TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gazze Erdoğan’ın Yapacağı Bir Ziyaret İle Yeniden Gündeme Gelebilir!

Yazının Giriş Tarihi: 08.02.2022 17:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 05:33
Gazze Erdoğan’ın Yapacağı Bir Ziyaret İle Yeniden Gündeme Gelebilir!

 

Türkiye ile İsrail arasındaki yakınlaşma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail Başbakanı Benet'in Türkiye'ye karşı olumlu yaklaşımları olduğunu belirterek, "Olumlu yaklaşım, kazan kazan esasına dayalı olduktan sonra biz Türkiye olarak elimizden geleni yaparız. Her şeyden önce siyasetçiyiz. Siyasetçiler olarak biz kavga için yokuz, barış için varız ve barış için ne gerekiyorsa, eğer bu konuda petrol barışın bir aracı olacaksa bunu kullanırız" demesiyle resmiyete dökülmüş oldu.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden başlatılması konusunda ilk adım Erdoğan’dan geldi ancak Siyonist işgalci devlet İsrail bu ilişkilerin ivme kazanmasını iki şarta bağladı.

İsrail merkezli bir gazete İsrailli yetkililerin Türkiye’nin Hamas’a karşı tutumunu değiştirmesini ve İstanbul’da gözaltına alınan İsrailli turistlerin serbest bırakılmasını şart koştuğunu iddia etti.

İsrail’in Türkiye’ye Hamas dayatması bana 2014 yılındaki dönemin ABD’nin İsrail Büyükelçisi Dan Sharpio’nun “Filistinli gruplar içerisindeki ılımlılarla irtibata geçerek Hamas yönetimini işbaşından uzaklaştıracağız” demecini ve 2014 yılında Siyonist İsrail’in Gazze’yi yerle bir ettiği o katliam sırasında Suudi Arabistan yetkililerinin İsrail yerine Hamas’a terör örgütü yakıştırmasını hatırlattı.!!!

Aslında Erdoğan’ın İsrail’e karşı tutumunun değiştiğini gösteren ilk adım Aralık ayında gerçekleşti ve Erdoğan bir çok ülkedeki Yahudi hahamlarını Ankara’da Külliye’de ağırlayarak İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’ın Mart ayı içerisinde yapacağı Türkiye ziyareti öncesi İsrail’e yeşil ışık yakmış oldu.

İsrail’in tek gayesi ise Hamas yönetiminin  iktidardan uzaklaştırılarak yerine kendilerine bağlı ılımlı bir grubu işbaşına getirerek Gazze açıklarında çıkan milyarlarca dolarlık doğalgazı ‘İSRAİL DOĞALGAZI’ olarak tescil ettirip bu gaz rezervleriyle birlikte 2010 yılında sondaj çalışmasına başlayarak  keşfettiği Akdeniz üzerinde yer alan ‘Leviathan’ doğalgaz sahasındaki gazını da Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç etmek istiyor.

İsrail devletinin münhasır ekonomik bölgesi kapsamında olan saha, Hayfa şehrinin 130 km. açığında bulunuyor. İsrail bu gazı 2019 yılında çıkartmaya başladı ve çıkarılan bu gaz denizaltına yerleştirilen boru hatları ile karaya taşınarak ülkenin doğal gaz şebekesine bağlanarak kendi halkına verilmeye başlandı..

Kaderin cilvesine bakın ki bir dönemler Arap ülkelerinden ve Mısır’dan doğalgaz alan İsrail bu kez Mısır’la 19.5 milyar dolarlık Ürdün ile de 5 milyar dolarlık doğalgaz anlaşması yaparak bu ülkelere gaz satmaya başladı.!!!

İsrail’in Mısır ve Libya’da meşru hükümetlerin devrilmesinde başak rol oynayarak faşist askeri cuntayı desteklemesin ana ekseninde bu ülkelerin Filistin’e ve özellikle Gazze özerk yönetiminde işbaşında olan Hamas’a yapılan askeri ve insani yardımların önüne geçilmesi içindi ve bunda da başarılı oldu.

Özellikle Mısır’da Muhammed Mursi’nin devrilmesiyle rahat bir nefes alan Siyonist İsrail’in   2000 yılında  Gazze sahilinde milyarlarca dolarlık doğalgaz yataklarının varlığını keşfetmesinden sonra Gazze’ye ablukayı daha da genişleterek acımasız bir şekilde askeri operasyonlarına hız vererek katliamlara başladı.!!!

Gazze Marine Doğu Akdeniz havzasında keşfedilen ilk enerji sahalarından biridir. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin bölgede yaptığı çalışmaya göre Gazze Marine havzasında yaklaşık 1 trilyon kübik feet doğalgaz bulunduğu tahmin edilmektedir.

İsrail Gazze açıklarında çıkan bu off-shore gaz rezervlerinin, Filistin’i ve özellikle Hamas yönetimini güçlendirecek kaynaklar olarak gördüğü için ablukayı da amansız bir şekilde sürdürüyor.

