcak bulması, Peygamberimizin, işte onun Allah'a olan bitmez tükenmez enerjisidir...
Kütle ile enerjinin birbirine dönüşümü sonucu, hızı zaten sabit olan ışığı geçmesi elbette Albert Einstein'i bu formülü bulmakta diğer bilim adamlarından daha özel bir statüde gösterecektir...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mustafa Kaplan
Gönül Gözü
Albert Einstein ne güzel formülize etmiş..! E=mc2 Yani “E” enerji, “m” kütle ve “c” ışık hızına denktir. Formülde ışık sabit
olduğuna göre, bir kütle enerjiye; enerji
kütleye dönüşünce ışık hızını geçer...
Mesela insanın içinde iyi ve güzel olana karşı İlahi bir güç tarafından yerleştirilmiş tutku veya tutkular vardır... Bu durağan olan kavramların orjinalleri gözler tarafından keşf edilip, beyne bir iletişim sağlanması akabinde, bu kavramlarla ilgili olan durağan enerji birden kinetik enerjiye dönüşerek kütleyi beraberinde yekvucut formunda hedefe kitler.
Bu tutku veya tutkuların en uç noktaya taşınabilir olması, bu formüle göre ışık hızının önüne geçer...
Hz Muhammedi Burak'a bindirip, Allah'la buluşturan, onun Allah'a olan aşırı tutkusu, ona duyduğu sonsuz aşk değil midir.
Bu içinde var olan ve bekletilen durağan duygu veya duygular, ani bir kıvılcımla nicelden, nitele doğru en uç noktaya taşınarak, müthiş bir ivme kazanıp; olanca gücüyle ışık hızını geride bırakırlar...
Gece yatağından kaldırılıp, Allah'la olan mülakatı bittiğinde tekrar dönüp yatağını sıcak bulması, Peygamberimizin, işte onun Allah'a olan bitmez tükenmez enerjisidir...
Kütle ile enerjinin birbirine dönüşümü sonucu, hızı zaten sabit olan ışığı geçmesi elbette Albert Einstein'i bu formülü bulmakta diğer bilim adamlarından daha özel bir statüde gösterecektir...