Doğu Akdeniz bölgesi son dönemde enerji çalışmalarının yoğunlaşmasıyla giderek artan bir öneme kavuşmuştur. 2008 yılında kayda değer miktarda petrol ve doğalgaz yatakları bulunan bölge, enerji transferinde önemli bir kavşak olmanın yanı sıra enerji merkezi olarak da etkisini arttırmaktadır. Bölgede var olan geniş enerji yataklarının ekonomik-politik etkisi sadece Akdeniz ile sınırlı kalmayıp aynı zamanda Ortadoğu coğrafyasının politik ve ekonomik dinamiklerini de etkiyecek potansiyele sahiptir. Doğu Akdeniz’e kıyı devletler olan Mısır, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC),

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Lübnan, Suriye, İsrail ve Gazze Şeridi, Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre Doğu Akdeniz’de var olan yataklar üzerinde hak sahibidir.

Doğu Akdeniz’deki enerji rezervinin yaklaşık olarak 30 milyar varil petrole eşdeğer olduğu tahmin edilmektedir. Bunun toplam değeri ise bugünkü piyasa rakamları ile 1,5 trilyon dolardır. Rezerv bölgeleri ve miktarları şu şekildedir: Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasındaki bölgede 3 milyon 450 bin metreküp doğalgaz ve yaklaşık 1 milyar 700 milyon varil petrol bulunmaktadır. (İNSAMER)

Filistin meselesi ve özellikle de Gazze, öteden beri Müslüman ülkeler ve liderleri tarafından kullanışlı aparat olarak görülmüş ve İsrail’in korkusundan dolayı Filistinlilere çifte standard olitika yürütülmüştür.!

GAZZE önümüzdeki aylarda yine gündeme gelebilir ve Hamas yönetimi her an işbaşından uzaklaştırılarak yerine Siyonistlerin politikalarına uyumlu bir yönetim işbaşına getirilebilir.Bu plan İsrail'in kontrolünde yürüyor ve başaktör ise Muhammed DAHLAN.!!!

Denilen o ki Türkiye ile BAE arasında yeniden başlayan ilişkilerin arkasında da Muhammed DAHLAN’’ın olduğu ve BAE tarafından Türkiye’ye verilen kredilerin ve yapılan yatırımların arkasında İsrail sermayesinin olduğu iddia ediliyor.

One Minute ile gerilen Türk-İsrail ilişkisi yeniden ivme kazandı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan işgalci İsrail devleti ile yeniden yakınlaşma sinyalleri vererek İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'ı Türkiye'ye davet etti.!

Bakalım Mart ayında ülkemize gelecek olan Siyonist Herzog’ın bu ziyareti İslamcı STK’lar ve Din adamları arasında nasıl karşılanacağı merak konusu. Ancak görünen o ki birkaç STK ve alim dışında  Herzog’ın bu ziyareti şimdiden kabul görmüş gibi gözüküyor ve Erdoğan’ın “ kazan kazan” politikasına MuhafazaKAR kanat da ‘KAR’ mantığıyla olaya bakacaklar. Bazı CÜBBELİ ve Cübbesiz din adamları ve ilahiyatçılar şimdiden 180 derece dönüş yapmaya ve buna göre fetva çıkartmaya başladılar bile.!

29 Ocak 2009 tarihinde Davos zirvesinde dönemin İsrail Cumhurbaşkanına söylenen ‘One Minute’ çıkışı ve akabinde de İHH ve Özgür Gazze Hareketinin organize ettiği ve içerisinde Mavi Marmara Gemisinin de olduğu 6 Geminin 31 Mayıs 2010 tarihinde         Gazze’ye insani yardım gönderilmesinde iznini kendisinin verdiğini söyleyerek İslamcıların bir kez daha sempatisini kazanan Erdoğan bu söyleminin getirsini kazandığı seçimlerle uzun süre idare etti.

Ancak daha sonra Mavi Marmara Gemisi mağduru ailelerinin İsrail Devleti aleyhine açtığı dava İsrail’i kırmızı görmüş boğaya döndürdü ve Türk Dışişleri nezdinde (Feridun Sinirlioğlu) Türkiye’ye baskı yaparak tazminat ödeme karşılığında bu davadan vazgeçilmesini istediler.

İsrail’in tazminat dayatması ve kadim Türk Devletine baskı yapması semeresini gösterdi ve önce Bülent Arınç’ın daha sonra ise Tayyip Erdoğan’ın bu olaya müdahil olmasına ve Mavi Marmara mağdurlarına baskı yapması ile sonuçlanmıştı.

Siyonist İsrail’in Mavi Marmara mağduru ailelerine tazminat talebi ve daha sonra devlete bağlı bir bankaya para yatırmasından sonra bazı mağdurlar bu durumdan rahatsız olmuş “kanımız satılık değil” diyerek tazminat talebini reddetmişti.

Bunun üzerine o tarihte Erdoğan “ Gazze’ye giderken döemin Başbakanından mı izin aldınız”  diyerek adeta Mavi Marmara mağdurları üzerinde şok etkisi yapmıştı. Şüphesiz ki bu baskı ve Erdoğan’ın açıklaması o dönemde İHH cenahında ve bazı İslamcı STK’larda rahatsızlığa yol açmıştı ancak iktidardan da desteği çekmeyerek seçimlerde yine Ak Parti’ye destek açıklaması gelmişti.

Şimdilerde iki ülke arasında yeniden sıcak mesajların verilmesi ve iki yıldır sürdürülen gizli ilişkilerin açıktan sürdürülmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’ı Türkiye’ye davet etmesi yeniden İslamcılar arasında tartışılmaya başlanabilir.!!

Haliyle başlayacak bu tartışma oyları düşmüş olan Ak Parti ve Cumhur ittifakının iktidardan gitmesine neden olabilir. Onun için oluşabilecek olan bu tepkiyi azaltmak için daha önce 2013 yılında GAZZE'ye gideceğini söyleyen ancak gidemeyen Erdoğan, bu kez İsrail’in de onayıyla Gazzeye gidebilir.!!!

İsrail’in izniyle diyorum çünkü 2013’te Başbakan koltuğunda otururken “Eğer İsrail’den izin alabilirsek Gazze’ye gideceğim” diyen bizatihi kendisi idi. İsrail bu kez Erdoğan’ın bu ziyaretine izin verebilir zira Türk- İsrail ilişkisi şu sıralarda zirve yapmak üzere.!!! Ancak İsrail bu izni verirken Türkiye’ye Hamas’ı ehlileştirmek ve Hamas’a iktidarı bırakması konusunda ikna etmesi yönündeki dayatmasını sürdürerek izin verir.!!!

Hatırlanacağı üzere 2013 yılında yapılması planlan o ziyaret öncesinde Filistin yönetimi, bu ziyaretin Hamas ve Fetih grupları arasında yürütülen bütünleşme görüşmelerinin tamamlanmasının ardından yapılmasını talep etmiş Erdoğan’ın Hamas’ın kontrolündeki Gazze’ye giderken, Fetih grubunun merkezi Batı Şeria’ya gitmemesinin Hamas’ın elini güçlendirecek bir adım olacağını dile getirmişti.

Tarih tekerrürden ibarettir ve Erdoğan bu kez Filistin’e veyahutta doğrudan Gazze’ye gidebilir. Üstelikte İsrail’in de onayı alınarak.!!!

Hatta bu ziyareti gerçekleştirmeden önce körfez ülkeleriyle de görüşerek bu ülkelerin 8 Temmuz 2014 yılında İsrail'in 'Koruyucu Hat Operasyonu' adı altında Gazze'yi yerle bir ettiği saldırı da arabulucu rolüne soyunarak Gazze'nin yeniden İmarı için söz verdikleri ancak daha sonra kıvırtarak ödemediği parayı beraberinde alıp Filistin yetkililerine teslim ederek yeniden Müslümanlar arasında 'İSLAM LİDERİ' olarak imaj tazeleyebilir.!!!

Gazze’nin yeniden imarı için 2014 yılından buyana söz verilen ancak ödenmeyen bu 3 milyar dolar için şimdiden Uluslararası Müteahhitlik Şirketleri ve Türk Müteahhitlik sektörü pay kapma savaşını şimdiden giriştiler bile.

Ancak Filistin Çalışma ve İskan Bakan Yardımcısı Naci Serhan, 2019 yılında AA muhabirine yaptığı açıklamada "BM, İsrail ve Filistin arasında 2014 savaşı sonrasında imzalanan "Gazze'nin Yeniden İmarı Anlaşması" (GRM) artık arkamızda kaldı. O tarihten buyana  İsrail söz konusu anlaşma mekanizmasını kullanarak Gazze'nin imarını geciktirdi” açıklamasında bulunmuş ve yeniden imar için gerekli malzemelerin İsrail'den değil Mısır üzerinden gelmesi konusunda Kahire yönetimiyle anlaştıklarını kaydetmişti.

Ez cümle şairin dediği gibi 'Filistin (Kudüs):

Bir sınav kağıdı, her mü'min kulun önünde'

Eğer sırf maddi kazanımlar elde etmek ( Erdoğan "İsrail doğal gazını ülkemizde kullanırız, kullanmanın ötesinde Avrupa’ya geçişi için de müşterek bir çalışmanın içerisine gireriz.") ve iktidarda kalma uğruna Filistin davasından taviz verilirse taviz tavizi getirir ve akabinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti de Siyonistler tarafından pazarlık masasına yatırılarak şehit kanlarıyla alınmış jeopolitik ve stratejik öneme haiz topraklar onların kontrolüne geçerek “ARZ-I MEVUD” idealleri tamamlanmış olur.!!!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.